Yasin 39

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden

Önceki Ayet: Yasin 38Yasin SuresiYasin 40: Sonraki Ayet

Meali: 39- Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.

Kur'an'daki Yeri: 23. Cüz, 441. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Şimdi kelimelerin penceresiyle gösterdiği üsluba bak:

Mesela وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ deki كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ kelimesine bak, ne kadar latîf bir üslubu gösteriyor. Şöyle ki: Kamerin bir menzili var ki Süreyya yıldızlarının dairesidir. Kameri, hilâl vaktinde hurmanın eskimiş beyaz bir dalına teşbih eder. Şu teşbih ile semanın yeşil perdesi arkasında güya bir ağaç bulunuyor ki beyaz, sivri, nurani bir dalı, perdeyi yırtıp başını çıkarıp, Süreyya o dalın bir salkımı gibi ve sair yıldızlar o gizli hilkat ağacının birer münevver meyvesi olarak işitenin hayalî olan gözüne göstermekle; medar-ı maişetlerinin en mühimmi hurma ağacı olan sahra-nişinlerin nazarında ne kadar münasip, güzel, latîf, ulvi bir üslub-u ifade olduğunu zevkin varsa anlarsın.

(25. Söz)


Sonra kamere baktım. وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ âyetinin gayet parlak bir nur-u i’cazı ifade ettiğini gördüm. Evet, kamerin takdiri ve tedviri ve tedbir ve tenviri ve zemine ve güneşe karşı gayet dakik bir hesapla vaziyetleri, o kadar hayret-feza, o derece hârikadır ki onu öyle tanzim eden ve takdir eden bir Kadîr’e hiçbir şey ağır gelmez. “Onu öyle yapan her şeyi yapabilir.” fikrini, temaşa eden her bir zîşuura ders verir.

Hem öyle bir tarzda güneşi takip ediyor ki bir saniye kadar yolunu şaşırmıyor, zerre kadar vazifesinden geri kalmıyor. Dikkatle bakana سُبْحَانَ مَنْ تَحَيَّرَ فٖى صُنْعِهِ الْعُقُولُ dedirtiyor. Hususan mayısın âhirinde olduğu gibi bazı vakitte ince hilâl şeklinde Süreyya menziline girdiği vakit, hurma ağacının eğilmiş beyaz bir dalı suretini ve Süreyya bir salkım suretini gösterdiğinden o yeşil sema perdesi arkasında, hayale nurani büyük bir ağacın vücudunu tahayyül ettirir. Güya o ağaçtan bir dalının bir sivri ucu, o perdeyi delmiş, bir salkımıyla beraber başını çıkarmış, Süreyya ve hilâl olmuş ve sair yıldızlar da o gaybî ağacın meyveleri olduğunu hayale telkin eder. İşte كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ teşbihinin letafetini, belâgatını gör.

(3. Mektup)


İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’an-ı Kerîm, bazen bir şeyin müteaddid gayelerinden insanlara ait bir gayeyi zikre tahsis eder. Bu, ihtar içindir, inhisar için değildir. Yani o şeyin gayeleri, zikredilen gayeye münhasır değildir. Ancak o şeyin nizam ve intizam ve sair faydalarına insanın nazar-ı dikkatini celbetmek için insanlara râci o faydayı zikrediyor.

Mesela

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ

لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنٖينَ وَالْحِسَابَ

âyet-i kerîme ile zikredilen fayda, takdir-i kamerin binlerce faydalarından biridir. Yoksa takdir-i kamer bu faydaya münhasır değildir. Yani kamer, yalnız bu gaye için değildir. Bu gaye onun gayelerinden biridir.

(Onuncu Risale, Mesnevi-i Nuriye)


Bu kıymettar risalenin münderecatından şems gibi nurlu, kamer gibi parlak bir misali şudur: Kur’an-ı Hakîm, kâinattaki insana râci ve menfaatli olan eşyayı ihtar için zikrediyor. Yoksa Kur’an-ı Hakîm’in o beyanatı yalnız o faydasına inhisar etmiyor. Çünkü insan kendisiyle alâkası olan ve faydası dokunan bir zerreye, kendisi ile alâkası olmayan bir şemsten ziyade ehemmiyet verir. Mesela

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ

لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنٖينَ وَالْحِسَابَ

Yani kamerin küre-i arz etrafında devrinin Cenab-ı Hak tarafından takdir edilmesinin pek çok hikmetlerinden bir hikmeti de beşerin günlerini, aylarını, senelerini hesap etmesi, bilmesidir. Yoksa kamerin takdiri, bizce çok lüzumlu bulunan bu faydasına inhisar etmez. Hâlık-ı Zülcelal’in esmasına âyinedarlık eden binler hikmetleri daha var.

(Fihrist, Mesnevi-i Nuriye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]