İbrahim 26

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
11.04, 30 Ağustos 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 48954 numaralı sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Önceki Ayet: İbrahim 25İbrahim Suresiİbrahim 27: Sonraki Ayet

Meali: 26- Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer.

Kur'an'daki Yeri: 13. Cüz, 258. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Kelamın tabakalarını tavsif makamı hakkında "Temsil" misallleri

22-

ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَي السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَنٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ اءْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًا قَلَتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِعِينَ

Fussilet, 41/11

23-

وَقِيلَ يَٓا اَرْضُ ابْلَعِي مَٓائَكِ وَيَا سَمَٓاءِ اَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَٓاءُ وَقُضِيَ الْاَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَي الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّلِمِينَ

Hûd, 11/44

24-

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِ

تُؤْتِيٓ اُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِاِذْنِ رَبِّهَا

İbrahim, 14/24-25

25-

وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ ۨاجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ

İbrahim, 14/26

Ve bu mevzu'da şiirden bir örnek:

وَالَّيْلُ تَجْر۪ى الدَّرَارِيُّ فٖي مَجَّرَتِهِ، كَالَرَوْضِ تَطْفُو عَلٰي نَهْرِ اَزَاهٖيرِهِ

İbn-i Nebih-ı Mısrînindir, Eyyûbîlerin medhinde söylemiş."

Kısacık birer mealleri

(Yirmibeşinci Sözdeki meallerini alıyoruz)

22- [... Sonra Semavatın ilk teşekkülünde, henüz duhan halinde iken, Cenab-ı Hak Teala Semaya, yani Arş-ı Rububiyetine çıkıp istiva eyledi.. ve sema ile arza: ["Ya arz, ya sema, ister istemez geliniz, hikmet ve kudretime râm olunuz! ademden çıkıp, vücutta meşhergah-ı sanatıma geliniz!" dedi. Onlarda: "Biz kemal-i itaatla geliyoruz. Bize gösterdiğin her vazifeyi senin kuvvetinle göreceğiz."]

23- [Şu ayetin bahr-i belagatından bir katreye işaret için bir ûslûbunu bir temsil ayinesinde göstereceğiz. Nasıl bir harb-i umumîde bir kumandan, zaferden sonra ateş eden bir ordusuna: "Ateşkes!" ve hucüm eden diğer bir ordusuna: "Dur!" der, emreder.. O anda ateş kesilir, hucûm durur; "İş bitti, istila ettik. Bayrağımız düşmanın merkezlerinde, yüksek kalelerinin başına dikildi. Esfel-i safiline giden o edepsiz zalimler cezalarını buldular" der.

Aynen öylede: Padişah-ı bîmisal, Kavm-i Nuhun mahvi için Semavat ve Arza emir vermiş.. vazifelerini yaptıktan sonra, ferman ediyor: "Ey arz, suyunu yut! Ey sema, dur! işin bitti. Su çekildi, dağın başında memur-u ilahînin çadır vazifesini gören gemisi kuruldu. Zalimler cezalarını buldular.]

24- (Normal mealler) [Görmez misin ki; Cenab-ı Hakîm-ı mutlak olan Allah, nasıl darb-i meselleri getirir ki; bir kelime-i tayyibe, bir şecere-i tayyibe gibi olup, bu ağacın kök ve damarları yerde, toprakta sabit, dal ve budaklarıda semavattadır. İşte o şecere-i teyyibe gibi olan o kelime, Rabbimizin izniyle her an yenilecek meyveleri veriyor.

25- [Amma kelime-i habisenin meseli, temsili ise; habis, zararlı meyveler veren bir ağaç gibidir ki; kökü toprakta sabit değil, hafif bir rüzgar dahi uçura bilecek kadar ehven bir vaziyettedir.]

(İşaratül İ'caz (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]