Ak Cami

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Ak Cami Germiyanoğulları sülalesinden Kütahya’da yaşayan Hanefi mezhebi fıkıh bilgilerinden ve kadı İshak Fakih tarafından Eskişehir Odunpazarı'nda yaptırılmış bir camidir. İshak Fakih, Osmanlılar ile Germiyanoğulları arasındaki dostluğun pekişmesi için gayret göstermiş bir zattır. 1318'de hamam olarak inşa edilmiştir. Yaptıran İshak Fakih hayattayken ya da 19. asırda eşine az rastlanır bir uygulama ile camiye çevrilmiştir. 1971 ve 1995 yılında tamir görmüş, 1998 yılındaysa bugünkü halini almıştır. Bediüzzaman 1934-35 senelerinde Eskişehir hapsinde iken bir cuma günü hapishane müdürüne o gün mutlaka Ak Cami'de bulunması gerektiğini söyler. Yerine getirilmesi mümkün olmayan bu talebe şaşıran müdür öğle vakti Bedîüzzaman’ı koğuşunda göremeyince derhal camiye koşar ve Bedîüzzaman’ı namaz kılarken görür. Namazın bitiminde ise Bedîüzzaman’ı yerinde göremeyip hemen hapishaneye döner, Hazret-i Üstadın “Allahu ekber” diyerek secdeye kapandığını hayretler içerisinde görür.[1][2]

Bilgiler[değiştir]

İnşa/Kuruluş Tarihi: 1318

Niteliği: Cami

Yüzölçümü (m2):

Diğer İsimleri: İshak Fakih Camii

Kıta: Anadolu

Ülke: Türkiye

Vilayet/Eyalet: Eskişehir

İlçe/Kasaba: Odunpazarı

Mahalle/Köy: -

Harita konumu: [1]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Burada, hârika bir hâdiseyi nakletmeden geçemeyeceğiz. Şöyle ki:

Bedîüzzaman hapiste iken bir gün, o zamanın Eskişehir Müddeiumumîsi Üstadı çarşıda görür. Hayret ve taaccüble ve vazifesine son vereceği ihtarıyla, hapishane müdürüne:

— Ne için Bedîüzzaman’ı çarşıya çıkardınız? Şimdi çarşıda gördüm, der. Müdür de:

— Hayır efendim, Bedîüzzaman hapishanede, hattâ tecrittedir; bakınız, diye cevap verir.

Bakarlar ki Üstad yerindedir. Bu hârika vakıa adliyede şâyi olur. Hâkimler “Bu hale akıl erdiremiyoruz.” diye birbirlerine naklederler. (Hâşiye: Aynen bunun gibi bir vakıa da Bedîüzzaman Denizli hapsinde iken olmuştur. Üstadı, halk iki üç defa muhtelif camilerde sabah namazında görür. Savcı işitir. Hapishane Müdürüne pür-hiddet “Bedîüzzaman’ı sabah namazında dışarıya, camiye çıkarmışsınız!” der. Tahkikat yapar ki Üstad hapishaneden dışarı kat’iyen çıkarılmamış.

Eskişehir Hapishanesinde iken de bir cuma günü, hapishane müdürü, kâtip ile otururken bir ses duyuyor: “Müdür Bey! Müdür Bey!”

Müdür bakıyor. Bedîüzzaman yüksek bir sesle: “Benim mutlaka bugün Ak Cami’de bulunmam lâzım.”

Müdür: “Peki Efendi Hazretleri!” diye cevap veriyor. Kendi kendine: “Herhalde Hoca Efendi, kendisinin hapiste olduğunu ve dışarıya çıkamayacağını bilemiyor.” diye söylenir ve odasına çekilir. Öğle vakti; Bedîüzzaman’ın gönlünü alayım, Ak Cami’ye gidemeyeceğini izah edeyim düşüncesiyle Üstadın koğuşuna gider. Koğuş penceresinden bakar ki Bedîüzzaman içeride yok. Hemen jandarmaya sorar “İçeride idi hem kapı kilitli!” cevabını alır. Derhal camiye koşar. Bedîüzzaman’ın ileride, birinci safta, sağ tarafta namaz kıldığını görür. Namazın sonlarında Bedîüzzaman’ı yerinde göremeyip hemen hapishaneye döner, Hazret-i Üstadın “Allahu ekber” diyerek secdeye kapandığını hayretler içerisinde görür. (Bu hâdiseyi bizzat o zamanki hapishane müdürü anlatmıştır.))

(Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]