Takke

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Takke, Takye veya Takiyye ince kumaştan yapılmış ve erkeklerin saç kısmını kapatıp alnı açık bırakacak şekilde namazda giydikleri başlıktır. Genel anlamda şapka dahil başa takılan her türlü giysi için de kullanılır.

Diğer İsimleri:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hâşiye: Bu merhum kardeşimizin Nur’a ait müteaddid vazifelerini tamamen görecek ve şakirdlerin tensibiyle ve meşveretiyle intihab edilecek bir yeni kahraman bulununcaya kadar, o vazifeleri taksimü’l-a’mal suretinde her bir şakird bir vazifesini yapmaya başlasın. Demirbaş Ali Osman, bu vazife Isparta’da sana düştü. Hem oradaki kardeşlerin meşvereti ile onun yeri boş kalmamak için Nur’la onun gibi çok alâkadar birisi, şimdilik Denizli Hüsrev’i vaziyetini alsın. Ona hediye ettiğim takkeyi muhafaza etsin tâ hakiki sahib çıkasıya kadar.

(Emirdağ L. 1)


Sonra o zalim, dünyaca büyük makamlarda bulunan bedbahtlar dediler: “Sen yirmi senedir bir tek defa takkemizi başına koymadın, eski ve yeni mahkemelerin huzurunda başını açmadın, eski kıyafetin ile bulundun. Halbuki on yedi milyon bu kıyafete girdi.”

Ben de dedim: “On yedi milyon değil belki yedi milyon da değil belki rızasıyla ve kalben kabulüyle ancak yedi bin Avrupa-perest sarhoşların kıyafetlerine ruhsat-ı şer’iye ve cebr-i kanunî cihetiyle girmektense; azîmet-i şer’iye ve takva cihetiyle, yedi milyar zatların kıyafetlerine girmeyi tercih ederim. Benim gibi yirmi beş seneden beri hayat-ı içtimaiyeyi terk eden adama ‘İnat ediyor, bize muhaliftir.’ denilmez. Haydi inat dahi olsa madem Mustafa Kemal o inadı kıramadı ve iki mahkeme kırmadı ve üç vilayetin hükûmetleri onu bozmadı; siz neci oluyorsunuz ki beyhude hem milletin hem hükûmetin zararına, o inadın kırılmasına çabalıyorsunuz! Haydi siyasî muhalif de olsa madem tasdikiniz ile yirmi senedir dünya ile alâkasını kesen ve manen yirmi seneden beri ölmüş bir adam, yeniden dirilip faydasız kendine çok zararlı olarak hayat-ı siyasiyeye girerek sizin ile uğraşmaz; bu halde onun muhalefetinden tevehhüm etmek, divaneliktir. Divanelerle ciddi konuşmak dahi bir divanelik olmasından, sizin gibilerle konuşmayı terk ediyorum. Ne yaparsanız yapınız, minnet çekmem!” dediğim, onları hem kızdırdı hem susturdu.

(12. Şua)


Risalei’n-Nur’un kerametlerindendir ki: Üstadımız (radıyallahu anh) çok defa risalelerde: “Ey mülhidler ve ey zındıklar! Risalei’n-Nur’a ilişmeyiniz. Eğer ilişirseniz yakında sizi bekleyen belalar, sel gibi başınıza yağacaktır.” diye on seneden beri kerratla söylüyorlardı.

Bu hususta şahit olduğumuz felaketlerden birincisi: Dört sene evvel Erzincan’da ve İzmir civarında vukua gelen hareket-i arz olmuştur. O vakitler münafıklar, desiselerle Isparta mıntıkasında Sava ve Kuleönü ve civarı köylerdeki Risale-i Nur talebelerine iliştiler. Otuz kırk kadar Risale-i Nur talebelerini “Camiye gitmiyorsunuz, takiyye (takke) giyiyorsunuz, tarîkat dersi veriyorsunuz.” diye mahkemeye sevk etmişlerdi. Cenab-ı Hak, İzmir civarını ve Azerîleri ve civarındaki halkı dehşetler içinde bırakan zelzeleler ile Risale-i Nur’un bir vesile-i def’-i bela olduğunu gösterdi. Bu zelzelelerden bir hafta sonra, mahkemeye sevk edilmiş olan o kardeşlerimizin hepsi beraet ettirilerek kurtulmuşlardı.

(Sikke-i T. G.)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Şapka: Genellikle sokağa çıkarken giyilen, siperliği olan ve dinen giyilmesi uygun görülmeyen baş giysisi
  • Sarık: Başa giyilen şeyler üzerine sarılan ve sarılması sünnet olan tülbent, şal vb.

Kaynakça[değiştir]