Namık Gedik

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Namık Gedik, Menderes hükümeti döneminde milletvekilliği ve iki ayrı dönemde (17 Mayıs 1954 - 10 Eylül 1955 ve 12 Ekim 1956 - 27 Mayıs 1960) İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçidir. Üstad bir mektupta ondan "İslâmiyet’e ciddi taraftar Dâhiliye Vekili" olarak bahseder. Tıp Fakültesi'ni bitirdi ve çeşitli yerlerde doktorluk yaptı. Cumhuriyet tarihinde en uzun süre İçişleri Bakanlığı yapan siyasetçilerden biridir. 6-7 Eylül Olayları onun bakanlığı döneminde gerçekleşti. Bediüzzaman vefatından önce ani bir kararla hükümet fark etmeden Urfa'ya gittiğinde devrin İçişleri Bakanı olan Gedik, CHP'lilerden çekinerek Üstad'ın Emirdağ’a geri dönmesi için ısrar etti. Kısa süre sonra yapılan 27 Mayıs 1960 Darbesinde tutuklu bulunduğu Harp Okulu'nun penceresinden atlayarak intihar ettiği söylenmiştir. Bazı görüşlere göre ise işkenceler sonucu öldürülmüş ve intihar süsü verilmiştir.[1]

Çocuklarına yazdığı vasiyetnamesinde Üstad'ı Ankara'da Beyrut Palas otelinde ziyaret ettiğini, Bediüzzaman'ın Başbakan Adnan Menderes'e iletilmek üzere kendisine Hilye-i Saadet'i verdiğini, bu hediyeyi Adnan Menderes'e verdiğini, aylar sonra Menderes'in dua ederek çok gözyaşı döktüğünü ama bunu taşımaya muktedir olmadığını söyleyerek Bediüzzaman'a iade edilmesi için kendisine teslim ettiğini, kendisinin Bediüzzaman'a teslim etmeyerek korumaya aldığını belirterek bu emaneti çocuklarına vasiyet etmiştir.[2]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: İsmail Namık Gedik

Doğum Yeri ve Tarihi: İstanbul, 1911[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: Ankara, 27 Mayıs 1960[1]

Kabrinin Yeri: 103 ada, 230 parsel, Cebeci Asri Mezarlığı, Ankara

Harita Konumu: [1]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi'yi 21 Aralık 1959'da Ankara'da Beyrut Palas otelinde ziyaret etmiştir.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Ankara’ya bu defa geldiğimin mühim bir sebebi, İslâmiyet’e ciddi taraftar Dâhiliye Vekili Namık Gedik’i görmek ve İslâmiyet’in kahramanı olan Adnan Bey’e ve Tevfik İleri gibi mühim zatlara bir hakikati söylemektir ki:

Hem Demokrat’a ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve Risale-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak ve âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hristiyan devletlerini de memnun etmek için Ayasofya’yı muzahrefattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır. Ben ise bu mesele için otuz sene siyaseti terk ettiğim halde, bu nokta hatırı için Namık Gedik’i görmek istedim ve geldim. Adnan Bey, Namık Gedik ve Tevfik İleri gibi zatların hatırı için başka yere gitmedim.

Hem Risale-i Nur, Kur’an’ın kanun-u esasîsiyle bütün Anadolu ve vilayat-ı şarkiyede asayişi temin eden Risale-i Nur’un beş yüz bin nüshası komünistliği susturduğu gibi asayişi temin ettiğine bir delili budur ki:

On küsur sene evvel Afyon Müddeiumumîsi “Altı yüz bin fedakâr talebesi var. Beş yüz bin nüsha Risale-i Nur’dan neşretmiş, belki asayişe zarar gelir.” dedi.

Ona karşı Said demiş ki: Madem altı yüz bin fedakâr talebesi var. Bu on beş senedir bana bu kadar zulüm ediliyor. Bir tek vukuatı hiçbir zabıta ve mahkeme gösteremedi.

Hem dedim: Ey müddeiumumî! Eğer bin müddeiumumî, bin emniyet müdürü kadar asayişin teminine Risale-i Nur hizmet etmemiş ise Allah beni kahretsin. Siz de bana ne ceza verirseniz verin dedim. O, bu sözüme karşı hiçbir çare bulamadı.

Yalnız bir iki sene sonra Nur’un bir küçük talebesi Risale-i Nur’a zarar gelecek zannıyla kendini intihar edecekti ki tabettiği bir küçük risaleye zarar gelmesin. Sonra Üstadı onu men’etti ve küçücük bir hâdise oldu ve ikisi de barıştırıldı.

Halbuki bir Üstadın on tane fedakâr talebesi bulunsa (hattâ biri selâm etmiş tokat vurulmuş, biri elini öpmüş tahkir edilmiş) hiçbir fedakârı, asayişe ilişmemek için sükût etmişler. Said’den işitmişler ki: Benim yüz ruhum olsa asayişe feda ediyorum. Onun için وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى kanun-u esasîsiyle; beş cani yüzünden doksan masuma zarar gelmemek, bir cani yüzünden on masum çoluk çocuk, peder ve validelerine zulüm etmemek için Risale-i Nur iman hizmetiyle beraber asayişi tamamıyla temin edip herkesin kalbinde fenalığa karşı bir yasakçı bırakıyor. Ben de bin ruhum olsa Kur’an’ın bu kanun-u esasîsine feda ettiğimi Tarihçe-i Hayat ispat ediyor ve meydandadır. Ve mahkemeler de kabul etmişler.

Hattâ tezahüre bir riyakârlık, bir hodfüruşluk, bir enaniyet manasını verip halklarla görüşmeyi de terk ettiği ve rahmet-i İlahiyenin ihsanı ile sesi de kesilmiş ki dostlarla görüşmeye mecbur olmasın ve hatırları da kırılmasın.

Said Nursî

(Emirdağ Lahikası 2)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

Namık Gedik'in 13 Nisan 1960 tarihli vasiyetnamesi

[TBMM Özel logosu]

Bediüzzaman

"Bu nurun 21 Aralık 1959'da, Bediüzaman Said Nursi'nin Ankara'da Beyrut palas otelinde bilakis ziyaret ettiğimde, Başvekilimiz Adnan Menderes'e hediye verilmesi için bana teslim edilmiş idi. Muhterem Said Nursi Hilye-i Seadet'in kısa hikayesi ile bana teslim etti. Muhterem her sabah namazdan önce Hilye-i Seadet'i 3 defa öpüp alnına götürdüğünü her sabah Peygamberimize dua ettiğini, gözyaşlarının Hilye-i Seadet'in üzerine döküldüğünü, kendisi için bunun çok önemli olduğunu beyan etmiş bu emanetin bundan sonra Başvekilimiz Adnan Menderes'e emanet edilmesinin önemli olduğunu izah etmiş ve verilmek üzere bana teslim edilmiştir. Başvekilimiz Adnan Menderes'e Said Nursi'nin hediyesi teslim edilmiş ve aylar sonra Başvekilimiz aynı uygulamalarla, sabah namazından önce Hilye-i Seadet'e, Peygamberimize dua ederek çok gözyaşı döktüğünü ama bunu taşımaya muktedir olmadığını, emanetin tekrar iade edilmesi için bana teslim etmiştir. Bende bu emaneti benim için çok önemli iki şahsiyetin gözyaşını döktüğü Hilye-i Seadet'i teslim etmemiş, korumaya almışımdır. Vasiyetimdir, bu Hilye-i Seadet gözyaşları ile yoğrulmuş içi Peygamber sevgisi ve aşkı ile tutuşmuş yanmış iki önemli şahsiyetin, gözyaşları ile yoğrulmuş bu emaneti gelecek nesillere anlatınız diye çocuklarıma vasiyet ediyorum."

13 Nisan 1960, Dahiliye Vekili Namık Gedik

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]