Hadid 2

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Ayet: Hadid 1Hadid SuresiHadid 3: Sonraki Ayet

Meali: 2- Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, diriltir, öldürür. O, her şeye gücü yetendir.

Kur'an'daki Yeri: 27. Cüz, 536. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

O vakit cihat-ı sitte denilen altı cihete nazar gezdirdim, karanlıklı gördüm. O şiddet-i teessürden gelen gaflet bana dünyayı korkunç, boş, hâlî, başıma yıkılacak bir tarzda gösterdi. Ruhum ise düşman vaziyetini alan hadsiz belalara karşı bir nokta-i istinad ararken ve ruhta ebede kadar uzanan hadsiz arzuları tatmin edecek bir nokta-i istimdad taharri ederken ve o hadsiz firak ve iftiraktan ve tahrip ve vefattan gelen hüzün ve gama karşı teselli beklerken, birden Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın

سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ

لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ يُحْيٖى وَ يُمٖيتُ وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدٖيرٌ

âyetinin hakikati tecelli etti. O rikkatli, firkatli, dehşetli, hüzünlü hayalden beni kurtardı, gözümü açtırdı.

Baktım ki meyvedar ağaçların başlarındaki meyveleri tebessüm eder bir tarzda bana bakıyorlar “Bize de dikkat et, yalnız harabezara bakıp durma.” diyorlardı. Bu âyet-i kerîmenin hakikati böyle ihtar ediyordu ki: Van sahrasının sahifesinde misafir olan insanların eliyle yazılan ve şehir suretini alan sun’î bir mektubun, Rus istilası denilen dehşetli bir sel belasına düşüp silinmesi neden seni bu kadar müteessir ediyor? Asıl Mâlik-i Hakiki ve her şeyin sahibi ve Rabb’i olan Nakkaş-ı Ezelî’ye bak ki bu Van sahifesinde mektubatı, kemal-i şaşaa ile eski zamanda gördüğün vaziyeti yine devam edip yazılıyorlar. O yerler boş, harap, hâlî kalmış diye ağlamaların, Mâlik-i Hakiki’sinden gaflet ve insanları misafir tasavvur etmemekten ve mâlik tevehhüm etmek yanlışından ileri geliyor.

(26. Lem'a)


Birincisi: Şu kâinata baktığımız vakit görüyoruz ki zaman seylinde mütemadiyen çalkanan ve kafile kafile arkasından gelip geçen mahlukatın bir kısmı, bir saniyede gelir, der-akab kaybolur. Bir taifesi, bir dakikada gelir, geçer. Bir nev’i, bir saat âlem-i şehadete uğrar, âlem-i gayba girer. Bir kısmı bir günde, bir kısmı bir senede, bir kısmı bir asırda, bir kısmı da asırlarda bu âlem-i şehadete gelip konup vazife görüp gidiyorlar. Bu hayret verici seyahat ve seyeran-ı mevcudat ve sefer ve seyelan-ı mahlukat öyle bir intizam ve mizan ve hikmetle sevk ve idare edilir ve onlara ve o kafilelere kumandanlık eden öyle basîrane, hakîmane, müdebbirane kumandanlık ediyor ki bütün akıllar faraza ittihat edip bir tek akıl olsa o hakîmane idarenin künhüne yetişemez ve kusur bulup tenkit edemez.

İşte bu hallakıyet-i Rabbaniyenin içinde o sevimli ve sevdiği masnuatın hususan zîhayatların hiçbirine göz açtırmayarak âlem-i gayba gönderiyor, hiçbirine nefes aldırmayarak dünyadaki hayattan terhis ediyor, mütemadiyen bu misafirhane-i âlemi doldurup misafirlerin rızası olmayarak boşaltıyor; kalem-i kaza ve kader, küre-i arzı yazar bozar tahtası gibi yaparak يُحْيٖى وَ يُمٖيتُ cilveleriyle mütemadiyen küre-i arzda yazılarını yazar ve o yazıları tazelendirir, tebdil eder.

(30. Lem'a)


Malûm olsun ki; şu Risale, "Katre risalesi ve Mesnevî-i Arabî'deki umum risaleler" bazı âyât-ı Kur'aniyenin birer şuhudî tefsiridirler ve o risalelerdeki (ilmî) mes'eleler ise, Furkan-ı Hakîm'in bahçelerinden koparılmış çiçeklerdir. Onların ibarelerindeki icmal, îcaz ve işkâl, sakın seni ürkütmesin, belki mütalaasını tekrar et. Tâ ki Kur'an'ın

لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ

gibi âyetlerinin sırr-ı tekrarları sana açılsın. Hem nefsin temerrüdünden de korkma! Çünki benim mütemerrid, mütecebbir ve tâgî nefs-i emmarem, şu risalelerin içindeki hakaikin satveti altında zelilane inkıyada geldi. Hattâ şeytan-ı racîmim dahi müsket ve mülzem kalıp, teslim-i silah etti. Sen ise, kim olursan ol, ne nefsin benimkinden daha tâgî, daha âsidir; ne de şeytanın, şeytanımdan daha azgın ve daha şakidir.

(Mesnevi-i N. (Badıllı))


Bu mühim mecmuanın cümle-i mukaddimatından olan bir “İ’lem”de:

“Bu Risale, bazı âyât-ı Kur’aniyenin şuhudî bir nevi tefsiridir. Ve ondaki meseleler Kur’an-ı Hakîm’in bahçesinden koparılmış çiçeklerdir. Bu risalenin ibaresindeki icmal ve îcaz ve fehmindeki zahirî müşkülat, sana tevahhuş vermesin. Tekrar tekrar mütalaa et, tâ ki لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ ve emsali tekrarat-ı Kur’aniyenin sırrı sana açılsın.

(Münderecat Hakkında, Mesnevi-i Nuriye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]