Kuran:Şura: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
10. satır: 10. satır:
====Sayfa 482====
====Sayfa 482====


<div id="1">[[Dosya:Şûrâ 1.png]]</div> <div id="2">[[Dosya:Şûrâ 2.png]]</div>
<div id="1">[[Dosya:Şura 1.png]]</div> <div id="2">[[Dosya:Şura 2.png]]</div>


1-2- Hâ. Mîm. Ayn. Sîn. Kaf.
1-2- Hâ. Mîm. Ayn. Sîn. Kaf.


<div id="3">[[Dosya:Şûrâ 3.png]]</div>  
<div id="3">[[Dosya:Şura 3.png]]</div>  


3- Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder.
3- Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder.
20. satır: 20. satır:
{Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de açıkladığı hususların özünü daha önceki kitaplarda da bildirmiştir. Özellikle Hâ, Mîm ve Ayn, Sîn, Kaf gibi kesik harfler rumuz ve sır olarak bütün peygamberlere vahyedilmiştir.}
{Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de açıkladığı hususların özünü daha önceki kitaplarda da bildirmiştir. Özellikle Hâ, Mîm ve Ayn, Sîn, Kaf gibi kesik harfler rumuz ve sır olarak bütün peygamberlere vahyedilmiştir.}


<div id="4">[[Dosya:Şûrâ 4.png]]</div>
<div id="4">[[Dosya:Şura 4.png]]</div>


4- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O yücedir, uludur.
4- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O yücedir, uludur.


<div id="5">[[Dosya:Şûrâ 5.png]]</div>  
<div id="5">[[Dosya:Şura 5.png]]</div>  


5- Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar. İyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
5- Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar. İyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
30. satır: 30. satır:
{"Göklerin üstlerinden çatlaması", Allah'ın azametinden ve şanının yüceliğinden dolayıdır.}
{"Göklerin üstlerinden çatlaması", Allah'ın azametinden ve şanının yüceliğinden dolayıdır.}


<div id="6">[[Dosya:Şûrâ 6.png]]</div>
<div id="6">[[Dosya:Şura 6.png]]</div>


6- Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.
6- Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.
36. satır: 36. satır:
{Âyette Hz. Peygamber'in vazifesinin sadece tebliğ olduğu ifade edilmiştir.}
{Âyette Hz. Peygamber'in vazifesinin sadece tebliğ olduğu ifade edilmiştir.}


<div id="7">[[Dosya:Şûrâ 7.png]]</div>  
<div id="7">[[Dosya:Şura 7.png]]</div>  
7- Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.  
7- Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.  
{Kur'an Mekke halkına ve yeryüzündeki bütün insanlara indirilmiştir. Mekke, içinde Kâbe ve Makam-ı İbrahim bulunduğu için, şanı büyük bir şehirdir. Âyette kıyametin korkunç durumu ve insanların cennetlikler ve cehennemlikler olarak ikiye ayrılacakları açıklanmıştır.}
{Kur'an Mekke halkına ve yeryüzündeki bütün insanlara indirilmiştir. Mekke, içinde Kâbe ve Makam-ı İbrahim bulunduğu için, şanı büyük bir şehirdir. Âyette kıyametin korkunç durumu ve insanların cennetlikler ve cehennemlikler olarak ikiye ayrılacakları açıklanmıştır.}


<div id="8">[[Dosya:Şûrâ 8.png]]</div>
<div id="8">[[Dosya:Şura 8.png]]</div>


8- Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.
8- Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.
46. satır: 46. satır:
{Ayrı dinlerdeki bütün insanlar İslâm dinine girebilirlerdi. Ama hidayet ve dalâlet ilâhî iradeye bağlıdır. Bununla birlikte inkârla kendilerine zulmedenler azaptan hiçbir şekilde kurtulamayacaklardır.}
{Ayrı dinlerdeki bütün insanlar İslâm dinine girebilirlerdi. Ama hidayet ve dalâlet ilâhî iradeye bağlıdır. Bununla birlikte inkârla kendilerine zulmedenler azaptan hiçbir şekilde kurtulamayacaklardır.}


<div id="9">[[Dosya:Şûrâ 9.png]]</div>
<div id="9">[[Dosya:Şura 9.png]]</div>


9- Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir.
9- Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir.
52. satır: 52. satır:
===Bölüm 2===
===Bölüm 2===


<div id="10">[[Dosya:Şûrâ 10.png]]</div>
<div id="10">[[Dosya:Şura 10.png]]</div>


10- Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. İşte, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandım ve O'na yönelirim.   
10- Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. İşte, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandım ve O'na yönelirim.   
58. satır: 58. satır:
====Sayfa 483====
====Sayfa 483====


<div id="11">[[Dosya:Şûrâ 11.png]]</div>
<div id="11">[[Dosya:Şura 11.png]]</div>


11- O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.
11- O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.


<div id="12">[[Dosya:Şûrâ 12.png]]</div>  
<div id="12">[[Dosya:Şura 12.png]]</div>  


12- Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar. O, her şeyi bilendir.
12- Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar. O, her şeyi bilendir.


<div id="13">[[Dosya:Şûrâ 13.png]]</div>
<div id="13">[[Dosya:Şura 13.png]]</div>


13- "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.
13- "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.


<div id="14">[[Dosya:Şûrâ 14.png]]</div>
<div id="14">[[Dosya:Şura 14.png]]</div>


14- Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
14- Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
76. satır: 76. satır:
{Ayrılığa düşenlere gelen ilim tabiri, azap haberinin bildirilmesi, Hz. Peygamber'in gönderileceği haberi, peygamberlerin ve kitapların bildirdikleri hususlar şeklinde özetlenebilir. Bu bilgiye rağmen ihtilâfa düşülmüş, inanan ve inanmayanlar çıkmıştır. İnanmayanlara ceza olarak hemen azap verilmemesi ve kıyamet gününe ertelenmesi, Allah'ın bu konuda verdiği bir sözden dolayıdır.}
{Ayrılığa düşenlere gelen ilim tabiri, azap haberinin bildirilmesi, Hz. Peygamber'in gönderileceği haberi, peygamberlerin ve kitapların bildirdikleri hususlar şeklinde özetlenebilir. Bu bilgiye rağmen ihtilâfa düşülmüş, inanan ve inanmayanlar çıkmıştır. İnanmayanlara ceza olarak hemen azap verilmemesi ve kıyamet gününe ertelenmesi, Allah'ın bu konuda verdiği bir sözden dolayıdır.}


<div id="15">[[Dosya:Şûrâ 15.png]]</div>
<div id="15">[[Dosya:Şura 15.png]]</div>


15- İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır.
15- İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır.
84. satır: 84. satır:
====Sayfa 484====
====Sayfa 484====


<div id="16">[[Dosya:Şûrâ 16.png]]</div>
<div id="16">[[Dosya:Şura 16.png]]</div>


16- Daveti kabul edildikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri, Rableri katında boştur. Onlar için bir gazap, yine onlar için çetin bir azap vardır.
16- Daveti kabul edildikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri, Rableri katında boştur. Onlar için bir gazap, yine onlar için çetin bir azap vardır.
90. satır: 90. satır:
{Âyette, açıkça gösterilen mucizelere veya kitaplara inandıktan sonra tartışmaya giren yahudilerin durumuna işaret edilerek, delillerinin geçersiz olduğu beyan edilmiştir.}
{Âyette, açıkça gösterilen mucizelere veya kitaplara inandıktan sonra tartışmaya giren yahudilerin durumuna işaret edilerek, delillerinin geçersiz olduğu beyan edilmiştir.}


<div id="17">[[Dosya:Şûrâ 17.png]]</div>  
<div id="17">[[Dosya:Şura 17.png]]</div>  


17- Kitab'ı ve mizanı hak olarak indiren Allah'tır. Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır!
17- Kitab'ı ve mizanı hak olarak indiren Allah'tır. Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır!


<div id="18">[[Dosya:Şûrâ 18.png]]</div>  
<div id="18">[[Dosya:Şura 18.png]]</div>  


18- Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
18- Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.


<div id="19">[[Dosya:Şûrâ 19.png]]</div>
<div id="19">[[Dosya:Şura 19.png]]</div>


19- Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.
19- Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.
106. satır: 106. satır:
===Bölüm 3===
===Bölüm 3===


<div id="20">[[Dosya:Şûrâ 20.png]]</div>
<div id="20">[[Dosya:Şura 20.png]]</div>


20- Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.
20- Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.
112. satır: 112. satır:
{Âyette ahiret kazancı, iyi niyet ve davranışlar karşılığında alınan sevaplar olarak belirtilmiştir. Allah, sevabı ekine benzetmiştir. Çünkü sevap, sâlih amelle kazanılan bir faydadır. Bu yüzden "Dünya, ahiretin tarlasıdır" denilmiştir. Kazancın arttırılmasına gelince bu, sevabın bire karşı ona, yedi yüze ve daha fazlasına çıkarılması ve bu artışın dünya işlerine de yansıması demektir.}
{Âyette ahiret kazancı, iyi niyet ve davranışlar karşılığında alınan sevaplar olarak belirtilmiştir. Allah, sevabı ekine benzetmiştir. Çünkü sevap, sâlih amelle kazanılan bir faydadır. Bu yüzden "Dünya, ahiretin tarlasıdır" denilmiştir. Kazancın arttırılmasına gelince bu, sevabın bire karşı ona, yedi yüze ve daha fazlasına çıkarılması ve bu artışın dünya işlerine de yansıması demektir.}


<div id="21">[[Dosya:Şûrâ 21.png]]</div>  
<div id="21">[[Dosya:Şura 21.png]]</div>  


21- Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır.
21- Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır.
118. satır: 118. satır:
{Âyette, kâfirlere Allah'a ortak koşmak, dirilmeyi inkâr etmek ve dünyaya tapmak gibi sakat düşünceleri telkin eden şeytanlara ve Allah'tan başka din koyanlara uymalarının sebebi sorulmakta ve bu ortaklara uymanın sonuçlarına dikkat çekilmektedir.}
{Âyette, kâfirlere Allah'a ortak koşmak, dirilmeyi inkâr etmek ve dünyaya tapmak gibi sakat düşünceleri telkin eden şeytanlara ve Allah'tan başka din koyanlara uymalarının sebebi sorulmakta ve bu ortaklara uymanın sonuçlarına dikkat çekilmektedir.}


<div id="22">[[Dosya:Şûrâ 22.png]]</div>  
<div id="22">[[Dosya:Şura 22.png]]</div>  


22- Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.  
22- Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.  
124. satır: 124. satır:
====Sayfa 485====
====Sayfa 485====


<div id="23">[[Dosya:Şûrâ 23.png]]</div>  
<div id="23">[[Dosya:Şura 23.png]]</div>  


23- İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur. De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz. Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir.
23- İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur. De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz. Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir.
130. satır: 130. satır:
{Âyette geçen akrabalık sevgisi "Sizden akrabamı sevmenizi istiyorum" veya "Akrabanız olarak beni sevip desteklemenizi istiyorum" şeklinde açıklanmıştır.}
{Âyette geçen akrabalık sevgisi "Sizden akrabamı sevmenizi istiyorum" veya "Akrabanız olarak beni sevip desteklemenizi istiyorum" şeklinde açıklanmıştır.}


<div id="24">[[Dosya:Şûrâ 24.png]]</div>
<div id="24">[[Dosya:Şura 24.png]]</div>


24- Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir.
24- Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir.
136. satır: 136. satır:
{Hz. Peygamber'in Kur'an-ı Kerim'i Cenâb-ı Hakk'a nisbet etmesine inanmayanlar Peygamberimizi Allah karşısında iftiracı duruma düşürmeye cür'et etmişlerdi. Ama Allah, Resûlünün yalan uydurmaktan uzak olduğunu, bilfarz böyle bir şeye cür'et etse, onun kalbinin mühürleneceğini beyan etmektedir.}
{Hz. Peygamber'in Kur'an-ı Kerim'i Cenâb-ı Hakk'a nisbet etmesine inanmayanlar Peygamberimizi Allah karşısında iftiracı duruma düşürmeye cür'et etmişlerdi. Ama Allah, Resûlünün yalan uydurmaktan uzak olduğunu, bilfarz böyle bir şeye cür'et etse, onun kalbinin mühürleneceğini beyan etmektedir.}


<div id="25">[[Dosya:Şûrâ 25.png]]</div>  
<div id="25">[[Dosya:Şura 25.png]]</div>  


25- O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.
25- O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.
142. satır: 142. satır:
{Günahlara hemen tevbe etmek gerekir. Kul hakkının dışında Allah'a karşı işlenmiş günahın tevbesi üç şarta bağlıdır: 1- Günahtan tamamen vazgeçmek. 2- Yaptığına pişman olmak. 3- Bir daha ona dönmemek. Eğer kişi, kul hakkıyla ilgili bir kötülük işlemişse, hak sahibinin hakkını ödemek, onun rızasını almak tevbenin kabul şartlarındandır.}
{Günahlara hemen tevbe etmek gerekir. Kul hakkının dışında Allah'a karşı işlenmiş günahın tevbesi üç şarta bağlıdır: 1- Günahtan tamamen vazgeçmek. 2- Yaptığına pişman olmak. 3- Bir daha ona dönmemek. Eğer kişi, kul hakkıyla ilgili bir kötülük işlemişse, hak sahibinin hakkını ödemek, onun rızasını almak tevbenin kabul şartlarındandır.}


<div id="26">[[Dosya:Şûrâ 26.png]]</div>
<div id="26">[[Dosya:Şura 26.png]]</div>


26- Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır.
26- Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır.


<div id="27">[[Dosya:Şûrâ 27.png]]</div>
<div id="27">[[Dosya:Şura 27.png]]</div>


27- Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
27- Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.


<div id="28">[[Dosya:Şûrâ 28.png]]</div>
<div id="28">[[Dosya:Şura 28.png]]</div>


28- O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki  
28- O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki  
dosttur, övülmeye lâyık olandır.
dosttur, övülmeye lâyık olandır.


<div id="29">[[Dosya:Şûrâ 29.png]]</div>  
<div id="29">[[Dosya:Şura 29.png]]</div>  


29- Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir. O dilediği zaman bunları biraraya toplamaya da kadirdir.
29- Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir. O dilediği zaman bunları biraraya toplamaya da kadirdir.
161. satır: 161. satır:
===Bölüm 4===
===Bölüm 4===


<div id="30">[[Dosya:Şûrâ 30.png]]</div>
<div id="30">[[Dosya:Şura 30.png]]</div>


30- Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.
30- Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.
167. satır: 167. satır:
{Âyette hitap edilenler, günahkâr müminlerdir. Günahı olmayan müminlerin başına gelen musibetlerin sebebleri başkadır. Mesela onların sabretmeleri ecirlerini arttıracak sebeblerden biri olarak sayılabilir.}
{Âyette hitap edilenler, günahkâr müminlerdir. Günahı olmayan müminlerin başına gelen musibetlerin sebebleri başkadır. Mesela onların sabretmeleri ecirlerini arttıracak sebeblerden biri olarak sayılabilir.}


<div id="31">[[Dosya:Şûrâ 31.png]]</div>
<div id="31">[[Dosya:Şura 31.png]]</div>


31- Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur.   
31- Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur.   
173. satır: 173. satır:
====Sayfa 486====
====Sayfa 486====


<div id="32">[[Dosya:Şûrâ 32.png]]</div>  
<div id="32">[[Dosya:Şura 32.png]]</div>  


32- Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir.
32- Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir.


<div id="33">[[Dosya:Şûrâ 33.png]]</div>
<div id="33">[[Dosya:Şura 33.png]]</div>


33- Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden,  
33- Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden,  
çok şükreden herkes için ibretler vardır.
çok şükreden herkes için ibretler vardır.


<div id="34">[[Dosya:Şûrâ 34.png]]</div>
<div id="34">[[Dosya:Şura 34.png]]</div>


34- Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).
34- Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).


<div id="35">[[Dosya:Şûrâ 35.png]]</div>
<div id="35">[[Dosya:Şura 35.png]]</div>


35- Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
35- Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.


<div id="36">[[Dosya:Şûrâ 36.png]]</div>  
<div id="36">[[Dosya:Şura 36.png]]</div>  


36- Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.
36- Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.
196. satır: 196. satır:
{Dünyada insanlara verilen maddi imkân ve bolluk sadece bir geçim vasıtasıdır. Allah'ın yanındaki sevap ise kalıcı ve daha faydalıdır. Âyet-i kerime, Hz. Ebu Bekir bütün malını Allah yoluna harcadığı zaman, bir topluluğun onu kınaması üzerine nâzil olmuştur. Oysa bu davranışıyla Hz. Ebu Bekir, Allah'a dayanıp güvenmenin en güzel örneğini vermiştir.}
{Dünyada insanlara verilen maddi imkân ve bolluk sadece bir geçim vasıtasıdır. Allah'ın yanındaki sevap ise kalıcı ve daha faydalıdır. Âyet-i kerime, Hz. Ebu Bekir bütün malını Allah yoluna harcadığı zaman, bir topluluğun onu kınaması üzerine nâzil olmuştur. Oysa bu davranışıyla Hz. Ebu Bekir, Allah'a dayanıp güvenmenin en güzel örneğini vermiştir.}


<div id="37">[[Dosya:Şûrâ 37.png]]</div>
<div id="37">[[Dosya:Şura 37.png]]</div>


37- Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.
37- Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.


<div id="38">[[Dosya:Şûrâ 38.png]]</div>
<div id="38">[[Dosya:Şura 38.png]]</div>


38- Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.
38- Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.
206. satır: 206. satır:
{Bu âyet, İslâmî idare şeklinin, müslümanların kendi aralarından seçecekleri şûranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir.}
{Bu âyet, İslâmî idare şeklinin, müslümanların kendi aralarından seçecekleri şûranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir.}


<div id="39">[[Dosya:Şûrâ 39.png]]</div>
<div id="39">[[Dosya:Şura 39.png]]</div>


39- Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
39- Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.


<div id="40">[[Dosya:Şûrâ 40.png]]</div>
<div id="40">[[Dosya:Şura 40.png]]</div>


40- Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.
40- Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.


<div id="41">[[Dosya:Şûrâ 41.png]]</div>
<div id="41">[[Dosya:Şura 41.png]]</div>


41- Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
41- Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.


<div id="42">[[Dosya:Şûrâ 42.png]]</div>
<div id="42">[[Dosya:Şura 42.png]]</div>


42- Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.
42- Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.


<div id="43">[[Dosya:Şûrâ 43.png]]</div>
<div id="43">[[Dosya:Şura 43.png]]</div>


43- Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.
43- Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.
230. satır: 230. satır:
===Bölüm 5===
===Bölüm 5===


<div id="44">[[Dosya:Şûrâ 44.png]]</div>
<div id="44">[[Dosya:Şura 44.png]]</div>


44- Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.  
44- Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.  
236. satır: 236. satır:
====Sayfa 487====
====Sayfa 487====


<div id="45">[[Dosya:Şûrâ 45.png]]</div>
<div id="45">[[Dosya:Şura 45.png]]</div>


45- Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler.
45- Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler.
242. satır: 242. satır:
{Kıyamette ziyana uğrama, cehennemde ebedî kalma ve cennette hazırlanan nimetlerden mahrum bırakılma şeklinde açıklanmıştır.}
{Kıyamette ziyana uğrama, cehennemde ebedî kalma ve cennette hazırlanan nimetlerden mahrum bırakılma şeklinde açıklanmıştır.}


<div id="46">[[Dosya:Şûrâ 46.png]]</div>
<div id="46">[[Dosya:Şura 46.png]]</div>


46- Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek hiçbir dostları yoktur. Allah kimi saptırırsa artık onun kurtuluşa çıkan bir yolu yoktur.
46- Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek hiçbir dostları yoktur. Allah kimi saptırırsa artık onun kurtuluşa çıkan bir yolu yoktur.


<div id="47">[[Dosya:Şûrâ 47.png]]</div>
<div id="47">[[Dosya:Şura 47.png]]</div>


47- Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz.
47- Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz.


<div id="48">[[Dosya:Şûrâ 48.png]]</div>
<div id="48">[[Dosya:Şura 48.png]]</div>


48- Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!
48- Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!
256. satır: 256. satır:
{Âyette, inkâr edenlerin durumuna Hz. Peygamber'in üzülmemesi istenmiş, ayrıca insanların zenginlik ve sıhhat gibi nimetler karşısındaki tutumları ile işledikleri günahlardan dolayı uğradıkları sıkıntılar karşısındaki olumsuz tavırlarına dikkat çekilmiştir.}
{Âyette, inkâr edenlerin durumuna Hz. Peygamber'in üzülmemesi istenmiş, ayrıca insanların zenginlik ve sıhhat gibi nimetler karşısındaki tutumları ile işledikleri günahlardan dolayı uğradıkları sıkıntılar karşısındaki olumsuz tavırlarına dikkat çekilmiştir.}


<div id="49">[[Dosya:Şûrâ 49.png]]</div>
<div id="49">[[Dosya:Şura 49.png]]</div>


49- Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.
49- Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.


<div id="50">[[Dosya:Şûrâ 50.png]]</div>
<div id="50">[[Dosya:Şura 50.png]]</div>


50- Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.
50- Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.


<div id="51">[[Dosya:Şûrâ 51.png]]</div>
<div id="51">[[Dosya:Şura 51.png]]</div>


51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.
51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.
272. satır: 272. satır:
====Sayfa 488====
====Sayfa 488====


<div id="52">[[Dosya:Şûrâ 52.png]]</div>
<div id="52">[[Dosya:Şura 52.png]]</div>


52- İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.
52- İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.
278. satır: 278. satır:
{Kur'an diye tercüme edilen "ruh" kelimesinin ayrıca Cebrail'i de ifade ettiği belirtilmiştir. Bu âyette risalet ve kitabın önemi belirtilmiş, Hz. Peygamberin kendisine gelen vahiyle, doğru yol rehberi olduğu açıklanmıştır.}
{Kur'an diye tercüme edilen "ruh" kelimesinin ayrıca Cebrail'i de ifade ettiği belirtilmiştir. Bu âyette risalet ve kitabın önemi belirtilmiş, Hz. Peygamberin kendisine gelen vahiyle, doğru yol rehberi olduğu açıklanmıştır.}


<div id="53">[[Dosya:Şûrâ 53.png]]</div>
<div id="53">[[Dosya:Şura 53.png]]</div>
53- (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner.
53- (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner.
{Müminlere müjdenin, günahkârlara da tehdidin bulunduğu bu âyette, artık karşılıklı sebep ve ilişkilerin ortadan kalktığı, her şeyin Allah'a döndüğü gün hatırlatılmıştır.}
{Müminlere müjdenin, günahkârlara da tehdidin bulunduğu bu âyette, artık karşılıklı sebep ve ilişkilerin ortadan kalktığı, her şeyin Allah'a döndüğü gün hatırlatılmıştır.}


''Önceki Sure: [[Kuran:Fussilet|Fussilet]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Zuhruf|Zuhruf]]: Sonraki Sure''
''Önceki Sure: [[Kuran:Fussilet|Fussilet]] &larr; [[Kuran:Kur'an|Kur'an]] &rarr; [[Kuran:Zuhruf|Zuhruf]]: Sonraki Sure''

22.46, 29 Haziran 2020 tarihindeki hâli

Önceki Sure: FussiletKur'anZuhruf: Sonraki Sure

42. Şûrâ Suresi[değiştir]

{Mekke'de nâzil olan bu sûre 53 âyettir. Yalnız 23-26. âyetleri Medine'de inmiştir. Adını 38. âyette geçen ve müslümanların, işlerini aralarında danışma ile yapmalarının gereğini bildiren Şurâ kelimesinden almıştır.}

Bölüm 1[değiştir]

Sayfa 482[değiştir]

1-2- Hâ. Mîm. Ayn. Sîn. Kaf.

3- Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder.

{Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de açıkladığı hususların özünü daha önceki kitaplarda da bildirmiştir. Özellikle Hâ, Mîm ve Ayn, Sîn, Kaf gibi kesik harfler rumuz ve sır olarak bütün peygamberlere vahyedilmiştir.}

4- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O yücedir, uludur.

5- Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar. İyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

{"Göklerin üstlerinden çatlaması", Allah'ın azametinden ve şanının yüceliğinden dolayıdır.}

6- Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.

{Âyette Hz. Peygamber'in vazifesinin sadece tebliğ olduğu ifade edilmiştir.}

7- Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. {Kur'an Mekke halkına ve yeryüzündeki bütün insanlara indirilmiştir. Mekke, içinde Kâbe ve Makam-ı İbrahim bulunduğu için, şanı büyük bir şehirdir. Âyette kıyametin korkunç durumu ve insanların cennetlikler ve cehennemlikler olarak ikiye ayrılacakları açıklanmıştır.}

8- Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.

{Ayrı dinlerdeki bütün insanlar İslâm dinine girebilirlerdi. Ama hidayet ve dalâlet ilâhî iradeye bağlıdır. Bununla birlikte inkârla kendilerine zulmedenler azaptan hiçbir şekilde kurtulamayacaklardır.}

9- Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler? Halbuki dost yalnız Allah'tır. O ölüleri diriltir, her şeye kadirdir.

Bölüm 2[değiştir]

10- Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. İşte, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandım ve O'na yönelirim.

Sayfa 483[değiştir]

11- O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.

12- Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar. O, her şeyi bilendir.

13- "Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.

14- Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.

{Ayrılığa düşenlere gelen ilim tabiri, azap haberinin bildirilmesi, Hz. Peygamber'in gönderileceği haberi, peygamberlerin ve kitapların bildirdikleri hususlar şeklinde özetlenebilir. Bu bilgiye rağmen ihtilâfa düşülmüş, inanan ve inanmayanlar çıkmıştır. İnanmayanlara ceza olarak hemen azap verilmemesi ve kıyamet gününe ertelenmesi, Allah'ın bu konuda verdiği bir sözden dolayıdır.}

15- İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır.

{Âyette Hz. Peygamber'in insanları davet edeceği prensipler açıklanırken, uyacağı esaslar da beyan edilmiştir. Buna göre davete devam edilecek, inanmayanların teklif ve ısrarları dinlenmeyecektir.}

Sayfa 484[değiştir]

16- Daveti kabul edildikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri, Rableri katında boştur. Onlar için bir gazap, yine onlar için çetin bir azap vardır.

{Âyette, açıkça gösterilen mucizelere veya kitaplara inandıktan sonra tartışmaya giren yahudilerin durumuna işaret edilerek, delillerinin geçersiz olduğu beyan edilmiştir.}

17- Kitab'ı ve mizanı hak olarak indiren Allah'tır. Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır!

18- Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.

19- Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.

{Burada Allah'ın, kullarının iyisine de kötüsüne de lütufta bulunduğu anlaşılmaktadır. O, kötüleri bile suçları sebebiyle aç bırakmamıştır.}

Bölüm 3[değiştir]

20- Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.

{Âyette ahiret kazancı, iyi niyet ve davranışlar karşılığında alınan sevaplar olarak belirtilmiştir. Allah, sevabı ekine benzetmiştir. Çünkü sevap, sâlih amelle kazanılan bir faydadır. Bu yüzden "Dünya, ahiretin tarlasıdır" denilmiştir. Kazancın arttırılmasına gelince bu, sevabın bire karşı ona, yedi yüze ve daha fazlasına çıkarılması ve bu artışın dünya işlerine de yansıması demektir.}

21- Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var? Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır.

{Âyette, kâfirlere Allah'a ortak koşmak, dirilmeyi inkâr etmek ve dünyaya tapmak gibi sakat düşünceleri telkin eden şeytanlara ve Allah'tan başka din koyanlara uymalarının sebebi sorulmakta ve bu ortaklara uymanın sonuçlarına dikkat çekilmektedir.}

22- Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.

Sayfa 485[değiştir]

23- İşte Allah'ın, iman eden ve iyi işler yapan kullarına müjdelediği nimet budur. De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik işlerse onun sevabını fazlasıyla veririz. Şüphesiz Allah bağışlayan, şükrün karşılığını verendir.

{Âyette geçen akrabalık sevgisi "Sizden akrabamı sevmenizi istiyorum" veya "Akrabanız olarak beni sevip desteklemenizi istiyorum" şeklinde açıklanmıştır.}

24- Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir.

{Hz. Peygamber'in Kur'an-ı Kerim'i Cenâb-ı Hakk'a nisbet etmesine inanmayanlar Peygamberimizi Allah karşısında iftiracı duruma düşürmeye cür'et etmişlerdi. Ama Allah, Resûlünün yalan uydurmaktan uzak olduğunu, bilfarz böyle bir şeye cür'et etse, onun kalbinin mühürleneceğini beyan etmektedir.}

25- O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.

{Günahlara hemen tevbe etmek gerekir. Kul hakkının dışında Allah'a karşı işlenmiş günahın tevbesi üç şarta bağlıdır: 1- Günahtan tamamen vazgeçmek. 2- Yaptığına pişman olmak. 3- Bir daha ona dönmemek. Eğer kişi, kul hakkıyla ilgili bir kötülük işlemişse, hak sahibinin hakkını ödemek, onun rızasını almak tevbenin kabul şartlarındandır.}

26- Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasını verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardır.

27- Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.

28- O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır.

29- Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir. O dilediği zaman bunları biraraya toplamaya da kadirdir.

Bölüm 4[değiştir]

30- Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.

{Âyette hitap edilenler, günahkâr müminlerdir. Günahı olmayan müminlerin başına gelen musibetlerin sebebleri başkadır. Mesela onların sabretmeleri ecirlerini arttıracak sebeblerden biri olarak sayılabilir.}

31- Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur.

Sayfa 486[değiştir]

32- Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir.

33- Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

34- Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).

35- Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.

36- Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.

{Dünyada insanlara verilen maddi imkân ve bolluk sadece bir geçim vasıtasıdır. Allah'ın yanındaki sevap ise kalıcı ve daha faydalıdır. Âyet-i kerime, Hz. Ebu Bekir bütün malını Allah yoluna harcadığı zaman, bir topluluğun onu kınaması üzerine nâzil olmuştur. Oysa bu davranışıyla Hz. Ebu Bekir, Allah'a dayanıp güvenmenin en güzel örneğini vermiştir.}

37- Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.

38- Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.

{Bu âyet, İslâmî idare şeklinin, müslümanların kendi aralarından seçecekleri şûranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir.}

39- Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.

40- Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.

41- Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

42- Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.

43- Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.

{Kötülük karşısında sabreden ve onu bağışlayan kimse, mert ve azimli insanların yaptığı işi yapmıştır. Dinin istediği de budur.}

Bölüm 5[değiştir]

44- Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.

Sayfa 487[değiştir]

45- Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler.

{Kıyamette ziyana uğrama, cehennemde ebedî kalma ve cennette hazırlanan nimetlerden mahrum bırakılma şeklinde açıklanmıştır.}

46- Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek hiçbir dostları yoktur. Allah kimi saptırırsa artık onun kurtuluşa çıkan bir yolu yoktur.

47- Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz.

48- Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!

{Âyette, inkâr edenlerin durumuna Hz. Peygamber'in üzülmemesi istenmiş, ayrıca insanların zenginlik ve sıhhat gibi nimetler karşısındaki tutumları ile işledikleri günahlardan dolayı uğradıkları sıkıntılar karşısındaki olumsuz tavırlarına dikkat çekilmiştir.}

49- Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.

50- Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.

51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.

{Vahyin geliş şekillerinin belirtildiği bu âyete göre vahiy, kalbe ilham veya Cenab-ı Hakk'ı görmeksizin perde arkasından konuşma ya da vahiy meleği (Cebrail) aracılığıyla kelâm işitmek suretiyle de gerçekleşmektedir.}

Sayfa 488[değiştir]

52- İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.

{Kur'an diye tercüme edilen "ruh" kelimesinin ayrıca Cebrail'i de ifade ettiği belirtilmiştir. Bu âyette risalet ve kitabın önemi belirtilmiş, Hz. Peygamberin kendisine gelen vahiyle, doğru yol rehberi olduğu açıklanmıştır.}

53- (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner. {Müminlere müjdenin, günahkârlara da tehdidin bulunduğu bu âyette, artık karşılıklı sebep ve ilişkilerin ortadan kalktığı, her şeyin Allah'a döndüğü gün hatırlatılmıştır.}

Önceki Sure: FussiletKur'anZuhruf: Sonraki Sure

test