Yunus 82: Revizyonlar arasındaki fark
("Kategori:Yunus Suresi ''Önceki Ayet: Yunus 81 ← Yunus Suresi → Yunus 83: Sonraki Ayet'' Dosya:Yunus 82.png '''Mea..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:Yunus Suresi]] | [[Kategori:Yunus Suresi]] | ||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Şualar'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:1. Şua'da Geçen Ayetler]] | |||
''Önceki Ayet: [[Yunus 81]] ← [[Kuran:Yunus|Yunus Suresi]] → [[Yunus 83]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[Yunus 81]] ← [[Kuran:Yunus|Yunus Suresi]] → [[Yunus 83]]: Sonraki Ayet'' | ||
13. satır: | 16. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
Yedinci Âyet | |||
[[Yunus 82|{{Arabi|وَ يُحِقُّ اللّٰهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهٖ}}]] şu âyet-i meşhurenin küllî manasının bu zamanda zahir bir mâsadakı Risaletü’n-Nur olduğu gibi lafzullahtaki şeddeli “lâm” bir “lâm” ve {{Arabi|بِكَلِمَاتِهٖ}} deki melfuz “ya” sayılmak şartıyla dokuz yüz doksan sekiz (998) adediyle Risaletü’n-Nur’un dokuz yüz doksan sekiz adedine tam tamına tevafukla, münasebet-i maneviyeye binaen remzen ona bakar. Ve bu remzi latîfleştiren ve kuvvet veren münasebetlerin birisi şudur ki: | |||
Risaletü’n-Nur’un eczaları Sözler namıyla iştihar etmişler. Sözler ise Arapça “kelimat”tır. Ve o kelimat ile Kur’an’ın hakaikini o derece mahz-ı hak ve ayn-ı hakikat olduğunu ispat etmiş ki bu zamanın dinsiz feylesoflarını tam susturuyor. | |||
([[Risale:1._Şuâ#Yedinci_Âyet|1. Şua]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
09.17, 15 Temmuz 2023 tarihindeki hâli
Önceki Ayet: Yunus 81 ← Yunus Suresi → Yunus 83: Sonraki Ayet
Meali: 82- "Suçluların hoşuna gitmese de Allah, sözleriyle gerçeği açığa çıkaracaktır."
Kur'an'daki Yeri: 11. Cüz, 217. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Yedinci Âyet
وَ يُحِقُّ اللّٰهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهٖ şu âyet-i meşhurenin küllî manasının bu zamanda zahir bir mâsadakı Risaletü’n-Nur olduğu gibi lafzullahtaki şeddeli “lâm” bir “lâm” ve بِكَلِمَاتِهٖ deki melfuz “ya” sayılmak şartıyla dokuz yüz doksan sekiz (998) adediyle Risaletü’n-Nur’un dokuz yüz doksan sekiz adedine tam tamına tevafukla, münasebet-i maneviyeye binaen remzen ona bakar. Ve bu remzi latîfleştiren ve kuvvet veren münasebetlerin birisi şudur ki:
Risaletü’n-Nur’un eczaları Sözler namıyla iştihar etmişler. Sözler ise Arapça “kelimat”tır. Ve o kelimat ile Kur’an’ın hakaikini o derece mahz-ı hak ve ayn-ı hakikat olduğunu ispat etmiş ki bu zamanın dinsiz feylesoflarını tam susturuyor.
(1. Şua)