Mehmed Şefik Arvasi

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
00.03, 15 Ocak 2021 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 16100 numaralı sürüm

Seyyid Şefik Arvasi Bediüzzaman hazretlerinin Eski Said döneminde Van'daki Horhor Medresesindeki dost ve talebelerindendir. Medresetül Vaizin mezunudur. Bediüzzaman'ın 1. Dünya savaşı cephesinde telif ettiği İşârâtü'l İ'caz tefsirinin katiplerindendir. İstanbul Eyüp'te Hüsrev Pasa Nakşibendi-Hâlidî tekkesinin son postnişînidir. İmamlık ve vaizlik yapmıştır. Bir ara memleketine dönmüş ama Şeyh Said hadisesinden sonra tekrar İstanbul'a sürgün olarak gönderilmiştir. Denizli hapsinde Üstad ile beraber bulunmuştur. Bedüzzaman'ın bazı risalelerine takriz yazmıştır.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Muhammed Şefik El-Arvâsî

Doğum Yeri ve Tarihi: Arvas Köyü, Hizan, Bitlis, 1884[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: İstanbul, 13 Mart 1970[2]

Kabrinin Yeri:

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Eski Said döneminde Van'da Horhor medresesinde Üstaddan ders almıştır.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Maddî ve manevî iki zelzele-i azîme yaklaşıyordu (*[3]).

(Emirdağ Lahikası 2)


İşte Kur’an’ı ancak böyle bir şahs-ı manevî tefsir edebilir. Çünkü “Cüzde bulunmayan, küllde bulunur.” kaidesine binaen, her fertte bulunmayan bu gibi şartlar, heyette bulunur. Böyle bir heyetin zuhurunu çoktan beri bekliyorken hiss-i kable’l-vuku kabîlinden olarak, memleketi yıkıp yakacak büyük bir zelzelenin arefesinde bulunduğumuz, zihne geldi (Hâşiye[4]).

(İşaratül İ'caz)


Şimdi siz, mabeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz. Kararınızı kabul ederim. Fakat benim müdafaatım tâ Ankara’ya gitse ve medar-ı nazar olsa buradaki mahkeme, kurtulması mümkün olanlar hakkında kararını vermek ihtimalini hem şimdi bizimle uğraşan ve Abdülbâki ve Abdülhakîm ve Hacı Süleyman’ı nefyeden ve Yeşil Şemsi’yi tahliyeden sonra burada durduran adamlar, elbette Hâfız Mehmed ve Seyyid Şefik gibi salabet-i diniyeleri ile ve onların ölmüş reislerine ve suretine baş eğmemesiyle ve ilhad ve bid’alara taraftarlıklarını göstermemesiyle beraber, serbest bırakmamak ihtimalini de hem Risale-i Nur’un tesettür perdesinden çıkıp gayet büyük ve umumî bir meselede kendi kendine merkezlerinde mübarezesi zamanında şakirdlerini arkasında bulmak ve kaçmamakla sarsılmaz ve mağlup olmaz bir hakikate bağlandıklarını mütereddid ve mütehayyir ehl-i imana göstermesi gayet lüzumlu olduğunu dahi nazarınıza ve meşveretinize alınız. Sakın sakın birbirinizin kusuruna bakmayın; hiddet yerinde hürmet ediniz, itiraz yerinde yardım ediniz.

(Şualar, 13. Şua)


Madem cüz’î bir yabanilikten düşmanlarımız istifadeye çalıştıklarını biliyorsunuz, çabuk barışınız. Manasız, çok zararlı nazlanmaktan vazgeçiniz. Yoksa bir kısmımız Şemsi, Şefik, Tevfik gibi; muarızlara sureten iltihak edip hizmet-i imaniyemize büyük bir zarar ve noksaniyet olacak. Madem inayet-i İlahiye şimdiye kadar bir zayiata bedel çokları o sistemde vermiş. İnşâallah yine imdadımıza yetişir.

Said Nursî

(Şualar, 14. Şua)


Şu fıkra mühim bir talebe olan Seyyid Şefik’indir

Şifahane-i kalbinizden tulû eden Otuz Üçüncü Söz’ünüzle otuz üç cihetten marîz olan kalb-i mecruhumuzu tedavi buyurmanızı bilhassa istirham eylerim.

Seyyid Şefik

(Barla Lahikası)


Eğer zatınız hattı güzel bir zatı bulup size (kendinize) istinsah etsen çok iyi olur. Fakat tashihine dikkat edilsin. Bir iki defa, kardeşim Seyyid Şefik’in muavenetiyle mukabele edilsin. Sonra Bekir Efendi alsın. Kendine ve kayınpederine yazdırsın. Eğer zatınız öyle iyi bir kâtip bulamadın, aslı sana kalmak ve birkaç defa Bekir Efendi ile beraber okumak şartıyla Bekir Efendi’ye veya Mehmed Efendi veya Hâfız Hidayet Efendi gibi kıymetini takdir eden ve münasip gördüğün zatlara ver, kendilerine yazdırsınlar.

Haber almışım ki Arabî olarak eski huruf ile Matbaa-i Evkaf’ta tabedilmek izni varmış. Eğer Cenab-ı Hakk’ın rahmetiyle, Türkçe olarak eski hurufa müsaade-i resmî olduğu dakikada ve Bekir Efendi şu iki risaleyi Seyyid Şefik’in taht-ı nezaretinde tashihine gayet dikkat etmek şartıyla çabuk tabediniz. Tab masrafını da kesenizden sarf etmeye mecbur değilsiniz. Çünkü Haşir Söz’üne seksen banknotu sarf ettik, üç yüz banknotu kazandık.

...

Said Nursî

(Barla Lahikası)


Aziz, sıddık kardeşlerim!

Kahraman Tahirî ve Hâfız Mustafa’nın yaptıkları hizmet çok güzeldir. Onların tedbirleri isabetlidir, haktır. Nur Fabrikasının divanında verdiğiniz kararlar, ne olursa kabulümüzdür. İşarat-ı Kur’aniye tevabileriyle beraber çok güzel. Yalnız Seyyid Şefik’e giden mektup, şahsına ait kısmı girmeyecekti. Lâhika’dan aldığınız parçalar da çok güzel. Büyük Ali sisteminde, küçük ve ikinci Ali’nin manidar fıkrası iyidir fakat muhtasardır. En evvel gençlere ait üç dört dersin ki –Hâfız Mustafa’ya vermiştik– el makinesiyle, mümkünse eski hurufla, değilse yeni hurufla (Hâşiye[6]) Nur Fabrikasının divanındaki heyet münasip görse ve hal müsaade etse yazılsın. Bize de bazı nüshalar gönderilsin. Mübareklerin İşaratü’l-İ’cazlarına bedel bir nüshamı posta ile gönderdik. Cuma gününe rast gelen bu bayram, çok kıymettar olan haccü’l-ekber olduğundan hacca bu sene gidenler çok kazanmışlar. Cenab-ı Hak bizi de onların hayırlı dualarına hissedar eylesin, âmin! Tekrar be-tekrar o bayramınızı ve umum Risale-i Nur şakirdlerinin bayramlarını ve Nur ve Gül fabrikalarının heyetlerini ve medrese-i nuriye şakirdlerinin ve üstadlarının ve Barla sıddıklarının ve masumların ve ümmi ihtiyarların, ricalen ve nisaen umumunun birer birer bayramlarını tebrik ediyoruz.

Said Nursî

(Kastamonu Lahikası)


Hem Isparta hem Manisa’daki bütün kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarını istiyoruz. Hapishanede, Risale-i Nur’un son kâtibi kahraman Şefik acaba sağ mıdır? Nerededir? Merak ediyorum. Halil İbrahim’den sorunuz.

(Kastamonu Lahikası)


Tahirî’nin Hizbü’l-Ekber ve Virdü’l-A’zam’ı tab için İstanbul’a gitmesini bütün ruhumuzla onu tebrik ve muvaffakıyetine dua ediyoruz. İstanbul’da Şefik’ten başka Risale-i Nur’la ciddi alâkadarlar çoktur fakat adreslerini bilmiyorum. Yalnız Barlalı Hacı Bekir ve İnebolulu icra dairesinde bulunan Hâfız Emin ve Güranlı Mehmed Efendi’yi de Şefik vasıtasıyla bulabilir. İstanbul dostları münasebetiyle, meşhur bir vaiz benim ile görüşmek için gelmiş, görüşemeden gitmiş. Bir zata yazılan bir mektubun sureti size gönderiliyor; belki oradaki bazı adamlar, bu adam gibi o hitaba muhtaçtırlar.

(Kastamonu Lahikası)


Risale-i Nur’un zuhurundan kırk sene evvel, geniş bir hiss-i kable’l-vuku, acib bir tarzda hem bende hem bizim köyde hem nahiyemizde tezahür ettiğini şimdi bir ihtar-ı manevî ile kat’î kanaatim gelmiş. Şefik ve kardeşim Abdülmecid gibi eski talebelerime bu sırrı fâş etmek isterdim. Şimdi Cenab-ı Hak sizlerde çok Abdülmecidleri ve çok Abdurrahmanları verdiği için size beyan ediyorum:

(Emirdağ Lahikası 1)


Milaslı Halil İbrahim, hakikaten Risale-i Nur’un demir gibi metin ve sarsılmaz bir şakirdidir. O kasaba onunla iftihar etmeli. Hem o zatın hem Hasan Feyzi’nin haddimden yüz derece ziyade hüsn-ü zanları neticesinde yazdıkları parlak manzum iki parçayı; Risale-i Nur’a hitap ediyorlar ve benim ehemmiyetsiz şahsımı perde ve ârızî bir unvan olarak yapmışlar diye kabul ediyorum. Yoksa benim ne haddim var ki o meziyetlere sahip olayım. Hem ona hem Risale-i Nur’un avukatı Ahmed Feyzi’ye ve arkadaşlarına ve eski kahraman kardeşlerimizden Şefik’e çok selâm ve dua ediyoruz.

(Emirdağ Lahikası 1)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

"Meziyet-i şahsiye sahibi, asil, Allah yolunda kardeşim Seyyid Şefik Arvasi'nin takrizidir."

Noksan sıfatlardan Münezzeh olan Allah'ın Adıyla..

Salatu Selam, yaratıklarının hayırlısı olan Hz. Muhammed'e olsun.

Şurası bir gerçektir ki, Üstadımız Bediüzzaman'ın ayat-ı Kur'aniyye'nin feyizlerinden mülhem ve belagat-ı Kur'aniyye'nin nüktelerinden ve işaretlerinden istifade ile yazdığı eserlerini mütalaa edenler şunu şöyle bilmeleri gerektir ki, bu eserler sonsuz ihata sahibi Allahu Teâlâ hazretlerinin lütuf ve kereminin inkişafıyla, letaif ve vicdan ayinelerinin cilalanmasıyla vücud bulmuştur.

Ben bu eserler hakkında samimi olarak kısaca şunu arz edeyim ki, bu eserlerden her biri din düşmanlarına karşı aşılmaz bir kale, belki nefis ve şeytanın tuzak ve desiselerinin, tabiatperestlerin telkinlerinin ve filozofların sapık ve batıl fikirlerinin tesir edemeyeceği bir Çin seddidir.

Onun bahis konusu yaptığı kaynaklardan öyle bir ab-ı hayat fışkırmaktadır ki, onunla en müşkül imani meseleler çözülür, nefsanî bütün kötülükler söner.

Bu eserleri okuyan her hakikat arayıcısının onların üzerinde çok dikkatli durması lazımdır ki, ortaya koyduğu delillerinden tam istifade edebilsin, inceliklerinden istediği zevki alabilsin.

Şayet manalarını anlamakta zorlanırsa, bu durum onu usandırmasın ve gevşekliğe sevk etmesin. Çünkü büyük ve yüksek faydalar elde etmenin yolu çok uğraşmak ve ciddi gayret göstermektir.

Hem de müellifine asla serzenişte bulunmamalıdır. Çünkü o da bu zor yolu kendi iradesiyle seçmiş değildir. Zira ele aldığı meselelerin mevzuları alışık olduklarımızdan çok farklıdır. Ve zevke hitap ettiği için ibareler dar gelmektedir. Başkalarına göre görüş ve düşünce halinde olan şeyler ona göre delillerin açık neticeleri, birbirine uygun ve birbirinden doğan manalardır ki, bazılarına işaret edilmiş, bir kısmından da sarf-ı nazar edilmiştir. Çünkü mesafenin uzaklığı, cümle ve kelimelerdeki işaretleri göstermeye kâfi gelmemektedir. Harika teşbihler ve temsiller gibi.

El- Hakir

Muhammed Şefik

([Nuriye, Şemme Risalesinin sonundaki Arapça takriz])


Ey Habib-i Şefik ve ey Şefik-i Habib! Ey Said-i Mecid ve ey Mecid-i Said! Rahmet-i İlahiyenin en latîfi en zarifi en lezizi olan muhabbet ve şefkate bakınız. O muhabbet ve şefkati, firak-ı ebedî ve hicran-ı lâyezalî ile karşıladığınız takdirde; vicdan, hayal ve ruh ne hale gireceklerdir. O muhabbet ve o şefkat en büyük en tatlı bir nimet iken en azîm bir musibete, bir belaya inkılab eder.

(İşaratül İ'caz)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=4741&ctgr_id=39
  2. http://www.rne.com.tr/portreler/seyyid-mehmet-sefik-arvasi-1884-1970/
  3. Evet, Üstadımız mükerreren Birinci Harb-i Umumî’den evvel çok defa bize ulûm-u Arabiyeyi ders verdiği zaman bize kat’î bir tarzda “Büyük ve umumî bir zelzele yaklaşıyor, hazırlanınız. O zaman herkes benim gibi mücerredlere gıpta edecekler.” diye söylüyorlardı. Pek az zamanda, onun mükerreren verdiği haber aynen çıktı.
    Horhor’daki eski talebeleri namına Medresetü’l-Vaizîn mezunlarından:
    Mehmed Sadık, Sabri, Mehmed Şefik, Mehmed Mihri, Hamza
  4. Evet, Van’da Horhor Medresemizin damında, esna-yı derste, büyük bir zelzelenin gelmekte olduğunu söyledi. Hakikaten söylediği gibi az bir zaman sonra Harb-i Umumî başladı.
    Hamza, Mehmed Şefik, Mehmed Mihri