Enver Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Kabri Yahya Efendi Dergahında Olanlar Kategori:Şahıs thumb|left '''Enver Paşa''' 1. Dünya savaşında İran ve Irak cephelerinde savaşmış Kut'ül Ammare zaferi kumandanı Osmanlı askeridir. 1. Dünya savaşında 6. Ordu komutanı olarak Irak Cephesi'nde Kut'ül Ammare kasabasında 4 general, 481 subay ve 13100 erden oluşan İngiliz ordularını teslim aldı. Bu, İngiltere askeri tarihindeki en..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 10 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Kabri Yahya Efendi Dergahında Olanlar]]
[[Kategori:Kabri İstanbul Abide-i Hürriyet Tepesinde Olanlar]]
[[Kategori:Şahıs]]
[[Kategori:Şahıs]]
[[Dosya:Enver Paşa profil.jpg|thumb|left]]
[[Dosya:Enver Paşa profil.jpg|thumb|left]]
'''Enver Paşa''' 1. Dünya savaşında İran ve Irak cephelerinde savaşmış Kut'ül Ammare zaferi kumandanı Osmanlı askeridir. 1. Dünya savaşında 6. Ordu komutanı olarak Irak Cephesi'nde Kut'ül Ammare kasabasında 4 general, 481 subay ve 13100 erden oluşan İngiliz ordularını teslim aldı. Bu, İngiltere askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi olarak tanımlayan tarihçiler vardır. Kurtuluş Savaşında Sovyetler Birliği'nin Millî Mücadele'ye desteğini sağlamakla görevlendirildi ve Moskova'ya giderek Sovyet yönetimi tarafından TBMM Hükûmeti'ne gönderilen külçe altınları ve silahları getirdi. Bediüzzaman 1. Dünya savaşında doğuda gönüllü alay komutanı olarak çarpışırken mühim talebesi Molla Habib'in vasıtasıyla Halil Paşa ile muhaberede bulunduğu Tarihçe-i Hayat'ta bahsedilir.<ref name='a'>https://tr.wikipedia.org/wiki/Enver_Pa%C5%9Fa</ref>  
'''Enver Paşa''' Osmanlı imparatorluğu'nun son yıllarında etkin olan Osmanlı askeri ve siyasetçidir. Harp akademisinden mezun oldu. Balkan ve Trablusgarp savaşlarında yararlılıklar gösterdi. İttihat ve terakkinin önde gelen asker üyelerinden oldu ve Meşrutiyeti savundu. İttihat ve Terakkinin babali baskınıyla iktidara gelmesini sağladı, daha sonra savunma bakanı oldu. Osmanlı devleti'nin I. Dünya Savaşı'na Almanların yanında girmesinde büyük rol oynadı ve savaş yıllarında Harbiye nazırı ve başkumandan vekilliği yaptı. Sarıkamış harekatı mağlubiyetle sonuçlandı. Kut'ül Ammare zaferi üzerine orgeneralliğe terfi etti. Osmanlı I. Dünya Savaşında yenilince kaçtığı yurtdışında İttihat ve Terakki'yi yeniden organize etmeye çalıştı. Kurtuluş savaşına katılma isteği kabul edilmedi. Rusya'ya karşı bağımsızlığını kazanmaya çalışan Türk halklarına yardım etmek için gittiği Orta Asya'da Rus ordusuyla girdiği bir çarpışmada şehit düştü.<ref name='a'>https://tr.wikipedia.org/wiki/Enver_Pa%C5%9Fa</ref>  
 
Bediüzzaman I. Dünya savaşında ordu baş kumandanı Enver Paşa'nın büyük takdiri altında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak Ruslara ve Ermenilere karşı mücadele etti. Enver Paşa Bediüzzaman'ın bu savaşta avcı hattında telif ettiği Kur'an tefsiri İşaratül İ'caz'ı da fevkalade takdir ettiğinden 1919'da basılırken kağıt masrafını bizzat karşıladı. Bediüzzaman Hazretleri 2,5 yıl süren esaretten İstanbul'a döndüğünde Enver Paşa onunla çok yakından ilgilendi ve Harbiye Nezareti kanalıyla üç aylık, ellişer altın liradan yüz elli lira ve ayrıca Harbiye Nezareti adına ordunun iftiharlı bir harb madalyası takdim edilmesinde, Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye azalığına seçilmesinde, ilmiye sınıfının en yüksek ikinci rütbesi olan "mahreç mevleviyeti" payesinin verilmesinde rol oynadı ve kalacak yer temini konusunda yardımcı oldu.<ref>https://sorularlarisale.com/enver-pasanin-said-nursiye-bir-madalya-verdigi-seklindeki-rivayetler-uydurulmus-bir-iddiadir-gercek-degildir-diyenlere</ref><ref>Mufassal Tarihçe-i Hayat s. 443-445</ref> Bediüzzaman, İttihatçıların büyük ekseriyeti, özellikle Enver ve Niyazi Beyler hakkında hüsn-ü zanda bulunmakla beraber iktidarlarında onlara hem yol gösterici olmuş hem de gereken yerde eleştirmiştir. Hüsn-ü zannının sebebi sorulduğunda "Mümkün olduğu derecede sû-i zan ettiğiniz için, ben hüsn-ü zan ederim. Eğer öyle ise, zaten iyi. Yoksa, ta öyle olsunlar; yol gösteriyorum" şeklinde karşılık vermiştir. "Sen Selanik’te İttihat ve Terakkî ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın" şeklinde sorulan soruya ise "Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, Enver Bey gibi adamlarla şimdi de müttefikim; lakin bazıları bizden ayrıldılar, bataklık yoluna saptılar. Hamiyetlerinde şüphem yoktur, fakat mukabillerinde garaz hissettiler; onlar da, tabiî, garaza ittiba ettiler." cevabını vermiştir.


==Şahsi Bilgiler==
==Şahsi Bilgiler==
17. satır: 19. satır:


==Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri==
==Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri==
Bediüzzaman Hazretleri 2,5 yıl süren esaretten İstanbul'a döndüğünde Enver Paşa İstanbul'da onunla çok yakından ilgilendi ve görüştüler.


==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
44. satır: 48. satır:
Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hıffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antranik ile beraber [[Enver Paşa|Enver]]'e, [[Eleftherios Venizelos|Venizelos]] ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.
Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hıffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antranik ile beraber [[Enver Paşa|Enver]]'e, [[Eleftherios Venizelos|Venizelos]] ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.


([[Risale:Sünuhat#10._Sual|Sünuhat]])
----
Müellifin küçük kardeşi merhum Molla Abdülmecid Efendi Diyarbekir'de tebyiz edip yazdığı nüshayı yanında muhafaza etmiş, sonra Hz. Üstad'ın 1918 yazında Rusya'dan firar edip İstanbul'a geldiğinde, o günün Osmanlı Devleti Harbiye Nâzırı merhum şehid [[Enver Paşa]] tarafından son derece ihtiram ile karşılanmış ve İşarat-ül İ'caz'ın tab' kağıdını kesesinden temin ederek hediye etmiştir.


Bu mevzuda Hazreti Müellif 1935 senesinde açılan Eskişehir Mahkemesi müdafaanemesi olan "Yirmiyedinci Lem'a" risalesinde, temyiz mahkemesine gönderdiği layihada aynen şöyle demektedir:


([[Risale:16._Mektup#Yedinci_Sebep|16. Mektup]])
"...ve cephe-i harpte yazdığı ve şimdi müsadere edilen "İşarat'ül İ'caz" o zamanın Başkumandanı olan [[Enver Paşa|ENVER PAŞA]]'ya o derece kıymetdar görünmüş ki; kimseye yapmadığı bir hürmetle, istikbaline koştuğu ve o yadigar-ı harbin hayrına, şerefine hissedar olmak fikriyle İşarat-ül İ'caz'ın tab'ı için kâğıdını vererek ..." (*<ref>Mustafa Gül yazısı -ilk teksir- Osmanlıca Lem'alar sh: 853 (Mütercim)</ref>)
 
([[Risale:Mütercimin_İzahları_(İ.İ._Badıllı)#İşarat-ül_İ'cazın_Tebyiz_ve_Tab'ı|İşaratül İ. (Badıllı)]])
----
----
VEHİM: Sen Selânik'te İttihad ve Terakki ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın?..


İrşâd: Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, [[Enver Paşa|Enver Bey]] gibi adamlarla şimdi de müttefikim. Lâkin bazılar bizden ayrıldılar. Bataklık yoluna saptılar. Hamiyetlerinde şüphem yoktur.. Fakat mukabillerinde garaz hissettiler. Onlar da tabiî garaza ittiba' ettiler. Şimdi İttihad-ı Muhammedî ünvanı altına girmek ve ahalinin tenvîr-i efkârına hizmet etmek için Şeriât onları dâvet eder. Fikrimce birçok ehl-i hamiyet inkılabımızı kanlı zannettiğinden; ağraz-ı nefsaniyeden kin ve husûmet ve inad gibi manevî silahları tedârik etmişti. Şimdi inkılâb kansız olduğundan ve bazı ehl-i garazın onların ağrazını uyandırdıklarından; o mânevi silahlar ki, Meşrutiyetin istihsaline sebep iken, şimdi ahlâk-ı rezîle ve fikr-i intikama tahavvül ile meşrutiyet aleyhine müdhiş bir silah olmuş. Ben hamiyetli ve dindar adamlarla daima beraberim. Ben Selânik'te Meydan-ı Hürriyette okuduğum nutuk ile i'lân ettiğim mesleğimi şimdi de onu takib ediyorum.. Ki İ'lâ-yı şevket-i İslâmiye ve İ'lâ-yı Kelimetullahın vasıtası olan Meşrûta-i meşru'ayı Şeriat dairesinde idamesine çalışıyorum.


 
([[Risale:Makaleler_(Asar-ı_Bediiyye)#On_Beşinci_Vehim|Makaleler (Asar-ı Bediiyye)]])
([[Risale:16._Mektup#Yedinci_Sebep|16. Mektup]])


==İlgili Resimler/Fotoğraflar==
==İlgili Resimler/Fotoğraflar==


[[Dosya:Enver Paşa kabir.jpg]]
[[Dosya:Enver Paşa kabir.jpg]]
[[Dosya:Madalya.jpg]]
Dönemin Harbiye Nazırı (Milli Savunma Bakanı) ve Başkumandan Vekili Enver Paşa tarafından Sultan V. Mehmed Reşâd adına cephede gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle Bediüzzaman'a verilen harp madalyası (Halen Bediüzzaman'ın kardeşi Abdülmecid Ünlükul'un torunu Şeyda Ünlükul'un nezaretindedir)


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==
61. satır: 76. satır:
* [[Halil Kut]]: Enver Paşa'nın kendisinden bir yaş küçük amcası.
* [[Halil Kut]]: Enver Paşa'nın kendisinden bir yaş küçük amcası.
* [[Tahir Cevdet Belbez|Cevdet Paşa]]: Bediüzzaman'ın konağında 15 sene kaldığı Van valisi Tahir Paşa'nın yine Van valiliği yapmış oğlu ve Enver Paşa'nın eniştesi.
* [[Tahir Cevdet Belbez|Cevdet Paşa]]: Bediüzzaman'ın konağında 15 sene kaldığı Van valisi Tahir Paşa'nın yine Van valiliği yapmış oğlu ve Enver Paşa'nın eniştesi.
* [[Resneli Niyazi Bey]]: Bediüzzaman'ın bir makalesinde Enver Paşa ile birlikte kendisinden bahsettiği İttihat ve Terakki cemiyetine mensup Osmanlı askeri.


==Kaynakça==
==Kaynakça==

21.03, 5 Mayıs 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Enver Paşa Osmanlı imparatorluğu'nun son yıllarında etkin olan Osmanlı askeri ve siyasetçidir. Harp akademisinden mezun oldu. Balkan ve Trablusgarp savaşlarında yararlılıklar gösterdi. İttihat ve terakkinin önde gelen asker üyelerinden oldu ve Meşrutiyeti savundu. İttihat ve Terakkinin babali baskınıyla iktidara gelmesini sağladı, daha sonra savunma bakanı oldu. Osmanlı devleti'nin I. Dünya Savaşı'na Almanların yanında girmesinde büyük rol oynadı ve savaş yıllarında Harbiye nazırı ve başkumandan vekilliği yaptı. Sarıkamış harekatı mağlubiyetle sonuçlandı. Kut'ül Ammare zaferi üzerine orgeneralliğe terfi etti. Osmanlı I. Dünya Savaşında yenilince kaçtığı yurtdışında İttihat ve Terakki'yi yeniden organize etmeye çalıştı. Kurtuluş savaşına katılma isteği kabul edilmedi. Rusya'ya karşı bağımsızlığını kazanmaya çalışan Türk halklarına yardım etmek için gittiği Orta Asya'da Rus ordusuyla girdiği bir çarpışmada şehit düştü.[1]

Bediüzzaman I. Dünya savaşında ordu baş kumandanı Enver Paşa'nın büyük takdiri altında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak Ruslara ve Ermenilere karşı mücadele etti. Enver Paşa Bediüzzaman'ın bu savaşta avcı hattında telif ettiği Kur'an tefsiri İşaratül İ'caz'ı da fevkalade takdir ettiğinden 1919'da basılırken kağıt masrafını bizzat karşıladı. Bediüzzaman Hazretleri 2,5 yıl süren esaretten İstanbul'a döndüğünde Enver Paşa onunla çok yakından ilgilendi ve Harbiye Nezareti kanalıyla üç aylık, ellişer altın liradan yüz elli lira ve ayrıca Harbiye Nezareti adına ordunun iftiharlı bir harb madalyası takdim edilmesinde, Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye azalığına seçilmesinde, ilmiye sınıfının en yüksek ikinci rütbesi olan "mahreç mevleviyeti" payesinin verilmesinde rol oynadı ve kalacak yer temini konusunda yardımcı oldu.[2][3] Bediüzzaman, İttihatçıların büyük ekseriyeti, özellikle Enver ve Niyazi Beyler hakkında hüsn-ü zanda bulunmakla beraber iktidarlarında onlara hem yol gösterici olmuş hem de gereken yerde eleştirmiştir. Hüsn-ü zannının sebebi sorulduğunda "Mümkün olduğu derecede sû-i zan ettiğiniz için, ben hüsn-ü zan ederim. Eğer öyle ise, zaten iyi. Yoksa, ta öyle olsunlar; yol gösteriyorum" şeklinde karşılık vermiştir. "Sen Selanik’te İttihat ve Terakkî ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın" şeklinde sorulan soruya ise "Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, Enver Bey gibi adamlarla şimdi de müttefikim; lakin bazıları bizden ayrıldılar, bataklık yoluna saptılar. Hamiyetlerinde şüphem yoktur, fakat mukabillerinde garaz hissettiler; onlar da, tabiî, garaza ittiba ettiler." cevabını vermiştir.

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri: İsmail Enver

Doğum Yeri ve Tarihi: İstanbul, 23 Kasım 1881 veya 6 Aralık 1882[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: Çeğen köyü, Türkistan, Rusya (bugünkü Tacikistan), 4 Ağustos 1922[1]

Kabrinin Yeri: Abide-i Hürriyet Tepesi, Şişli, İstanbul (cenazesinin Tacikistan'dan buraya taşınma tarihi: 4 Ağustos 1996)

Harita Konumu: [1]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Bediüzzaman Hazretleri 2,5 yıl süren esaretten İstanbul'a döndüğünde Enver Paşa İstanbul'da onunla çok yakından ilgilendi ve görüştüler.

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi namındaki matbu eski müdafaatımı görenlerin tasdikiyle; 31 Mart Hâdisesi’nde, bir nutuk ile isyan etmiş sekiz taburu itaate getiren ve bir zaman gazetelerin yazdıkları gibi İstiklal Harbi’nde Hutuvat-ı Sitte namında bir makale ile İstanbul’daki efkâr-ı ulemayı, İngiliz aleyhine çevirip harekât-ı milliye lehinde ehemmiyetli hizmet eden ve Ayasofya’da binler adama nutkunu dinlettiren ve Ankara’daki Meclis-i Mebusanın şiddetli alkışlamasıyla karşılanan ve yüz elli bin banknot –yüz altmış üç mebusun imzasıyla– medrese ve dârülfünuna tahsisatı kabul ettiren ve Reisicumhurun hiddetine karşı divan-ı riyasette (Hâşiye[4]) kemal-i metanetle fütur getirmeyerek mukabele edip namaza davet eden ve Dârülhikmeti’l-İslâmiyede hükûmet-i İttihadiyenin ittifakıyla hikmet-i İslâmiyeyi Avrupa hükemasına tesirli bir surette kabul ettirmek vazifesine lâyık görünen ve cephe-i harpte yazdığı ve şimdi müsadere edilen İşaratü’l-İ’caz, o zamanın baş kumandanı olan Enver Paşa’ya o derece kıymettar görünmüş ki kimseye yapmadığı bir hürmetle istikbaline koştuğu o yadigâr-ı harbin hayrına, şerefine hissedar olmak fikriyle, İşaratü’l-İ’caz’ın tabı için kâğıdını vererek müellifinin harpteki mücahedatı takdirkârane yâd edilen bir adam; böyle âdi bir beygir hırsızı veyahut kız kaçırıcı ve bir yankesici gibi en aşağı bir cinayetle kendini bulaştırıp izzet-i ilmiyesini ve kudsiyet-i hizmetini ve kıymettar binler dostlarını rezil edip sukut edemez ki siz onu bir senelik ceza ile mahkûm edip âdi bir keçi, koyun hırsızı gibi muamele edesiniz.

(Tarihçe-i Hayat)


Adem-i müracaatımın sebeplerinden sekizincisi: “Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz bir adâvet olduğu” kaidesince, âdil olan kader-i İlahî, lâyık olmadıkları halde meylettiğim şu ehl-i dünyanın zalim eliyle beni tazip ediyor. Ben de bu azaba müstahakım deyip sükût ediyorum.

Çünkü Harb-i Umumî’de Gönüllü Alay Kumandanı olarak iki sene çalıştım, çarpıştım. Ordu Kumandanı ve Enver Paşa takdiratı altında kıymettar talebelerimi, dostlarımı feda ettim. Yaralanıp esir düştüm. Esaretten geldikten sonra Hutuvat-ı Sitte gibi eserlerimle kendimi tehlikeye atıp İngilizlerin İstanbul’a tasallutu altında, İngilizlerin başlarına vurdum. Şu beni işkenceli ve sebepsiz esaret altına alanlara yardım ettim. İşte onlar da bana, o yardım cezasını böyle veriyorlar. Üç sene Rusya’da esaretimde çektiğim zahmet ve sıkıntıyı, burada bu dostlarım bana üç ayda çektirdiler.

(16. Mektup)


Bu kırk sene zarfında bu vatana ve millete hiç zarar etmeyip pek çok menfaati dokunan; ezcümle Mart İhtilali’nde isyan eden sekiz taburu bir nutukla itaate getiren ve çok zabitleri kurtaran ve harekât-ı milliyede Hutuvat-ı Sitte Risalesi ile ulemayı ve Şeyhülislâmı, İstanbul’u işgal eden ecnebi taraftarlığından kurtaran ve Eski Harb-i Umumî’de merhum Enver Paşa’nın çok takdir ve tahsini ile fedakârane hizmet eden ve üç dehşetli kumandanlar ona hiddet ettikleri halde ilişmeye cesaret edemeyen ve gizli zındıkların iftiralarına binaen kanunlar onu mes’ul ettiği halde, üç mahkeme onun takip ettiği hakikate karşı mağlup olup mahkûmiyetine cesaret etmeyen ve risaleleri ehl-i fen ve ehl-i ilim yanında çok takdir ve tahsinlerle karşılanan ve o risaleler hesabına konuşan bir adamı bir saat dinlemeniz, vazifeniz itibarıyla elzemdir ve vâcibdir.

(Emirdağ L. 1)


Dediler:

-İttihad'a şedid bir muarız idin. Neden şimdi sükût ediyorsun?

Dedim:

-Düşmanların onlara şiddet-i hücumundan. Düşmanın hedef-i hücumu, onların hasenesi olan azm ü sebattır ve İslâmiyet düşmanına vasıta-i tesmim olmaktan feragatıdır.

Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hıffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antranik ile beraber Enver'e, Venizelos ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.

(Sünuhat)


Müellifin küçük kardeşi merhum Molla Abdülmecid Efendi Diyarbekir'de tebyiz edip yazdığı nüshayı yanında muhafaza etmiş, sonra Hz. Üstad'ın 1918 yazında Rusya'dan firar edip İstanbul'a geldiğinde, o günün Osmanlı Devleti Harbiye Nâzırı merhum şehid Enver Paşa tarafından son derece ihtiram ile karşılanmış ve İşarat-ül İ'caz'ın tab' kağıdını kesesinden temin ederek hediye etmiştir.

Bu mevzuda Hazreti Müellif 1935 senesinde açılan Eskişehir Mahkemesi müdafaanemesi olan "Yirmiyedinci Lem'a" risalesinde, temyiz mahkemesine gönderdiği layihada aynen şöyle demektedir:

"...ve cephe-i harpte yazdığı ve şimdi müsadere edilen "İşarat'ül İ'caz" o zamanın Başkumandanı olan ENVER PAŞA'ya o derece kıymetdar görünmüş ki; kimseye yapmadığı bir hürmetle, istikbaline koştuğu ve o yadigar-ı harbin hayrına, şerefine hissedar olmak fikriyle İşarat-ül İ'caz'ın tab'ı için kâğıdını vererek ..." (*[5])

(İşaratül İ. (Badıllı))


VEHİM: Sen Selânik'te İttihad ve Terakki ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın?..

İrşâd: Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, Enver Bey gibi adamlarla şimdi de müttefikim. Lâkin bazılar bizden ayrıldılar. Bataklık yoluna saptılar. Hamiyetlerinde şüphem yoktur.. Fakat mukabillerinde garaz hissettiler. Onlar da tabiî garaza ittiba' ettiler. Şimdi İttihad-ı Muhammedî ünvanı altına girmek ve ahalinin tenvîr-i efkârına hizmet etmek için Şeriât onları dâvet eder. Fikrimce birçok ehl-i hamiyet inkılabımızı kanlı zannettiğinden; ağraz-ı nefsaniyeden kin ve husûmet ve inad gibi manevî silahları tedârik etmişti. Şimdi inkılâb kansız olduğundan ve bazı ehl-i garazın onların ağrazını uyandırdıklarından; o mânevi silahlar ki, Meşrutiyetin istihsaline sebep iken, şimdi ahlâk-ı rezîle ve fikr-i intikama tahavvül ile meşrutiyet aleyhine müdhiş bir silah olmuş. Ben hamiyetli ve dindar adamlarla daima beraberim. Ben Selânik'te Meydan-ı Hürriyette okuduğum nutuk ile i'lân ettiğim mesleğimi şimdi de onu takib ediyorum.. Ki İ'lâ-yı şevket-i İslâmiye ve İ'lâ-yı Kelimetullahın vasıtası olan Meşrûta-i meşru'ayı Şeriat dairesinde idamesine çalışıyorum.

(Makaleler (Asar-ı Bediiyye))

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

Dönemin Harbiye Nazırı (Milli Savunma Bakanı) ve Başkumandan Vekili Enver Paşa tarafından Sultan V. Mehmed Reşâd adına cephede gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle Bediüzzaman'a verilen harp madalyası (Halen Bediüzzaman'ın kardeşi Abdülmecid Ünlükul'un torunu Şeyda Ünlükul'un nezaretindedir)

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Halil Kut: Enver Paşa'nın kendisinden bir yaş küçük amcası.
  • Cevdet Paşa: Bediüzzaman'ın konağında 15 sene kaldığı Van valisi Tahir Paşa'nın yine Van valiliği yapmış oğlu ve Enver Paşa'nın eniştesi.
  • Resneli Niyazi Bey: Bediüzzaman'ın bir makalesinde Enver Paşa ile birlikte kendisinden bahsettiği İttihat ve Terakki cemiyetine mensup Osmanlı askeri.

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 https://tr.wikipedia.org/wiki/Enver_Pa%C5%9Fa
  2. https://sorularlarisale.com/enver-pasanin-said-nursiye-bir-madalya-verdigi-seklindeki-rivayetler-uydurulmus-bir-iddiadir-gercek-degildir-diyenlere
  3. Mufassal Tarihçe-i Hayat s. 443-445
  4. Eski Said söz istiyor, diyor ki: “On üç senedir beni konuşturmadınız. Şimdi, madem beni nazara alıp sizi ittiham altına alıyorlar ve sizden korkuyorlar; elbette benim onlarla konuşmam lâzım geliyor. Gerçi benlik, enaniyet çirkindir fakat mağrur ve muannid enaniyetlilere karşı, haklı bir surette ve sırf kendisini müdafaa ve muhafaza etmek için benlik göstermek lâzım geliyor. Onun için Yeni Said gibi mahviyetle, mülayimane konuşamayacağım.” Ben de ona söz verdim. Fakat enaniyetlerine, temeddühlerine iştirak etmiyorum.
  5. Mustafa Gül yazısı -ilk teksir- Osmanlıca Lem'alar sh: 853 (Mütercim)