A'raf 54

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
15.34, 28 Ocak 2023 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 32760 numaralı sürüm (→‎Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği)

Önceki Ayet: A'raf 53A'raf SuresiA'raf 55: Sonraki Ayet

Meali: 54- Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!

{İstivâ: Lügatte, yükselmek ve karar kılmak demektir. Allah'ın bir sıfatı olarak, keyfiyeti bilinmeksizin Allah'ın Arşı istilâ etmesi demektir. Gökler ve yer yaratılmadan önce gün mefhumu olmadığı için bazı müfessirler âyette geçen altı günü altı vakit veya altı gün kadar bir zaman olarak tefsir ederler. Allah'a göre gün, an manasına geldiği gibi uzun devreler manasına da gelir. Hac sûresi'nin 47. âyetinde, Allah katında bizim sayımızca bin yıl süren bir günün var olduğu; Meâric sûresi'nin 4. âyetinde de bizim sayımızca elli bin yıl süren bir günün var olduğu ifade edilmektedir. Yani Allah katında gün itibarîdir. Farklı zaman birimlerini ifade etmektedir. İşte burada belirtilen gün, semâvât ve arzın oluşum devresi anlamındadır. Demek ki Allah kâinatı altı günde yani altı devirde yaratıp bugünkü duruma getirmiştir. Fussilet sûresi'nin 9-12. âyetlerinde bu husus daha teferruatlı anlatılmıştır.}

Kur'an'daki Yeri: 8. Cüz, 156. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Eğer Kur’an’ın ism-i a’zamdan ve her ismin a’zamlık mertebesinden geldiğini bir parça fehmetmek istersen Âyetü’l-Kürsî ve âyet-i وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ ve âyet-i قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ ve âyet-i يُغْشِى الَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثٖيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِاَمْرِهٖ ve âyet-i يَٓا اَرْضُ ابْلَعٖى مَٓاءَكِ وَيَا سَمَٓاءُ اَقْلِعٖى ve âyet-i تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ فٖيهِنَّ ve âyet-i مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ ve âyet-i اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ ve âyet-i يَوْمَ نَطْوِى السَّمَٓاءَ كَطَىِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ ve âyet-i وَمَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهٖ وَالْاَرْضُ جَمٖيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ve âyet-i لَوْ اَنْزَلْنَا هٰذَا الْقُرْاٰنَ عَلٰى جَبَلٍ لَرَاَيْتَهُ gibi âyetlerin küllî, umumî, ulvi ifadelerine bak.

(12. Söz)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]