Fasıla Harfleri
Fasıla Harfleri Kur'an âyetlerinin son harfine verilen isimdir. İçinde bulunduğu âyetle onu takip eden âyeti birbirinden ayırdığı için Kur'an âyetlerinin son kelimesine de “fâsıla” adı verilir. Fâsıla harflerinin çoğunu tilâvete güzellik katan, ses zenginliğine sahip ve terennüme imkân veren gunneli harflerle (nûn, mîm) med (vav, yâ, elif) ve lîn harfleri (vav, yâ) veya bunlara bitişik olanlar meydana getirmektedir. İslâm âlimleri kıraat ilmindeki fâsılanın Allah’ın kitabına mahsus olduğu, bu bakımdan kafiye ve seci ile karıştırılmaması gerektiği görüşündedir.
17 surenin fasıla harfi tektir (Kehf, Fetih, Talak, Cin, İnsan, A'la, Şems ve Leyl Surelerinin "Elif"; Kamer, Kadir, Asr ve Kevser Surelerinin "Ra"; Münafikun Suresinin "Nun"; Beyyine Suresinin "He"; Fil Suresinin "Lam"; İhlas Suresinin "Dal"; ve Nas Suresinin "Sin"). En çok fasıla harfi Hud suresindedir (12 fasıla harfi). Surelerde en çok tekrarlanan fasıla harfleri Nun (75 surede), Mim (74 surede), Lam (38 surede), Ra (51 surede) ve Dal (34 surede) harfleridir. Kur'an ayetlerinde en çok tekrarlanan fasıla harfleri ise Nun (3.152 ayette), Mim (742 ayette), Ra (710 ayette), Dal (308 ayette) ve Ye (harf-i med) (245 ayette) harfleridir. Hı harfiyle biten ayet yoktur. 465 ayet Allah'ın isimleriyle bitmiştir.[1]
Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti[değiştir]
- Diğer kitapların aksine Kur’an’ın ziynetli ve kafiyeli lafzı ulvi ciddiyeti ve İlahî huzuru bozmuyor.
- Kur'an semavi bir sofra ve manevi bir gıda olduğundan içindeki hakikarlara gaflet gelmemesi için o gıdaların kapları hükmünde olan lafızlardaki ziynet ve sanata nazar-ı dikkati çekmiyor, kafiyeyi değiştiriyor ve sanatı fıtrî bir tarzda bırakıyor.
- Kur'an'ın sayfalarının sonunda ayetler kesilmeyip tamamlandığı gibi güzel bir kafiye ile bitiyor.
- Kur'an'ın manzum (şiir) olmayıp ayetlerinin ölçü kaydı altına girmemesinin hikmeti her bir ayetin diğerleriyle arasında olan manevi bağlantısının kesilmemesidir.
Diğer İsimleri[değiştir]
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Hem ehl-i zikir ve münâcata karşı, Kur’an’ın ziynetli ve kafiyeli lafzı ve fesahatli, sanatlı üslubu ve nazarı kendine çevirecek belâgatın mezayası çok olmakla beraber; ulvi ciddiyeti ve İlahî huzuru ve cemiyet-i hatırı veriyor, ihlâl etmiyor. Halbuki o çeşit mezaya-yı fesahat ve sanat-ı lafziye ve nazım ve kafiye; ciddiyeti ihlâl eder, zarafeti işmam ediyor, huzuru bozar, nazarı dağıtır.
Hattâ münâcatın en latîfi ve en ciddîsi ve en ulvi nazımlı ve Mısır’ın kaht u galâsının sebeb-i ref’i olan İmam-ı Şafiî’nin meşhur bir münâcatını çok defa okuyordum, gördüm ki: Nazımlı, kafiyeli olduğu için münâcatın ulvi ciddiyetini ihlâl eder. Sekiz dokuz senedir virdimdir. Hakiki ciddiyeti, ondaki kafiye ve nazımla birleştiremedim. Ondan anladım ki Kur’an’ın has, fıtrî, mümtaz olan kafiyelerinde, nazım ve mezayasında bir nevi i’cazı var ki hakiki ciddiyeti ve tam huzuru muhafaza eder, ihlâl etmez. İşte ehl-i münâcat ve zikir, bu nevi i’cazı aklen fehmetmezse de kalben hisseder.
Umum mu'cizat için değil, yalnız şimdiki meselemize taalluk eden iki yüz eczadan bir cüz olan ve sanat-ı bedîiyede dâhil olan lafzî tevafukatı ileri sürmemesi ve gizli kalmasının sebebi şudur ki:
Kur'an-ı Hakîm bir maide-i semaviyedir. Ruhların gıdalarını, kulûb ve ukûlün erzaklarını câmi'dir. O gıdaların kapları ve zarfları hükmünde olan elfazdaki ziynet ve sanata nazar-ı dikkati celbetmek, o hakaike karşı bir gaflet perdesi olur, zarar olur. Onun içindir ki Kur'an-ı Hakîm, lafzî ve fenn-i bedîa ait mezayayı idame ettirmiyor; kafiyeyi değiştirir, sanatı fıtrî bir tarzda bırakıyor, kasdı işmam edecek ve nazar-ı dikkati celbedecek bir tarz vermiyor; tâ manadan zihni müşevveş etmesin ve hayal dahi kalbi aldatmasın.
Evet, ulema-i ilm-i belâgatın mabeyninde en kuvvetli bir kaideleri ve düstur-u esasîleri biri şudur ki:
Fenn-i maanî ve fenn-i beyana ait mezaya ve nükteler kasdî olmalı, irade ile emare üstünde bulunmalı, tâ belâgat üstünde bulunsun.
Fenn-i bedîa ait olan cinaslar ve sanat-ı lafziye gibi fenn-i bedî' nakışları şart-ı makbuliyeti, adem-i kasddır. Yani fıtrî bir tarzda olmalı; yoksa tasannu, tasalluf ve teassüf ve tekellüf olur, belâgatı kırar.
İşte bu düstura binaendir ki belâgatta derece-i i'caz sahibi olan Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan sanat-ı bedîiyede fıtrî bir tarzda gidiyor. Manadan zihni çevirecek bir surette musırrane idame etmiyor.
Şu tevafukat ise o da fenn-i bedîa ait bir sanat-ı lafziye hükmüne geçtiği için, Kur'an-ı Hakîm Lafzullah müstesna olarak sair tevafukatta çok ileri gitmemiş. Fıtrî ve latîf ve manidar bir tarzda bırakmış.
Lafzullah ise birkaç cihette ayn-ı belâgat ve mahz-ı hikmet bir surette sırlara câmi' vaziyetleri var.
Kur’an-ı Hakîm’in umum sahifeleri âhirinde âyetler tamam oluyor, güzel bir kafiye ile nihayetleri hitam bulması hem lafzullah yaprağın iki sahifesinde veya karşı karşıya iki sahifesinde veya yakın sahifelerde ekseriya ya muvafakat-ı adediye veya münasebet-i adediye bulunması, bir emare-i i’cazdır. Ve bunun sırrı şudur ki:
Âyâtın en büyüğü olan “Müdâyene” âyeti, sahifeleri için ve Sure-i İhlas ve Kevser satırları için bir vâhid-i kıyasî ittihaz edildiğinden Kur’an-ı Hakîm’in bu güzel meziyeti ve i’caz alâmeti görülmektedir. Demek bu hüner Kur’an’ındır. Yoksa Hâfız Osman gibi zatların değil. Çünkü bu vaziyet, âyetinden ve suresinden neş’et etmiştir.
(Barla L.)
İşte bu sırdandır ki Kur’an-ı Hakîm, nihayetsiz parlak, yüksek hakikatleri câmi’ olduğundan şiirin hayalatından müstağnidir. Evet, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın i’caz derecesindeki kemal-i nizam ve intizamı ve kitab-ı kâinattaki intizamat-ı sanatı, muntazam üsluplarıyla tefsir ettikleri halde manzum olmadığının diğer bir sebebi de budur ki:
Âyetlerinin her bir necmi, vezin kaydı altına girmeyip tâ ekser âyetlere bir nevi merkez olsun ve kardeşi olsun ve mabeynlerinde mevcud münasebet-i maneviyeye rabıta olmak için o daire-i muhita içindeki âyetlere birer hatt-ı münasebet teşkil etsin. Güya serbest her bir âyetin, ekser âyetlere bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü var. Kur’an içinde binler Kur’an bulunur ki her bir meşrep sahibine birisini verir. Nasıl ki Yirmi Beşinci Söz’de beyan edildiği gibi; Sure-i İhlas içinde otuz altı Sure-i İhlas miktarınca her biri zi’l-ecniha olan altı cümlenin terkibatından müteşekkil bir hazine-i ilm-i tevhid bulunur ve tazammun ediyor. Evet, nasıl ki semada olan intizamsız yıldızların sureten adem-i intizamı cihetiyle her bir yıldız, kayıt altına girmeyip her birisi ekser yıldızlara bir nevi merkez olarak daire-i muhitasındaki –birer birer– her bir yıldıza mevcudat beynindeki nisbet-i hafiyeye işaret olarak birer hatt-ı münasebet uzatıyor. Güya her bir tek yıldız, necm-i âyet gibi umum yıldızlara bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü vardır.
İşte intizamsızlık içinde kemal-i intizamı gör, ibret al! وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغٖى لَهُ nün bir sırrını bil!
(13. Söz)
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]
İkincisi: Bilmiş ol ki; لَايَعْلَموُنَ ve emsali olan ayetlerin fasılalarında (duraklarında) Kur'an-ı Hakîm لاٰ يَعْقِلوُنَ ve لاٰ يَتَفَكَّرُونَ ve لاٰ يَتَذَكَّرُونَ ve saireleri çokça zikretmiştir. Bu ise, işaret etmektedir ki: İslâmiyet, akıl ve hikmet ve ilim üzerine müessestir. Taklid ve taassub üstüne kurulu olan sair dinler gibi değildir. O halde, her akl-ı selim sahibinin İslâmiyeti kabul etmesi gerektir ve öylesi selim bir aklın şanı ve kârı da budur.. Ve bu işarette başka bir yerde zikrettiğim - mühim bir müjde ve büyük bir beşaret[2] bulunmaktadır.
Amma
وَ اَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
cümlesi ise, Kur'an'ın durak fasılalarında vakıf yapılan benzeri ayetlerle birlikte işaret ediyorlar ki: İslâmiyetin menşei ilim, esası da akıl olduğundan; onun şen'i elbette hakikatı kabul ve evhamın safsatasını reddetmektir.
İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
---|---|---|
1. | el-Fâtiha | Mim, Nun |
2. | el-Bakara | Be, Dal, Ra, Kaf, Lam, Min, Nun |
3. | Âl-i İmrân | Elif, Be, Dal, Ra, Tı, Kaf, Lam, Mim, Nun |
4. | en-Nisâ | Elif, Lam, Mim, Nun, Vav |
5. | el-Mâide | Be, Dal, Ra, Lam, Mim, Nun |
6. | el-En'âm | Ra, Zı, Lam, Mim, Nun |
7. | el-A'râf | Dal, Nun, Mim, Lam |
8. | el-Enfâl | Be, Dal, Ra, Tı, Kaf, Mim, Nun |
9. | et-Tevbe | Be, Ra, Lam, Mim, Nun |
10. | Yûnus | Lam, Mim, Nun |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
11. | Hûd | Be, Dal, Zel, Ra, Ze, Sad, Tı, Zı, Kaf, Lam, Mim, Nun |
12. | Yûsuf | Ra, Lam, Mim, Nun |
13. | er-Ra'd | Be, Dal, Ra, Ayn, Kaf, Lam, Nun |
14. | İbrahîm | Elif, Be, Dal, Ra, Sad, Zı, Lam, Min, Nun |
15. | el-Hicr | Lam, Mim, Nun |
16. | en-Nahl | Ra, Mim, Nun |
17. | el-İsrâ | Elif, Ra |
18. | el-Kehf | Elif |
19. | Meryem | Elif, Dal, Mim, Nun |
20. | Tâ Hâ | Elif, Mim, Vav, Ye |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
21. | el-Enbiyâ | Mim, Nun |
22. | el-Hacc | Elif, Be, Cim, Dal, Ra, Ze, Tı, Zı, Kaf, Mim, Nun |
23. | el-Mü'minûn | Nun, Mim |
24. | en-Nûr | Be, Ra, Lam, Mim, Nun |
25. | el-Furkân | Elif, Lam |
26. | eş-Şu'arâ | Lam, Mim, Nun |
27. | en-Neml | Mim, Nun |
28. | el-Kasas | Ra, Lam, Mim, Nun |
29. | el-Ankebût | Ra, Mim, Nun |
30. | er-Rûm | Ra, Mim, Nun |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
31. | Lokmân | Dal, Ra, Zı, Mim, Nun |
32. | es-Secde | Lam, Mim, Nun |
33. | el-Ahzâb | Elif, Lam |
34. | Sebe' | Be, Dal, Ra, Zı, Lam, Mim, Nun |
35. | Fâtır | Elif, Be, Dal, Ra, Ze, Nun |
36. | Yâ Sîn | Mim, Nun |
37. | es-Sâffât | Elif, Be, Dal, Kaf, Mim, Nun |
38. | Sâd | Be, Cim, Dal, Ra, Sad, Tı, Kaf, Lam, Mim, Nun |
39. | ez-Zümer | Be, Dal, Ra, Lam, Mim, Nun |
40. | Mü’min (Gâfir) |
Be, Dal, Ra, Ayn, Kaf, Lam, Mim, Nun |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
41. | Fussilet | Be, Dal, Ra, Ze, Sad, Dad, Tı, Zı, Mim, Nun |
42. | eş-Şûrâ | Be, Dal, Ra, Ze, Sad, Kaf, Lam, Mim |
43. | ez-Zuhruf | Lam, Mim, Nun |
44. | ed-Duhân | Mim, Nun |
45. | el-Câsiye | Mim, Nun |
46. | el-Ahkâf | Mim, Nun |
47. | Muhammed (sav) |
Elif, Mim |
48. | el-Feth | Elif |
49. | el-Hucurât | Ra, Mim, Nun |
50. | Kâf | Be, Cim, Dal, Ra, Sad, Zı |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
51. | ez-Zâriyât | Elif, Ayn, Fe, Kaf, Kef, Mim, Nun |
52. | et-Tûr | Elif, Ra, Ayn, Mim, Nun |
53. | en-Necm | Elif, Yuvarlak Te, Nun, Vav, Ye |
54. | el-Kamer | Ra |
55. | er-Rahmân | Ra, Mim, Nun |
56. | el-Vâkı'a | Elif, Be, Yuvarlak Te, Dal, Lam, Mim, Nun |
57. | el-Hadîd | Be, Dal, Ra, Ze, Mim, Nun |
58. | el-Mücâdele | Dal, Ra, Ze, Mim, Nun |
59. | el-Haşr | Be, Ra, Mim, Nun |
60. | el-Mümtehine | Dal, Ra, Lam, Mim, Nun |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
61. | es-Saff | Sad, Mim, Nun |
62. | el-Cumu'a | Mim, Nun |
63. | el-Münâfikûn | Nun |
64. | et-Teğabun | Dal, Ra, Mim, Nun |
65. | et-Talâk | Elif |
66. | et-Tahrîm | Elif, Ra, Mim, Nun |
67. | el-Mülk (Tebâreke) |
Ra, Mim, Nun |
68. | el-Kalem (Nûn) |
Mim, Nun |
69. | el-Hâkka | Yuvarlak Te, Lam, Mim, Nun, He |
70. | el-Me'âric | Elif, Ce, Ayın, Lam, Mim, Nun, He |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
71. | Nûh | Elif, Mim, Nun |
72. | el-Cinn | Elif |
73. | el-Müzzemmil | Elif, Lam, Mim |
74. | Müddessir | Elif, Dal, Ra, Nun, Yuvarlak Te, He |
75. | el-Kıyâme | Elif, Yuvarlak Te, Ra, Kaf, He, Ye |
76. | el-İnsân (Dehr) |
Elif |
77. | el-Mürselât | Elif, Be, Te, Ra, Ayn, Lam, Mim, Nun |
78. | en-Nebe' (Amme) |
Elif, Mim, Nun |
79. | en-Nâzi'ât | Elif, Mim, Yuvarlak Te |
80. | Abese | Elif, He, Mim |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
81. | et-Tekvîr | Te, Sin, Mim, Nun |
82. | el-İnfitâr | Te, Kef, Mim, Nun, He |
83. | el-Mutaffifîn | Mim, Nun |
84. | el-İnşikâk | Elif, Te, Ra, Kaf, Mim, Nun, He |
85. | el-Burûc | Be, Cim, Dal, Ra, Tı, Zı, Kaf |
86. | et-Târık | Elif, Be, Ra, Zı, Ayn, Kaf, Lam |
87. | el-A’lâ | Elif |
88. | el-Ğâşiye | Te, Yuvarlak Te, Ra, Ayn, Mim |
89. | el-Fecr | Elif, Be, Te, Dal, Ra, Mim, Nun, Ye |
90. | el-Beled | Elif, Dal, Yuvarlak Te, Nun |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
91. | eş-Şems | Elif |
92. | el-Leyl | Elif |
93. | ed-Duhâ | Elif, Se, Ra |
94. | el-İnşirâh | Elif, Be, Kef |
95. | et-Tîn | Mim, Nun |
96. | el-Alak | Be, Yuvarlak Te, Kaf, Mim, Ye |
97. | el-Kadr | Ra |
98. | el-Beyyine | He |
99. | ez-Zilzâl | Elif, Mim, He |
100. | el-Âdiyât | Elif, Dal, Ra |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
101. | el-Kâri'a | Yuvarlak Te, Se, Şın, He |
102. | et-Tekâsür | Ra, Mim, Nun |
103. | el-Asr | Ra |
104. | el-Hümeze | He, Yuvarlak Te |
105. | el-Fîl | Lam |
106. | Kureyş | Te, Şın, Fe |
107. | el-Mâ'ûn | Mim, Nun |
108. | el-Kevser | Ra |
109. | el-Kâfirûn | Dal, Mim, Nun |
110. | en-Nasr | Elif, Ha |
Sıra No | Sure İsmi | Fasıla Harfleri |
111. | Tebbet (el-Mesed) |
Be, Dal |
112. | el-İhlâs | Dal |
113. | el-Felâk | Be, Dal, Kaf |
114. | en-Nâs | Sin |
İlgili Maddeler[değiştir]
- Fezleke (Ayet): Kur'an ayetlerinin sonları, bitişi, mesela ayet sonlarındaki Allah'ın isimleri
- Fe-Sad-Lam: Fe-Sad-Lam kök harflerinden türeyen kelimeler
- Kafiye: Özellikle manzum yazılarda mısrâ/cümle sonlarındaki ses benzerliği
Kaynakça[değiştir]
Fasıla Harfi | Kaç Ayette Geçtiği | Kaç Surede Geçtiği |
---|---|---|
Elif | ? | 43 |
Be | 221 | 30 |
Te (Yuvarlak) | 19 | 11 |
Te | 45 | 8 |
Se | 6 | 2 |
Cim | 20 | 4 |
Ha | 5 | 1 |
Hı | - | - |
Dal | 308 | 34 |
Zel | 2 | 1 |
Ra (Rı) | 710 | 51 |
Ze | 17 | 1 |
Sin | 14 | 2 |
Şın | 3 | 2 |
Sad | 10 | 7 |
Dad | 4 | 1 |
Tı | ? | 7 |
Zı | 17 | 10 |
Ayn | 33 | 7 |
Ğayn | 1 | ? |
Fe | 21 | 2 |
Kaf | 67 | 17 |
Kef | 9 | 3 |
Lam | 211 | 38 |
Mim | 742 | 74 |
Nun | 3.152 | 75 |
He | 129 | 11 |
Vav | 3 | 3 |
Ye (Harf-i med) | 245 | ? |
Ye | 92 | 5 |
- ↑ https://islamansiklopedisi.org.tr/fasila
- ↑ Herhalde bu müjde "İşarat-ül İ'cazdan evvel te'lif edilmiş olan "Muhakemat" ve "Hutbe-i Şamiye"deki beşaretlerdir. Mütercim