Ali Rıza Balaban

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Ali Rıza Balaban Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde hakimlik yapmıştır. Görevi sırasında mahkemesinde görülen Bediüzzaman ve Risale-i Nur davasında beraat kararı veren cesaretli ve adil hakim heyetinin reisidir. Bediüzzaman mahkeme reisine hakim-i adil unvanını vermiş, bu hakimlerin hakiki adalete çalıştığını ve onları ölene kadar unutmayacağını, Risale-i Nur'un hizmetlerine tam hissedar olduklarını söylemiş ve bu vicdanlı zatlara teşekkür etmiştir.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Hakim-i adil

Doğum Yeri ve Tarihi: Akseki, Antalya, 1888[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: 1952[1]

Kabrinin Yeri: İstanbul Eyüp Sultan Mezarlığı[1] Mezar Numarası: 6062, Ada: 1

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Ali İhsan Tola'nın hatıralarına göre İstanbul Hukuk Fakültesinde (Mekteb-i Kuzat) okurken Bediüzzaman ile Şekerci han’da görüşmüş ve ilmine vakıf olmuştur.[2]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Risale-i Nur’un avukatı Ziya’yı bizim tarafımızdan hem çok teşekkür hem tebrik ediniz. Çoktan beri ruhuma ihtar edilmiş ki Ziya namında birisi, Risale-i Nur namına büyük bir hizmet edecek. Bu mesele gösterdi ki o Ziya, bu Ziya’dır. Bizleri ebede kadar minnettar eyledi. Mahkemede zabıt kâtibi ve azadan Hasnâ Hanım ve sorgu hâkimi gibi vicdanlı zatlara teşekkür ederiz. Ve onları unutmayacağımı bilhassa başta Müftü Osman, Hasan Feyzi olarak çok ehemmiyetli kardeşlerime selâmımızı ve minnettarlığımızı bildiriniz. Ve hâkim-i âdil olan zata, Risale-i Nur’un ekser eczalarını ona hediye etmek için yazdırmayı karar verdiğimi söyleyiniz. Ve Risale-i Nur’un fahrî avukatı Ziya’ya; kısm-ı mühimmini yazdırıp ona hediye etmek niyetindeyim.

(Emirdağ Lahikası-1)


Ben, bir seneden beri seni ve seninle beraber bu serbestiyetine çalışanları, Merhum Hâfız Ali ve Hüsrev gibi Risale-i Nur’un kahramanlarıyla beraber manevî kazançlarıma, dualarıma şerik etmişim hem devam edecek. Buraya kadar her bir dakika yoldaki, bir gün Risale-i Nur’un hizmetinde bulunduğun gibi beni minnettar eyledin. Hâkim-i âdil namını alan malûm zatı ve lehimizde onunla beraber çalışanları, bu hakiki adalete hizmetleri için âhir ömrüme kadar unutmayacağım. Altı yedi aydır onları da aynen manevî kazançlarıma şerik ediyorum.

Bana teslim ettikleri Risale-i Nur’un bir kısmını, kardeşlerime cevap vereceğim, bütününü yazsınlar, onlara hediye edeceğim. Çünkü onlar, Risale-i Nur’un bundan sonraki hizmetine tam hissedardırlar. Bu meselede ben Denizli şehrini kendi karyeme arkadaş edip bütün emvatını ve ehl-i imanın hayatta olanlarını hem kendim hem Risale-i Nur’un talebeleri, manevî kazançlarımıza hissedar etmeye karar verdik. Denizli hapishanesini de bir imtihan medresemiz telakki ediyoruz. Ve bizimle alâkadar hem Denizli’de hem hapiste umumuna ve hususan tam adaletini gördüğümüz mahkeme heyetine çok selâm ve dualar ederiz.

(Emirdağ Lahikası-1)


Feyzi’nin mektubunda isimleri bulunan ve bilhassa hâkim-i âdil ile beraber hakiki adalete çalışanlar (M.H.A.) ve Avukat Ziya gibi bütün o zatlar, değil yalnız bizi belki Anadolu’yu ve âlem-i İslâm’ı manen minnettar eylemişler. Onlar, bizim gibi Risale-i Nur’a sahiptirler. Eğer lüzum olsa elime teslim edilen bir kısım mecmuaları da onlara emaneten okutmak için göndereceğim. Orada kalan kitaplar, lüzumu varsa muattal kalmamak şartıyla kalabilirler. Büyük mecmua elinde bulunan (SVK), muattal bırakmamak ve okutmak ve mümkün ise hapishaneyi teşrik etmek şartıyla onun elinde kalsın. Daha isterse daha başkaları da ona ve oraya göndereyim.

(Emirdağ Lahikası-1)


Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin Haziran 1944 tarihli beraet kararı ile hapisten tahliye olunan Nur talebeleri memleketlerine gitmişler, Üstad ise Ankara’dan bir emir alıncaya kadar Denizli’de Şehir Otelinde kalmıştır. Risale-i Nur talebelerinin hapsi ve muhakemeleri münasebetiyle, Denizli halkı Risale-i Nur’la alâkadar olmuştur. Adliyede iki üç zat, mahkeme safahatı esnasında Nurlara yakından alâkadarlık göstermişler ve Denizli’de neşrine çalışmışlardır. Bilâhare Nur dairesinde “Hâkim-i âdil” unvanıyla anılan mahkeme reisi ve azaları ve hizmetleri dokunan hamiyet-perverler, âdilane karar ve gayretleri ile bütün ehl-i imanın süruruna vesile olmak gibi manevî ve ebedî parlak bir makam kazanmışlardır.

(Tarihçe-i Hayat)


Evet hâkim-i âdil, Muharrem ve Feyzi ve Hâfız Mustafa, bir iki senede, yirmi sene kadar hizmet-i Nuriyeyi yaptılar; Nur’un şakirdlerini ebede kadar minnettar eylediler. Cenab-ı Hak onlardan ve beraberlerinde Nur’a hizmet edenlerden ebeden razı olsun, âmin!

...

Râbian: Hâkim-i âdilden sonra en ziyade hakiki adalete çalışıp Risale-i Nur’un serbestiyetine hizmet eden م ح ر م en hâlis şakirdler içinde ve benim öz kardeşim ve birinci talebem Molla Mehmed ismiyle onun namı, dualarımda ve manevî kazançlarımda beraberdirler.

(Emirdağ Lahikası-2)


Pek çok alâkadar olduğum ve Risale-i Nur’un gayet ehemmiyetli bir merkezi ve az zamanda, pek çok Nur işini gören Denizli Hüsrev’i ve gayet ciddi ve sadık rüfekaları hususan hâkim-i âdil ve Muharrem ve Hâfız Mustafa vesairenin namına bayram tebriğiyle, Hasan Feyzi’nin şiddetli ve tehlikeli hastalığını beyan eden bir mektubu, çok ehemmiyetli bir kardeşimiz olan Muharrem’den aldım.

(Emirdağ Lahikası-2)


Mahkeme Reisi Ali Rıza Beyefendi!

Hukukumu müdafaa etmek için ehemmiyetli bir talebim ve bir ricam var. Ben yeni harfleri bilmiyorum ve eski yazım da pek nâkıstır hem beni başkalarla görüştürmüyorlar, âdeta tecrid-i mutlak içindeyim. Hattâ iddianame, on beş dakikadan sonra benden alındı. Hem avukat tutmak iktidarım yok. Hattâ size takdim ettiğim müdafaatımın, çok zahmetle, bir kısmını gizli olarak ancak yeni harf ile bir suretini alabildim. Hem Risale-i Nur’un bir nevi müdafaanamesi ve mesleğinin hülâsası olan Meyve Risalesi’nin bir suretini müddeiumuma vermek için ve bir iki suretini Ankara makamatına göndermek için yazdırmıştım. Birden onları elimden aldılar, daha vermediler. Halbuki Eskişehir Adliyesi, bize bir makineyi hapse gönderdi. Biz müdafaatımızı onda, yeni harfle bir iki nüsha yazdık hem o mahkeme dahi yazdı.

(12. Şua)


Denizli Mahkemesinin İttifakla Verdiği Karar Suretidir

Şahitler ifadelerinde, maznunlara atıf ve isnad olunan suçu işledikleri hakkında adem-i malûmat beyan etmişler; bilhassa Ankara Ağır Ceza Mahkemesinden Emin Büke’nin riyaseti altında ehl-i vukuf intihab olunan Ankara Diyanet İşleri Müşavere Heyeti azasından ders-i âmm ve profesör Yusuf Ziya Yörükhan ve Ankara Dil-Tarih Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Necati Lügal ve Türk Tarih Kurumu ve Türk-İslâm Kitapları Derleme Heyeti azasından Yusuf Aykut tarafından tanzim kılınan evrak arasında mevcud raporlarında: Said Nursî’nin yegân yegân tetkik olunan risale ve kitaplarında halkı; dini ve mukaddesatı âlet ederek devletin emniyetini ihlâle teşvik etmek veya cemiyet kurmak kasdında olduğunu gösterir bir sarahat, emare olmayıp kendisini yegane âlim mahiyetinde göstermeye meraklı bir tavır takındığı…

Mevkuflardan Said Nursî’nin mensuplarına gelince: Onlar Said Nursî’nin ilmî ve vâkıfane eserlerine, din meselelerini ve Kur’an hakikatlerini öğreneceğiz diye peşine düşmüşler ve bunlar hüsn-ü niyet sahibi olup sırf dinî itikad yönünden Said’e ve okudukları risalelere bağlılık göstermişler. Bu maksatla yaptıkları muhabere mektuplarının münderecatında, hükûmete karşı kötü maksat beslemedikleri ve bir cemiyet veya tarîkat kurmak fikriyle hareket etmedikleri anlaşılmış olduğuna mütedair olduğu görülmüş ve her ne kadar evrak arasında mevcud sorgu hâkimliğince Denizli ehl-i vukuf raporunda Said Nursî’nin bazı âsârından istidlal tarîkıyla ve mesnedsiz olarak kendisinin ve mensuplarının hükûmete karşı kötü bir maksat besledikleri beyan olunmakta ise de evrak-ı tahkikiye münderecatında ve şuhudun, maznunlara atfen ve isnad olunan ef’al hakkında adem-i malûmat beyan etmelerine ve Ankara Ağır Ceza Mahkemesince yaptırılan ehl-i vukuf raporu mahiyet ve münderecatına göre şâyan-ı ihticac ve iltifat görülmemiş ve esasen maznunların ekseriyet-i a’zamîsi okumak yazmaktan âciz bulunmuş, diğer kısmı da kendilerini ibadet ü taate vermiş oldukları, binaenaleyh devletin emniyetini ihlâl edecek mahiyet arz edecek şerait ve evsafı haiz kimselerden olmadıkları tezahür ve tahakkuk etmiş ve mahkemenin kanaat-i vicdaniyesi de bu merkezde tecelli ve tahassül etmiş olmakla; müddeiumumînin tecziyeleri hakkındaki mütalaası, zikir ve ta’dad olunan delaile karşı gayr-ı vârid görüldüğünden reddiyle, zan altına alındıkları ef’alden beraetlerine, başka sebeple mevkuf değillerse tahliyelerine müttefikan karar verildi. 15.6.944

(Denizli Ağır Ceza Mahkemesi, ittifakla beraetlerine kararlarını hükmüyle imza ediyorlar.)

Aza

Aza

Reis Ali Rıza (rahmetullahi aleyh)

(Emirdağ Lahikası 1)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 1,3 Isparta kahramanları, Himmet Koçoğlu
  2. https://nurkoy.org/denizli-mahkemesi-ali-riza-bey/