İsa (as)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
11.58, 6 Mart 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 41153 numaralı sürüm

Hristiyanlık, İsevilik, Nasranilik ve İsa isimli diğer kişilerle ilgili diğer maddeler için İsa (Tavzih) sayfasına gidin

Hz. İsa (as)



[1].

Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri:

Doğum Yeri ve Tarihi:

Annesi:

Babası:

Kardeşleri:

Soyu:

Vefat Yeri ve Tarihi: Allah Teâlâ'dan kendisini gökyüzüne kaldırması için dua etmiş ve bunun üzerine semâya kaldırılmıştır.[1]

Kabrinin Yeri:

Hanımları:

Çocukları:

Peygamberlikle Görevlendirildiği Yer ve Tarih:

Peygamber Olarak Gönderildiği Kavim: İsrailoğulları

Kur'an'da İsminin Geçtiği Yerler[değiştir]

  • [[]]
  • [[]]
  • [[]]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hz. İsa'nın Mucizeleri[değiştir]

Hem mesela, Hazret-i İsa aleyhisselâmın bir mu’cizesine dair وَاُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ وَاُحْيِى الْمَوْتٰى بِاِذْنِ اللّٰهِ Kur’an, Hazret-i İsa aleyhisselâmın nasıl ahlâk-ı ulviyesine ittibaa beşeri sarîhan teşvik eder. Öyle de şu elindeki sanat-ı âliyeye ve tıbb-ı Rabbanîye, remzen tergib ediyor. İşte şu âyet işaret ediyor ki: “En müzmin dertlere dahi derman bulunabilir. Öyle ise ey insan ve ey musibetzede benî-Âdem! Meyus olmayınız. Her dert, ne olursa olsun dermanı mümkündür. Arayınız, bulunuz. Hattâ ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür.”

Cenab-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle manen diyor ki: “Ey insan! Benim için dünyayı terk eden bir abdime iki hediye verdim. Biri, manevî dertlerin dermanı; biri de maddî dertlerin ilacı. İşte ölmüş kalpler nur-u hidayetle diriliyor. Ölmüş gibi hastalar dahi onun nefesiyle ve ilacıyla şifa buluyor. Sen de benim eczahane-i hikmetimde her derdine deva bulabilirsin. Çalış, bul! Elbette ararsan bulursun.”

İşte beşerin tıp cihetindeki şimdiki terakkiyatından çok ilerideki hududunu, şu âyet çiziyor ve ona işaret ediyor ve teşvik yapıyor.

(20. Söz)



([[|]])



([[|]])

Hz. İsa ve Kadir İsmi[değiştir]

Fakat çendan insan bütün esmaya mazhardır fakat kâinatın tenevvüünü ve melaikenin ihtilaf-ı ibadatını intac eden tenevvü-ü esma, insanların dahi bir derece tenevvüüne sebep olmuştur. Enbiyanın ayrı ayrı şeriatları, evliyanın başka başka tarîkatları, asfiyanın çeşit çeşit meşrepleri şu sırdan neş’et etmiştir. Mesela İsa aleyhisselâm, sair esma ile beraber Kadîr ismi onda daha galiptir. Ehl-i aşkta Vedud ismi ve ehl-i tefekkürde Hakîm ismi daha ziyade hâkimdir.

(24. Söz)



([[|]])

Hz. İsa ve Hristiyanlar[değiştir]

Mesela, nasıl ki bir saray bulunsa büyük bir dairesinde büyük bir elektrik lambası bulunur. O elektrikten teşaub etmiş ve onunla bağlı küçük küçük elektrikler, küçük menzillere taksim edilmiş. Şimdi birisi o büyük elektrik lambasının düğmesini çevirip ziyayı kapatsa bütün menziller, derin bir karanlık içine ve bir vahşete düşer. Ve başka sarayda büyük elektrik lambasıyla merbut olmayan küçük elektrik lambaları, her menzilde bulunuyor. O saray sahibi büyük elektrik lambasının düğmesini çevirerek kapatsa sair menzillerde ışıklar bulunabilir. Onunla işini görebilir, hırsızlar istifade edemezler.

İşte ey nefsim! Birinci saray, bir Müslüman’dır. Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, onun kalbinde o büyük elektrik lambasıdır. Eğer onu unutsa, el-iyazü billah kalbinden onu çıkarsa, hiçbir peygamberi daha kabul edemez. Belki hiçbir kemalâtın yeri ruhunda kalamaz, hattâ Rabb’ini de tanımaz. Mahiyetindeki bütün menziller ve latîfeler, karanlığa düşer ve kalbinde müthiş bir tahribat ve vahşet oluyor. Acaba bu tahribat ve vahşete mukabil hangi şeyi kazanıp ünsiyet edebilirsin? Hangi menfaati bulup o tahribat zararını onunla tamir edersin?

Halbuki ecnebiler, o ikinci saraya benzerler ki Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın nurunu kalplerinden çıkarsalar da kendilerince bazı nurlar kalabilir veya kalabilir zannederler. Onların manevî kemalât-ı ahlâkiyelerine medar olacak Hazret-i Musa ve İsa aleyhimesselâma bir nevi imanları ve Hâlıklarına bir çeşit itikadları kalabilir.

(24. Söz)



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])



([[|]])


بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Yine tekrar hem bayramınızı, hem Feyzi’lerin ve Nazif ve Halil İbrahim gibi etraftaki kardeşlerimin bayramlarını tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak Risale-i Nur’un tab’ ve intişarıyla bizlere manevî bir bayram daha ihsan eylesin, âmîn.

Saniyen: Meyve ve Hüccetullah-il Bâliga’nın tab’ına dair ne lâzım ise yaparsınız. Yanımdaki Meyve ile Hüccetullah-il Bâliga Risalesi’ni Aziz’e göndermek istiyorum. Fakat adresini bilmiyorum. Kardeşimiz Tahirî eğer buraya uğrasa münasibdir. Tâ ki yanımdaki nüshayı beraber alsın, fakat Meyve Risalesi’ni burada yazdırmışım, belki iyi okunmaz. Sizin yazılarınızdan birisi beraber gitsin münasib olur. Onuncu ve Onbirinci Hüccetleri ilâve ettim. Husrev’in mektubunda yalnız bir kaç kelimeyi çizdim.

Sâlisen: Hafız Ali’nin gitmesindeki acısını iki pehlivan Feyzi’lerin Risale-i Nur’un hizmetine girmeleri o acıyı izale ediyor. Ahmed Feyzi’nin Hafız Ali hakkındaki mersiyesi Hasan Feyzi’nin parlak mektubuna denk olarak ikisini birkaç ehemmiyetli parçalarla beraber bir cilt içinde dercetmişler.

Ahmed Feyzi ve Halil İbrahim’in mektublarını okudum. Bu iki metin ve kıymettar ve tam sâdık kardeşlerim mektublarında benim şahsıma ziyade ehemmiyet veriyorlar.

Bu ehemmiyet, Risale-i Nur’un küllî kıymetine ve serbestiyetine belki ilişir ve o ehemmiyetli kardeşlerimin de benim âdi şahsiyetimi bazı hâdiselerle bilmekle ve verdikleri makama hiçbir cihetle lâyık olmadığımı anlamalarıyla inkisar-ı hayale uğramamak ve Risale-i Nur’daki iştiyaklarına fütur gelmemek için şahsıma ait olan fevkalâde hüsn-ü zanlarını Risale-i Nur’a çevirseler daha iyidir. Ben de Halil İbrahim’in parlak sadakatından tezahür eden mektubunu ta’dil edip bana karşı hitabını Risale-i Nur’a çevireceğim, sonra size gönderip Lâhika’ya yazılsın.

Ve çok dikkatli ve Risale-i Nur’un avukatı kardeşimiz Ahmed Feyzi‘nin Mehdi hâdisesini Risale-i Nur dairesi içinde çokça medar-ı bahsetmesi ehli dünyanın evhamını tahrike sebeb olabilir. Çünki Mehdi mânasında, bir siyaset dahi bulunuyor diye eskiden beri fikirlerde yerleşmiş. Risale-i Nur bu mes’eleyi halletmiştir.

Ahirzamandaki büyük Mehdi’den evvel çok mehdiler gelmiş geçmiş diye Risale-i Nur isbat etmiş. Rivayetlerin muhtelif olması bu noktadan ileri geliyor. Bu zaman şahıs zamanı olmadığından, o ehemmiyetli unvanlar şahıslara verilmez. Hem Risale-i Nur’a da siyaset mânası da taşıyan o unvanı vermemek münasibdir. Müceddidiyet kâfidir.

Gerçi hakikat noktasında ahirzamandaki gelecek büyük Mehdi siyaseti tam dindar İsevîlere bırakıp yalnız İslâmiyet hakikatlarını isbata, izhara, icraya çalışır. Ve bu nokta-i nazardan Risale-i Nur o zât-ı mübarekin veyahut onun cemaat-ı nuraniyesinin şahs-ı maneviyesinin çok vazifelerinden en ehemmiyetli vazifesi olan hakaik-ı imaniyenin isbat ve neşrini tam yapıyor.

Fakat bu evhamlı ve bahaneleri arayan ve herşeyi siyaset noktasında düşünen adamlara karşı bu Mehdi unvanını Risale-i Nur’a vermek, Risale-i Nur’un ihlâs sırrına ve dünyaya tenezzül etmemesine muvafık olmaz.

Evet Risale-i Nur’daki sırr-ı ihlâs, yüzde doksan ihtimaliyle de olsa o makama tâlib olmamaklığımı iktiza ediyor. Çünki küçük bir memuriyet veyahut zabit olmak gibi bir makamı düşünen, harekâtını o makama tevcih ediyor. Onu maksad yapıp ona çalışıyor, ihlâsını kaybeder. Uhrevî amellerini ona basamak yapsa, bütün bütün yanlış olur.

İşte böyle kudsî ve parlak bir makamı ve memuriyeti dünyada dahi kendine düşünmek ve gaye-i hayal yapmak, bütün harekâtını hattâ uhrevî amellerini o makama yakıştırmak suretini verdiğinden hakikati ihlâsı bozar.

Eğer öyle bir makam verilse de ihsan-ı İlâhî olur. İnsanın kesb ve ameli ona vesile olamaz ve ekseriyetle bilinmez. Bilinmese daha iyidir.

Ve bilhassa efkâr-ı âmmede siyasetçilik ve hâkimiyet mânası bu Mehdi unvanında bulunduğu ve geçmiş bazı mehdi-misal halifeler o gibi hâdiselerin bir mâsadakı ve medarı olmuşlar.

Elbette bu zamanda siyasete her şeyi feda eden insanlar nazarına karşı Risale-i Nur mesleğindeki ihlâs, böyle şeyleri aramaz. Yalnız bu kadar var ki: Şakirdleri tam itimad ve kat’î yakînlerini takviye için harikulade bir surette hem Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini, hem bazı şakirdlerini, hattâ tercümanını pek büyük makamlarda bulunduklarını itikad edebilirler. Çünki eskiden beri üstadlarına karşı ziyade hüsnü zan kabul edilmiş, hattâ Kur’andan ve hadisten sonra en mühim hüccet-i imaniye, Risale-i Nur’dur diyebilirler.

Umum kardeşlerime birer birer selâm ve dua, dualarını rica ediyoruz.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

Kardeşiniz Said Nursî

(Elyazma Emirdağ Lahikası)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; a isimli refler için metin sağlanmadı