Osman Çalışkan

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Osman Çalışkan Emirdağ'da Üstad'a sahip çıkan ve hizmetinde bulunan Derviş Ali'nin oğlu Çalışkanlar hanedanından 6 kardeşin en büyüğüydü. Hafız idi. Büyük oğlu Halil Üstad'ın yakın hizmetinde bulundu. Bediüzzaman kardeşleriyle birlikte Emirdağ gurbetinde samimi akrabaları olarak görmüştür. Kendisi her gün Üstadın mangalını yakar ve Risale yazar, hanımı da Üstadın yemeğini hazırlar, çamaşırını yıkardı. Çarşıdaki dükkanı Risale hizmetleri için bir irtibat mekanı olmuştur. Bir gün Emirdağ'da büyük bir yangın olmuş, o sırada Risale müsveddelerinin bulunduğu kendi dükkanı ve bitişiğindeki kardeşinin dükkanı çok az zararlar yanmadan kurtulmuştur. Oğlu Halil ile beraber Afyon hapsinde Üstad ile beraber yatmıştır.[1][2]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri:

Doğum Yeri ve Tarihi: Emirdağ, Afyon, 1899[2]

Vefat Yeri ve Tarihi: 1965[2]

Kabrinin Yeri: Eskişehir Odunpazarı Mezarlığı

Harita Konumu: [1]

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Üstad Denizli hapsinden sonra Emirdağ'a gönderildiğinde ona sahip çıkan ve hizmetinde bulunan Çalışkanlar ailesinin ferdi olarak Üstad'ı ve risaleleri tanımıştır.

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Size, manidar ve acib ve Risale-i Nur’un talebeleriyle ve Risale-i Nur ve Âyetü’l-Kübra’nın kerametiyle ve ehl-i dünyanın ilişmek niyetleriyle alâkadar, karşımda eskiden belediye bulunan hükûmet dairelerinden birisi, hiçbir şey kurtulmayarak, hiç görmediğimiz acib bir parlamakla gecenin en soğuk bir vaktinde üç saat cehennem gibi yandığı halde; tam bitişiğinde, Risale-i Nur’un çalışkanlarından bir talebesi ve yine iki kardeşinin, masum Ceylan’ın sermayelerinin kısm-ı a’zamı bulunan büyük mağazaları, o yangın yeri ile iki küçük dükkân fâsıla ile o dehşetli yangın bütün şiddetiyle mağazaya doğru gelirken bîçare Ceylan yanıma geldi, dedi: “Biz yanıyoruz, mahvolduk!”

Ben de iki gün evvel mağazalarında bulunan Âyetü’l-Kübra’nın bir kısım matbu nüshalarını yanıma getirmek için söyledim fakat getirmedi. Demek o ateşi söndürmek için orada kalmıştı. Ben de Risale-i Nur’u ve Âyetü’l-Kübra’yı şefaatçi yapıp: “Yâ Rabbi kurtar!” dedim.

Üç saat o dehşetli yangın hücumunda bütün o büyük daireyi mahvetti. Altında ve bitişiğindeki dükkânları bütün yaktı, yıktırdı. Risale-i Nur’un ve Âyetü’l-Kübra’nın hıfzında olan mağazaya kat’iyen ilişmedi ve altındaki şakirdin dükkânı da müstesna olarak sağlam kaldı. Yalnız ahali camlarını kırdılar. Eğer ahali ilişmeseydi, eşyalarını almasaydılar hiçbir zarar olmayacaktı.

İşte Isparta halıcıhanesinin yangını ile Risale-i Nur’un derslerine köşklerini tahsis eden zatların o dehşetli yangınla bitişik iki kardeşinin iki hanesinin kurtulması Risale-i Nur’un bir kerameti olduğu gibi; Kastamonu’da aynen bu Emirdağı yangını gibi orada karşımdaki dehşetli bir yangının ittisalindeki Risale-i Nur şakirdlerinden Hâfız Ahmed’in evi hârika bir surette kurtulması ve hemşiresinin üçüncü kat yangın içinde hârika bir tarzda hem elmas ve altın mücevheratını hem canını Risale-i Nur’un berekâtıyla kurtarması misillü; burada da bu yangında, Risale-i Nur’un çalışkan talebelerinden ve Çalışkan Hanedanından üç kardeş olarak dört zatın o dehşetli yangından kurtulması, Risale-i Nur’un ve Âyetü’l-Kübra’nın bir kerameti olduğuna hem benim hem onların hem sair kardeşlerimizin kat’î kanaatimiz geldi. Burada eksik olmayan az bir rüzgâr esseydi o çarşı dükkânlarının ekserisini yandırabilirdi. Hattâ Âyetü’l-Kübra mağazasından on on beş dükkân tâ uzakta eşyalarını çıkarıp kaçırdılar.

...

Yangın hakkında Üstadımızın yazdığı hakikate kat’î kanaatimiz geldi, gözümüzle gördük.

Osman, Mehmed, Hasan, Ceylan ve yardım eden İbrahim

(Emirdağ Lahikası 1)


Aziz, sıddık kardeşlerim ve benim hakkımda bu gurbette samimi akrabalarım Osman, Mehmed, Hasan Efendiler!

Sizin hâlisane, bana ve Risale-i Nur’a karşı hiç unutulmayacak hizmetinize bir mükâfat-ı âcile olarak Hasan Feyzi ve sair talebelerin, Çalışkan Hanedanına karşı fevkalâde teveccühleri ve umum memlekette sizin şerefinizi neşretmeleri ve ehl-i hakikati size dost yapmakları cihetiyle; benden ziyade Risale-i Nur ve şakirdlerini himaye ve muhafaza etmek ve ehl-i siyasetin ve beni zehirleyen düşmanlarımın desiselerinden kurtarmak için gayet derecede bir ihtiyat, tam bir sadakat ve benim yerimde tam bir dikkat ile mükellefsiniz. Yoksa az bir hata, yalnız bana değil belki binler masum şakirdlere ve şimdi parlayan şerefinize dokunacak. Benim vaziyetim ve verilen sıkıntılar altı vecihle kanunsuz olmasından, ileride mes’uliyetten kurtarmak için insafsız ve kanunsuz beni tazip edenler, kendilerine bir bahane, bir vesile arıyorlar. Pek çok dikkatli olmanız lâzımdır.

(Emirdağ Lahikası 1)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

“Aziz Sıddık Kardeşim Hacı Osman,

“Manevî bir ihtar ile size buradaki kardeşlerime bir hakikatı beyan etmek lâzım geldi. O hakikat şudur: Risale-i Nur’un hizmetinde ve şakirdlerinin selâmetinde tam sadakat ve ihlâs bir esaslı şart olduğu gibi, belki şimdilik daha ziyade elzem ve hem ikinci esaslı şart, tam ihtiyat etmek ve münafıkların zahirce dostane hulûllerine meydan vermemek ve tam dikkat etmektir.

En evvel sana söylüyorum. Senin sadakatinde, haslardan olduğu gibi bana akraba olan Çalışkan hanedanının ehemmiyetli bir rüknüsün. Benim hakikî bir kardeşim hükmündesin. Sen ticaret mesleği itibariyle herkese dostane muamele ettiğinden, Nur’lar aleyhindeki bir kısım bedbahtlar senin mertliğinden ve doğruluğundan ve temiz kalbliliğinden ve safvetinden istifade edip, Nur’ların intişarına zarar verdiklerini hem maddi, hem manevî haber aldım. Şahsıma gelen sıkıntıya hiç ehemmiyet vermem. Şahsî bin zararım olsa, Nur’un intişarlarına dokunmazsa, beş para kıymeti yok. Fakat dessas ve zındık bir komite, zahiri benim şahsıma bir bahane ile sıkıntı verir. Tâ Nur’lara perde çekilsin. Şakirdlerin şevki kırılsın.”

(Üstad'ın yazdığı bir mektup)

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Çalışkanlar: Üstad'ın Emirdağ'a ilk geldiği andan itibaren ona sahip çıkıp hizmetinde bulunan ve ona talebe olan mübarek hanedan.
  • Halil Çalışkan: Büyük oğlu. Afyon’da Üstad'ın hizmetinde bulundu ve Üstad ve babasıyla beraber Afyon hapse girdi.
  • Abdullah Çalışkan: Küçük biraderi. 6 kardeşten ikincisi. Demokrat Partiye katılmıştı.
  • Mehmed Çalışkan: Küçük biraderi. Çalışkan ailesinde 6 kardeşten üçüncüsü olup Üstad'ın, Emirdağı'nın Süleyman Rüşdüsü olarak adlandırdığı talebesi. Oğlu Ceylan'ı Üstad'ın hizmetine vermişti.
  • Hasan Çalışkan: Küçük biraderi. Çalışkan ailesinde 6 kardeşten Üstad'ı Emirdağ'da ziyaret eden ilki.
  • Mahmud Çalışkan: Küçük biraderi. Çalışkan ailesinde 6 kardeşten en küçüğü. Üstad hz.nin arabasını kullanmıştır. Stalin hakkında gördüğü rüyayı Üstad lahika olarak neşretmiştir.
  • Ceylan Çalışkan: Kardeşi Mehmed Çalışkan'ın oğlu. Çocuk yaşta Üstad'ın hizmetine giren Emirdağlı talebesi, varisi ve mutlak vekili.

Kaynakça[değiştir]