Risalelerde Geçen ve Kökeni Arapça ve Farsça Dışı Diller Olan Kelimeler

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
21.50, 29 Ocak 2023 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 33252 numaralı sürüm

(165 adet)

Risalelerde Geçen ve Kökeni Arapça ve Farsça Dışındaki Diller Olan Kelimeler
Kelime Dil Kökeni Örnek Cümle
Abluka İtalyanca Ve vahşetle abluka edilmiş sükûn ve sükûnet içinde bütün mahlukata ecnebi nazarıyla bakıyor. (İşarat-ül İ'caz)
Aktris Fransızca Güneşi gösterirse, sarı saçlı güzel bir aktrisi kàrie ihtar eder. (Sözler)
Anahtar Yunanca Sonra o mütefekkir yolcu her sahifeyi okudukça saadet anahtarı olan imanı kuvvetlenip ve manevî terakkiyatın miftahı olan marifeti ziyadeleşip ve bütün kemalâtın esası ve madeni olan iman-ı billah hakikatı bir derece daha inkişaf edip... (7. Şua)
Anarşi, Anarşist Fransızca Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı bir devirde en mühim bir vazife, Nur'a hizmet etmek ve rıza-yı İlahîyi tahsil için onu isteyene vermektir. (Asa-yı Musa)
Anglikan İngilizce ...o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesi'nin başpapazı tarafından Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. (Mektubat)
Ansiklopedi Fransızca "Kur'anın ahlâkî ve medenî kaideleri ihtiva eden âyetleri, İslâmiyet'in muhteşem bünyanında altın bir kordon gibi işlenmiştir." (İngilizce Cembres Ansiklopedisi) (Nur Çeşmesi)
Antika Fransızca ...mu'ciznüma bir padişahın antika san'atlarını teşkil ve teşhir ediyorlar. (Sözler)
Asansör Fransızca Yukarıdan inmiş aynı asansörler gibi muhtelif tarzlarda bazı tayyare, bazı otomobil, bazı zenbil gibi şeyler görünüyor. (Sözler)
Ataşemiliter Fransızca (Bedîüzzaman'ın, Rusya esaretinden firar edip Almanya yolu ile Sofya'ya geldiği zaman, Sofya Ateşemiliterliği tarafından verilen pasaportudur.) (Tarihçe-i Hayat)
Atom İngilizce/Fransızca Zâten bu zamanda, en geniş daire-i zeminde, en dehşetli ve küllî bir hücumda tecavüz eden dalalet ordularına karşı böyle kudsî bir ders, bu suretle atom bombası gibi inşâallah tesirini göstermeğe bir işarettir. (Şualar)
Avzen Kürtçe Bir fenni esas tutup sair malûmatını avzen {Haşiye: Kürdçedir.} ve zenav gibi yapmaktır. (Muhakemat)
Azot Fransızca Yani müvellidü'l-mâ, müvellidü'l-humuza, karbon, azotun intizamsız, şekilsiz, hamur gibi halitasından ibaret olmakla beraber,... (Asa-yı Musa)
Balon Fransızca Biz birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz, geçeceğiz. (Tarihçe-i Hayat)
Banka Fransızca/İtalyanca "Kavga kapısını kapamak için banka kapısını kapayınız" diyerek insanlara ferman eder. (Sözler)
Barometre Fransızca Mizan tarz-ı nazardır, bakmak barometredir (Sözler)
Batarya Fransızca Risale-i Nur âhize ve nâkile ile mücehhez bir radyo-yu Kur'aniyedir ki; onun tel ve lâmbaları, âyine; tel ve bataryaları hükmündeki satırları, kelimeleri, harfleri öyle intizamkârane ve îcazdarane bastedilmiştir ki;... (Emirdağ-1)
Bilanço İtalyanca Elbette o envaın muntazam ve mükemmel fertleri ve âlemin küçük misal-i musağğarları ve enva-ı kâinatın bilançoları ve kitab-ı âlemin küçücük fihristeleri hükmünde olan cüz'î fertleri, bilbedahe onun kabza-i rububiyetinde ve icadındadır ve tedvir ve terbiyesindedir. (Sözler)
Bolşevik Rusça Bir tek gayem vardır: O da mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda Bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. (Şualar)
Bomba İtalyanca Zâten bu zamanda, en geniş daire-i zeminde, en dehşetli ve küllî bir hücumda tecavüz eden dalalet ordularına karşı böyle kudsî bir ders, bu suretle atom bombası gibi inşâallah tesirini göstermeğe bir işarettir. (Şualar)
Boykot, Boykotaj İngilizce Siz, Avusturya'ya güya boykot yapıyorsunuz, hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. (Tarihçe-i Hayat)
Bulağ Kürtçe Bir bulâğ {(*) Bulağ, Kürdçede "pınar" demektir. -Naşir-} başı çok zaman taaffün ve tesemmüm etmiş, içine çok pislik düşmüş. (Asar-ı Bediiyye)
Burjuva Fransızca Bizim, avam tabakasının intibahı ile sosyalizm ve bolşevizm düsturlarını tatbik etmek, işimize yarıyor. (Lemalar)
Çar Rusça Evet tanıdım. Nikola Nikolaviç, Çar'ın dayısıdır. Kafkas cephesi başkumandanıdır. (Şualar)
Çeleçepe Kürtçe Hem de garazın mesîlinde ve kasdın mecrasında teferruk etmemek için sedad etmek, çeleçepe {1: Bu kelime Kürdçedir.} temayül etmemektir. (Muhakemat)
Çinko İtalyanca Bir su destisi ve bir kupa, küçük bir gaz ocağı ve bir çinko çanak, sade basit bir yatak. (Konferans)
Çiznök Kürtçe Herbir hayalde bu çiznök gibi bir dane-i hakikat bulunmak şarttır... (Muhakemat)
Dans Fransızca İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid'aları birer cazibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. (Şualar)
Demokrasi, Demokrat Fransızca ...işimizi, gücümüzü ayaklar altında bırakmak ve bîçare evlâd ü iyalimizi perişan edip ağlatmak hangi demokrasi kanunlarıyla, hangi yeminli ve yüminli âdil hâkimlerin vicdanî ve âdilane kararlarıyla kabil-i te'liftir? (Şualar)
Depo Fransızca Hem mesela, nasılki gayet mükemmel binbir çeşit erzak etrafından celbedip içinde muntazaman istif ve ihzar edilmiş depo ve iaşe anbarı ve dükkân, şeksiz bir fevkalâde iaşe ve erzak mâlikini ve sahibini ve memurunu bildirir. (Asa-yı Musa)
Diritnot İngilizce Hem "intizam" sırrıyla, bir çocuk parmağıyla gemi suretindeki oyuncağını çevirdiği gibi, kocaman bir diritnotu da çevirir. (Sözler)
Doktor Fransızca ...birden Hazret-i Hızır ve Hakîm-i Lokman gibi bir doktor geldi, tiryak gibi bir macun içirdi. (Asa-yı Musa)
Efendi Yunanca ...herkes mensub olduğu efendisinin şerefiyle, makamıyla iftihar ettiği gibi,... (Asa-yı Musa)
Elektrik İngilizce/Fransızca Bir hârika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek her yeri gezerler, yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz, bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan ve fabrikayı kuran ve iştial maddelerini getiren bir mu'cizekâr ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretler ve tebriklerle tanıttırır, yaşasınlar ile sevdirir. (Asa-yı Musa)
Emperyal Fransızca Hem, masum müslümanların kanlarını sömüren ve servetleri tahaccür etmiş millet kanı olan, parazit, tufeylî ve aç gözlü canavar ve barbar emperyalistleri, müstemlekecileri... (Sözler)
Enerji Fransızca Denizli mahkemesi, ehl-i vukuf raporunda: "Evet, Said Nursî'de bir enerji vardır, fakat bu enerjisini, tarîkat veya bir cem'iyet kurmakta sarfetmemiş, Kur'an hakikatlarını beyan ve dine hizmete sarfettiği kanaatına varılmıştır.". (Sözler)
Engizisyon Fransızca Engizisyon zulümlerini çok geride bırakan hâkim bir kuvvetin tazyikatı altında, câni canavarların pek vahşi işkenceleri içinde, (Sırran tenevverat) sırrıyla perde altında Risale-i Nur eserleri gibi eserler neşretmek... (Sözler)
Entrika Fransızca Sair dünyevî ve siyasî ve entrikalı cem'iyet ve komitelerle münasebetimiz yoktur ve tenezzül etmeyiz. (Şualar)
Fabrika İtalyanca/Fransızca Bir hârika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek her yeri gezerler, yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz, bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan ve fabrikayı kuran ve iştial maddelerini getiren bir mu'cizekâr ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretler ve tebriklerle tanıttırır, yaşasınlar ile sevdirir. (Asa-yı Musa)
Fakülte Fransızca Teşrin-i sâni 1950'de Ankara Üniversitesi'nde, profesör ve meb'uslarımız ve Pakistan'lı misafirlerimiz ve muhtelif fakülte talebelerinin huzurunda,... (Sözler)
Fanteziye Fransızca Bundan sonra birden gördü ki sol cihetinden şeytan gibi dessas, ayyaş, aldatıcı bir adam; çok ziynetler, süslü suretler, fanteziyeler, müskirler beraber olduğu halde geldi. (Sözler)
Farmason Fransızca ...komünistlik ve farmasonluğu desteklemiş olur ve ithamlara hakikî hedef olan muzır dinsizlerin türemesine yardım etmiş olur. (Şualar)
Fayton (veya Payton) Fransızca Yedi yaşından on yaşına kadar masum çocuklar, faytonla gezdiğim vakit, beni görünce koşuşup ellerime sarılmalarının hikmeti nedir? diye hayret ediyordum. (Şualar)
Fırtına Yunanca Taklidî bir iman, hususan bu zamandaki dalalet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner. (Sözler)
Filo Venedikçe Şimdi ise dünya servetine ve malına ve o servetle filolar teşkil edip, hattâ kırk milyon bir millet, o fil gibi filolarla dörtyüz milyonu esaret altına almış ve ... (Kastamonu L.)
Fonoğraf İngilizce/Fransızca Dağları vecde getirip birer muazzam fonoğraf misillü ve birer insan gibi bir serzâkirin etrafında ufkî halka tutup; bir daire olarak tesbihat ediyorlardı. (Sözler)
Fotoğraf Fransızca ...her hâdiseyi müteaddid fotoğraflarla alarak muhafaza eden... (Asa-yı Musa)
Francala İtalyanca Bir sene evvel üç francala, bir ramazan yine kâfi gelmişti. (Barla L.)
Frengi, Frenk, Frengistan Fransızca Sen anlaşılıyor ki bir parça Frengî okumuşsun, bu İslâm yazılarını okuyamıyorsun hem de bilenden sormuyorsun. (Sözler)
Garnizon Fransızca ...Sarıkamış taarruzunda, Bitlis'in sukutunda yaralı olduğu halde esir olup senelerce Rus garnizonlarında çile çekmiş,... (Emirdağ-1)
Gaz Fransızca Bir su destisi ve bir kupa, küçük bir gaz ocağı ve bir çinko çanak, sade basit bir yatak. (Konferans)
Gazete Fransızca ...size söylememiştim, ona da bakınız, fakat gazete gibi okumayınız. (Mektubat)
Granit Fransızca Evet dağları, taşları, pamuk gibi dağıtacak, demir ve granitleri yağ gibi eritecek derecede olan bu kuvvet-i Kur'aniye dünyayı nur ve saadete gark edecek. (Sözler)
Grip Fransızca Garib ve bana pek çok ağır gelen ve üç günde bir bardak ayran ve bir bardak sütten başka birşey yedirmeyen grip hastalığının üçüncü gününde, füc'eten hatırıma ihtar edildi. (Tarihçe-i Hayat)
Halüsinasyon/hallüsinasyon Fransızca "Sem u basar cihetinde hallüsinasyon hastalığı ihtimali nazar-ı dikkate alınabilir." demişler. (Şualar)
Heyula Yunanca Çünki esîr maddesi, maddiyyunları boğduran zerrat maddesinden daha latîf ve eski hükemanın saplandığı heyula fihristesinden daha kesif, ihtiyarsız, şuursuz, camid bir maddedir. (Lemalar)
Hıristiyan Yunanca Hıristiyanlık dini ise, kendi hasm-ı galibi, ki medeniyetle fenni, dost ederek, hileli, Kendine mal ederek, o iki silah ile bize galebe çaldı. (Sözler)
Hidrojen Fransızca Ve bunlar gibi çok hakîmane işlerde ve bilhâssa zîhayatta çalıştırılan basit ve camid ve şuursuz müvellidülma' ve müvellidülhumuza (hidrojen-oksijen) gibi iki basit maddeden terekküb eden bu su, yüzbinlerle hikmetli ve şuurlu ve muhtelif hizmetlerde ve san'atlarda istihdam ediliyor. (Asa-yı Musa)
Hoto Kürtçe Ya eyyühel hoto! (Muhakemat)
İdeal Fransızca Malûm ya; her mütefekkirin kendine mahsus bir tefekkür sistemi, fikrî hayatında takib ettiği bir gayesi ve bütün gönlü ile bağlandığı bir ideali vardır. (Tarihçe-i Hayat)
İdeoloji Fransızca ...kanun perdesi altında menfî ideolojilerine, şahsî kin ve ihtiraslarına göre hareket etmişler. (Tarihçe-i Hayat)
İmparator(luk) Latince Karasso ki, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak için sinsi ve tertibli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilata mensub olup, ortada fevkalâde bir rol oynuyordu. (Tarihçe-i Hayat)
İspirtizma Fransızca İşte eski zaman kâhinleri gibi, şimdi de medyumlar suretinde yine bir nevi kâhinlik Avrupa'da ispirtizmacıların içlerinde baş göstermiş. (Mektubat)
İstasyon Fransızca Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. (Sözler)
İstatistik Fransızca Güya kozmoğrafya ilminden ve istatistikçi fenninden bir kemal alıyorsun. (Sözler)
Jandarma Fransızca Bir kadına, bir jandarma elbisesi giydirilmez. (Mektubat)
Jön Fransızca Jön Türkler şöyledirler, böyledirler. Bizi de zarardîde edecekler. (Münazarat)
Kamyon Fransızca Kamyon yokuşları tırmanıyordu. (Kastamonu)
Kangren Fransızca Hem mesela, kangren olmuş ve kesilmesi lâzım gelen bir parmağın kesilmesi hayırdır, iyidir; halbuki zahiren bir şerdir. (Mektubat)
Karakter Fransızca Bu âyet-i kerime, "Üstad"ın karakter ve şahsiyetini tahlil hususunda bize nurdan bir rehber oluyor... (Tarihçe-i Hayat)
Karbon Fransızca Yani müvellidü'l-mâ, müvellidü'l-humuza, karbon, azotun intizamsız, şekilsiz, hamur gibi halitasından ibaret olmakla beraber,... (Asa-yı Musa)
Katolik Fransızca Avrupa, Katolik Mezhebini beğenmeyerek başta ihtilalciler, inkılabcılar ve feylesoflar olarak, Katolik Mezhebine göre ehl-i bid'a ve Mu'tezile telakki edilen Protestanlık Mezhebini iltizam edip, Fransızların İhtilal-i Kebirinden istifade ederek, Katolik Mezhebini kısmen tahrib edip, Protestanlığı ilân ettiler. (Mektubat)
Katrilyon Fransızca ...hava unsuru küllî bir lisan olarak o hadsiz kelimatlarını katrilyonlar belki kentrilyonlar adedince söyleyerek... (Emirdağ-2 L.)
Kavanoz Yunanca Nasılki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda hârika ve hassas mizanlarla alınmış hayatdar macunlar ve tiryaklar var. (Asa-yı Musa)
Kentrilyon Fransızca ...hava unsuru küllî bir lisan olarak o hadsiz kelimatlarını katrilyonlar belki kentrilyonlar adedince söyleyerek... (Emirdağ-2 L.)
Kilise Yunanca ...o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesi'nin başpapazı tarafından Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. (Mektubat)
Kimya, Kimyager Yunanca Şübhesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakîm bir eczacıyı gösterir. (Asa-yı Musa)
Komite Fransızca Sair dünyevî ve siyasî ve entrikalı cem'iyet ve komitelerle münasebetimiz yoktur ve tenezzül etmeyiz. (Şualar)
Komünist Fransızca Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı bir devirde en mühim bir vazife, Nur'a hizmet etmek ve rıza-yı İlahîyi tahsil için onu isteyene vermektir. (Asa-yı Musa)
Konferans Fransızca İ'lem ey hitabet-i umumiye sıfatı ile gazete lisanıyla konferans veren muharrir! (Mesnevi-i Nuriye)
Kongre Fransızca Nasılki meselâ Amerika'da, bütün milletler umumî bir kongreye davet edilse, her millet büyük gemisine biner, oraya gider. (Mektubat)
Kontrol Fransızca Güya o nefsin fevkinde onun bütün ahvalini kontrol eden kimse yoktur. (Mesnevi-i Nuriye)
Kozmoğrafya Fransızca Güya kozmoğrafya ilminden ve istatistikçi fenninden bir kemal alıyorsun. (Sözler)
Kulüp İngilizce Fırkacılık, Kulüpleri Tevhid-i Kulübe Değil, Tefrik-i Kulûbe Sebeptir (Sözler)
Kumandan Fransızca/Almanca ...nev'-i insanın güneşleri ve yıldızları ve kumandanları olan bütün peygamberleri... (Asa-yı Musa)
Kupa Yunanca Bir su destisi ve bir kupa, küçük bir gaz ocağı ve bir çinko çanak, sade basit bir yatak. (Konferans)
Lamba Fransızca Bir hârika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek her yeri gezerler, yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz, bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan ve fabrikayı kuran ve iştial maddelerini getiren bir mu'cizekâr ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretler ve tebriklerle tanıttırır, yaşasınlar ile sevdirir. (Asa-yı Musa)
Laik, Laiklik Fransızca Gerçi o tarihte, dini dünyadan tefrik ile dinde ikraha ve icbara ve mücahede-i diniyeye ve din için silâhla cihada muarız olan hürriyet-i vicdan, hükûmetlerde bir kanun-u esasî, bir düstur-u siyasî oluyor ve hükûmet lâik cumhuriyete döner. (Asa-yı Musa)
Lav Fransızca ...o günden beri her sözü bir dilim lav, her fikri bir ateş parçası olmuş. (Tarihçe-i Hayat)
Lise Fransızca Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. (Asa-yı Musa)
Madalya Fransızca ...gönüllü alay kumandanı olarak mücahede ve irşad için dolaşıp büyük bir harb madalyası almış... (Emirdağ-1)
Madam Fransızca Meselâ birisi Paris'te sefahet âleminde bir âlüfte madamın kametinde istihsan ettiği bir libası, câmide muhterem bir hocaya giydirmeye çalışmak gibi bir hareket-i ahmakane ve caniyanede bulunur. (Deva-ül Ye's)
Makine İtalyanca Havanın ve makinenin harareti bana ağırlık ve fikrime de "Bu Risale-i Nur muazzam bir mu'cize-i Kur'aniyedir. (Kastamonu)
Mamo Kürtçe Aziz mamo! {*: Kürdçe "Amcacığım" demektir.} (Barla L.)
Manyetizma Fransızca Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hâdisatı nev'inden müdhiş hârikalara mazhar olan Deccal ise;... (Mektubat)
Maske Fransızca Hususan bu yirmibeş sene içinde, tarihte görülmemiş bir halde münafıkane ve çeşit çeşit maskeler altında imanın erkânına yapılan sû'-i kasdlar pek dehşetli olmuştur, çok yıkıcı şekiller tatbik edilmiştir. (Sözler)
Mason Fransızca Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı bir devirde en mühim bir vazife, Nur'a hizmet etmek ve rıza-yı İlahîyi tahsil için onu isteyene vermektir. (Asa-yı Musa)
Medyum Latince İşte eski zaman kâhinleri gibi, şimdi de medyumlar suretinde yine bir nevi kâhinlik Avrupa'da ispirtizmacıların içlerinde baş göstermiş. (Mektubat)
Meftihane Kürtçe Bu kudsî hediyeniz bu şehre girdiği aynı zamanda, daha biz haber almadan, memleketimizde talebeler bir kitaba başladığı zaman, Kürdçe meftîhane namında bir ziyafet verdiklerine tam bir misal olarak,... (Kastamonu L.)
Metod Fransızca ...iblisane, sinsi metodlar takib etmişler ve kardeşi kardeşe çarpıştırmışlar ve öyle aldatıcı yalan ve propagandalar ve yaygaralar yapmışlar,... (Sözler)
Mıknatıs Yunanca Dedim: "Bu bîçareler kendilerini, bu mıknatıs gibi cezbedici fitnenin ateşinden kurtaramazlar." (İman ve Küfür Müvazeneleri)
Mihanikiyet (Mekanik kelimesinden) Yunanca/Fransızca O fabrikanın bir çarkı geri kalsa, yahut bir arkadaşı olan başka çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiyeti bozulur. (Tarihçe-i Hayat)
Mikrop Fransızca ...mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar,... (Asa-yı Musa)
Mister İngilizce Mister John Davenport, "Hazret-i Muhammed (A.S.M.) ve Kur'an-ı Kerim" unvanlı eserinde Kur'an-ı Kerim'den bahsederken, şu sözleri söylüyor:... (İşarat-ül İ'caz)
Mitralyöz Fransızca En son silah, mitralyöz gibi Risale-i Nur bürhanlarını gördüğümüzden, mecburiyetle ona sarılıp iktifa ediyoruz. (Kastamonu L.)
Moda Fransızca Olsa olsa o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim. (Tarihçe-i Hayat)
Mojik Rusça Rus mojikleri buna şahittir. (Asar-ı Bediiyye)
Mösyö (veya Monsieur) Fransızca Şayet Monsieur Renaud (Mösyö Reno), İslâm âlemiyle temas etmek fırsatını elde edecek olursa münevver ve terbiyeli Müslümanların, Kur’an’a karşı en yüksek hürmeti perverde ettiklerini ve onun evamir-i ahlâkiyesine fevkalâde riayetkâr olduklarını ve bunun haricine çıkmamaya gayret ettiklerini görürdü. (Nur Çeşmesi)
Nahü Kürtçe İşte başlıyorum: "Nahu"... {Haşiye: Kürdçedir.} (Muhakemat)
Objektif Fransızca Risale-i Nur sübjektif nazariye ve mütalaalardan uzak bir şekilde, her asırda milyonlarca insana rehberlik yapan mukaddes kitabımız olan Kur'anın hakikatlarını rasyonel ve objektif bir şekilde izah edip insaniyetin istifadesine arzedilen bir külliyattır. (Tarihçe-i Hayat)
Oksijen Fransızca Ve bunlar gibi çok hakîmane işlerde ve bilhâssa zîhayatta çalıştırılan basit ve camid ve şuursuz müvellidülma' ve müvellidülhumuza (hidrojen-oksijen) gibi iki basit maddeden terekküb eden bu su, yüzbinlerle hikmetli ve şuurlu ve muhtelif hizmetlerde ve san'atlarda istihdam ediliyor. (Asa-yı Musa)
Orijinal Fransızca Risale-i Nur'da müstesna bir edebiyat ve belâgat ve îcaz; nazirsiz, cazib ve orijinal bir üslûb vardır. (Sözler)
Otomobil Fransızca Yukarıdan inmiş aynı asansörler gibi muhtelif tarzlarda bazı tayyare, bazı otomobil, bazı zenbil gibi şeyler görünüyor. (Sözler)
Örnek (Örneğin geçmiyor) Ermenice Cenab-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini dercetmiştir. (Mesnevi-i Nuriye)
Papa Fransızca ...dinsizliğe karşı umumî cihadında mazhar olduğu muvaffakıyet ve galibiyetten dolayı Roma'daki Papa dahi, kendisine resmen tebrik ve teşekkürname yazmıştır. (Sözler)
Papağan İtalyanca Manasız bir eğlence hükmünde olan fonoğraf işlettirmek, güvercinlerle oynamak, mektub postacılığı yapmak, papağanları konuşturmaya bedel;... (Sözler)
Papaz Yunanca ...o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesi'nin başpapazı tarafından Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. (Mektubat)
Paravan(a) Fransızca Kur'an ve imanın hunhar ve müstebid zalim düşmanları; Kur'an ve İslâmiyet'i ve dini Risale-i Nur'la küfr-ü mutlaka karşı müdafaa ve muhafaza hizmetini yapan Bedîüzzaman aleyhtarlığında, mütemadiyen uydurmalarla seslerini yükseltsinler de, biz hak ve hakikatı beyan ve ilân etmekte sükût edelim, susalım veya "Biraz susun" gibi birşeyle, paravanalar, perdeler arkasında icra-i faaliyet yapan o gizli dinsizlere bir nevi yardım etmiş veya desteklemiş olalım? Aslâ. (Sözler)
Parazit Fransızca Hem, masum müslümanların kanlarını sömüren ve servetleri tahaccür etmiş millet kanı olan, parazit, tufeylî ve aç gözlü canavar ve barbar emperyalistleri, müstemlekecileri... (Sözler)
Parti Fransızca Meselâ: Halk Partisi, Nur talebelerine verdikleri azab ve sıkıntı ve ihanetlerden, kendileri dünyada daha ziyade cezasını çektiler, aynını gördüler. (Lemalar)
Pasaport İtalyanca (Bedîüzzaman'ın, Rusya esaretinden firar edip Almanya yolu ile Sofya'ya geldiği zaman, Sofya Ateşemiliterliği tarafından verilen pasaportudur.) (Tarihçe-i Hayat)
Payton (bkz. Fayton)
Pedagog Fransızca Hem mümtaz ve hakperest ve hakikatbîn bir dâhîdir, hem Kur'anla barışık müstakim felsefenin hakikatperver bir feylesofudur, hem nazirsiz bir sosyolog (içtimaiyatçı) ve bir psikolog (ruhiyatçı) ve bir pedagogdur (terbiyeci), hem daima hakikat terennüm etmiş ve eden, yüksek ve emsalsiz ve dâhî bir müellif ve edibdir. (Sözler)
Plak Fransızca Belki herbiri; manevî, Rabbanî, muazzam, hadsiz başlı bir fonoğrafın birer plağı hükmünde olan masnuların üstünde dönen... (Sözler)
Plan Fransızca Yani, lüzumsuz tekraratı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş. (Asa-yı Musa)
Polis Fransızca "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar" diye polislere şekva ediyorlar. (Lemalar)
Posta İtalyanca Manasız bir eğlence hükmünde olan fonoğraf işlettirmek, güvercinlerle oynamak, mektub postacılığı yapmak, papağanları konuşturmaya bedel;... (Sözler)
Pozitif, Pozitivizm Fransızca Yirminci asır pozitif fikirlerin hükümran olduğu bir zamandır. (Şualar)
Prens Fransızca PRENS BİSMARCK (BİSMARK)'IN BEYANATI (İşarat-ül İ'caz)
Prensip Fransızca Prensiplerimize muhalif ve burjuva denilen tabaka-i havassın istibdad ve tahakkümleri altında adalet-i mahzayı kabul etmek ağır geliyor. (Lemalar)
Profesör Fransızca Hattâ düşman bir hükûmetin bir profesörü bu memlekete gelse, ehl-i maarif, onun ilim ve marifetine hürmeten onu ziyaret ederler ve ona hürmet ederler. (Lemalar)
Program Fransızca Evet güzel bir çiçeğin dakik programını, küçücük bir tohumunda dercetmek, büyük bir ağacın sahife-i a'malini, tarihçe-i hayatını, fihriste-i cihazatını küçücük bir çekirdekte manevî kader kalemiyle yazmak; nihayetsiz bir hikmet kalemi işlediğini gösterir. (Sözler)
Propaganda Fransızca İslâmiyet düşmanları, bir taraftan tamamıyla yalan propagandalarına ve taarruzlarına devam ederken,... (Sözler)
Protestan(lık) Fransızca Avrupa, Katolik Mezhebini beğenmeyerek başta ihtilalciler, inkılabcılar ve feylesoflar olarak, Katolik Mezhebine göre ehl-i bid'a ve Mu'tezile telakki edilen Protestanlık Mezhebini iltizam edip, Fransızların İhtilal-i Kebirinden istifade ederek, Katolik Mezhebini kısmen tahrib edip, Protestanlığı ilân ettiler. (Mektubat) / Nasraniyet intıfa, ya ıstıfa bulacak. İslâm'a karşı teslim, terk-i silâh edecek. Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi. (Sözler)
Psikolog, Psikoloji Fransızca Hem mümtaz ve hakperest ve hakikatbîn bir dâhîdir, hem Kur'anla barışık müstakim felsefenin hakikatperver bir feylesofudur, hem nazirsiz bir sosyolog (içtimaiyatçı) ve bir psikolog (ruhiyatçı) ve bir pedagogdur (terbiyeci), hem daima hakikat terennüm etmiş ve eden, yüksek ve emsalsiz ve dâhî bir müellif ve edibdir. (Sözler)
Purutluk (bkz. Protestan)
Radyo İngilizce/Fransızca Risale-i Nur âhize ve nâkile ile mücehhez bir radyo-yu Kur'aniyedir ki; onun tel ve lâmbaları, âyine; tel ve bataryaları hükmündeki satırları, kelimeleri, harfleri öyle intizamkârane ve îcazdarane bastedilmiştir ki;... (Emirdağ-1)
Radyum Latince Radyumvari o madde-i Kur'anî ışığıyla sezmiştim. İşte, gözüne aydın! (Sözler)
Rapor Fransızca Denizli mahkemesi, ehl-i vukuf raporunda: "Evet, Said Nursî'de bir enerji vardır, fakat bu enerjisini, tarîkat veya bir cem'iyet kurmakta sarfetmemiş, Kur'an hakikatlarını beyan ve dine hizmete sarfettiği kanaatına varılmıştır.". (Sözler)
Rasyonel, Rasyonalizm Fransızca Risale-i Nur sübjektif nazariye ve mütalaalardan uzak bir şekilde, her asırda milyonlarca insana rehberlik yapan mukaddes kitabımız olan Kur'anın hakikatlarını rasyonel ve objektif bir şekilde izah edip insaniyetin istifadesine arzedilen bir külliyattır. (Tarihçe-i Hayat)
Roman Fransızca O da tiyatrocu, sinemacı, romancı medeniyetin edebiyatının şe'nidir. (Sözler)
Rovelver İngilizce Değil elimize bıçak, belki mavzer ve rovelver de verilse, hem emir de verilse, biz bu bîçare ve bizim gibi musibetzede arkadaşlarımıza dokunmayacağız. (Sözler)
Santral Fransızca ...küçücük mikyasta, bütün dünyada mevcud telefonların, telgrafların, radyoların ve hadsiz ve muhtelif konuşmaların merkezleri, santralları, âhize ve nâkileleri... (Sözler)
Sigara Fransızca Ve o sigara kâğıdı gibi ince nâzenin yapraklar, birer a'zâ-yı İbrahim (A.S.) gibi ateş saçan hararete karşı يَا نَارُ كُون۪ى بَرْدًا وَسَلَامًا âyetini okuyorlar. (Sözler)
Sinema, Sinematoğraf Fransızca Birden manevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. (Asa-yı Musa)
Sistem Fransızca Tahrib-i medeniyet, deniyet-i hazıra sureti değişecek, sistemi bozulacak; zuhur edecek o vakit,... (Sözler)
Soba Macarca ...bir misafirhane-i Rahmaniyede bir lâmba ve soba olan güneşimizin yanmasının devamı için,... (Asa-yı Musa)
Sosyalizm Fransızca Bizim, avam tabakasının intibahı ile sosyalizm ve bolşevizm düsturlarını tatbik etmek, işimize yarıyor. (Lemalar)
Sosyolog Fransızca Hem mümtaz ve hakperest ve hakikatbîn bir dâhîdir, hem Kur'anla barışık müstakim felsefenin hakikatperver bir feylesofudur, hem nazirsiz bir sosyolog (içtimaiyatçı) ve bir psikolog (ruhiyatçı) ve bir pedagogdur (terbiyeci), hem daima hakikat terennüm etmiş ve eden, yüksek ve emsalsiz ve dâhî bir müellif ve edibdir. (Sözler)
Sübjektif Fransızca Risale-i Nur 'sübjektif' nazariye ve mütalaalardan uzak bir şekilde, her asırda milyonlarca insana rehberlik yapan mukaddes kitabımız olan Kur'anın hakikatlarını rasyonel ve objektif bir şekilde izah edip insaniyetin istifadesine arzedilen bir külliyattır. (Tarihçe-i Hayat)
Sulfato Fransızca ...hususan madeniyatın tuz, limontuzu, sulfato ve şap gibi sureten birbirine benzemekle beraber tadlarının şiddet-i muhalefetiyle... (Asa-yı Musa)
Şape Kürtçe ...her lisandan meylü'l-mübalağa ile çok hayalâtı kendine toplar, şape gibi büyür. (Muhakemat)
Şifre Fransızca Hem uluhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır. (İşarat-ül İ'caz)
Şimendifer Fransızca Biz birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz, geçeceğiz. (Tarihçe-i Hayat)
Tango İspanyolca Bir ihtiyar hocaya, tango bir kadın libası giydirilmediği gibi.. (Mektubat)
Telefon Fransızca ...küçücük mikyasta, bütün dünyada mevcud telefonların, telgrafların, radyoların ve hadsiz ve muhtelif konuşmaların merkezleri, santralları, âhize ve nâkileleri... (Sözler)
Telepati Fransızca Telepati nev'inden, ruhumla şiddet-i alâkası olan bir şahs-ı meçhul, muhtelif ve birbirinden uzak mevzulara dair; birdenbire kibrit yakmak gibi, seri sualler soruyor. (Sünuhat)
Telgraf İngilizce/Fransızca ...küçücük mikyasta, bütün dünyada mevcud telefonların, telgrafların, radyoların ve hadsiz ve muhtelif konuşmaların merkezleri, santralları, âhize ve nâkileleri... (Sözler)
Tentene (Dantel[a]'dan) Fransızca Şu âlem-i maddiyat ve şehadet ise, âlem-i melekût ve ervah üstünde serpilmiş tenteneli bir perdedir. (Sözler)
Teres Kurmanci Onları deprettirir. Esaslara ilişilmez, onlarla oynanılmaz, sussun şimdi dinsizlik! İflas etti o teres. Bestir tecrübe-i küfran ve yalan. (Sözler)
Tiyatro Fransızca İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid'aları birer cazibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. (Şualar)
Tren Fransızca ...kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren ve devlet reisini (Mustafa Kemal) İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor. (Emirdağ-2 L.)
Trilyon Fransızca ...mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlarla çiçekler açan bahar çiçeğine kadar,... (Asa-yı Musa)
Tünel İngilizce/Fransızca Ya fıtrî bir tünelden titreyerek gideriz. (Sözler)
Üniversite Fransızca Nurs köyü ve Nursî lakabımla ve Nurlarla münasebetdar üniversite mektebinin pek gayretli bir Nurcusu... (Emirdağ-1 L.)
Volkan Fransızca Halbuki şakk-ı Kamer, bir volkanla inşikak eden bir dağ gibi mümkündür. (Sözler)
Zenav Kürtçe Bir fenni esas tutup sair malûmatını avzen {Haşiye: Kürdçedir.} ve zenav gibi yapmaktır. (Muhakemat)
Zirm (veya Zürm) Kürtçe Sermeden zürm-zürm eder. {(Haşiye) Kürtçedir. -Müellif-} (Asar-ı Bediiyye)