Al-i İmran 59

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
07.49, 18 Ağustos 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 48104 numaralı sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Önceki Ayet: Al-i İmran 58Al-i İmran SuresiAl-i İmran 60: Sonraki Ayet

Meali: 59- Allah nezdinde İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi.

{Hz. Âdem'i topraktan, anasız ve babasız yaratan Allah, İsa'yı da babasız olarak yaratmıştır. Yukarıda meâli geçen âyet, Allah'ın kudretinin sonsuzluğu yanında, Hz. Meryem'in de iffetli olduğunun bir ifadesidir.}

Kur'an'daki Yeri: 3. Cüz, 56. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Kün Feyekun sayfasına bakın

Yani sizin değil Ömer Efendi'nin suali ki; bedbaht bir doktor, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın pederi varmış diye (Haşiye[1]) divanecesine bir tevil ile bir âyetten kendine güya şahid gösteriyor.

O bîçare adam bir zaman huruf-u mukattaa ile bir hatt icadına çalışıyordu. Hem pek hararetli çalışıyordu. O vakit anladım ki; o adam zındıkların tavrından hissetmiş ki hurufat-ı İslâmiyenin kaldırılmasına teşebbüs edecekler. O adam güya o seyle karşı bir hizmet edeceğim diye çok beyhude çalışmış. Şimdi bu mes'elede ve hem ikinci mes'elesinde yine zındıkların esasat-ı İslâmiyeye karşı müdhiş hücumunu hissetmiş ki, böyle manasız tevilat ile bir musalaha yolunu açmak istediğini zannediyorum.

ﺍِﻥَّ ﻣَﺜَﻞَ ﻋِﻴﺴَﻰ ﻋِﻨﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻛَﻤَﺜَﻞِ ﺍٓﺩَﻡَ

gibi nusus-u kat'iyye ile Hazret-i İsa Aleyhisselâm pedersiz olduğu kat'iyyeti varken, tenasüldeki bir kanunun muhalefetini gayr-ı mümkün telakki etmekle, vâhî tevilat ile bu metin ve esaslı hakikatı değiştirmeğe teşebbüs edenlerin sözüne ehemmiyet verilmez ve ehemmiyete değmez. Çünki hiçbir kanun yoktur ki, şüzuzları ve nadirleri bulunmasın ve haricine çıkmış ferdler bulunmasın. Ve hiçbir kaide-i külliye yoktur ki, hârika ferdler ile tahsis edilmesin. Zaman-ı Âdem'den beri bir kanundan hiçbir ferd şüzuz etmemek ve haricine çıkmamak olamaz.

Evvelâ: Bu kanun-u tenasül, mebde' itibariyle ikiyüz bin enva'-ı hayvanatın mebde'leriyle hark edilmiş ve nihayet verilmiş. Yani en evvelki pederleri âdeta Âdem'leri hükmünde ikiyüz bin o evvelki pederleri kanun-u tenasülü hark etmişler. Peder ve vâlideden gelmemişler ve o kanun haricinde vücud verilmiş.

Hem her baharda gözümüzle gördüğümüz yüz bin envaın kısm-ı a'zamı hadsiz efradları kanun-u tenasül haricinde -yaprakların yüzünde, taaffün etmiş maddelerde- o kanun haricinde icad edilir.

Acaba mebdeinde ve hattâ her senede bu kadar şâzlarıyla yırtılmış, zedelenmiş bir kanunu, 1900 senede bir ferdin şüzuzunu aklına sığıştıramayan ve nusus-u Kur'aniyeye karşı bir tevile yapışan bir akıl, kaç derece akılsızlık ettiğini kıyas et.

O bedbahtların kanun-u tabiî tabir ettiği şeyler, emr-i İlahî ve irade-i Rabbaniyenin küllî bir cilvesi olan âdetullah kanunlarıdır ki, Cenab-ı Hak o âdâtını bazı hikmet için değiştirir. Her şeyde ve her kanunda irade ve ihtiyarının hükmettiğini gösterir. Hârikulâde bazı ferdlerde hark-ı âdet eder.

ﺍِﻥَّ ﻣَﺜَﻞَ ﻋِﻴﺴَﻰ ﻋِﻨﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻛَﻤَﺜَﻞِ ﺍٓﺩَﻡَ

fermanıyla bu hakikatı gösterir.

(Latif Nükteler)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  1. Nev'-i beşerin bir rub'unun başına reis olarak geçen ve nev'-i beşerden nev'-i melaikeye bir cihette intikal eden ve arzı bırakıp semavatı vatan ittihaz eden hârika bir ferd-i insanî bu hârika vaziyetleri, kanun-u tenasülün hârika bir suretini iktiza ederken; kanun-u tenasülün şübheli, meçhul, gayr-ı fıtrî, belki edna bir tarz ile o kanun içine almak, hiç yakışmadığı gibi, hiç mecburiyet de yoktur.
    Hem sarahat-ı Kur'aniye tevil kaldırmaz. Yüz cihette zedelenen kanun-u tenasülün tamiri hesabına; hiçbir cihette zedelenmeyen ve tenasülün haricinde bulunan kanun-u cinsiyet-i melek, hem kanun-u sarahat-ı Kur'aniye gibi kuvvetli kanunlar nasıl tahrib edilir?