Zümer 22: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Zümer Suresi]]
[[Kategori:Zümer Suresi]]
[[Kategori:Kastamonu Lahikasında Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Zümer Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Zümer Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
16. satır: 18. satır:


==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
Küçük Hüsrev Feyzi’nin Bir İstihracıdır==
(Otuz üçüncü Âyet’ten Hâfız Ali’nin istihracının bir zeyli ve lâhikasıdır.)
Sure-i Zümer’de [[Zümer 22|{{Arabi|اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ}}]] âyet-i azîmenin mana-yı sarîhinden başka bir mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum.
Çünkü [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#73|{{Arabi|اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ}}]] cümlesi, hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî ile bin üç yüz yirmi dokuz (1329) veya sekiz (1328) eder. Demek [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#74|{{Arabi|مَنْ}}]] külliyetinde ve [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#75|{{Arabi|فَهُوَ}}]] işaretinde dâhil ve medar-ı nazar bir fert, inşirah-ı sadr (Hâşiye<ref>Bu şerh-i sadra münasebettar bir tevafuktur ki Üstadımdan anladım, yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#76|{{Arabi|اَللّٰهُمَّ اشْرَحْ صَدْرٖى لِلْاٖيمَانِ وَ الْاِسْلَامِ}}]] münâcatı olmuş.</ref>) nuruyla başka bir halete girip eski sıkıntıdan kurtulup nurani bir mesleğe giren bir şahsı, eski ve yeni harb-i umumînin gelmeye hazırlanmaları olan o dehşetli tarihe ve o ferdin vaziyetine remzen bakar.
[[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#77|{{Arabi|فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ}}]] deki [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#78|{{Arabi|نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ}}]] kelimesi, Risale-i Nur ismine ve manasına hem cifri hem sureti hem manası tevafuk ettiği gibi [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#73|{{Arabi|اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ}}]] cümlesinin de makam-ı cifrîsi gösterdiği tarihte Risale-i Nur’un tercümanı olan Üstadımın –tahkikatımla– aynen vaziyetine tevafuk ediyor.
Çünkü o zamanda harb-i umumînin mebdelerinde, Üstadım eski âdetini vesair ulûm-u felsefeyi ve ulûm-u âliyeyi ({{Arabi|اٰليه}}) bırakıp tam bir inşirah-ı sadırla Risale-i Nur’un fatihası ve birinci mertebesi olan İşaratü’l-İ’caz tefsirine başlayıp bütün himmetini, efkârını Kur’an’a sarf etmeye başladığına tevafuku kavî bir emaredir ki bu asırda o küllî mana-yı işarîde medar-ı nazar bir ferd, Risale-i Nur’un tercümanı ve şakirdlerinin şahs-ı manevîsini temsil eden mümessilidir.
Evet, madem Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan her asırda her ferde hitap eder bir ilm-i muhit ve bir irade-i şâmile ile her şeye bakabilir.
Ve madem ulema-i İslâm’ın ittifakıyla, âyetlerin mana-yı sarîhinden başka işarî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda manaları vardır.
Ve madem [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#79|{{Arabi|يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا}}]] gibi hitaplarda her asır gibi bu asırdaki ehl-i iman, asr-ı saadetteki mü’minler gibi dâhildir.
Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir. Kur’an ve Hadîs ihbar-ı gaybî ile ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak için şiddetle haber vermiş.
Ve madem hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî, eskiden beri sağlam bir düsturdur ve kuvvetli bir emare olabilir.
Ve madem Risale-i Nur ve tercümanı ve şakirdleri, iman ve Kur’an hizmetinde parlak ve tesirli vazifeleri gayet ehemmiyet kesbetmiştir.
Ve madem bu büyük âyet, hesab-ı cifirle bu asra ve iki harb-i umumîye bakar. Eski harbin patlamasına ve Risale-i Nur’un zuhuruna tevafuk ettiği gibi manen de gösterir.
Elbette mezkûr hakikatlere ve kuvvetli karinelere binaen bilâ-tereddüt hükmederiz ki: Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi ve tercümanı, bu âyet-i azîmenin mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil ve medar-ı nazar bir ferdidir. Ve bu âyet ona işaret eder. Ve mana-yı remziyle ondan da haber verir. Ve ihbar-ı gayb nevinden bir lem’a-i i’caziyeyi gösterir, denilebilir ve deriz.
Tahlil: Bir {{Arabi|ش}} , iki {{Arabi|ر}} yedi yüz. {{Arabi|ف , م , ن , ل}} iki yüz. {{Arabi|ص , د , ه , ا}} yüz. {{Arabi|س , م}} yüz. İsm-i Celal altmış yedi. İki {{Arabi|ل}} altmış. {{Arabi|فَهُوَ}} doksan bir. {{Arabi|لِلْاِسْلَامِ}} da iki veya üç elif, iki veya üç. {{Arabi|ح}} sekiz. {{Arabi|نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ}} “Risale-i Nur” Her ikisinde {{Arabi|نُور}} var. “Risale” de {{Arabi|ر , رَبِّهٖ}} deki {{Arabi|ر}} ya mukabildir. Eğer {{Arabi|نُورٍ}} deki tenvin sayılsa {{Arabi|النُّور}} da dahi şeddeli {{Arabi|ن}} sayılır, yine ittihat ederler. {{Arabi|نُورٍ}} den başka {{Arabi|مِنْ به}} doksan yedi ederek, Risale-i Nur’da kalan {{Arabi|ه}}, {{Arabi|ل}}, {{Arabi|س}} iki elif dahi doksan yedi ederek, tam tevafuk eder. Türkçe telaffuzda Risale-i Nur hemze ile okunması zarar vermez.
Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti
[[Maide 15|{{Arabi|قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ}}]]
[[Maide 16|{{Arabi|يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ}}]]
Sure-i Nisa’nın âhirinde [[Nisa 174|{{Arabi|يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبٖينًا}}]] âyeti gibi Risale-i Nur mana ve cifir cihetiyle, mana-yı işarî efradından olduğuna kuvvetli bir karine buldum.
İkinci âyet olan Sure-i Nisa âyeti, Birinci Şuâ olan İşarat-ı Kur’aniye’de, Üstadım işaretini beyan etmiş. Birinci âyet olan Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti hem bunun işaretini teyid ediyor hem de [[Zümer 22|{{Arabi|اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ}}]] âyetinin işaratını tasdik ediyor.
([[Risale:Lemeat%27tan_Sonraki_Mektuplar_(Kastamonu)#Küçük_Hüsrev_Feyzi’nin_Bir_İstihracıdır|Kastamonu Lahikası]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

10.38, 19 Temmuz 2023 tarihindeki hâli

Önceki Ayet: Zümer 21Zümer SuresiZümer 23: Sonraki Ayet

Meali: 22- Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

Kur'an'daki Yeri: 23. Cüz, 460. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Küçük Hüsrev Feyzi’nin Bir İstihracıdır==

(Otuz üçüncü Âyet’ten Hâfız Ali’nin istihracının bir zeyli ve lâhikasıdır.)

Sure-i Zümer’de اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ âyet-i azîmenin mana-yı sarîhinden başka bir mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum.

Çünkü اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ cümlesi, hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî ile bin üç yüz yirmi dokuz (1329) veya sekiz (1328) eder. Demek مَنْ külliyetinde ve فَهُوَ işaretinde dâhil ve medar-ı nazar bir fert, inşirah-ı sadr (Hâşiye[1]) nuruyla başka bir halete girip eski sıkıntıdan kurtulup nurani bir mesleğe giren bir şahsı, eski ve yeni harb-i umumînin gelmeye hazırlanmaları olan o dehşetli tarihe ve o ferdin vaziyetine remzen bakar.

فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ deki نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ kelimesi, Risale-i Nur ismine ve manasına hem cifri hem sureti hem manası tevafuk ettiği gibi اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ cümlesinin de makam-ı cifrîsi gösterdiği tarihte Risale-i Nur’un tercümanı olan Üstadımın –tahkikatımla– aynen vaziyetine tevafuk ediyor.

Çünkü o zamanda harb-i umumînin mebdelerinde, Üstadım eski âdetini vesair ulûm-u felsefeyi ve ulûm-u âliyeyi (اٰليه) bırakıp tam bir inşirah-ı sadırla Risale-i Nur’un fatihası ve birinci mertebesi olan İşaratü’l-İ’caz tefsirine başlayıp bütün himmetini, efkârını Kur’an’a sarf etmeye başladığına tevafuku kavî bir emaredir ki bu asırda o küllî mana-yı işarîde medar-ı nazar bir ferd, Risale-i Nur’un tercümanı ve şakirdlerinin şahs-ı manevîsini temsil eden mümessilidir.

Evet, madem Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan her asırda her ferde hitap eder bir ilm-i muhit ve bir irade-i şâmile ile her şeye bakabilir.

Ve madem ulema-i İslâm’ın ittifakıyla, âyetlerin mana-yı sarîhinden başka işarî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda manaları vardır.

Ve madem يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا gibi hitaplarda her asır gibi bu asırdaki ehl-i iman, asr-ı saadetteki mü’minler gibi dâhildir.

Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir. Kur’an ve Hadîs ihbar-ı gaybî ile ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak için şiddetle haber vermiş.

Ve madem hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî, eskiden beri sağlam bir düsturdur ve kuvvetli bir emare olabilir.

Ve madem Risale-i Nur ve tercümanı ve şakirdleri, iman ve Kur’an hizmetinde parlak ve tesirli vazifeleri gayet ehemmiyet kesbetmiştir.

Ve madem bu büyük âyet, hesab-ı cifirle bu asra ve iki harb-i umumîye bakar. Eski harbin patlamasına ve Risale-i Nur’un zuhuruna tevafuk ettiği gibi manen de gösterir.

Elbette mezkûr hakikatlere ve kuvvetli karinelere binaen bilâ-tereddüt hükmederiz ki: Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi ve tercümanı, bu âyet-i azîmenin mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil ve medar-ı nazar bir ferdidir. Ve bu âyet ona işaret eder. Ve mana-yı remziyle ondan da haber verir. Ve ihbar-ı gayb nevinden bir lem’a-i i’caziyeyi gösterir, denilebilir ve deriz.

Tahlil: Bir ش , iki ر yedi yüz. ف , م , ن , ل iki yüz. ص , د , ه , ا yüz. س , م yüz. İsm-i Celal altmış yedi. İki ل altmış. فَهُوَ doksan bir. لِلْاِسْلَامِ da iki veya üç elif, iki veya üç. ح sekiz. نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ “Risale-i Nur” Her ikisinde نُور var. “Risale” de ر , رَبِّهٖ deki ر ya mukabildir. Eğer نُورٍ deki tenvin sayılsa النُّور da dahi şeddeli ن sayılır, yine ittihat ederler. نُورٍ den başka مِنْ به doksan yedi ederek, Risale-i Nur’da kalan ه, ل, س iki elif dahi doksan yedi ederek, tam tevafuk eder. Türkçe telaffuzda Risale-i Nur hemze ile okunması zarar vermez.

Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti

قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ

يَهْدٖى بِهِ اللّٰهُ

Sure-i Nisa’nın âhirinde يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبٖينًا âyeti gibi Risale-i Nur mana ve cifir cihetiyle, mana-yı işarî efradından olduğuna kuvvetli bir karine buldum.

İkinci âyet olan Sure-i Nisa âyeti, Birinci Şuâ olan İşarat-ı Kur’aniye’de, Üstadım işaretini beyan etmiş. Birinci âyet olan Sure-i Maide’nin on beşinci âyeti hem bunun işaretini teyid ediyor hem de اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ âyetinin işaratını tasdik ediyor.

(Kastamonu Lahikası)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  1. Bu şerh-i sadra münasebettar bir tevafuktur ki Üstadımdan anladım, yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası اَللّٰهُمَّ اشْرَحْ صَدْرٖى لِلْاٖيمَانِ وَ الْاِسْلَامِ münâcatı olmuş.