Risale:7. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Kısım: Altıncı Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriSekizinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım

Yedinci Lem'a[değiştir]

Bu Lem'a, 1932'de Barla'da telif edilmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ اٰمِن۪ينَ مُحَلِّق۪ينَ رُؤُسَكُمْ وَ مُقَصِّر۪ينَ لَا تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ فَتْحًا قَر۪يبًا
هُوَ الَّذ۪ٓى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَد۪ينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّ۪ينِ كُلِّه۪ وَ كَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يدًا
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَ رِضْوَانًا س۪يمَاهُمْ ف۪ى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ وَ مَثَلُهُمْ فِى الْاِنْج۪يلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْاَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَ اَجْرًا عَظ۪يمًا

And olsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti. İnşaallah hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak Mescid-i Harama gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir; onun için, Mekke'nin fethinden önce size yakın bir fetih daha ihsan etti.

-Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur. Buna şahit olarak Allah yeter.

-Muhammed Allah'ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Sen onların çokca rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar Allah'ın lûtfunu ve rızasını ararlar. Yüzlerinde ise secde izi vardır. Onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıfları ise şöyledir: Onlar filizini çıkarmış, sonra git gide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve gövdesi üzerinde yükselmiş bir ekine benzer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Allah'ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak içindir. Onlardan iman eden ve güzel işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir. (Fetih Sûresi, 48:27-29)

لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا

And olsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti. (Fetih Sûresi, 48:27)

فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ فَتْحًا قَر۪يبًا

Bundan önce size yakın bir fetih daha ihsan etti. (Fetih Sûresi, 48:27)

لَا تَخَافُونَ

Emniyetle, korkusuzca. "Sizler emniyet-i mutlaka içinde Kâbe'yi tavaf edeceksiniz."

هُوَ الَّذ۪ٓى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَ د۪ينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّ۪ينِ كُلِّه۪

Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. (Fetih Sûresi, 48:28)

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا

Muhammed Allah'ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Sen onların çokca rükû ve secde ettiklerini görürsün. (Fetih Sûresi, 48:29)

وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ

Onunla beraber olanlar. (Fetih Sûresi, 48:29)

اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ

Kâfirlere karşı şiddetli. (Fetih Sûresi, 48:29)

رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ

Kendi aralarında merhametli." Fetih Sûresi, 48:29

تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَ رِضْوَانًا

Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar Allah'ın lûtfunu ve rızasını ararlar. (bk. Fetih Sûresi, 48: 29)

ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ

Onların Tevrat'taki vasıfları budur. (Fetih Sûresi, 48: 29)

مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ

Onların Tevrat'taki vasıfları... (Fetih Sûresi, 48: 29)

وَ مَثَلُهُمْ فِى الْاِنْج۪يلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْاَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ

İncil'deki vasıfları ise şöyledir: Onlar filizini çıkarmış, sonra git gide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve gövdesi üzerinde yükselmiş bir ekine benzer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Allah'ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak içindir. (Fetih Sûresi, 48:29)

مَعَهُ قَض۪يبٌ مِنْ حَد۪يدٍ وَاُمَّتُهُ كَذٰلِكَ

Onun demirden bir asâsı, yani kılıcı olacak ve onunla savaşacak. Ümmeti de onun gibi olacak. (İncil ayeti; Nebhânî, Hüccetullah ale'l-Âlemîn: 99:114)

قَض۪يبِ حَد۪يدٍ

Demirden bir asâ, yani kılınç.

مَغْفِرَةً

Bir mağfiret. (Fetih Sûresi, 48:29)

مَغْفِرَةً

Bir mağfiret. (Fetih Sûresi, 48:29)

لِيَغْفِرَلَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَاَخَّرَ

Tâ ki, Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın. (Fetih Sûresi, 48:2)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطًا مُسْتَق۪يمًا وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَ الرَّسُولَ فَاُولٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪ينَ وَ الصِّدّ۪يق۪ينَ وَ الشُّهَدَٓاءِ وَ الصَّالِح۪ينَ وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا

Muhakkak onları doğru yola ilettik. Her kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdirler. Ne güzel arkadaştır onlar! (Nisâ Sûresi, 4:68-69)

مِنَ النَّبِيّ۪ينَ وَ الصِّدّ۪يق۪ينَ وَ الشُّهَدَٓاءِ وَ الصَّالِح۪ينَ وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا

Peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kimseler -ne güzel arkadaştır onlar! (Nisâ Sûresi, 4:69)

مِنَ النَّبِيّ۪ينَ

Peygamberlerden. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَالصِّدّ۪يق۪ينَ

Sıddıklar. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَالشُّهَدَٓاءِ

Şehitler. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَالصَّالِح۪ينَ

Salihler. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا

Ve bunların arkadaşlıkları ne güzeldir. (Nisâ Sûresi, 4:69)

اِنَّ الْخِلَافَةَ بَعْد۪ى ثَلَاثُونَ سَنَةً

Hilâfet benden sonra otuz sene devam edecek. (el-Münâviî, Feyzü'l-Kadîr: c.3 s.509; İbnu Abdilber, et-Temhîd: c.8 s.67. Ayrıca bk.: Tirmizî, Fiten: 48; Müsned, 5:220, 221; el-Elbânî, Sahîhu Câmiu's-Sağîr, no: 3336)

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara Sûresi, 2:286)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ

Kendilerine in'âmda bulunduğun kimselerin yolu. (Fâtiha Sûresi, 1:7)

فَاُولٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪ينَ وَ الصِّدّ۪يق۪ينَ وَ الشُّهَدَٓاءِ وَ الصَّالِح۪ينَ وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا

İşte onlar, Allah'ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdirler. Ne güzel arkadaştır onlar! (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

İman eden ve güzel işler yapanlar. (Bakara Sûresi, 2:82)

اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ

De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:31)

وَالصِّدّ۪يق۪ينَ

Sıddıklar. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَالشُّهَدَٓاءِ

Şehitler. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَالصَّالِح۪ينَ

Salihler. (Nisâ Sûresi, 4:69)

وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا

Ve bunların arkadaşlıkları ne güzeldir. (Nisâ Sûresi, 4:69)

اِنَّ الْخِلَافَةَ بَعْد۪ى ثَلَاثُونَ سَنَةً

Hilâfet benden sonra otuz sene sürecek (Müsned, 5:220, 221)

اِنَّ ابْن۪ى حَسَنٌ هٰذَا سَيِّدٌ سَيُصْلِحُ اللّٰهُ بِهِ بَيْنَ فِئَتَيْنِ عَظ۪يمَتَيْنِ

Şu benim oğlum Hasan, seyyiddir. Allah onun vasıtasıyla Müslümanların iki büyük ordusunu barıştıracaktır. (Buharî, Fiten: 20; Tirmizî, Menâkıb: 25; Nesâî, Cum'a: 27; Müsned, 5:38, 44,49, 51)

وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا

Ve bunların arkadaşlıkları ne güzeldir. (Nisâ Sûresi, 4:69)

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara Sûresi, 2:286)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

الٓمٓ

Elif, Lâm, Mîm. "Surelerin başlarındaki huruf-u mukattaa İlahî bir şifredir. Hâs abdine, onlarla bazı işaret-i gaybiye veriyor. O şifrenin miftahı, o Abd-i Hâstadır, hem Onun veresesindedir."

الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Rahmân ve Rahîm olan

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme. (Bakara Sûresi, 2:286)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin. (Bakara Sûresi, 2:32)



































Önceki Kısım: Altıncı Lem'a Ayet-Hadis MealleriLem'alar Ayet-Hadis MealleriSekizinci Lem'a Ayet-Hadis Mealleri: Sonraki Kısım