Bakara 171: Revizyonlar arasındaki fark
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
(Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor) | |||
3. satır: | 3. satır: | ||
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]] | [[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]] | ||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | [[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | ||
[[Kategori:Bakara Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri]] | |||
[[Kategori:Kör, Sağır, Dilsiz Ayetleri]] | |||
''Önceki Ayet: [[Bakara 170]] ← [[Kuran:Bakara|Bakara Suresi]] → [[Bakara 172]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[Bakara 170]] ← [[Kuran:Bakara|Bakara Suresi]] → [[Bakara 172]]: Sonraki Ayet'' | ||
07.17, 11 Ağustos 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: Bakara 170 ← Bakara Suresi → Bakara 172: Sonraki Ayet
Meali: 171- (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kâfirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.
{170-171. âyetlerde insanların körü körüne eskiye bağlanmaları, yeni ortaya konmuş fikirlere kulak vermemeleri kötülenmiş, bu konuda doğru olanın, akılcı olarak hareket edilmesi olduğu söylenmiştir. Zemahşerî'ye göre âyetin meâli şöyledir: Kâfirleri doğru yola çağıran davetçinin (Peygamber'in) durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyenlere seslenen çobanın durumu gibidir.}
Kur'an'daki Yeri: 2. Cüz, 25. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
İhticac ve İstidlal Makamında
4-
مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِى اسْتَوْقَدَ نَاراً
Bakara, 2/17
5-
اَوْكَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ فٖيهِ ظُلُمَاتٌ
Bakara, 2/18
6-
Ankebut, 29/41
7-
Raad, 13/17
8-
وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ اِلَّا دُعَٓاءً وَنِدَآءً
Bakara, 2/171
9-
Zümer, 39/29
Ve daha bunlara başka ayetleri kıyasla..
Kısacık birer meâlleri:
4- [Münafıkların hali; Karanlık içinde kalmış kimselerin, etraflarını görebilmek için ateş yakanların misali gibidir.
5- [... ya da gökten süratlice inen içi karanlıklı yağmur danelerine tutulanların misalidir...)
6- (Allahın gayrisini uluhiyet ve mabudiyet noktasından dost ittihaz edenlerin meseli, örümcek gibidir ki; o, kendine bir ev ittihaz etmiştir. Eğer onlar bilse idiler ki, Ankebûtun evi, evlerin en zaif ve ehvenidir..]
Lâkin asıl hakikî mealine geçiyoruz ki, Hz. Üstad Bediüzzaman 1949-1953 lerde 2. kez Emirdağında kalebend iken, bu ayetin bir kısmını, bakınız ne kadar, Kur'anın i'cazına uygun meallendirmiş:
"İmana gelmeyen Kureyş reisleri Peygambere (A.S.M.) su-i kasd edeceklerini ve o su-i kasdın içinde, en zaif ve en küçük bir hayvan olan örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani: Örümceğin hanesi olan ağ, en zaif bir perde iken, o kuvvetli reisleri mağlub edeceğini göstermekle, ayet diyor ki: "En zaif bir hayvana mağlub olacaklarını faraza bilse idiler bu cinayete, bu su-i kasda teşebbüs etmiyeceklerdi." (Emirdağ Lâhikası-2 sh: 127)
7- [Cenab-ı Allah semadan suyu inzal eyleyerek akıttı.. O su ile dolabildiği kadar vadiler, dereler dolup taşdı. Akıp giden su seyllerinin yüzündeki köpükleride beraberinde götürdü. Akan seylin üstünde köpükler olduğu gibi; kap-kacak yapımında, ateşte erittiğiniz madenlerin bir çeşit köpüğü mesabesinde olan pas ve zengarı da ateş ile eriyip gidiyor.]
8- [İman etmeyip inkâr eden kafirler; kelamın, (hakkın) manasını anlayıp bilmeyen, ancak bir ıslıklı ses, ya da çığlık gibi bir nidadan anlayan hayvanlar gibidirler...]
9- [Cenab-ı Allah meselleri, temsilleri darbeyler ki, hakikatlerin özü anlaşılsın.. Ki mesela: Bir recül (köle) vardır ki, birkaç ortağın malıdır. O ortaklar bu kölenin üstünde çekişirler.. bir adamda (köle) vardır ki, bir tek efendisi, sahibi vardır; elbette ki bunun üstünde hiçbir münakaşa mevzu-u bahis değildir. İşte acaba bu ikisinin hali birbiriyle hiç müsavi olur mu?] (Onun gibi; bir tek Rabb-i vahide inanıp ibadet edenler ile, bir çok gayr-ı ma'bud rabblere ibadet edenin halı da ona benzer.)