Osman Nuri Tol

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Thumb
Thumb

Osman Nuri Tol Ankara’da Nurları Neşretmek Nimet-i Uzmasına Nâil Olmuş Büyük Bir Âlim ve Ehl-i Kalp Bir Zattır. Ankara'da 25 sene Millî Müdafaa Müftülüğü yapmıştır. Alay Müftülerinin sonuncusudur. Emekli olduktan sonra da Ankara'da ikamet etmiş ve evinde İmani-İslami dersler yapmıştır. Derslerine katılanlar arasında Büyükelçiler, Genel Müdürler, Hâkimler ve Generaller vardı. Fevzi Çakmak da hayatının sonlarına doğru sohbetlerine katılmıştır. Milli Müdafaa sıralarında tanıştığı Bediüzzaman hazretlerine karşı çok büyük dostluğu ve takdiratı vardı. Bediüzzaman hakkında "Bu asrın şeyh-i ekber Muhyiddin Arabî'si, Şah-ı Nakşibendi-i Kudsî'si ve Sultan Abdülkadir'i Bediüzzaman'dır" derdi. 1944 Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararı konusunda büyük gayretleri olmuştur. Üstad ile karşılıklı mektuplaşmaları olmuş, kendi evine bitişik bir ev hazırlayıp tefriş etmiş ve Said Nursi Hazretlerini Ankara'ya bu eve davet etmiştir.[1][2] .

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Vaiz/Müftü Osman Nuri

Doğum Yeri ve Tarihi: 1885[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: 01.10.1955[1]

Kabrinin Yeri: Cebeci Asri Mezarlığı, 128 Ada, 144 Parsel

Harita Konumu: [1]

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Üstad İstanbul'dayken Mustafa Kemal dahil 18 farklı kişi kendisini Ankara'ya davet ettiğinde bu davetlere icabet edip etmemek hususunda İstanbul’daki ikametgâhında istişare ettiği kişiler arasında Osman Nuri de vardır. Daha sonra Emirdağ'da Üstad'ı ziyaret etmiştir.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Ankara’da Nurları Neşretmek Nimet-i Uzmasına Nâil Olmuş Büyük Bir Âlim ve Ehl-i Kalp Bir Zatın Üstada Yazdığı Bir Mektuptur

Sahibü’l-ihlas ve’n-nur ve’l-kemali ve’l-irşad mücahid-i ekber Bedîüzzaman Hazretleri!

Meydan-ı ibtila ve imtihana lillah ve fillah için atıldığınız andan bu ana kadar hukukullah ve hukuk-u ibadın müdafaa ve muhafazasına leyl ve nehar, Hak ve halk huzurunda, zatınıza has kudret-i ilmiye ve kemaliye ve nuriye ve irşadiyelerinizle fevkalâde ağır şerait dairesinde lâyenkatı’ denecek derece sa’y ü gayret ve himmetle çalıştığınıza; melek, felek, arş, kürsî, levh, kalem, arz, semavat, âlem-i kevn, ins ve cin ve hariçteki ehl-i insan ve İslâm ve bu abd-i âciz “Eşhedü billah ilâ âhiri’d-devran” şahid-i daimî ve ebedîyiz.

Sahibü’n-nur olan Bedîüzzamanımız! Zat-ı nuriyelerinizin, abd-i âciz can ü gönülden dostunuzum. Bu dostluğum gelip geçici, zevale mahkûm dostluklardan değildir. Âlem-i manada, bezm-i ezel-i elestüdeki fıtrat-ı zatiyelerimizden müntakil dostluk olduğu gibi âlem-i şuhudumuzda bir yarım asra takarrub buyuran etvar ve akval ve harekât ve sekenatınızdan ve bu müddet zarfında devr-i istibdat ve meşrutiyet ve cumhuriyette birbirinden beter ibtila ve imtihan ve çilelerinizden ve tevarih-i muhtelifede a’zamî ağır şerait dairesinde Divan-ı Harp ve sair muhakemelerinizden ve meydan-ı gazâlarda harb ve darbler ve meydan-ı ilimde akran ve emsalinize faik mübahasat ve münakaşat-ı ilmiye ve intişar buyuran âsâr-ı celile ve cemilelerinizden, ihlasa makrun a’mal-i saliha ve efkâr-ı nuriyelerinizden; cihad-ı asgar ve ekberlerinizin seyir ve temaşa ve tilavetinden aldığım ders-i ibret ve hikmetler, zat-ı ekmelinize olan kadîm dostluğumu her an arttırdı, son derece tarsin ve tahkim buyurdu; aşka, vecde getirdi.

Bu aşk ve şevk ile Sultan Hamid zamanından beri zatınızın ve Nur talebelerinizin hukuk-u umumiye ve hususiyelerinizin hasbeten lillah müdafaa ve muhafaza ve himayesi için yakından uzaktan, karınca kudretince, dostluk vecibelerini manen maddeten îfada kusur etmemeye a’zamî çalıştım, çalışıyorum ve çalışacağım. Bu halime Hak ve halk ve Nur talebelerinizin bir kısm-ı mühimmi âgâhtırlar.

İnşâallah avn-i Hak ve imdad-ı Muhammediye ile ve cihad-ı asgar ve ekberdeki fî zamaninâ bîmisal aşk-ı ihlasiyelerinizle, kariben hak galip, bâtıl mağlup olur. Âlem-i insaniyet, İslâmiyet’e inkılab ve medeniyet-i Muhammediye bütün şaşaasıyla tulû buyurur; ins ve cin, melek ve felek hep birlikte iyd-i ekber eyleriz. Hâssaten bu cihan-şümul bayramımızı doya doya ve kana kana kemal-i sıhhat ve âfiyetle seyir ve temaşalarınızı, rahmet-i İlahiyeden maa-aile duada berdevamız. Cenab-ı Hak,dergâh-ı uluhiyetinde dualarımızı Habib-i Kibriya hürmetine müstecab buyursun, âmin sümme âmin!

Pek mübarek kalbî, ruhî, sırrî dostum! Bilmem, abd-i âcizi hatırladınız mı? Her ihtimale karşı hatırlatayım: Yurdun her tarafında mücahede-i milliye devam ederken zat-ı hakîmanelerine, Ankara’da mücahede-i milliyeye birlikte devamı mutazammın, muhtelif eşhastan on sekizi mütecaviz davetnameler geldiği zaman, bu davetlere icabet edip etmemek hususunda İstanbul’da ikametgâhınızda beynimizde takarrur eden günde buluşarak istişare buyurduğunuz alay müftülerinden dost-u kadîminiz Ankaralı Osman Nuri’yim. Son zamanlarda Millî Müdafaa Vekaleti Müftülüğüne tayin olundum. Yirmi beş seneye karib burada müftülük yaptım. Üç sene evvel tekaüd oldum. Şimdi Ankara’da evimde ikamet ediyorum. Zatınıza ve ehl-i insan ve İslâm’a leyl ve nehar dua ile imrar-ı hayat eyliyorum. En büyük emelim ve arzum; ölmeden evvel, dünya gözüyle zatınızı görmek ve ziyaret etmek, hasbeten lillah bir sohbetinizde bulunmaktır. Bunu can ü gönülden arzu eyliyorum.

Azizlerin azizi azizim! Kemal-i tazimat ve tekrimatla zat-ı hakîmanelerinizi ve talebe-i nuriyelerinizi aşk ve şevk ile selâmlar ve hatırlar, iki cihanda aziz olmalarını ve olmanızı Hak Teâlâ ve Takaddes Hazretlerinden tazarru ve niyaz eyleriz. Pek mübarek ellerinizden hasret ve iştiyakla takbil eyler, dua-yı ihlasiyelerini ve cevab-ı savablarınızı bekler, Allah’a emanet eylerim, bizim bir tane Sahibü’n-nur ve’l-azm ve’l-irade ve’l-irşad Efendimiz Hazretleri.

اَلْبَاقٖى هُوَ اللّٰهُ

Yâr-ı gârınız, münteha-yı zirve-i hiçîde biricik abd-i gubar

Osman Nuri

(Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı)


Aziz kardeşim!

Risale-i Nur’un avukatı Ziya’yı bizim tarafımızdan hem çok teşekkür hem tebrik ediniz. Çoktan beri ruhuma ihtar edilmiş ki Ziya namında birisi, Risale-i Nur namına büyük bir hizmet edecek. Bu mesele gösterdi ki o Ziya, bu Ziya’dır. Bizleri ebede kadar minnettar eyledi. Mahkemede zabıt kâtibi ve azadan Hasnâ Hanım ve sorgu hâkimi gibi vicdanlı zatlara teşekkür ederiz. Ve onları unutmayacağımı bilhassa başta Müftü Osman, Hasan Feyzi olarak çok ehemmiyetli kardeşlerime selâmımızı ve minnettarlığımızı bildiriniz. Ve hâkim-i âdil olan zata, Risale-i Nur’un ekser eczalarını ona hediye etmek için yazdırmayı karar verdiğimi söyleyiniz. Ve Risale-i Nur’un fahrî avukatı Ziya’ya; kısm-ı mühimmini yazdırıp ona hediye etmek niyetindeyim.

(Emirdağ Lahikası 1)


Râbian: Alamescid imamı faal kardeşimiz İbrahim Edhem’in kendi sisteminde tam Nurcu olarak bulduğu Vaiz Ali Şentürk’ün ve Vaiz Osman Nuri’nin samimi ve fedakârane ve Nur hizmetinde azimkârane mektuplarında arzu ettikleri tarzda has şakirdler dairesinde kabul olmuşlar. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin, âmin! Ali Şentürk’ün mektubunda ismi bulunan müfti-i belde Ali Rıza’ya pek çok selâm edip Ali Rıza namındaki çok ehemmiyetli kardeşlerimizin içinde Nur dairesine girdiğini ve çoklara hüsn-ü misal olacağını tebliğ ediniz.

(Emirdağ Lahikası 1)


Sâniyen: Benim namıma gelen mektuplara Medresetü’z-Zehra erkânları münasip tarzda benim bedelime cevap vermelerini onlara havale ediyorum. Ezcümle, Ankara’da Osman Nuri kardeşimiz oranın bir Hasan Feyzi’si hükmünde Nurlara tesirli hizmet ve benim için hanesi yanında bir menzil yapması ve hastalığım zamanında güya hastalığımın tahfifine Hasan Feyzi gibi yardım eder gibi kendi hastalığına memnun olmasına çok minnettarım. Fakat kitaplarımızı mahkemeden almadığımızdan burada bekliyorum. Kur’an’ımızı ve bazı mecmualarımızı tab zamanında orada bulunmak istiyorum. Fakat şimdi burada çok lüzumlu işler olduğundan gidemiyorum, gücenmesin. Eğer o, orada olmasa idi benim gitmem lâzımdı. Fakat o, bana ihtiyaç bırakmıyor. Allah razı olsun, hizmet-i Nuriyede onu muvaffak etsin.

(Emirdağ Lahikası 2)


Aziz, sıddık kardeşim Osman Nuri!

Madem Cenab-ı Hak, senin kudsî niyet ve ihlasınla Ankara’da en mühim genç Saidleri senin etrafına toplatmış. Madem Ankara’da benim bulunmamı lüzumlu görüyorsunuz. Ben de şimdi nafakamla tedarik ettiğim nüshalarımı, o küçük Medrese-i Nuriyeme benim bedelime gönderiyorum. Onların adedince Saidler, seninle komşu olurlar.

Hem fedakâr evladın çok fevkinde sadakatle şimdiye kadar hizmetleriyle her biri birer genç Said olarak beş on Abdurrahmanlarım hükmünde Sungur, Ceylan, Tillolu Said, Salih, Abdullah, Ahmed, Ziya gibi genç ve çalışkan Saidleri senin yanına hem benim vekilim hem senin talebelerin olarak benim bedelime o küçücük Medrese-i Nuriyeye nezaret ve bir nevi dershane olarak reyinize bırakıyorum.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşiniz Said Nursî

(Emirdağ Lahikası 2)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 Ağabeyler Anlatıyor, Ömer Özcan
  2. Son Şahitler, Necmeddin Şahiner