Risalelerde Geçen Atasözleri ve Deyimler

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Risalelerde geçen Atasözleri (bir düşünceyi, gerçek ve hikmeti veciz şekilde anlatan, atalardan bugüne gelmiş ve halka mal olmuş kısa söz, darbımesel) ve Deyimlere (İfâde gücünü arttırmak için bir araya getirilen ve genellikle gerçek anlamları dışında bir anlam kazanarak kalıplaşan kelime öbeği, tâbir, ıstılâh) bazı misaller alfabetik sırada aşağıda verilmiştir.[1]. Atasözleri ek almaz ve tırnak işareti içerisinde kullanılırken deyimler ek alabilirler. Atasözleri genellikle cümle halinde kullanılırken deyimler birkaç kelimeden oluşur.

Atasözleri:

  1. Allah büyüktür, Allah büyüktür. (11. Şua)
  2. Anlayana sivrisinek saz gelir, anlamayana davul zurna az gelir. (Barla L.)
  3. Bir göz hatırı için çok gözler sevilir. (22. Mektup)
  4. Bir şeyde zahmet ve meşakkat, alâmet-i makbuliyettir. (Kastamonu L.)
  5. Bir şeyi muhafaza ettin, ezberledin ama, birçok şey senden kayboldu. (Zeylül Habbe)
  6. Bütün av, yaban eşeğinin karnındadır. (Muhakemat)
  7. Cihanın bütün arslanlarının bağlandıkları bir zinciri hileci bir tilkinin koparmasına imkân var mıdır? (Muhakemat)
  8. Dinleyen söyleyenden daha iyi anlar. (24. Söz)
  9. Dostun dostu dosttur. (22. Mektup)
  10. Eken biçer: (Emirdağ L. 1)
  11. El-Muaydi'yi işitmen, onu görmenden daha hayırlıdır. (Barla L.)
  12. Fazilet odur ki; düşmanlar dahi onu tasdik etsin. (19. Mektup)
  13. Fitne kapılarını kapatmak şeriatın güzelliklerindendir. (Emirdağ L. 1)
  14. Güneş'i güneşten sormak lazım. (15. Şua)
  15. Hırs, hasaret ve muvaffakiyetsizliğin sebebidir. (22. Mektup)
  16. Hırslı olan kimsenin ümidi boşa çıkar ve hüsrâna uğrar. (23. Mektup)
  17. intizamla tahrik eden, hareket etmemek ve devam ile tağyir eden, mütegayyir olmamak gerektir; tâ ki o iş intizamla devam etsin. (30. Lema)
  18. İstediğin her şey için Kur'an'dan her ne istersen al. (25. Söz)
  19. Kadere iman eden gamlardan kurtulur. (11. Şua)
  20. Kimin için Allah var, ona her şey var ve kimin için yoksa, her şey ona yoktur, hiçtir. (Emirdağı Çiçeği)
  21. Kurdun bahsini ettiğin zaman topuzu hazırla, vur; çünkü kurt geliyor. (28. Mektup)
  22. Melikin atiyyelerini ancak matıyyeleri taşır. (Katre)
  23. Musibet zamanı çok uzundur, safa zamanı pek kısa oluyor. (25. Lema)
  24. Nice âlimler var ki geçim sıkıntısı içindedirler. Nice cahiller de vardır ki varlık içinde yüzüyorlar. (7. Şua)
  25. O asa ne kadar parçalansa yine bir işe yarar. (Muhakemat)
  26. Rahat, zahmette; zahmet, rahattadır. (17. Lema)
  27. Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır. (23. Mektup)
  28. Sağlam sözleri kötüleyen nice kişiler vardır ki, onların âfetleri hasta anlayışlarından ileri gelir. (İşaratül İcaz)
  29. Sanki yedim. (Hakikat Çekirdekleri)
  30. Tahrib, tamirden çok kolaydır. (Emirdağ L.)
  31. Tanin sizden, bal benden. (Muhakemat)
  32. Tatmayan bilmez (İşaratül İcaz)
  33. Ve böylece devam edip gider (ve helümme cerra) (29. Lema)
  34. Yemişli ağaç taşlanır. (Kastamonu L.)
  35. Yer nerede, Süreyya nerede (Eynessera minessüreyya). (14. Söz)
  36. Yürüyüşünü terk etti, başkasının da yürüyüşünü öğrenmedi. (Divan-ı Harbi Örfi)

Deyimler:

  1. Ağzına düşmek: Elbette hıfz-ı İlahîde olan bir Sultan-ı Levlâk'i, böyle bir cehennem oduncusu, onun huzuruna girip göremez. Ağzına mı düşmüş! (19. Mektup)
  2. Ağzına şamar vurmak: Onların ağızlarına bir şamar vurur. (10. Söz)
  3. Ayaklar altında çiğnemek: Onlara ben İslâmiyet'i ve İslâmî temsilciliklerini, ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüd ediyorum. (Emirdağ L.2)
  4. Baş göz üstüne: Eğer onun izin ve rızasıyla gelmiş iseniz göz ve baş üstüne geldiniz, emrini gösteriniz; yoksa çekiliniz, benden uzak olunuz. (17. Lema)
  5. Beklemediği yerden (Katre)
  6. Bin dereden su toplamak: Dördüncüsü: Üç mahkeme cemiyet noktasında bize kat’î beraat verdiği halde, yine eski nakarat gibi gizli cemiyet vehmine bin dereden su toplamak gibi emareler araştırmış. (14. Şua)
  7. Bir şahısta inhisar etmiş bir nevi olmak: Sanki Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, نَوْعٌ مُنْحَصِرٌ فِى الشَّخْصِ yani bir şahısta inhisar etmiş bir nevidir. (İşaratül İcaz)
  8. Ciğeri delmek: Üstadın Afyon zindanlarında şiddetli soğuk ve dehşetli sıkıntılar içindeki vaziyet-i elîmanesi ciğerleri deliyor ve kalpleri sızlatıyor. (14. Şua)
  9. Çekirdekten yetişme: Eski zamandan beri darb-ı mesel olarak umumun dilinde ve lisan-ı nâsta gezen şu 'Çekirdekten yetişme' sözü bu risalenin müellifine bir işaret-i gaybiye-i örfiye denilebilir." (2. Şua)
  10. Çene çalmak: Çünkü mesail tavazzuh etmiş, herkes benim gibi bilir. Beyhude çene çalmak manasızdır. (16. Mektup)
  11. Dem vurmak: Eğer sende zerre miktar bu bîçare millete karşı hamiyet varsa ve ulüvv-ü himmetten dem vurduğun yalan olmazsa, hayat-ı bâkiyeye yardım eden azlara imdat etmek lâzım gelir. (17. Lema)
  12. Düşmanların engellemelerine rağmen. (Muhakemat)
  13. Eli delik olmak: Darb-ı meselde deniliyor ki, 'Filân adamın eli deliktir.' Yani çok müsriftir. (5. Şua)
  14. Göze çarpmak: Resâili’n-Nur’un nuranî cüzleri ve fedakâr şakirtleri elli dört'te (54) mukabeleye çalışmaları göze çarpıyor. (1. Şua)
  15. Habbeyi kubbe yapmak: Habbeyi kubbe yapanlar bundan istifade edip aleyhimizdeki iftiralarını çoklara inandıracaklardı. (14. Şua)
  16. Hayse beyseden kurtulmak: Eğer bunu fehmedebildin, hayse beyseden kurtulacaksın. (Muhakemat)
  17. İşitenin beklemediği bir cevapla karşılaşması: تَلَقَّى السَّامِعُ بِغَيْرِ الْمُتَرَقَّبِ [İşitenin, beklemediği bir cevapla karşılaşması (Beklenilmeyen şeyi işitmek).] kaidesinin üslûb-u hakîmanesiyle, lazım ve istediği cevabı vermiştir." (Muhakemat)
  18. Kalbi sızlatmak: Üstadın Afyon zindanlarında şiddetli soğuk ve dehşetli sıkıntılar içindeki vaziyet-i elîmanesi ciğerleri deliyor ve kalpleri sızlatıyor. (14. Şua)
  19. Kılıncının kayışı uzun olmak: Kılıncının kayışı, bendi uzundur. (32. Söz)
  20. Öküzün boynuna inci takmak: Fakat nihayet derecede alçaklığa düşmüş bir vicdan ki bilerek dinini dünyaya satar ve bilerek hakikat elmaslarını pis, muzır şişe parçalarına mübadele eder derecede münafıklığa girmiş insan suretindeki yılanlara hakaiki söylemek; hakaike karşı bir hürmetsizliktir. كَتَعْلٖيقِ الدُّرَرِ فٖى اَعْنَاقِ الْبَقَرِ darb-ı meseli gibi oluyor. (28. Mektup)
  21. Pot kırmak: Ben de onun hiddetine karşı dedim: 'Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduddur.' Dehşetli bir pot kırdım. (Emirdağ L.1)
  22. Şuur taalluk etmediği taraftan, hissedilmediği yerden (Hubab)
  23. Yağı ayranı biribirinden ayrılmak: İşte bu şiddetli ölümle hilkat bayılır, kâinat yayılır, hilkatin yağı ayranı biribirinden ayrılır; cehennem, maddesiyle, aşiretiyle bir tarafa çekilir; cennet de letafetiyle, lezaiziyle ve bütün güzel unsurlarıyla tecelli ve incilâ eder. (İşaratül İcaz)
  24. Yerden göğe kadar: ...elbette yerden göğe kadar suçludurlar, mahkeme-i kübrâda hesabını verecekler! (14. Şua)

Kaynakça[değiştir]