Nasr 1

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Ayet: Kafirun 6Nasr SuresiNasr 2: Sonraki Ayet

Meali: {Nasr, yardım demektir. Sûrede Allah'ın Hz. Peygamber'e yardım ederek fetihlere kavuşturduğu ifade edildiği için bu adı almıştır. Bu sûre, Mekke'nin fethi sırasında inmiş olmakla beraber Medine devrinde yani hicretten sonra indiği için medenî (Medine'de inen) sûrelerdendir. 3 âyettir. İslâm zaferini haber verir. İbn Ömer'den gelen rivayete göre bu sûre indikten sonra Peygamberimiz seksen gün yaşamıştır.}

1-2-3- Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.

Kur'an'daki Yeri: 30. Cüz, 603. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Aynen öyle de sair işaratın karine ve münasebetiyle ve huruf-u Kur’aniyenin esrarından bahseden ve Rumuzat-ı Semaniye namında bulunan sekiz küçük risalelerin mahiyetlerini andırır bir tarzda, ibareyi değiştirerek hurufların esrarıyla istimdad etmeye başlaması karine-i latîfesiyle muazzam dua ve münâcat ve câmi’ kasem-i istimdadînin âhirlerinde ve Sözler’e ve Mektuplar’a işaretten sonra بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَالنَّصْرِ اَسْرَعَتْ fıkrasıyla Yirmi Dokuzuncu Mektup’un bir kısım esrar-ı huruf-u Kur’aniyeyi beyan eden Rumuzat-ı Semaniye namında sekiz küçük risalelerin en mühimleri ve feth-i Mekke ve feth-i Şam ve feth-i Kudüs ve feth-i İstanbul gibi çok fütuhat-ı İslâmiyeden gaybî haber veren Sure-i اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَ الْفَتْحُ nun esrarını beyan ile fütuhat-ı İslâmiyenin pehlivanı olan Hazret-i İmam-ı Ali’nin (ra) nazar-ı dikkatini celbeden Fetih ve Nasr Risalesi’ne hem Sure-i Feth’in en mühim ve en âhir âyetin beş vecih ile i’cazını beyan ve ispat ile kahraman-ı İslâm Hazret-i İmam-ı Ali’nin (ra) nazar-ı dikkatini celbeden gayet kıymetli olan Âyet-i Fetih Risalesi namındaki küçük bir risaleye îma belki işaret eder, itikadındayım. Böyle itikada iştirak edilmezse de itiraz edilmemeli.

(8. Şua)


Evet, altı yedi seneden beri hoş ve şirin bu manzarayı gören latîf ve nazirsiz bir gül-ü Muhammedî’yi (asm) koklayan ümmet-i Muhammed (asm) Sure-i Kevser’den “bihamdihî ve’l-minne” mükâfat-ı ruhiyesini ve dimağiyesini aldı. Ve bu noktaya ruhum emin idi ki çoktan beri ehl-i iman ve tevhid, İslâmiyet gibi bâki ve sermedî güneşin küsuf ve ufûlüne canavarcasına çalışmayı kendine vazife addeden ehl-i dalaletin pis programlarını görüp nevm-i gafletten uyanarak, Sure-i Kevser’i takip eden iki sureyi lisan-ı hal ve kāl ile okuyarak zındıklara hitaben “Bizler sizin nifak denizinde serseriyane ve zulümkârane gezen dalalet ve sefahet gemilerinize binemeyiz ancak Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın nurani ve tevhid sikkeli iman ve İslâm zırhlılarına bineriz. Menzillerimize vardığımızda muvaffakıyet ve semere-i sa’yimiz tezahür ve tahakkuk eder.” diye bağırarak ve اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ … الخ ferman-ı mübinini tilavetle, Sure-i Kevser’in müjde ve beşareti bizleri kuvvet ve metanete sevk hem behçet ve meserrete yetiştirdi. Maruzatıyla nusret ve fütuhatın gelmesi kokusunu alarak, fevc fevc daire-i Kur’aniyeye arz-ı dehalet ettiler. Bu hususta tesbih ve tahmidin ehemm vazifeleri olduğunu anlayarak tövbelerini reddetmeyen Cenab-ı Rabbü’l-İzzet Hazretlerine istiğfara şitab edip salah ve felâh ve fevz-ü necat yollarını tuttular.

...

Muhammed Sabri

(Barla Lahikası)


Otuz Birinci Mektup’un Üçüncü, Dördüncü Lem’alarını yazmaya vakit bulamadım. Korkuyorum ki onların da اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ sırrı gibi mevsimi geçerek sonra güzel yazılmamış olsun. İnşâallah sizlerin iştiyakı beni çalıştıracak.

(Barla Lahikası)


Bugünlerde Rumuzat-ı Semaniye’ye ait iki risaleyi ehemmiyetli talebelere, bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki risaleyi tekrar dikkatle mütalaa ettim. Fikren dedim ki: “Bu zevkli, güzel, meraklı, şirin bir maksada giden bu tevafuklu yolda ne için sevk edilmeden perde indi, başka yolda sevk edildik, çalıştırıldık.”

Birden ihtar edildi ki: “O gaybî esrarı açacak olan meslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli ve umumî ihtiyaca medar ve herkes bu zamanda ona şiddetle muhtaç ve İslâmiyet’in temel taşları olan hakaik-i imaniye hazinesine hizmet etmeye ve istifadeye zarar gelecekti. En büyük ve en yüksek maksat olan hakaik-i imaniyeyi, ikinci derecede bırakacaktı. Onun için idi.”

Sure-i اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ remzinde, esrar-ı gaybiye gösterildi; birden kapandı, perde indi.

Hem bu sır içindir ki o yolda fazla istihdam edilmedik, yalnız o meslek-i tevafukiyenin tereşşuhatından Risale-i Nur’un hakkaniyetine bir imza ve cezaletine bir ziynet ve huruf-u Kur’aniyenin intizamından ve vaziyetlerinden tezahür eden bir nevi i’caz çıktı. Daha o yolda çalıştırılmadık.

(Kastamonu Lahikası)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]