Abdülmecid Ünlükul

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
19.19, 28 Ocak 2017 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 3259 numaralı sürüm

Bu sayfa Üstadın kardeşi hakkındadır. Risalede adı geçen Molla Abdülmecid için Abdülmecid Perihanoğlu sayfasına gidin

Abdülmecid Ünlükul ya da Abdülmecid Nursi Bediüzzaman hazretlerinin neseben küçük kardeşi ve alim ve fazıl bir nur talebesidir. Küçükken Ağabeyi nezaretinde Arapça dahil 15 sene ders aldı. I. Dünya Savaşına katıldı. Arapça öğretmenliği yaptı. Bir ara ticaret yaptı. Ürgüp’e müftü olarak tayin edildi.İşaratü’l-İ’caz ile Mesnevi-i Nuriye’yi Arapça’dan Türkçe’ye tercüme etti. 15 yıl Ürgüp’te kaldıktan sonra 1955 yılında Konya’ya gitti. Buraya geldikten sonra Isparta’ya giderek çok uzun zamandan beri ayrı düştüğü Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret edip, hasret giderdi. Konya’da iken tekrar öğretmenliğe başladı. 27 Mayıs İhtilalinden sonra darbeciler Bediüzzaman'ın naaşını vefatından sonra gömüldüğü Urfa'dan Isparta'ya naklini meşru gösterebilmek için istememesine rağmen kardeşi Abdülmecid'e zorla dilekçe imzalattılar.[1][2]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri:

Doğum Yeri ve Tarihi: 1884, Bitlis, Hizan Kazası, İsparit nahiyesi, Nurs köyü[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: 11 Haziran 1967[1]

Kabrinin Yeri: Konya[1]

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Sâlisen: Bana bir hediye gönderdin. Gayet ehemmiyetli bir kaidemi bozmak istersin. Ben demiyorum ki “Kardeşim ve biraderzadem olan Abdülmecid ve Abdurrahman’dan kabul etmediğim gibi senden de kabul etmem.” Çünkü sen, onlardan daha ileri ve ruhuma daha yakın olduğundan herkesin hediyesi reddedilse seninki bir defaya mahsus olmak üzere reddedilmez. Fakat bu münasebetle o kaidemin sırrını söyleyeceğim.

(Mektubat, 2. Mektup)


Aziz, gayretli, ciddi, hakikatli, hâlis, dirayetli kardeşim!

Bizim gibi hakikat ve âhiret kardeşlerin, ihtilaf-ı zaman ve mekân sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mani teşkil etmez. Biri şarkta, biri garpta, biri mazide, biri müstakbelde, biri dünyada, biri âhirette olsa da beraber sayılabilirler ve sohbet edebilirler. Hususan bir tek maksat için bir tek vazifede bulunanlar, birbirinin aynı hükmündedirler. Sizi her sabah yanımda tasavvur edip kazancımın bir kısmını, bir sülüsünü (Allah kabul etsin) size veriyorum. Duada, Abdülmecid ve Abdurrahman ile berabersiniz. İnşâallah her vakit hissenizi alırsınız.

(Mektubat, 23. Mektup)


Kardeşim Abdülmecid, biraderzadem Abdurrahman’ın (rahmetullahi aleyh) vefatı üzerine ve daha sair elîm ahvalât içinde bir perişaniyet hissetmişti. Hem elimden gelmeyen manevî himmet ve meded bekliyordu. Ben onunla muhabere etmiyordum. Birdenbire mühim birkaç Söz’ü ona gönderdim. O da mütalaa ettikten sonra yazıyor ki: “Elhamdülillah kurtuldum! Çıldıracaktım. Bu Sözler’in her biri birer mürşid hükmüne geçti. Çendan bir mürşidden ayrıldım fakat çok mürşidleri birden buldum, kurtuldum.” diye yazıyordu. Ben baktım ki hakikaten Abdülmecid güzel bir mesleğe girip o eski vaziyetlerinden kurtulmuş.

(Mektubat, 28. Mektup, 3. Mesele, 5. Nokta, 5. Misal)


Öz kardeşim ve en birinci ve yüksek ve fedakâr bir talebem olan Abdülmecid’in Van’da güzel bir evi vardı. İdaresi yerinde hem muallim idi. Hizmet-i Kur’aniyenin daha revaçlı bir yeri olan hududa gitmekliğim için arzumun hilafına olarak teşebbüs edenlere, içtihadınca güya menfaatim için iştirak etmedi, rey vermedi. Güya ben hududa gitseydim hem hizmet-i Kur’aniye siyasetsiz, safi olmayacak hem onu Van’dan çıkaracak idiler diye iştirak etmedi. Maksadının aksiyle şefkatli bir tokat yedi. Hem Van’dan hem o güzel evinden hem memleketinden ayrıldı, Ergani’ye gitmeye mecbur kaldı.

(Lem'alar, 10. Lem'a, 2. Tokat)


Bekir Efendi’dir. Şimdi hazır olmadığı için ben, kardeşim Abdülmecid’e vekalet ettiğim gibi onun itimat ve sadakatine itimadım ve Şamlı Hâfız ve Süleyman Efendi gibi bütün has dostlarımın hükümlerine (bildiklerine) istinaden diyorum ki:

(Lem'alar, 10. Lem'a, 6. Tokat)


Tokat yiyen, kendi imza ve tasdiki tahtında, kabul ederek yazmıştır. Ben beş tokat yedim, yazdım. Nefsim gibi telakki ettiğim Abdülmecid ile Hulusi’ye vekaleten yazdım. Ötekilerin bir kısmı kendileri yazdılar; bir kısmı, hakkında yazılanı gördüler, kabul ettiler. Numune nevinden olarak onlarla iktifa ettik. Yoksa hâdisat çoktur.

(Lem'alar, Fihrist, 10. Lem'a)


Hem meleklere imanın saadet-i dünyeviyeye medar cüz’î bir numunesi şudur ki:

İlmihalden iman dersini alan bir masum çocuğun, yanında ağlayan ve masum bir kardeşinin vefatı için vaveylâ eden diğer bir çocuğa: “Ağlama, şükreyle. Senin kardeşin meleklerle beraber cennete gitti; orada gezer, bizden daha iyi keyfedecek, melekler gibi uçacak, her yeri seyredebilir.” deyip feryat edenin ağlamasını tebessüme ve sevince çevirmesidir.

Ben de aynen bu ağlayan çocuk gibi bu hazîn kışta ve elîm bir vaziyetimde gayet elîm iki vefat haberini aldım. Biri, hem âlî mekteplerde birinciliği kazanan hem Risale-i Nur’un hakikatlerini neşreden biraderzadem merhum Fuad; ikincisi, hacca gidip sekerat içinde tavaf ederken tavaf içinde vefat eden âlime Hanım namındaki merhume hemşirem. Bu iki akrabamın ölümleri, İhtiyar Risalesi’nde yazılan merhum Abdurrahman’ın vefatı gibi beni ağlatırken; imanın nuruyla o masum Fuad, o saliha Hanım, insanlar yerinde meleklere, hurilere arkadaş olduklarını ve bu dünyanın tehlike ve günahlarından kurtulduklarını manen, kalben gördüm. O şiddetli hüzün yerinde büyük bir sevinç hissedip hem onları hem Fuad’ın pederi kardeşim Abdülmecid’i hem kendimi tebrik ederek Erhamü’r-Râhimîn’e şükrettim. Bu iki merhumeye rahmet duası niyetiyle buraya yazıldı, kaydedildi.

(Şualar, 11. Şua, 11. Mesele)


Evet, ben üç cihetle Ispartalıyım. Gerçi tarihçe ispat edemiyorum fakat kanaatim var ki İsparit nahiyesinde dünyaya gelen Said’in aslı, buradan gitmiş. Hem Isparta vilayeti öyle hakiki kardeşleri bana vermiş ki değil Abdülmecid ve Abdurrahman, belki Said’i onların her birisine maalmemnuniye feda eylerim.

(Şualar, 13. Şua)


Dokuzuncu Nokta

(*[3]) …اَلْحَمْدُ مِنَ اللّٰهِ بِاللّٰهِ عَلَى اللّٰهِ لِلّٰهِ

Said Nursî

(Şualar, 28. Lem'a'dan 2. Bab, 9. Nokta)


Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. 1,0 1,1 1,2 1,3 http://www.nurkoy.org/alim-bir-kardes-abdulmecid-unlukul/
  2. http://www.risaleinurenstitusu.org/bediuzzaman-urfada-bitmeyen-yolculuk-23-mart-1960//
  3. Bu gibi şifrelerin anahtarı bende yoktur ki açayım. Maahâzâ oruçlu bir kafa, ne o şifreleri açabilir ve ne o darbları yapabilir. Kusura bakmayınız. Bu kadarı da ancak yine müellifinin manevî yardımıyla ve Leyle-i Kadrin bereketiyle ve Mevlana’nın komşuluğundan istifade ile yapabildim.
    Mütercim
    Abdülmecid Nursî