Abdülkadir Badıllı

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Yazdırılabilir sürüm artık desteklenmiyor ve görüntü oluşturma hataları olabilir. Lütfen tarayıcı yer işaretlerinizi güncelleyin ve bunun yerine varsayılan tarayıcı yazdırma işlevini kullanın.

Abdülkadir Badıllı Urfa'da genç yaşında Risale- Nurları tanıdıktan sonra vefatına kadar Urfa ve havalisi başta olmak üzere iman ve Kur'an hizmetinde bulunmuş bir nur talebesidir. Risale-i Nur'daki ayet ve hadislerin kaynaklarına dair tek ciltlik ve Bediüzzaman'ın hazretlerinin mufassal Tarihçe-i Hayatına dair 3 ciltlik çalışma hazırlamış, aslı Arapça olan Mesnevi-i Nuriye'yi (daha evvel Türkçeye tercüme edilmeyen kısımları dahil olmak üzere), İşaratül İ'caz'ı ve daha başka parçaları Türkçe'ye tercüme etmiş ve Eski Said'in tüm eserlerini Asar-ı Bediiye adında bir araya getirmiştir. Arapça, Farsça, Osmanlıca ve Kürtçe biliyordu. Üstad hazretlerine Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretlerinden intikal eden meşhur müceddidlik cübbesi dahil birçok kıymetli eşyayı içeren bir arşivi vardı.[1]

Şahsi Bilgiler[değiştir]

Diğer İsimleri:

Doğum Yeri ve Tarihi: Şanlıurfa, Akziyaret nahiyesi, Şeyhzeliha köyü, 1936[1]

Vefat Yeri ve Tarihi: Ankara, 26 Aralık 2014[1]

Kabrinin Yeri: Şanlıurfa Dergah camii kabristanı[1]

Risale-i Nur ile Nasıl Tanıştığı[değiştir]

Eylül 1953'te Urfa'da Rıdvaniye camiinde Bediüzzaman'ın yakın talebelerinden Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayram ile tanışarak onlar vasıtasıyla Risale-i Nur'ları tanıdı.[2]

Bediüzzaman Said Nursi ile Görüşmeleri[değiştir]

Üstad hz.lerini 1953, 1955 ve 1959'da olmak üzere 3 defa ziyaret etmiştir.[2]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Yunanistan’da Risale-i Nur neşriyatını yapan ve yüzlerce Nur talebesi yetiştiren bir zatın, Türkiye’deki Nurcu kardeşlerine yazdığı mektup

Din ve imana hâdim (hizmet edici), şirk ve küfrü hēdim (yıkıcı) pek aziz kardeşlerim!

(Abdullah, Hüsnü, Abdülkadir, Mehmed ve Süleyman Nurdaşlarım)

Evvela: Pek samimi ve hâlisane yazılan mektubunuzu alarak derecesiz memnun oldum. Muhlis beyanlarınız ve derûnî tebrikleriniz, hep coşkun dinî aşkınızdan ve has nura müstağrak ruhunuzdan doğma olduğundan, o Nur’un elektrizasyonuyla münevver kalpleri tehyic ve temevvüce düşürmemek mümkün değildir. Onun için selâm ve muhabbetlerinize mukabil selâm ve meveddetlerimiz bîpâyan olduğu gibi bu rabıta ve iştiyak ile de sizleri kucaklar ve İslâmî hasret ve saffetle gözlerinizden öperim.

Sâniyen: Gönderilmesine lütfettiğiniz Hutbe-i Şamiye, Şekva ve sair mahkeme kararı ile mektuplar melfufatını alarak fevka’l-had memnun oldum. Bunun cevabını vermek üzere iken Kerkük’ten Ahmed Ramazan kardeşimizden gönderilen Sözler mecmuasını aldım. Onun için de bînihaye tahassüslerle meşhun-u mesâr oldum. Ona da şimdi sizinle beraber teşekkür babında mektup yazıyorum. Bu memnuniyet ve teşekkürlere dahi cemaatimizin bütün efradı iştirak ederek hepinizi selâmlar ve aziz Nurdaşlarıyla kardaşlanırlar.

Gerek ben ve gerekse bütün ihvanımız Üstad Hazretlerine bağlılığı şöyle telakki ediyoruz: Âfak ve enfüsten müstedlel âyât-ı bînihayeyi en iyi tefsir edecek bir insan-ı kâmile her asır muhtaçtır. Asrımızda, şark ve garpta fâzıl ve muktedir çok ulema yok değildir fakat fâni menfaatlerden mütecerrid, sırf nur-u Bâki ile mütenevvir ve mütelezziz, gavs-ı ferîd makamında en ziyade bir mutemede ihtiyaç vardır. Bu evsaf-ı mebhuse ile Üstad-ı Kebir muttasıf olduğundan, zamanımızın kutbu mesabesindedir. Ona tebaiyet, tam uyulmaya lâyık bir mukteda-bih’e iktida manasındadır. Zamanın müceddidi, imam-ı kübrası fetrete uğradığına göre, böyle bir mürşid-i a’zama merbutiyet vâcib derecesine varmıştır. İşte bu sâika, bizi ve onları düşünmeye bile sevk etmeden Üstad-ı Kebir’e rabtediyor. Bunu yapan, onlardaki iman bağının, kendisinde mevcud bulunan nur-u aslînin, nur kaynağının merkez sıkletindeki cazibe kuvvetine incizab ve incilâbıdır. Bunlar, bu eserleri şimdi mütalaa ve müzakere etmekle, tahsilleri az zamanda bazısının derhal husuliye münkalib olmaktadır. Yani derhal, Nur mevzuunu idrak kabiliyetiyle mütefeyyiz oluyorlar. هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى ۞ هٰذَا رَحْمَةٌ مِنْ رَبّٖى Onun için fazıl ve rahmetine karşı ne kadar hamd ü sena edilse azdır.

Bu hizmette muvaffak olmak için sizin bin bir müşkülatla ikazkâr ve irşadkâr hareketleriniz gibi yıkılmaz ve sarsılmaz azim ve metanetler lâzımdır. İnşâallah her ufukta, her kuturda böyle çalışılması, İslâmiyet’in halâs-ı umumîsini mûcib ve müntic olacaktır.

Hâfız Ali

(Tarihçe-i Hayat, Hariç Memleketler)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]