Keçeci Şeyh Mustafa

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
19.33, 13 Şubat 2018 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 7336 numaralı sürüm

Benzer isimli bir nur talebesi için Şeyh Mustafa sayfasına bakın

Keçeci Şeyh Mustafa oğlu Mehmed Zühdü ile birlikte kendi medresesinde çocuklara hem Kur'an hem de Risale-i Nur dersi veren Isparta nur talebelerindendir. Bu hizmetlerinden dolayı evladıyla birlikte defalarca tevkif edilirler.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: Keçeci Şeyh Mustafa Efendi, İmamoğlu

Doğum Yeri ve Tarihi: Isparta, 1863[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: 1934[1]

Kabrinin Yeri: Isparta Sermet Mahallesi mezarlığı[1]

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Mehmed Zühdü, babası Şeyh Mustafa'ya 'Barla'ya bir hoca gelmiş, insanın kalbindekileri biliyormuş. Biz de ziyaretine gitsek' dediğinde 'Bırak elin Kürd'ünü!' diye itiraz edermiş. Baba-oğul bir gün gül bahçesine çalışmaya giderler. Bir bülbül Şeyh Mustafa'nın cübbesinin koluna girer, Şeyh Mustafa onu yakalayamaz. Bu olaydan sonra Şeyh Mustafa oğlu Mehmed Zühdü'ye 'Barla'daki hocayı ziyarete gidelim' der. Ertesi gün Barla'ya vardıklarında Üstad onları dış kapıda karşılar, hoş geldiniz dedikten sonra 'Kardeşim Mustafa! Daha dün sizinle beraber idik' der. Ehl-i kalb olan Şeyh Mustafa'da şimşekler çakar. Ani bir değişiklik olur. Üstad. 'Sizi Risale-i Nur talebeliğine kabul ettim' der ve Risale-i Nur hizmetlerinden bahseder. 'Zararın neresinden dönerseniz kârdır' der ve onlara bazı risaleler vererek bunları yazmalarım ister. Bundan sonra baba-oğul aşk ve şevkle Kur an ve imana hizmet yarışına girişirler. Evlerini medrese gibi kullanmaya başlarlar.[1]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

(Hüsrev’in fıkrasıdır.)

Aziz Üstadım!

Cemaziye’l-âhir ayında vuku bulan وَاِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ âyetinin ifade ettiği hâlâtın bir numunesini izah eden hâdisat-ı semaviye ile Kur’an’ın semasında parlayan lafza-i Celal yıldızlarının acib ve tatlı tevafuklarını ders veren o kıymettar mektubunuzu, Hâfız Ali kardeşimiz de dâhil olduğu halde Re’fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü, Keçeci Mustafa Efendi ve ağabeyim Ali Efendi ile beraber okuduk. O gece meclisimiz pek tatlı idi. Hâdisat-ı semaviyeyi hayret ve taaccüble ve pek büyük bir sevinçle karşılayarak Mele-i A’lâ’nın bayramlarına biz de iştirak etmiştik.

(Barla Lahikası)


Başta Hüsrev, Bekir Bey, Rüşdü, Hâfız Ahmed, Sezai, Keçeci Şeyh Mustafa, Tenekeci Mehmed Efendi gibi has kardeşlerinize selâm ve dua ediyorum.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşiniz Said Nursî

(Barla Lahikası)


Hâfız Ahmed Efendi On Dokuzuncu Mektup’u yazacaktı, acaba başladı mı? Ona çok selâm ediyorum. Yazı hizmeti ehemmiyetlidir, kaç cihette ibadettir. Senin mübarek hanenizdeki masumlara dua ediyorum ve malûm ders arkadaşlarına çok selâm ediyorum. Keçeci Şeyh Mustafa Efendi bazı risaleleri yazıyordu. İnşâallah böyle kudsî hizmete öyle mübarek zatlar iştirak ederler. Ona da bilhassa selâm ediyorum ve duasını istiyorum. Hacı İbrahim Efendi ve Bedreddin’i, Re’fet’i tahattur ettikçe ekseriyetle onları hatırlıyorum. Onlara da bilhassa selâm ediyorum.

Kardeşiniz Said Nursî

(Barla Lahikası)


Diğer bir rüyada Keçeci Mustafa Efendi’nin hafidi Bekir yine hâdise-i elîmeden bir iki gün sonra görüyor ki: Güneş kıble tarafından çıkıyor. Şuâatı içinde güneş yüzünde Risale-i Nur nâşirinin sureti temessül edip aynen güneşin kursunda görünüyor.

(Sikke-i Tasdik-i Gaybi)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 1,3 1,4 Isparta kahramanları, Himmet Koçoğlu