Muhammed Bahit

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Muhammed Bahit Mısır'daki Camiül Ezher Üniversitesinde müderrislik, çeşitli yerlerde kadılık, müfettişlik, vekaleten Mısır başkadılığı ve 1914’te Mısır başmüftülüğü yapmış zamanının fıkıh otoritelerinden sayılan büyük bir alimdi. Fikir, ilim ve siyaset-i dünya meselelerine vukufiyeti ile ünlü Şeyh Bahid Efendi Osmanlı devletindeki yeni inkılâb safhalarını yakından incelemek ve İstanbul'un ilim adamları ile görüşüp tanışmak niyetiyle Meşrutiyetin birinci senesinde (1908) İstanbul’a bir seyahat için geldiğinde o sırada İstanbul’da bulunan Bedîüzzaman'ı ilzam edemeyen İstanbul uleması Şeyh Bahît’ten bu genç hocanın ilzam edilmesini istediğinde ulemanın hazır bulunduğu bir ortamda Bedîüzzaman’a “Avrupa ve Osmanlılar hakkında ne diyorsunuz?” diye sordu. Bedîüzzaman bu soruya “Avrupa, bir İslâm Devleti’ne hamiledir, günün birinde onu doğuracak. Osmanlılar da Avrupa ile hamiledir, o da onu doğuracak.” cevabını verince Şeyh Bahit "Bu gençle münazara edilmez. Fakat bu kadar veciz ve beliğane bir tarzda ifade etmek ancak Bedîüzzaman’a hastır" diye mukabele etti. Mısır'da Muhammed Abduh’un desteklediği Ezher reformuna karşı gelişen muhalefetin içinde yer aldı. Emekli olduktan sonra tedrisle ve fetva vermekle meşgul oldu. Hanefî fıkhının inceliklerini ve Şâfiîler’le Hanefîler arasındaki ihtilâfları çok iyi bildiği için zamanının fıkıh otoritelerinden sayılırdı.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Allame muhakkik Muhammed Bahit el-Muti'i el-Hanifi

Doğum Yeri ve Tarihi: Mısır’ın Asyût eyaletindeki Mutîa köyü, 3 Ekim 1854[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: Kahire, 18 Ekim 1935[1]

Kabrinin Yeri:

Eserleri[değiştir]

İslâm’da hükümet şekli, din ve toplum hayatında kadının yeri, Kur’an’ın tercümesi ile ilgili tartışmalar vb. hakkında 20'den fazla eseri vardır.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

İstanbul’da grup grup gelen ulemanın suallerini cevaplandırıyordu. Genç yaşında böyle bilâ-istisna bütün suallere cevap vermesi ve gayet mukni ve beliğ ifade ve hârika hal ve tavırlarıyla, ehl-i ilmi hayranlıkla takdire sevk ediyordu. Ve “Bedîüzzaman” unvanına bihakkın lâyık görüyorlar ve bu fevkalâde zatı, bir “nadire-i hilkat” olarak tavsif ediyorlardı.

Hattâ bu zamanlarda Mısır Camiü’l-Ezher Üniversitesi reislerinden meşhur Şeyh Bahît Efendi İstanbul’a bir seyahat için geldiğinde; Kürdistan’ın sarp, yalçın kayaları arasından gelerek İstanbul’da bulunan Bedîüzzaman Said Nursî’yi ilzam edemeyen İstanbul uleması, Şeyh Bahît’ten bu genç hocanın ilzam edilmesini isterler. Şeyh Bahît de bu teklifi kabul ederek bir münazara zemini arar. Ve bir namaz vakti Ayasofya Camii’nden çıkıp çayhaneye oturulduğunda bunu fırsat telakki eden Şeyh Bahît Efendi, yanında ulema hazır bulunduğu halde Bedîüzzaman’a hitaben:

مَا تَقُولُ فٖى حَقِّ الْاَوْرُوبَائِيَّةِ وَ الْعُثْمَانِيَّةِ

Yani “Avrupa ve Osmanlılar hakkında ne diyorsunuz, fikriniz nedir?” der.

Şeyh Bahît Efendi’nin bu sualden maksadı, Bedîüzzaman’ın şek olmayan bir bahr-i umman gibi ilmini ve ateşpare-i zekâsını tecrübe etmek değil belki zaman-ı istikbale ait şiddet-i ihatasını ve idare-i âlemdeki siyasetini anlamak idi. Buna karşı Bedîüzzaman’ın verdiği cevap şu oldu:

اِنَّ الْاَوْرُوبَا حَامِلَةٌ بِالْاِسْلَامِيَّةِ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا وَ اِنَّ الْعُثْمَانِيَّةَ حَامِلَةٌ بِالْاَوْرُوبَائِيَّةِ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا

Yani “Avrupa, bir İslâm Devleti’ne hamiledir, günün birinde onu doğuracak. Osmanlılar da Avrupa ile hamiledir, o da onu doğuracak.”

Bu cevaba karşı Şeyh Bahît Hazretleri:

— Bu gençle münazara edilmez. Ben de aynı kanaatteyim. Fakat bu kadar veciz ve beliğane bir tarzda ifade etmek ancak Bedîüzzaman’a hastır, (*[2]) demiştir.

(Tarihçe-i Hayat)


İkinci Hakikat: Kırk sene evvel Eski Said bu matbu kitabetlerinde, İşaratü’l-İ’caz’ın baştaki ifade-i meramında ve sair eserlerinde musırrane ve mükerreren talebelerine diyordu ki: Hem maddî hem manevî büyük bir zelzele-i içtimaî ve beşerî olacak. Benim dünya terki ile inzivamı ve mücerred kalmamı gıpta edecekler diyordu. Hattâ hürriyetin birinci senesinde İstanbul’da Camiü’l-Ezherin Reis-i Uleması olan Şeyh Bahît Hazretleri (rh) İstanbul’da Eski Said’e sordu:

مَا تَقُولُ فٖى حَقِّ هٰذِهِ الْحُرِّيَّةِ الْعُثْمَانِيَّةِ وَ الْمَدَنِيَّةِ الْاَوْرُوبَائِيَّةِ

Said cevaben demiş:

اِنَّ الْعُثْمَانِيَّةَ حَامِلَةٌ بِدَوْلَةٍ اَوْرُوبَائِيَّةٍ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا وَ الْاَوْرُوبَا حَامِلَةٌ بِالْاِسْلَامِيَّةِ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا

Yani Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?

O vakit Eski Said demiş: Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hamiledir, Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyet’e hamiledir, o da bir İslâm devleti doğuracak. Şeyh Bahît’e söylemiş.

O allâme zat demiş: Ben de tasdik ediyorum. Beraberinde gelen hocalara dedi: Ben bununla münazara edip galebe edemem.

Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. Bir çeyrek asır Avrupa’dan daha dinden uzak.

İkinci tevellüd de inşâallah yirmi otuz sene sonra çıkacak. Çok emarelerle hem şarkta hem garpta Avrupa içinde bir İslâm devleti çıkacak.

(Münazarat)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 https://islamansiklopedisi.org.tr/bahit-muhammed
  2. Nitekim Bedîüzzaman’ın dediği gibi; ihbaratın iki kutbu da tahakkuk etmiş, bir iki sene sonra Meşrutiyet devrinde şeair-i İslâmiyeye muhalif çok âdât-ı ecnebiyeyi ahzetmek ve gittikçe Türkiye’de yerleştirmek ve şimdi Avrupa’da Kur’an’a ve İslâmiyet’e karşı gösterilen hüsn-ü alâka ve bilhassa bahtiyar Alman milletinde fevc fevc İslâmiyet’i kabul etmek gibi hâdiseler, o ihbarı tamamıyla tasdik etmişlerdir.