Rum 8: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:Rum Suresi]] | [[Kategori:Rum Suresi]] | ||
[[Kategori:29. Lema'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Lemalar'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | |||
''Önceki Ayet: [[Rum 7]] ← [[Kuran:Rum|Rum Suresi]] → [[Rum 9]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[Rum 7]] ← [[Kuran:Rum|Rum Suresi]] → [[Rum 9]]: Sonraki Ayet'' | ||
13. satır: | 16. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
Yirmi Dokuzuncu Lem’a | |||
[[Risale:28. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)#2|{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ}}]] | |||
İFADE-İ MERAM | |||
On üç seneden beri kalbim, aklım ile imtizaç edip Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın | |||
[[Bakara 219|{{Arabi|لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ}}]] | |||
[[Nahl 44|{{Arabi|لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ}}]] | |||
[[Rum 8|{{Arabi|اَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فٖٓى اَنْفُسِهِمْ مَا خَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضَ}}]] | |||
[[Rum 21|{{Arabi|لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ}}]] | |||
gibi âyetler ile emrettiği tefekkür mesleğine teşvik ettiği ve | |||
[[Risale:28. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)#6|{{Arabi|تَفَكُّرُ سَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ}}]] | |||
hadîs-i şerifi bazen bir saat tefekkür bir sene ibadet hükmünde olduğunu beyan edip, tefekküre azîm teşvikat yaptığı cihetle, ben de bu on üç seneden beri meslek-i tefekkürde akıl ve kalbime tezahür eden büyük nurları ve uzun hakikatleri kendime muhafaza etmek için işarat nevinden bazı kelimatı o envara delâlet etmek için değil belki vücudlarına işaret ve tefekkürü teshil ve intizamı muhafaza için vaz’ettim. Gayet muhtelif Arabî ibarelerle kendi kendime o tefekkürde gittiğim zaman, o kelimatı lisanen zikrediyordum. | |||
Bu uzun zamanda ve binler defa tekrarında ne bana usanç geliyordu ve ne de verdiği zevk noksanlaşıyordu ve ne de onlara ihtiyac-ı ruhî zâil oluyordu. Çünkü bütün o tefekkürat, âyât-ı Kur’aniyenin lemaatı olduğundan; âyâtın bir hâssası olan usandırmamak ve halâvetini muhafaza etmek hâssasının bir cilvesi, o tefekkür âyinesinde temessül etmiştir. | |||
Bu âhirde gördüm ki Risale-i Nur’un eczalarındaki kuvvetli ukde-i hayatiye ve parlak nurlar, o silsile-i tefekküratın lem’alarıdır. Bana ettikleri tesiri başka zatlara da edeceği düşüncesiyle âhir ömrümde, mecmuunu kaleme almak niyet etmiştim. Gerçi çok mühim parçaları risalelerde dercedilmiştir fakat heyet-i mecmuasında başka bir kuvvet ve kıymet bulunacaktır. | |||
Âhir-i ömür muayyen olmadığı için bu hapisteki mahkûmiyetim ve vaziyetim ölümden daha beter bir şekil aldığından, âhir-i hayatı beklemeyerek, kardeşlerimin ısrar ve ilhahları ile tağyir etmeyerek o silsile-i tefekkürat yedi bab üstünde yazıldı. | |||
(Bu Lem’a’nın diğer altı babı, Hatt-ı Kur’an Lem’alar mecmuasında neşredilmiştir.) | |||
([[Risale:29._Lem%27a#Yirmi_Dokuzuncu_Lem.E2.80.99a|29. Lem'a]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
11.02, 15 Haziran 2023 tarihindeki hâli
Önceki Ayet: Rum 7 ← Rum Suresi → Rum 9: Sonraki Ayet
Meali: 8- Kendi kendilerine, Allah'ın, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattığını hiç düşünmediler mi? İnsanların birçoğu, Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr etmektedirler.
Kur'an'daki Yeri: 21. Cüz, 404. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Yirmi Dokuzuncu Lem’a
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
İFADE-İ MERAM
On üç seneden beri kalbim, aklım ile imtizaç edip Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın
اَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فٖٓى اَنْفُسِهِمْ مَا خَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضَ
لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
gibi âyetler ile emrettiği tefekkür mesleğine teşvik ettiği ve
تَفَكُّرُ سَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ
hadîs-i şerifi bazen bir saat tefekkür bir sene ibadet hükmünde olduğunu beyan edip, tefekküre azîm teşvikat yaptığı cihetle, ben de bu on üç seneden beri meslek-i tefekkürde akıl ve kalbime tezahür eden büyük nurları ve uzun hakikatleri kendime muhafaza etmek için işarat nevinden bazı kelimatı o envara delâlet etmek için değil belki vücudlarına işaret ve tefekkürü teshil ve intizamı muhafaza için vaz’ettim. Gayet muhtelif Arabî ibarelerle kendi kendime o tefekkürde gittiğim zaman, o kelimatı lisanen zikrediyordum.
Bu uzun zamanda ve binler defa tekrarında ne bana usanç geliyordu ve ne de verdiği zevk noksanlaşıyordu ve ne de onlara ihtiyac-ı ruhî zâil oluyordu. Çünkü bütün o tefekkürat, âyât-ı Kur’aniyenin lemaatı olduğundan; âyâtın bir hâssası olan usandırmamak ve halâvetini muhafaza etmek hâssasının bir cilvesi, o tefekkür âyinesinde temessül etmiştir.
Bu âhirde gördüm ki Risale-i Nur’un eczalarındaki kuvvetli ukde-i hayatiye ve parlak nurlar, o silsile-i tefekküratın lem’alarıdır. Bana ettikleri tesiri başka zatlara da edeceği düşüncesiyle âhir ömrümde, mecmuunu kaleme almak niyet etmiştim. Gerçi çok mühim parçaları risalelerde dercedilmiştir fakat heyet-i mecmuasında başka bir kuvvet ve kıymet bulunacaktır.
Âhir-i ömür muayyen olmadığı için bu hapisteki mahkûmiyetim ve vaziyetim ölümden daha beter bir şekil aldığından, âhir-i hayatı beklemeyerek, kardeşlerimin ısrar ve ilhahları ile tağyir etmeyerek o silsile-i tefekkürat yedi bab üstünde yazıldı.
(Bu Lem’a’nın diğer altı babı, Hatt-ı Kur’an Lem’alar mecmuasında neşredilmiştir.)