Enbiya 46: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Enbiya Suresi]]
[[Kategori:Enbiya Suresi]]
[[Kategori:Asar-ı Bediyye'de Geçen Ayetler]]
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
65. satır: 66. satır:


([[Risale:Bakara_Suresi_1-3._âyetler#Dördüncü_Mebhas|Bakara 1.-3., İşarat-ül İ'caz]])
([[Risale:Bakara_Suresi_1-3._âyetler#Dördüncü_Mebhas|Bakara 1.-3., İşarat-ül İ'caz]])
----
Kelâmın kuvvet ve kudreti ise; kelâmın kuyûdatı birbirine cevab vermek ve keyfiyâtı birbirine muavenet etmekle, umumen "karınca kaderince" asl-ı garaza işaret ve herbiri parmağını maksad üzerine bırakmak ile:
[[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#138|{{Arabi|عِبَارَاتُنَا شَتّٰى وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ وَكُلٌّ اِلٰى ذَاكَ الْجَمَالِ يُشٖيرُ}}]]
Düsturuna timsal olmaktır. Demek kuyudat, zen-av gibi veyahut dereler gibi.. maksad ise ortalarından istimdad edici bir havuz gibi olmak gerektir.
Elhasıl:
Zihnin şebekesi üstünde tersim olunan ve nazar-ı akl ile alınan suret-i garaz, müşevveş olmamak için, tecâvüb ve teâvün ve istimdad lâzımdır.
İşaret:
Bu noktadan intizam neş'et etmekle tenasüb tevellüd edip hüsn ü cemal parlar. Eğer istersen Rabb-i İzzet'in kelâmına teemmül et!..
Ezcümle: Zerresi büyük bir taş kadar büyük olan azabdan tahvif ve insanı kallâk ve tahammülsüz olduklarını göstermek için sevk edilen
[[Enbiya 46|{{Arabi|ﻭَﻟَﺌِﻦْ ﻣَﺴَّﺘْﻬُﻢْ ﻧَﻔْﺤَﺔٌ ﻣِﻦْ ﻋَﺬَﺍﺏِ ﺭَﺑِّﻚَ}}]]
olan âyete bak. Nasılki "şeyi zıddından in'ikas ettirmek" olan kaide-i beyaniyeye binaen tehvil ve tahvif için azabın bir parçasının derece-i tesirini göstermek istediğinden, kıllet olan esas-ı maksada, nasıl kelâmın her tarafı elini oraya uzatıp kuvvet veriyor.
Şöyle: [[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#140|{{Arabi|ﺍِﻥْ}}]] lafzındaki teşkik ile tahfif ve [[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#141|{{Arabi|ﻣَﺴَّﺖْ}}]] deki yalnız temas ve [[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#142|{{Arabi|ﻧَﻔْﺤَﺔٌ}}]] maddesinde ve sîgasında ve tenkirindeki taklil ve tahkir.. ve [[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#143|{{Arabi|ﻣِﻦْ}}]] deki teb'iz ve nekale bedel [[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#144|{{Arabi|ﻋَﺬَﺍﺏِ}}]] zikrindeki tehvin ve [[Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)#145|{{Arabi|ﺭَﺑِّﻚَ}}]] deki îma-i rahmet, umumen taklili göstermekle, azabı nihayet derecede ta'zim ve tehvil eder. Zira azı böyle olursa, çoğundan Allah esirgesin...
Tenbih:
Bu sana sermeşktir. Yazabilirsen meşk et. Zîrâ bütün âyât-ı Kur'âniye bu intizam ve tenasüb ve hüsne mazhardırlar. Fakat makasıd bâzan mütedâhilen müteselsildir. Her birinin tevabi'i ötekiyle mukarin olur, fakat muhtelit olmaz. Dikkat etmek gerektir. Zîrâ nazar-ı sathî böyle yerlerde çok halt eder.
([[Risale:Muhakemat_(Asar-ı_Bediiyye)#Dördüncü_Mes'ele_2|Muhakemat]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

17.58, 14 Temmuz 2024 tarihindeki hâli

Önceki Ayet: Enbiya 45Enbiya SuresiEnbiya 47: Sonraki Ayet

Meali: 46- Andolsun, onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa, hiç şüphesiz, "Vah bize! Hakikaten biz zalim kimselermişiz!" derler.

Kur'an'daki Yeri: 17. Cüz, 325. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Kur’an’ın nazmında bir cezalet-i hârika var.

O nazımdaki cezalet ve metaneti, İşaratü’l-İ’caz baştan aşağıya kadar bu cezalet-i nazmiyeyi beyan eder. Saatin saniye, dakika, saati sayan ve birbirinin nizamını tekmil eden ne ise Kur’an-ı Hakîm’in her bir cümledeki, hey’atındaki nazım ve kelimelerindeki nizam ve cümlelerin birbirine karşı münasebatındaki intizamı öyle bir tarzda İşaratü’l-İ’caz’da âhirine kadar beyan edilmiştir. Kim isterse ona bakabilir ve bu nazımdaki cezalet-i hârikayı bu surette görebilir.

Yalnız bir iki misal, bir cümlenin hey’atındaki nazmı göstermek için zikredeceğiz.

Mesela وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ Bu cümlede, azabı dehşetli göstermek için en azının şiddetle tesirini göstermekle göstermek ister. Demek, taklili ifade edecek cümlenin bütün heyetleri de bu taklile bakıp ona kuvvet verecek. İşte:

لَئِنْ lafzı, teşkiktir. Şek, kıllete bakar.

مَسَّ lafzı, azıcık dokunmaktır. Yine kılleti ifade eder.

نَفْحَةٌ lafzı maddesi, bir kokucuk olup kılleti ifade ettiği gibi sîgası bire delâlet eder. Masdar-ı merre tabir-i sarfiyesinde biricik demektir, kılleti ifade eder.

نَفْحَةٌ deki tenvin-i tenkirî, taklili içindir ki o kadar küçük ki bilinemiyor demektir.

مِنْ lafzı, teb’iz içindir, bir parça demektir. Kılleti ifade eder.

عَذَابِ lafzı; nekal, ikaba nisbeten hafif bir nevi cezadır ki kıllete işaret eder.

رَبِّكَ lafzı; Kahhar, Cebbar, Müntakim’e bedel yine şefkati ihsas etmekle kılleti işaret ediyor.

İşte bu kadar kılletteki bir parça azap böyle tesirli ise ikab-ı İlahî ne kadar dehşetli olur kıyas edebilirsiniz diye ifade eder.

İşte şu cümlede küçük heyetler nasıl birbirine bakıp yardım eder. Maksad-ı küllîyi, her biri kendi lisanıyla takviye eder. Şu misal bir derece lafız ve maksada bakar.

(25. Söz)


Arkadaş! Kelâmların hüsnünü artıran ve güzelliğini fazlaca parlatan belâgatın esaslarından biri de şudur ki: Bir havuzu doldurmak için etrafından süzülen sular gibi beliğ kelâmlarda da zikredilen kelimelerin, kayıtların, heyetlerin tamamen o kelâmın takip ettiği esas maksada nâzır olmakla onun takviyesine hizmet etmeleri, belâgat mezhebinde lâzımdır.

Birinci Misal: وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ olan âyet-i kerîme nazar-ı dikkate alınırsa görülür ki: Bu kelâmdaki maksat ve esas, “pek az bir azap ile fazla korkutmak”tır. Ve bu kelâmda olan mezkûr kelimeler ve kayıtlar, tamamen o maksadı takviye için çalışıyorlar.

Ezcümle: Şek ve ihtimali ifade eden اِنْ şartiye olup azabın azlığına ve ehemmiyetsizliğine işarettir.

Ve keza نَفْحَةٌ sîgasıyla ve tenviniyle, azabın ehemmiyetsizliğine îmadır.

Ve keza مَسَّ kelimesi, azabın şedit olmadığına işarettir.

Ve keza teb’izi ifade eden مِنْ ve şiddeti gösteren نَكَالْ kelimesine bedel, hiffeti îma eden عَذَابِ kelimesi ve رَبِّ kelimesinden îma edilen şefkat, hepsi de azabın kıllet ve ehemmiyetsizliğine işaret etmekle, şu şiiri lisan-ı halleriyle temessül ediyorlar:

عِبَارَاتُنَا شَتّٰى وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ وَكُلٌّ اِلٰى ذَاكَ الْجَمَالِ يُشٖيرُ

Yani “İbarelerimiz ayrı ayrı ise de hüsnün birdir. Hepsi de o hüsne işaret ediyorlar.”

(Bakara 1.-3., İşarat-ül İ'caz)


Kelâmın kuvvet ve kudreti ise; kelâmın kuyûdatı birbirine cevab vermek ve keyfiyâtı birbirine muavenet etmekle, umumen "karınca kaderince" asl-ı garaza işaret ve herbiri parmağını maksad üzerine bırakmak ile:

عِبَارَاتُنَا شَتّٰى وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ وَكُلٌّ اِلٰى ذَاكَ الْجَمَالِ يُشٖيرُ

Düsturuna timsal olmaktır. Demek kuyudat, zen-av gibi veyahut dereler gibi.. maksad ise ortalarından istimdad edici bir havuz gibi olmak gerektir.

Elhasıl:

Zihnin şebekesi üstünde tersim olunan ve nazar-ı akl ile alınan suret-i garaz, müşevveş olmamak için, tecâvüb ve teâvün ve istimdad lâzımdır.

İşaret:

Bu noktadan intizam neş'et etmekle tenasüb tevellüd edip hüsn ü cemal parlar. Eğer istersen Rabb-i İzzet'in kelâmına teemmül et!..

Ezcümle: Zerresi büyük bir taş kadar büyük olan azabdan tahvif ve insanı kallâk ve tahammülsüz olduklarını göstermek için sevk edilen

ﻭَﻟَﺌِﻦْ ﻣَﺴَّﺘْﻬُﻢْ ﻧَﻔْﺤَﺔٌ ﻣِﻦْ ﻋَﺬَﺍﺏِ ﺭَﺑِّﻚَ

olan âyete bak. Nasılki "şeyi zıddından in'ikas ettirmek" olan kaide-i beyaniyeye binaen tehvil ve tahvif için azabın bir parçasının derece-i tesirini göstermek istediğinden, kıllet olan esas-ı maksada, nasıl kelâmın her tarafı elini oraya uzatıp kuvvet veriyor.

Şöyle: ﺍِﻥْ lafzındaki teşkik ile tahfif ve ﻣَﺴَّﺖْ deki yalnız temas ve ﻧَﻔْﺤَﺔٌ maddesinde ve sîgasında ve tenkirindeki taklil ve tahkir.. ve ﻣِﻦْ deki teb'iz ve nekale bedel ﻋَﺬَﺍﺏِ zikrindeki tehvin ve ﺭَﺑِّﻚَ deki îma-i rahmet, umumen taklili göstermekle, azabı nihayet derecede ta'zim ve tehvil eder. Zira azı böyle olursa, çoğundan Allah esirgesin...

Tenbih:

Bu sana sermeşktir. Yazabilirsen meşk et. Zîrâ bütün âyât-ı Kur'âniye bu intizam ve tenasüb ve hüsne mazhardırlar. Fakat makasıd bâzan mütedâhilen müteselsildir. Her birinin tevabi'i ötekiyle mukarin olur, fakat muhtelit olmaz. Dikkat etmek gerektir. Zîrâ nazar-ı sathî böyle yerlerde çok halt eder.

(Muhakemat)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]