Fetih 1

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
18.33, 1 Temmuz 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 44723 numaralı sürüm

Önceki Ayet: Muhammed 38Fetih SuresiFetih 2: Sonraki Ayet

Meali: {İçinde İslâm'ın elde edeceği fetih, başarı ve zaferden bahsedildiği için Fetih adını alan bu sûre, hicretin altıncı yılında Hudeybiye antlaşması dönüşünde Mekke ile Medine arasında inmiş ve Medine'de inen sûrelerden sayılmıştır; 29 âyettir.}

1- Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.

Kur'an'daki Yeri: 26. Cüz, 510. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Sâniyen: İstanbul’da, Re’fet Bey’in ve Mustafa Oruç’un yazdıklarına göre, çok zaman İslâm ordusunu idare eden ve sonra dârülfünuna inkılab eden Harbiye Nezareti ve Bab-ı Seraskerî, o muazzam binanın alnında

اِنَّا فَتَحْنَالَكَ فَتْحًا مُبٖينًا

وَ يَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْرًا عَزٖيزًا

hatt-ı Kur’an ile o manidar Kur’an âyeti yazılmışken, sonra da mermer taşlarla üzeri kapatılıp o nurları gizlemişlerdi. Şimdi yeniden hatt-ı Kur’aniyeye bir numune-i müsaade ve Risale-i Nur’un takip ettiği maksadına bir vesile ve Üniversite ileride bir Nur Medresesi olmasına bir işaret olduğu gibi Denizli Nurcularından Ahmedlerin meşhur âlim ve akılca on dokuzuncu asrın en büyüğü ve içtimaî feylesofların en ilerisi Bismark’ın eserinden aldıkları bir fıkrada, o yüksek Bismark eserinde diyor ki:

“Kur’an’ı her cihetle tetkik ettim, her kelimesinde büyük bir hikmet gördüm. Bunun misli ve beşeriyeti idare edecek hiçbir eser yoktur ve gelemez.”

Ve Peygamber’e hitaben der:

“Yâ Muhammed! Sana muasır olamadığımdan çok müteessirim. Beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, ba’dema göremeyecektir. Binaenaleyh, senin huzurunda kemal-i hürmetle eğilirim.”

Bismark

diye imzasını atmış. Ve o fıkrasında tahrif ve nesholunan kütüb-ü münzeleyi ziyade tenkis ettiği için o cümleler yazılmamalı, ben de işaret ettim.

(Emirdağ Lahikası 1)


اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُ

Suresi'nin çok esrar-ı mühimmesinden tevafukatla münasebettar bir sırrından bahseder.

Mukaddime

Evvela: Münasebat-ı tevafukiye, eğer taaddüd etse ve ayrı ayrı cihetten bir hâdiseye muvafık gelse, hem bilhassa makama mutabık, hem bilhassa kelâmın manasına muvafık ve müeyyid olsa o muvafakat, o vakit işaret derecesine çıkar ve o tevafukla "Şu âyet işaret eder." denilebilir.

Evet muzaaf münasebet, işarettir. Muzaaf işaret, delâlettir.

İşte sair remizlerde beyan edilen sair surelerin tevafukatı gibi şu Sure-i Nasr'ın bir hâdiseye dair tevafukat-ı harfiyesi dahi hem müteaddiddir, hem surenin manasına müeyyiddir, hem makama mutabıktır, hem işaret ettiği aynı hâdiseye Sure-i Kevser ve Fatiha ve Alak gibi sureler ve âyet-i اِنَّٓا فَتَحْنَالَكَ gibi âyetler aynı hâdiseye tevafukla işaret ediyorlar. Ve böyle bir işaret ise delâlet derecesinde kuvvetlidir denilebilir.

(Rumuzat-ı Semaniye


Fütuhat-ı Muhammediye ve nusret-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâma) işaret eden اِذَا جَٓاءَ Suresi elbette fütuhat içinde mühimlerinden olan feth-i Şam ve feth-i Beytü'l-Makdis ve feth-i Irak ve feth-i İstanbul gibi hâdisat-ı azîme-i İslâmiyeye işaret eder.

Evet اِذَا جَٓاءَ cümlesi نَصْرُ 'deki ن nusrete beşaret için dâhil olarak 757'deki feth-i İstanbul'un mukaddimesi olan Süleyman Paşa'nın muhasara-i meşhuresine Sure-i Kevser'in اَلْكَوْثَرَ kelimesiyle işaret ettiği gibi, tevafukla işaret eder. Ve اِذَا جَٓاءَ 'den sonra melfuz hurufun vav-ı وَرَاَيْتَ 'ye kadar netice-i fethe işaret olarak vav-ı وَرَاَيْتَ dâhil olmakla beraber 857'deki İstanbul'un fethine Sure-i Kevser gibi كَ الْكَوْثَرَ ف ile tevafukla işaret ettiği gibi, onu tasdikan ve teyiden birbirine şahit olarak müttefikan gösteriyorlar.

Hem

اَلنَّاسَ يَدْخُلُونَ فٖى دٖينِ اللّٰهِ اَفْوَاجًا

bin iki yüz yirmi iki (1222) makam-ı ebcedî adediyle Sure-i Kevser ve Sure-i Fatiha ve âyet-i

اِنَّا فَتَحْنَالَكَ فَتْحًا مُبِينًا

gibi müteaddid sadık şahitlerin şehadetlerine istinaden ve işaretlerine binaen bu sure o adet ile fütuhat-ı Kur'aniyenin devamı ve insanların fevc fevc İslâmiyet'e dâhil olmaları tâ 1222'ye kadar istimrarına ve ondan sonra tevakkufuna işaret ediyor.

(Rumuzat-ı Semaniye


ت üç, ك üç, س üç olup birbirine tevafukla beraber, ت üç defasıyla bin iki yüz (1200) sene kadar Kur'an'ın galibane vaziyetine işaret ve ondan sonra âlem-i küfrün galebesine îma etmekle beraber, bin iki yüz (1200) sene kadar Kur'an'ın galibane fütuhatı devamına ve ondan sonra tedafü vaziyetine girmesine işaret eden

اِنَّا فَتَحْنَالَكَ فَتْحًا مُبٖينًا

âyetine Fatiha'nın şu ت 'si üç adedi ile tevafuk ederek aynı işareti veriyor.

(Rumuzat-ı Semaniye

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]