A'raf 204

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
18.08, 27 Temmuz 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 45967 numaralı sürüm

Önceki Ayet: A'raf 203A'raf SuresiA'raf 205: Sonraki Ayet

Meali: 204- Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.

{Gerek namaz içinde, gerekse namaz dışında Kur'an okunurken, onun manalarını iyice anlamak, öğütlerinden faydalanmak ve davranışları ona göre ayarlamak için bütün dikkatleri ona vermek ve sükût etmek gerekir.}

Kur'an'daki Yeri: 9. Cüz, 175. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Amma Sure-i Kaf’ın âyeti ise ondaki îcaz pek acib ve mu’cizanedir. Çünkü kâfirin pek müthiş ve çok uzun ve bir günü elli bin sene olan istikbaline ve o istikbalin dehşetli inkılabatında kâfirin başına gelecek elîm ve mühim hâdisata birer birer parmak basıyor. Şimşek gibi fikri, onlar üstünde gezdiriyor. O pek çok uzun zamanı, hazır bir sahife gibi nazara gösterir. Zikredilmeyen hâdisatı hayale havale edip ulvi bir selasetle beyan eder.

وَاِذَا قُرِئَ الْقُرْاٰنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَاَنْصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

(26. Mektup)


اِعْلَمْ Ey kardeş bil ki! Elimizdeki saatin (iç kısmı,) âlât ve çarkların tezelzül ve ızdırabları cihetiyle nasıl ki gayr-ı sabittir, öyle de; bir saat-i kübra olan dünya dahi, zâhirî sabitiyeti içinde gayr-ı sabit ve lerzedardır.

Evet dünyaya zaman girmesiyle, gece ve gündüz, o saat-i kübranın saniyelerini sayan iki mil hükmündedir. Seneler ise, dakikaları sayan bir ibre, asırlar dahi saatleri sayan birer iğnedirler.

Hem dünyaya mekân dercedilmesiyle, cevv-i hava sür'at-i tagayyür ve tahavvül ve tezelzülüyle ayrı bir tarzda saniyelerin ibresi hükmündedir. Küre-i arz dahi nebatat ve hayvanatın mevt ve hayatları cihetiyle; yüzünün daimî surette tebeddül etmesi, dakikaları sayan bir mil gibidir. Hem küre-i arzın karnındaki zelzeleler ve neticesinde dağların fışkırması, saatleri sayan ağırca hareketli bir mil hükmündedir. Kezalik, sema yüzü harekât-ı ecram ve kuyruklu yıldızların zuhuru ve küsufatın vuku'u ve şehabların akmasıyla, haftalık saatin günlerini sayan bir mil gibidir.

İşte, şu yedi rükün üzerine mebni olan dünya, hakikatta fani, hâlik, lerzedar ve su gibi akıcı iken, lâkin gafletle sureten tecemmüd ederek, fikr-i tabiatla tekeddür edip âhiretin yüzüne karşı bir hicab olmuş. Felsefe-i sakime ve medeniyet-i sefihe de, onun şu cümudiyet ve küdûretini daha da arttırmışlardır.

Amma Kur'an-ı Hakîm, dünyayı kendi ayatıyla; atılmış pamuk gibi hallac edip cümudiyetini eritiyor. Ve şulepâş beyyinatıyla onun kudûretini izale edip şeffaflaştırıyor. Ve nur-efşan neyyiratıyla fikr-i tabiatı eritip âhiret yüzünden perdeyi kaldırıyor. Hem belâgatkâr na'yeleriyle, dünyanın ebediyet-i mevhumesini yırtıp atıyor. Hem ra'd-misal sayhalarıyla, fikr-i tabiattan doğan gafleti parça parça ediyor.

İşte mütezelzile olan dünyanın hakikatı, mezkûr lisan-ı haliyle şu âyeti okuyor:

وَاِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَاَنْصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

(Şemme, Mesnevi-i N. (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]