Cami-ul Beyan

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Cami-ul Beyan ya da tam adıya Câmiu’l-beyân an te'vîli âyi’l-Ķur'ân (Arapça:جامع البيان عن تأويل آي القرآن) İbn-i Cerir-i Taberi'nin Kur’ân-ı Kerîm tefsiridir. Zengin tefsir malzemesini bir araya toplayan eser, gerek daha sonraki tefsir çalışmaları gerekse ilmî ve tarihî tetkikler için çok değerli bir kaynak niteliğindedir. Taberî eserinde önce Hz. Peygamber’den gelen haberlere, sonra sahâbe ve tâbiîlerin görüşlerine dayanır. Tefsir etmek istediği âyete “el-kavlü fî te’vîli kavlihî teâlâ” diye başlar ve daha sonra âyetin tefsirini yapar. O âyet hakkında Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîlerden gelen haberleri nakleder; bu rivayetleri kendi aralarında birbirine uygun olup olmama açısından tasnif eder. Âyeti âyetle ve sünnetle, eğer bunlar yoksa Arap dili kaideleriyle açıklamaya çalışır. Bu bakımdan onun bu eseri naklî (rivayete dayalı) tefsirler türüne girerse de tenkit ve tercihlere yer verilmiş olması ona ayrı bir özellik kazandırır.[1]

Bilgiler[değiştir]

Müellifi: İbn-i Cerir-i Taberi[1]

Diğer İsimleri: Câmiu’l-beyân fî tefsîri’l-Kur'ân, Tefsîru İbn Cerîr, Tefsîrü’t-Taberî[1]

Telif Yeri ve Tarihi:

Telif Dili:

Telifiyle İlgili Diğer Bilgiler:

İçeriği[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Öyle bir muvaffakıyet oldu ki Eski Said’in kuvve-i hâfızasından ziyade hâfızam yardım etti. Her iki üç saatte, süratle otuz kırk sahife yazıldı. Bir tek saatte, on beş sahife yazılıyordu. Ekser Buharî, Müslim, Beyhakî, Tirmizî, Şifa-i Şerif, Ebu Nuaym, Taberî gibi kitaplardan naklediliyor. Halbuki bu nakilde hata olsa –hadîs olduğu için– günah olması lâzım geldiğinden kalbim titriyordu. Fakat anlaşıldı ki inayet var ve şu risaleye ihtiyaç var. İnşâallah sahih bir surette yazılmıştır. Şayet bazı elfaz-ı hadîsiyede veya râvilerin isminde bir yanlış bulunsa tashih edilerek müsamaha ile bakmalarını ihvanlarımdan rica ediyorum.

Said Nursî

(Mektubat, 19. Mektup, Bir İkram-ı İlahî ve Bir Eser-i İnayet-i Rabbaniye (En sonda))


“Kur’an-ı Hakîm’in esrarı bilinmiyor, müfessirler hakikatini anlamamışlar.” diye beyan olunan fikrin iki yüzü var ve onu diyen, iki taifedir.

Birincisi: Ehl-i hak ve ehl-i tetkiktir. Derler ki: “Kur’an, bitmez ve tükenmez bir hazinedir. Her asır nusus ve muhkematını teslim ve kabul ile beraber, tetimmat kabîlinden hakaik-i hafiyesinden dahi hissesini alır; başkasının gizli kalmış hissesine ilişmez.”

Evet, zaman geçtikçe Kur’an-ı Hakîm’in daha ziyade hakaiki inkişaf eder, demektir. Yoksa hâşâ ve kellâ selef-i salihînin beyan ettikleri hakaik-i zahiriye-i Kur’aniyeye şüphe getirmek değil. Çünkü onlara iman lâzımdır. Onlar nasstır, kat’îdir, esastırlar, temeldirler.

Kur’an عَرَبِىٌّ مُبٖينٌ fermanıyla manası vâzıh olduğunu bildirir. Baştan başa hitab-ı İlahî, o manalar üzerine döner, takviye eder, bedahet derecesine getirir. O mensus manaları kabul etmemekten, hâşâ sümme hâşâ, Cenab-ı Hakk’ı tekzip ve Hazret-i Risalet’in fehmini tezyif etmek çıkar.

Demek, maânî-i mensusa müteselsilen menba-ı Risaletten alınmıştır. Hattâ İbn-i Cerir-i Taberî bütün maânî-i Kur’an’ı muan’an senet ile müteselsilen menba-ı Risalete îsal etmiş ve o tarzda, mühim ve büyük tefsirini yazmış.

İkinci Taife: Ya akılsız bir dosttur, kaş yapayım derken göz çıkarıyor veya şeytan akıllı bir düşmandır ki ahkâm-ı İslâmiye ve hakaik-i imaniyeye karşı gelmek istiyor. Kur’an-ı Hakîm’in –senin tabirinle– birer polat kalesi hükmünde olan surlu sureleri içinde yol bulmak istiyor. Böyleler, hâşâ hakaik-i imaniye ve Kur’aniyeye şüphe îras etmek için bu nevi sözleri işaa ediyorlar.

(Mektubat, 29. Mektup, 1. Kısım, 1. Nükte)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 İslam ansiklopedisi, Câmiu’l-beyân an te'vîli âyi’l-Ķur'ân maddesi