Nahl 44: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
5. satır: | 5. satır: | ||
[[Kategori:Leallehum Yetefekkerun ve Leallekum Tetefekkerun Ayetleri]] | [[Kategori:Leallehum Yetefekkerun ve Leallekum Tetefekkerun Ayetleri]] | ||
[[Kategori:Tefekkür Etmeye (Üzerinde Düşünmeye) Dair Ayetler]] | [[Kategori:Tefekkür Etmeye (Üzerinde Düşünmeye) Dair Ayetler]] | ||
[[Kategori:Nahl Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri]] | |||
''Önceki Ayet: [[Nahl 43]] ← [[Kuran:Nahl|Nahl Suresi]] → [[Nahl 45]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[Nahl 43]] ← [[Kuran:Nahl|Nahl Suresi]] → [[Nahl 45]]: Sonraki Ayet'' | ||
14.35, 5 Eylül 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: Nahl 43 ← Nahl Suresi → Nahl 45: Sonraki Ayet
Meali: 44- Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik.
Kur'an'daki Yeri: 14. Cüz, 271. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Yirmi Dokuzuncu Lem’a
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
İFADE-İ MERAM
On üç seneden beri kalbim, aklım ile imtizaç edip Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın
اَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فٖٓى اَنْفُسِهِمْ مَا خَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضَ
لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
gibi âyetler ile emrettiği tefekkür mesleğine teşvik ettiği ve
تَفَكُّرُ سَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ
hadîs-i şerifi bazen bir saat tefekkür bir sene ibadet hükmünde olduğunu beyan edip, tefekküre azîm teşvikat yaptığı cihetle, ben de bu on üç seneden beri meslek-i tefekkürde akıl ve kalbime tezahür eden büyük nurları ve uzun hakikatleri kendime muhafaza etmek için işarat nevinden bazı kelimatı o envara delâlet etmek için değil belki vücudlarına işaret ve tefekkürü teshil ve intizamı muhafaza için vaz’ettim. Gayet muhtelif Arabî ibarelerle kendi kendime o tefekkürde gittiğim zaman, o kelimatı lisanen zikrediyordum.
Bu uzun zamanda ve binler defa tekrarında ne bana usanç geliyordu ve ne de verdiği zevk noksanlaşıyordu ve ne de onlara ihtiyac-ı ruhî zâil oluyordu. Çünkü bütün o tefekkürat, âyât-ı Kur’aniyenin lemaatı olduğundan; âyâtın bir hâssası olan usandırmamak ve halâvetini muhafaza etmek hâssasının bir cilvesi, o tefekkür âyinesinde temessül etmiştir.
Bu âhirde gördüm ki Risale-i Nur’un eczalarındaki kuvvetli ukde-i hayatiye ve parlak nurlar, o silsile-i tefekküratın lem’alarıdır. Bana ettikleri tesiri başka zatlara da edeceği düşüncesiyle âhir ömrümde, mecmuunu kaleme almak niyet etmiştim. Gerçi çok mühim parçaları risalelerde dercedilmiştir fakat heyet-i mecmuasında başka bir kuvvet ve kıymet bulunacaktır.
Âhir-i ömür muayyen olmadığı için bu hapisteki mahkûmiyetim ve vaziyetim ölümden daha beter bir şekil aldığından, âhir-i hayatı beklemeyerek, kardeşlerimin ısrar ve ilhahları ile tağyir etmeyerek o silsile-i tefekkürat yedi bab üstünde yazıldı.
(Bu Lem’a’nın diğer altı babı, Hatt-ı Kur’an Lem’alar mecmuasında neşredilmiştir.)