Ankebut 69: Revizyonlar arasındaki fark
("Kategori:Ankebut Suresi ''Önceki Ayet: Ankebut 68 ← Ankebut Suresi → Rum 1: Sonraki Ayet'' Dosya:Ankebut 69.jpg..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
(Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:Ankebut Suresi]] | [[Kategori:Ankebut Suresi]] | ||
[[Kategori:Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Şualar'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:1. Şua'da Geçen Ayetler]] | |||
''Önceki Ayet: [[Ankebut 68]] ← [[Kuran:Ankebut|Ankebut Suresi]] → [[Rum 1]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[Ankebut 68]] ← [[Kuran:Ankebut|Ankebut Suresi]] → [[Rum 1]]: Sonraki Ayet'' | ||
13. satır: | 17. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
Üçüncü Âyet-i Meşhure | |||
[[Ankebut 69|{{Arabi|وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا}}]] âyeti kuvvetli münasebet-i maneviyesiyle beraber cifirce bin üç yüz kırk dört (1344) eder ki o tarihte Risale-i Nur’un şakirdleri gibi bu âyetin manasına daha ziyade mazhar olanlar zahiren görülmüyor. Demek bu âyet, manasının müteaddid tabakalarından işarî bir tabakadan ve remzî bir perdeden Kur’an’ın parlak bir tefsiri olan Risale-i Nur’a bakıyor ve en evvel nâzil olan Sure-i Alak’ta [[Alak 6|{{Arabi|اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰى}}]] âyeti gibi manasıyla ve makam-ı cifriyle ifade ediyor ki bin üç yüz kırk dörtte nev-i insan içinde firavunane emsalsiz bir tuğyan, bir inkâr çıkacak. [[Risale:1. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)#23|{{Arabi|وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا}}]] âyeti ise o tuğyana karşı mücahede edenleri sena ediyor. | |||
Evet, Harb-i Umumî neticelerinden hem âlem-i insaniyet hem âlem-i İslâmiyet çok zarar gördüler. Nev-i insanın hususan Avrupa’nın mağrur ve cebbarları, bilhassa birisi, kuvvet ve gınaya ve paraya istinad ederek firavunane bir tuğyana girdiklerinden o hususi insanlar nev-i beşeri mes’ul ediyor diye insan ism-i umumîsiyle tabir edilmiş. | |||
Eğer [[Risale:1. Şua (Ayet-Hadis Mealleri)#24|{{Arabi|لَنَهْدِيَنَّهُمْ}}]] deki şeddeli “nun” bir “nun” sayılsa bin iki yüz doksan dört (1294) eder ki Risaletü’n-Nur müellifinin besmele-i hayatıdır ve tarih-i veladetinin birinci senesidir. | |||
Eğer şeddeli “lâm” iki “lâm” ve “nun” bir sayılsa o vakit bin üç yüz yirmi dörtte (1324) hürriyetin ilanı hengâmında mücahede-i maneviye ile tezahür eden Risalei’n-Nur müellifinin görünmesi tarihidir. | |||
([[Risale:1._Şuâ#Üçüncü_Âyet-i_Meşhure|1. Şua]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
11.37, 6 Kasım 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: Ankebut 68 ← Ankebut Suresi → Rum 1: Sonraki Ayet
Meali: 69- Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.
Kur'an'daki Yeri: 21. Cüz, 403. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Üçüncü Âyet-i Meşhure
وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا âyeti kuvvetli münasebet-i maneviyesiyle beraber cifirce bin üç yüz kırk dört (1344) eder ki o tarihte Risale-i Nur’un şakirdleri gibi bu âyetin manasına daha ziyade mazhar olanlar zahiren görülmüyor. Demek bu âyet, manasının müteaddid tabakalarından işarî bir tabakadan ve remzî bir perdeden Kur’an’ın parlak bir tefsiri olan Risale-i Nur’a bakıyor ve en evvel nâzil olan Sure-i Alak’ta اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰى âyeti gibi manasıyla ve makam-ı cifriyle ifade ediyor ki bin üç yüz kırk dörtte nev-i insan içinde firavunane emsalsiz bir tuğyan, bir inkâr çıkacak. وَالَّذٖينَ جَاهَدُوا فٖينَا âyeti ise o tuğyana karşı mücahede edenleri sena ediyor.
Evet, Harb-i Umumî neticelerinden hem âlem-i insaniyet hem âlem-i İslâmiyet çok zarar gördüler. Nev-i insanın hususan Avrupa’nın mağrur ve cebbarları, bilhassa birisi, kuvvet ve gınaya ve paraya istinad ederek firavunane bir tuğyana girdiklerinden o hususi insanlar nev-i beşeri mes’ul ediyor diye insan ism-i umumîsiyle tabir edilmiş.
Eğer لَنَهْدِيَنَّهُمْ deki şeddeli “nun” bir “nun” sayılsa bin iki yüz doksan dört (1294) eder ki Risaletü’n-Nur müellifinin besmele-i hayatıdır ve tarih-i veladetinin birinci senesidir.
Eğer şeddeli “lâm” iki “lâm” ve “nun” bir sayılsa o vakit bin üç yüz yirmi dörtte (1324) hürriyetin ilanı hengâmında mücahede-i maneviye ile tezahür eden Risalei’n-Nur müellifinin görünmesi tarihidir.
(1. Şua)