Ankebut 41: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:Ankebut Suresi]] | [[Kategori:Ankebut Suresi]] | ||
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Emirdağ Lahikası 2'de Geçen Ayetler]] | [[Kategori:Emirdağ Lahikası 2'de Geçen Ayetler]] | ||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | [[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | ||
44. satır: | 45. satır: | ||
([[Risale:İkinci Kısım Mektuplar (Emirdağ-2)#14._Parça|Emirdağ Lahikası 2]]) | ([[Risale:İkinci Kısım Mektuplar (Emirdağ-2)#14._Parça|Emirdağ Lahikası 2]]) | ||
---- | |||
İhticac ve İstidlal Makamında | |||
4- | |||
[[Bakara 17|{{Arabi|مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِى اسْتَوْقَدَ نَاراً}}]] | |||
Bakara, 2/17 | |||
5- | |||
[[Bakara 18|{{Arabi|اَوْكَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ فٖيهِ ظُلُمَاتٌ}}]] | |||
Bakara, 2/18 | |||
6- | |||
[[Ankebut 41|{{Arabi|مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ اَوْلِيَٓاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اِتَّخَذَتْ بَيْتًا}}]] | |||
Ankebut, 29/41 | |||
7- | |||
[[Ra'd 17|{{Arabi|نْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَسَالَتْ اَوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَا فَاحْتَمَلَ السَّيْلُ زَبَدًا رَابِيًا وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِي النَّارِ ابْتِغَٓاءَ حِلْيَةٍ اَوْ مَتَعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُ}}]] | |||
Raad, 13/17 | |||
8- | |||
[[Bakara 171|{{Arabi|وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ اِلَّا دُعَٓاءً وَنِدَآءً}}]] | |||
Bakara, 2/171 | |||
9- | |||
[[Zümer 29|{{Arabi|ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَٓاءُ مُتَشَكِسُونَ وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا}}]] | |||
Zümer, 39/29 | |||
Ve daha bunlara başka ayetleri kıyasla.. | |||
Kısacık birer meâlleri: | |||
4- [Münafıkların hali; Karanlık içinde kalmış kimselerin, etraflarını görebilmek için ateş yakanların misali gibidir. | |||
5- [... ya da gökten süratlice inen içi karanlıklı yağmur danelerine tutulanların misalidir...) | |||
6- (Allahın gayrisini uluhiyet ve mabudiyet noktasından dost ittihaz edenlerin meseli, örümcek gibidir ki; o, kendine bir ev ittihaz etmiştir. Eğer onlar bilse idiler ki, Ankebûtun evi, evlerin en zaif ve ehvenidir..] | |||
Lâkin asıl hakikî mealine geçiyoruz ki, Hz. Üstad Bediüzzaman 1949-1953 lerde 2. kez Emirdağında kalebend iken, bu ayetin bir kısmını, bakınız ne kadar, Kur'anın i'cazına uygun meallendirmiş: | |||
'''"İmana gelmeyen Kureyş reisleri Peygambere (A.S.M.) su-i kasd edeceklerini ve o su-i kasdın içinde, en zaif ve en küçük bir hayvan olan örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani: Örümceğin hanesi olan ağ, en zaif bir perde iken, o kuvvetli reisleri mağlub edeceğini göstermekle, ayet diyor ki: "En zaif bir hayvana mağlub olacaklarını faraza bilse idiler bu cinayete, bu su-i kasda teşebbüs etmiyeceklerdi." (Emirdağ Lâhikası-2 sh: 127)''' | |||
7- [Cenab-ı Allah semadan suyu inzal eyleyerek akıttı.. O su ile dolabildiği kadar vadiler, dereler dolup taşdı. Akıp giden su seyllerinin yüzündeki köpükleride beraberinde götürdü. Akan seylin üstünde köpükler olduğu gibi; kap-kacak yapımında, ateşte erittiğiniz madenlerin bir çeşit köpüğü mesabesinde olan pas ve zengarı da ateş ile eriyip gidiyor.] | |||
8- [İman etmeyip inkâr eden kafirler; kelamın, (hakkın) manasını anlayıp bilmeyen, ancak bir ıslıklı ses, ya da çığlık gibi bir nidadan anlayan hayvanlar gibidirler...] | |||
9- [Cenab-ı Allah meselleri, temsilleri darbeyler ki, hakikatlerin özü anlaşılsın.. Ki mesela: Bir recül (köle) vardır ki, birkaç ortağın malıdır. O ortaklar bu kölenin üstünde çekişirler.. bir adamda (köle) vardır ki, bir tek efendisi, sahibi vardır; elbette ki bunun üstünde hiçbir münakaşa mevzu-u bahis değildir. İşte acaba bu ikisinin hali birbiriyle hiç müsavi olur mu?] (Onun gibi; bir tek Rabb-i vahide inanıp ibadet edenler ile, bir çok gayr-ı ma'bud rabblere ibadet edenin halı da ona benzer.) | |||
([[Risale:Bakara_17-18:_Münafıklar_Hakkında_Ateş_Temsili_(İ.İ._Badıllı)#İhticac_ve_İstidlal_Makamında|İşaratül İ'caz (Badıllı)]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
20.45, 17 Temmuz 2024 tarihindeki hâli
Önceki Ayet: Ankebut 40 ← Ankebut Suresi → Ankebut 42: Sonraki Ayet
Meali: 41- Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!
{Allah'tan başkasını dost edinerek kendilerine destek arayanların durumu, âyette örümceğe benzetilmiştir. Âyette özlü olarak ifade edildiği üzere, örümcek bütün bütün evsiz değildir, kendine bir yuva edinir; fakat örümcek yuvasının çürüklüğü meşhur meseldir. İşte örümceğin edindiği yuva ne kadar zayıfsa, Allah'tan başkasının destek ve himayesine güvenenlerin tutamağı da öylesine çürüktür.}
Kur'an'daki Yeri: 20. Cüz, 400. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Evvela: Bugünlerde Sure-i Ankebut’ta
âyetini okurken birden şiddetli bir vehim geldi ki: “En zayıf hane örümceğin hanesidir. Allah’a şerik yapanlar faraza bilseler. Yani imana gelmeyen Kureyş rüesaları eğer bilseler…” manasında olan bu âyetin belâgatına münasip bir vaziyet görülmedi.
Birden aynı zamanda Zülfikar Mu’cizat-ı Ahmediye’yi tashih için açtım. Birden şu satırlar nazarıma ilişti:
Birinci Hâdise: Manevî tevatür derecesinde bir şöhret ile Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebubekir-i Sıddık ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gār-ı Hira’nın kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesa-yı Kureyş’ten, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın eliyle Gazve-i Bedir’de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: Mağaraya girelim. O demiş: Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki Muhammed (asm) tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir.
Birden bu âyet-i kerîmenin iki harfinde yani لَوْ harflerinde bir mu’cize gördüm ki benim vehmim yerine yüksek bir lem’a-i i’cazı bildim. Şöyle ki:
Sure-i Ankebut Mekke’de nâzil olduğu için Kureyş’in imana gelmeyen reisleri Peygamber aleyhissalâtü vesselâma sû-i kasd edeceklerini ve o sû-i kasdın içinde en zayıf ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek.
Yani örümceğin hanesi olan ağ en zayıf bir perde iken o kuvvetli reisleri mağlup edeceğini göstermekle âyet diyor ki: “En zayıf bir hayvana mağlup olacaklarını faraza bilseydiler, bu cinayete ve bu sû-i kasda teşebbüs etmeyeceklerdi.”
İşte اَلْيَوْمَ نُنَجّٖيكَ بِبَدَنِكَ âyetinde bir kelime ile bir mu’cize-i tarihiye gösterildiği gibi (Hâşiye[1]) Mekke’de nâzil olan bu surenin de bu لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ âyetinde görülen remiz ile Gār-ı Hira hâdisesinde hârika bir hıfz-ı İlahîye ve ihbar-ı gaybî nevinden bir mu’cize-i Nebeviyeye işaret ile bir lem’a-i i’caz gösterip o sureye Ankebut namı vermek ve onun ehemmiyetsiz ağına ehemmiyet vermek tam yerinde olup bu âyete gelen şüphe ve evhamları esasıyla reddettiğini gördüm.
Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükrettim ki Kur’an’ın surelerinde ve âyetlerinde hattâ cümlelerinde ve kelimelerinde de i’caz lem’aları olduğu gibi harflerinde de vardır bildim.
İhticac ve İstidlal Makamında
4-
مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِى اسْتَوْقَدَ نَاراً
Bakara, 2/17
5-
اَوْكَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ فٖيهِ ظُلُمَاتٌ
Bakara, 2/18
6-
Ankebut, 29/41
7-
Raad, 13/17
8-
وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ اِلَّا دُعَٓاءً وَنِدَآءً
Bakara, 2/171
9-
Zümer, 39/29
Ve daha bunlara başka ayetleri kıyasla..
Kısacık birer meâlleri:
4- [Münafıkların hali; Karanlık içinde kalmış kimselerin, etraflarını görebilmek için ateş yakanların misali gibidir.
5- [... ya da gökten süratlice inen içi karanlıklı yağmur danelerine tutulanların misalidir...)
6- (Allahın gayrisini uluhiyet ve mabudiyet noktasından dost ittihaz edenlerin meseli, örümcek gibidir ki; o, kendine bir ev ittihaz etmiştir. Eğer onlar bilse idiler ki, Ankebûtun evi, evlerin en zaif ve ehvenidir..]
Lâkin asıl hakikî mealine geçiyoruz ki, Hz. Üstad Bediüzzaman 1949-1953 lerde 2. kez Emirdağında kalebend iken, bu ayetin bir kısmını, bakınız ne kadar, Kur'anın i'cazına uygun meallendirmiş:
"İmana gelmeyen Kureyş reisleri Peygambere (A.S.M.) su-i kasd edeceklerini ve o su-i kasdın içinde, en zaif ve en küçük bir hayvan olan örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani: Örümceğin hanesi olan ağ, en zaif bir perde iken, o kuvvetli reisleri mağlub edeceğini göstermekle, ayet diyor ki: "En zaif bir hayvana mağlub olacaklarını faraza bilse idiler bu cinayete, bu su-i kasda teşebbüs etmiyeceklerdi." (Emirdağ Lâhikası-2 sh: 127)
7- [Cenab-ı Allah semadan suyu inzal eyleyerek akıttı.. O su ile dolabildiği kadar vadiler, dereler dolup taşdı. Akıp giden su seyllerinin yüzündeki köpükleride beraberinde götürdü. Akan seylin üstünde köpükler olduğu gibi; kap-kacak yapımında, ateşte erittiğiniz madenlerin bir çeşit köpüğü mesabesinde olan pas ve zengarı da ateş ile eriyip gidiyor.]
8- [İman etmeyip inkâr eden kafirler; kelamın, (hakkın) manasını anlayıp bilmeyen, ancak bir ıslıklı ses, ya da çığlık gibi bir nidadan anlayan hayvanlar gibidirler...]
9- [Cenab-ı Allah meselleri, temsilleri darbeyler ki, hakikatlerin özü anlaşılsın.. Ki mesela: Bir recül (köle) vardır ki, birkaç ortağın malıdır. O ortaklar bu kölenin üstünde çekişirler.. bir adamda (köle) vardır ki, bir tek efendisi, sahibi vardır; elbette ki bunun üstünde hiçbir münakaşa mevzu-u bahis değildir. İşte acaba bu ikisinin hali birbiriyle hiç müsavi olur mu?] (Onun gibi; bir tek Rabb-i vahide inanıp ibadet edenler ile, bir çok gayr-ı ma'bud rabblere ibadet edenin halı da ona benzer.)
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
İlgili Maddeler[değiştir]
- ↑ Mu’cizat-ı Kur’aniye’de اَلْيَوْمَ نُنَجّٖيكَ بِبَدَنِكَ âyetiyle gark olan Firavun’a der: “Bugün gark olan cesedine necat vereceğim.” demesiyle umum Firavunların tenasüh fikrine binaen cenazelerini mumyalamakla maziden alıp müstakbeldeki ensal-i âtiyenin temaşagâhına göndermek olan mevt-âlûd, ibret-nüma bir düstur-u hayatiyelerini ifade etmekle beraber, şu asr-ı âhirde o gark olan Firavun’un aynı cesedi olarak keşfolunan bir beden, o mahall-i gark denizinden sahile atıldığı gibi zamanın denizinden asırların mevcelerinin üstünde şu asır sahiline atılacağı mu’cizane bir işaret-i gaybiye ifade eder. (Hâşiyenin hâşiyesi)
Hâşiyenin hâşiyesi: Bu asırda ecnebiler aynı Firavun’un cesedini bulmuşlar. Müzehanelerine götürdükleri, ceridelerle neşredilmiştir.