Risale:Asar-ı Bediiyye (Ayet-Hadis Mealleri)
Âsâr-ı Bedîiyye
Bu Âsâr-ı Bedîiyye kitabındaki bahisler, 1908 ll.Meşrutiyet Hürriyet İnkılabından az önce İstanbula gelen Bediüzzaman Hazretlerinin 1922 yılına kadar gazetelerde yazdığı makalelerin, verdiği nutukların ve yazdığı kitapların tamamıdır. Ancak İşarat-ül İ'caz ve Mesnevi Nuriye ad-lı kitaplar da bu dönemde yazılmasına rağmen, hacim büyüklüğünden dolayı müstakil neşredilmiştir.
Nokta Risalesi
İman erkânının ispatının yapıldığı bu risale, 1919 yılında İstanbul'da Türkçe olarak te'lif edilmiştir.
Marifetullahın (c.c.) nurundan bir nokta.
Duru ve saf olanı al.
Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah Teâlâdan geldiğine iman ettim. Ölümden sonra diriliş haktır. Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik ederim. Muhammed'in, Allah'ın resulü olduğuna da şahitlik ederim.
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Peygamberlerin hâtemi olan Muhammed'e ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm olsun.
Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayydır, O Kayyûmdur. (Bakara 255)
Hiçbirşey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'a giden yollar, mahlukâtın nefesleri sayısıncadır.
Bir kitaba benzeyen kâinatın satırlarını düşünerek oku! Çünkü, onlar sana mele-i âlâdan gelen birer mektuptur.
Sen her türlü noksandan münezzeh ve uzaksın. Bizim hiç bir kudretimiz yoktur. Şüphesiz ki Sen Azîzsin, Senin kudretin herşeye galiptir; Hakîmsin, Senin her işin hikmet iledir.
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman 28)
Resûlüm) sen 'Allah' de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar. (En'âm 91)
Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun? (Mülk 3)
Onlar bilmiyorlar mı ki? (Bakara 77)
Hiç akletmiyorlar mı? (Yâsin 68)
Hiç düşünmez misiniz? (Yûnus 3)
İbret alınız. (Haşir 2)
Onun benzeri hiçbirşey yoktur. Münezzehtir o Zât ki, şiddet-i zuhurundan ihtifâ etmiştir. Münezzehtir o Zât ki, zıddı ve rakibi olmadığı için istitar etmiştir. Münezzehtir o Zât ki, esbabı izzetine perde yapmıştır.
Mükevvenatta Allah'tan başka müessir yoktur.
Serâ nerede, Süreyyâ nerede? Herşeyi gösteren ışık nerede, herşeyi örtüp saklayan zulmet nerede?}}
Evliyaya tuzak olan hayaller, ilâhî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir.
Allah'ın eserlerini, nimetlerini tefekkür edin; Onun zâtını tefekkür etmeyin. Çünkü buna güç yetiremezsiniz. (El-Münâvî, Fey-zü'l-Kadîr 262-263)
İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin? (İmam-ı Ali'ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân u İmamı Ali, Beyrut)
Allah'a giden yollar, mahlûkatın nefesleri kadardır, nihayetsizdir. Mârifetullahın bürhanları nefesler kadar hadsizdir.
Ey insanlar, ibadet ediniz. (Bakara 21)
Eğer indirdiklerimizden herhangi bir şüphe içindeyseniz. (Bakara 23) وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ}}
Onlar, âhirete de kesin olarak iman etmiş kimselerdir. (Bakara 4)
Muvaffakiyet sadece Allah'tandır.
Melekler ve Cebrâil o gecede Rablerinin izniyle yeryüzüne iner. (Kadir 4)
O ateşin başında, Allah'ın emrine karşı gelmeyen ve verilen emri yerine getiren haşin ve şiddetli melekler vardır. (Tahrîm 6)
O, evlât edinmekten ve her türlü kusurdan münezzehtir. Melekler ise, Allah'ın ikramda bulunduğu kullardır. Allah emretmedikçe bir söz söylemezler; ancak Onun emriyle hareket ederler. (Enbiyâ 26-27)
De ki: Cinlerden bir topluluğun Kur'ân'ı dinledikleri bana vahyolundu. (Cin 1)
Ölümden sonra diriliş hak ve gerçektir.
O sizi halden hale sokarak yaratmıştır. (Nuh 14)
De ki: Onu ilk önce kim yaratmışsa tekrar O diriltecek. (Yâsin 79)
Rabbin, kullarına haksızlık edecek değildir. (Fussilet 46)
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. Ve insan 'Ne oluyor buna?' der. O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. O gün insanlar yaptıklarının karşılığını görmek için hesap yerinden bölük bölük dönerler. Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa onun mükâfatını görür. Kim de zerre kadar bir kötülük yaparsa onun cezasını görür. (Zilzal 1-8)
İman eden ve güzel işler yapanları müjdele: Altlarından ırmaklar akan Cennetler onlarındır. O Cennetlerden rızık olarak bir meyve yediklerinde, 'Bu daha önce yediğimiz rızıktandır' derler. Rızıkları, dünyadakine benzer şekilde kendilerine sunulur. Orada onlar için ter temiz kadınlar vardır. Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. (Bakara 25)
Şuâât-ü Mârifetü'n-Nebîyy
Risalet-i Muhammediyenin (a.s.m.) ispatının yapıldığı bu risale, 1921 yılında İstanbul'da Türkçe olarak te'lif edilmiştir.
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Onun hiçbir benzeri yoktur. O herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir. (Şûrâ 11)
Ben şehâdet ederim ki, Allah'tan başka bir ilâh yoktur, yine ben şehadet ederim ki, Muhammed (a.s.m.) Allah'ın kulu ve peygamberidir.
Rumûz
Kur'anın i'cazının ispatı yapıldığı bu risale, 1921 yılında İstanbul'da Türkçe olarak te'lif edilmiştir.
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Allah için buğz etmek, kızmak, öfkelenmek.
Allah için muhabbet etmek, sevmek, memnun olmak.
Nûr üstüne nûr.
Hak daima üstün gelir; hakka galebe edilmez
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39)
Altın (ve gümüşü) yığıp da (onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!) (Tevbe 34)
Rabbinin ordularını Ondan başkası bilemez. (Müddessir 31)
İşârât
Bu risale, 1918-1922 yılları arasında İstanbul'da Türkçe olarak te'lif edilmiştir.
Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda bağışta bulunurlar. (Bakara 3)
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda bağışta bulunurlar. (Bakara 3)
Sadaka verirler.
Tezkiye ederler (temizlerler).
O şeylerden.
Bağışta bulunurlar. (Bakara 3)
Bağışta bulunurlar. (Bakara 3)
Zekat İslamın köprüsüdür. (el-Münzirî, et-Terğîb ve't-Terhîb 517)
Eğer sizden (sabırlı) yirmi (kişi) bulunursa (iki yüz kişiye gâlip gelir. Sizden sabreden yüz kişi olsa, kâfirlerden bin kişiye gâlip gelir. Çünkü onlar anlayıştan mahrum bir topluluktur.) (Enfâl 65)
Denizde akıp giden gemilerde... (Bakara 164; İbrahim 32; Hac 65; Lokman 31)
Uhdud Ashâbına lânet olundu. (Tutuşturdukları ateşin karşısına oturur, mü'minlere yaptıkları işkenceleri seyrederlerdi.) (Burûc 4)
(Aşura)
S- Kimsin? Ölsen yine sen misin? Bedenin inhilali ruhun şahsiyetine tesir etmez mi?}}
C- Ben bu anda, seksen Said'den telhis ile tezahür etmişim. Onlar müselsel şahsî kıyametler ve müteselsil istinsahlar ile çalkalanıp şu zamana beni fırlatmışlar.
(Haşiye: Müstensih kalem-i kudrettir.)
Şu (Said) yetmiş dokuz meyyit, bir hayy-ı nâtıkın fihristesidir. Eğer zamanın suyu donup dursa, mütemessil olan o Saidler birbirlerini görseler, şiddet-i tehalüften birbirlerini tanımayacaklardır.
Ben onların üstünde yuvarlandım; hasenat, lezzat dağıldı kaldı. Seyyiat, âlâm toplandı, yüklendi. Nasıl ki şimdi o merhalelerde daima ben benim.
Öyle de: Mevtimle gelecek menzillerde de yine ben benim. Lâkin her senede şu menzilhanelerdeki zerrat, iki muhaceret-i umumî yaptığından, ene dahi libasını değiştirir; yırtılmış Said'i atar, yeni Said'i giyer.
Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde olan Allah'ın şânı ne yücedir! (Mü'minûn 14)
Süreyya (Ülker Takım Yıldızı) nerede, sera (yer, dünya) nerede? Yani yerden göğe kadar farklı. (İmkansızlık ifadesi.)
Her türlü kusurdan münezzehtir o Zat ki, şiddet-i zuhurundan gizlenmiştir.
Evet, adem-i zıttı olmadığından istitar etmiş olan Zât-ı Akdes her türlü noksandan münezzehtir. Cennet olmasa, Cehennem tâzip etmez. Zemherir olmasa, yakmaz.
Allah'ım aramıza düşmanlık verme, bizi birbirimize düşürme!}}
Tulûât
İçtimai mevzular ihtiva eden bu risale, 1921 yılında İstanbul'da Türkçe olarak te'lif edilmiştir.
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Allah'a hamd olsun ki, şöyle buyurmuştur: "İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider... Sabredin..." (Enfâl 46)
Allah için muhabbet etmek.
Allah için buğz etmek.
Herşeyin en güzel ve hoş olan yönünü al!}}
Allah için muhabbet etmek.
Musibet geldikçe bana bağırıyorlar. Tatlı yendikçe Cündüp (bir nevi çekirge) çağrılıyor. Kötü günde beni arayanlar, iyi günde neden beni arayıp sormazlar." diyerek serzenişte bulunuyor. Yani musibette de sevapta da adilane paylaşmak esas olmalıdır. İyiliği kuvvetlilere kötülüğü zayıflara taksim etmek adilane bir yaklaşım değildir. اَلْقَاتِلُ لَا يَرِثُ}}
Katil miras alamaz. (Tirmizî, Ferâiz: 17; Ebû Dâvud, Diyât: 18; Dârimî, Ferâiz: 41; İbn-i Mâce, Ferâiz: 8:, Diyât: 14; Müsned 49)
Keşke tamamen unutulmuş olaydım.
Rıza gözü, ayıplara karşı kördür. Lâkin kem göz, düşmanlık bakışı ise kusurları ortaya çıkarır. (Ali Mâverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn, s.10; Dîvânü'ş-Şâfiî, s.91)
Gerçek hile, hileleri terk etmektir.
(Resûlüm) sen 'Allah' de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar. (En'âm 91)
Beni rüyada gören, hakikaten Beni görmüştür. (Buharî, İlim: 38; Müslim, Rüya: 10-11; Tirmizî, Rü'ya: 4)
Hutuvât-ı Sitte
Bu eser, 1920'de İngilizlerin İstanbul'u işgali zamanında hem Türkçe ve hem Arabça olarak müellifi tarafından yazılmış ve neşredilmiştir.
Kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım
Şeytanın izini takip etmeyin. (Bakara 168, 208; En'âm 142)
خدا مروشاش دكه كاش نكه كاش دكه فحش نكه فحش دكه پرش نكه پرش دكه پريشان نكه پريشان دكه مشوش سركردان نكه}}
Allah kimseyi şaşırtmasın. Şaşırtırsa süründürmesin. Süründürürse de fahişce (deli) etmesin. Fahişce (deli) ederse, rezil etmesin. Rezil ederse de, perişan etmesin. Perişan ederse de sersem ve sarhoş, âvâre etmesin.
Zaruretler, yasakları mübah kıldığı gibi zorlukları da kolaylaştırır.
Sünûhât
Çeşitli âyet tefsirlerini ihtiva eden bu risale, 1920 yılında İstanbul'da Türkçe olarak te'lif edilmiştir.
Her şeyin en güzelini ve hoş olan yönünü al
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
İmân edip güzel işler yapanlar. (Ra'd 29)
Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir. (İnfitar 14)
Birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münasebetleri bilesiniz diye, sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. (Hucurât 13)
Yoksa, sizi kabile kabile yaptım ki, yekdiğerinize karşı inkârla yabanî bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir.
Zaruretler, yasakları mübah kıldığı gibi zorlukları da kolaylaştırır.
Deva-ül Ye's
Bu küçük risale, Miladi 1912 de ikinci tab'ı yapılan Arabî "Hutbe-i Şamiye" eserinin ikinci zeyli olarak İstanbul'da "Matbaa-i Ebuzziya" da tab' edilmiştir. Bilâhere 1920 Miladi tarihinde "Evkaf-ı İslâmiye" matbaasında tab' edilen "Sünûhât" kitabının âhirinde yeniden Arabçalarıyla beraber tab' edilmişlerdir.
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.
Birbirinizi gıybet etmeyin (arkadan çekiştirmeyin)! [Hucurât 12] buyuran Allah'a hamd olsun. Salât da "Kim ki insanlar helâk oldu, insanlar helâk oldu derse, o kimse onların en fazla helâk olanıdır." [Müslim, Birr: 139; Ebû Dâvud, Edeb: 77; Muvatta', Kelâm: 2; Müsned 272, 342, 465, 517] buyuran Muhammed'e olsun.
Birbirinizi gıybet etmeyin (arkadan çekiştirmeyin)! (Hucurât 12)
Dünya mü'minin zindanı, kâfirin Cennetidir. (Müslim, Zühd: 1; Tirmizî, Zühd: 16; İbni Mâce, Zühd: 3; Müsned 197, 323, 389, 485)
Haramla dolmuş olan gözlerinden gözyaşı akıt ve pişmanlık perhizine sarıl.
Yasin
Çürümüş kemikleri kim diriltecek? (Yâsin 78)
Var mı meydana çıkan!}}
İbarelerimiz ayrı ayrı ise de, senin hüsnün birdir. Hepsi de o hüsne işaret ediyorlar.
Zenav. (Havuz)
And olsun ki, Rabbinin azabından küçük bir esinti onlara hafifçe dokunacak olsa... (Enbiyâ 46)
Şayet.
Hafifçe dokundu.
Küçük bir esinti, bir üfürük
Yani: Sakalımın beyazlanmakla parlaması seni korkutmasın. Zîrâ nur-u mütecessim gibi dimağdan erimiş, sakaldan mecra bulup kendini gösteren fikir ve edebin tebessümüdür.
Hem de:}}
Yani: Gece gibi gençlikte gözün nevm-i gaflette dalmış, ancak subhmisal olan sakalın beyazıyla uyanabildi.
Hem de:}}
Yani: Ciriti istemek yolunda; sabah, atımın yüzüne yed-i beyzasıyla bir tokat vurdu. Atım dahi kısasını almak için tayyar olan subha erişti, yere vurdu, içinde dört ayağıyla gezindi. Demek atım çal'dır.
Hem de:}}
Yani: Kalbim mâşukumun kemeri gibi hareket ve hışhış etmekte; onun kalbi ise onun bileziği gibi sükûn ve sükûttadır. Demek beli ince, bileği kalın olduğu gibi; kalbim müştak, onun kalbi müstağnidir. Demek hüsün ve aşkı ve istiğnayı ve iştiyakı bir taş ile vurmuştur.
Hem de:}}
Yani: Tacir-i Yemenî gibi yağmurdan gelen sel, yüklerini, eskallerini "Gabît" sahrasına attı.
Hem de:}}
Yani: "Vefa, gavr-ı in'idama çekildi.. tufan-ı gadr feverana başladı. Kavl ve amel ortasında uzun bir mesafe açıldı..."}}
İsteyerek emrine uyduk, geldik. (Fussilet 11)
Allah'ın tutuşturduğu, tâ kalplerin üstüne çıkacak bir ateş. غَرَسْتُ بِاللَّحْظِ وَرْدًا فَوْقَ وَجْنَتِهَا حَقٌّ لِطَرْف۪ى اَنْ يَجْنِىَ الَّذ۪ى غَرَسَا}}
Göz ucuyla yanaklara bir gül diktim, diktiği gülü koparmak gözümün hakkıdır.
Beni ziyaret eden doktor, göz ve iç organlarım için "Hel etâ" Sûresinin birinci âyetiyle "Tebbet" Sûresinin üçüncü âyetini okudu.
Niçin dudağındaki koyu renk, benim seni şiddetle sevmeme engel oldu. Halbuki aşkından kalbim param parça olmuştur.
İç organlarım dikenli ağaçtan tutuşmuş ateş koru üzerindedir. Gözlerim ise güzellikten oluşan bir bahçede dolaşmaktadır.
Evliyaya tuzak olan hayaller, ilâhî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir. حَق۪يقَةُ الْمَرْءِ لَيْسَ الْمَرْءُ يُدْرِكُهَا فَكَيْفَ كَيْفِيَّةُ الْجَبَّارِ ذِى الْقِدَمِ هُوَ الَّذ۪ى اَبْدَعَ الْاَشْيَٓاءَ وَ اَنْشَاَهَا فَكَيْفَ يُدْرِكُهُ مُسْتَحْدَثُ النَّسَمِ}}
İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin? (İmam-ı Ali'ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân u İmamı Ali, Beyrut.)
Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olup giderdi. (Enbiyâ 22)
Herbir şeyde, Onun bir olduğuna delâlet eden bir âyet vardır. (İbnü'l-Mu'tez'in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm 24)
Onun benzeri hiçbir şey yoktur, celle celâluhu.
O halde, işte başlıyorum.
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Allah'ım, Senin Vücub-u Vücuduna delâlet eden Muhammed'e (a.s.m.) salât ve selam et.
Fıtrî karagözlülük, sun'î (yapma) karagözlülük gibi değildir.
Mecmûda bulunan bir kuvvet ve hasiyet var ki, eczâda bulunmaz. Yani, cemaatte bulunan kuvvet fertte yoktur.
Ona bu kıssaları hikâye ederek ruhunu mâzinin derinliklerinde ve istikbalin şahikalarında gezdiren ve hadisatın karanlık köşelerindeki esrar perdesini Onun için kaldırana yemin olsun ki, Onun keskin gözü kendisini şaşırtmayacak kadar dikkatli, Onun hak olan mesleği ise insanları aldatmaktan uzaktır.
O Rahmân ki, hükümranlığı Arşı kaplamıştır. (Tâhâ 5)
İnsanlarla anlayış seviyelerine göre konuş. (Buharî, İlim: 49'da şöyle geçmektedir: "Haddisu'n-nâse bimâ ya'rifûne.")
Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânı öğretene and olsun ki, Beşîr ve Nezîr olan Zâtın bakışı ve herşeyi inceden inceye tetkik eden basireti, hakikati hayale karıştırmak veya benzetmekten yüce, dakik ve parlaktır; hak olan mesleği ise, insanları aldatmak veya yanıltmaktan müstağni, münezzeh ve yücedir.
Ay yarıldı. (Kamer 1)
Öyle ise: Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
(Küçük biraderim Abdülmecid'in takrizidir) أحمده تعالى حمدًا بلا حدّ، وأصلي على رسوله سيدنا محمد وعلى اٰله وصحبه سالكي الطريق الٔاسدّ}}
Allah-u Tealaya hadsiz derecede hamd eder ve O'nun elçisi Efendimiz Muhammed (a.s.m.)'e ve doğru yolda O'nu takib eden âl ve ashabına da salât ederim.
Bundan sonra imdi:}} Şunu bilesin ki, her kim; hakikatlerin semasına yükselmek, fikirlerini ince mânâlar ve derin bilgiler bahçesinde beslemek, doğru ve gerçek olanı yalan ve sahte olandan ayırd etmek, ihtilaflı meselelerden vehim tozlarını süpürüp temizlemek, içinde fikir küheylanlarının beslenip geliştiği bir bahçeye sahip olmak, istikametli fikirleri sakat düşünce ve fikirlere karşı bir kalkan bulmak, içinde önde gelen büyük âlimlerin yarışacağı bir meydan isterse onun kitabı okuması ve okutması gerekir. Çünkü bu kitap, iki temel ve iki esas üzerine bina edilmiştir:}}
a) Yanlışı yıkıp ortadan kaldırmak ve doğruyu tamir etmek. b) İslamiyet'i leke ve utanç verici vehmiyattan temizlemek ve inanç esaslarını (akîdeyi) de ona bulaşan hurafelerden arındırmak, tasfiye etmek.
Nasıl böyle olmasın ki;}}
Bu kitap: örtülü ve gizli hakikatleri gün yüzüne çıkardı ve bu gizli nükteleri vehimlerin hücumundan kurtardı. Akıllara nüfuz edip, daha önce haberdar olmadıkları mânâları büyük âlimlerin fikirlerine, zihinlerine yerleştirdi. Keskin ve ince fikirlerin önünü açtı. Akılları fikirlerle donattı ve hakkında dile getirilen bütün vasıfları ve medhiyeleri gölgede bırakmıştır. Zira o bütün bu vasıfların, medhiyelerin üstündedir.
Eğer, bütün bu söylediklerimde bir şüphen varsa, müellifin ağzından çıkan inci-misal şu sözlere bak. Bu kitap hakkında şöyle söylenmeyi hak etmiştir.
1- Bu kitap, dokuması ve örgüsü, eşi benzeri olmayan bir inşadır. Ayıplanma ve kusurlu olma ihtimalinden uzaktır.
2- İncilerle süslü, en iyi metinlerle dolu, noksanlardan arınmış bir kitaptır.
3- O, doğru olanları, hakikatleri açıkça gösterir. Ve sık ağaçlar altında gizli hazinelere işaret eder.
4- Dindarların ve dostların süsü, koğuculuk yapanların (lâf taşıyanların) ve hased edenlerin (çekememezlik yapan, kıskananların) da ayıbıdır.
5- Hakikatlerin yüzündeki tüm yalan ve iftiraları parçalar, mülhidlerin (dinsizlerin, kafirlerin) gözlerini kör eder.
6- Doğru bilgileri uydurma hikâyelerden ayıran bir mihenk, yüksek âlimlerin akıllarını hataya düşmekten koruyan bir bağdır.
7- Gerdanlık gibi boyna takılmaya layıktır. Hudutları ve düşmanların giriş yerlerinin muhafızıdır.
8- Nifakın başının ortasına vurup yarmak için kuşanmaya, gerdanlık gibi boyna takılmaya layıktır.
9- Onun satırları bir defa göze göründü mü, o göze ebediyen körlük gelmez.
10- O, senin onu kalbinin üzerine mürekkep yerine altınla yazmana lâyıktır.
11- Hacmi küçük ama eşsizdir. Kemalin zirvesine ulaştıran bir merdivendir.
12- Remizleri çok, mânâları pek ince ve derindir. Ona dil uzatan, onu anlamaktan pek uzaktır.
13- Onun mânâsı "şek günü"nün hilali gibidir. Keskin ve derin nazarla ona bak! Sürme ile gözünü keskinleştir de öyle o mânâlara dal! 14- Bu, nasıl böyle olmasın ki, çünkü çıkıp herkese meydan okuyor.
15- En güzel biçimde zamanın Râzî'si onu inşâ etti, yazdı. Zamanın şereflisi Bediüzzaman yazdı, te'lif etti.
16- Bu asrın rütbesi onunla yükselir. Bunun te'lifinin tam tarihi budur.
Abdülmecid
Münâzarat
Muhakemat eseri gibi, Münazarat Risalesi de hem Arabça hem Türkçe olarak 1910'da te'lif edilip 1913'de tab' edilmişlerdir.
Yazmaktan maksat, bizden bir nakşın bâki kalmasıdır. Çünkü varlığımızda bekâ yoktur.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Salât, âlemin efendisinin üzerine olsun.
Ebu'l-Âlâ el Maarri'nin burnunun rağmına (karamsarlığına) rağmen" anlamında bir deyim.
İşlerinde onlarla istişare et. (Âl-i İmrân 159)
Onların işleri, kendi aralarında şura iledir. (Şûrâ 38)
Ölüm gelmeden önce ölünüz.
Allah'ı bırakıp da birbirinizi rab edinmeyin. (Âl-i İmrân 64)
Hürriyet, ateşe lâyıktır, çünkü o ancak kâfirlere hastır.
Hürriyet Rahmân'ın ihsânıdır, zira o imanın bir hassası ve seçkin bir özelliğidir.
Hemen, şimdi.
Sonra, bilahere.
Sağlam, keskin ve bilenmiş hüccetten kılıcı sağ eline ve hürriyeti de, parlak renkli Arap atının dizgini gibi sol eline alacak olan İslâm, bağ ve bahçelerimizin kökünü kurutan istibdadın başını parçalayacaktır.
Ümitsizliğin babasının burnu yere sürtmesine rağmen...
Her gelecek (uzak da olsa) yakındır. (İbn Mâce, Mukaddime 46)
Şeytan ve siyasetten Allah'a sığınırım.
Önünde dikenli bir ağacın kabuğunu soymak kadar güç engeller var. (Arap Atasözü)
Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. (Mâide 51)
Kim bir zimmiye eziyet ederse... (Hadis-i şerifin devamı şöyledir: "ben onun hasmıyım. Ve kimin hasmı ben olursam, kıyamette onunla hesaplaşırım." (Kenzü'l-Ummal, 4.cilt, hadis no: 10909))
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39)
Çalışıp kazanan, Allah'ın sevdiği bir kuldur.
Sizde öyle bir zekâ var ki, ancak zekât ile çiçek açar.
Vakit geçmiş değil, eskiden, yazda kaybettiklerinizi şimdi tadârik edin.
İşte bu meyelân, şakîliğin yolunu kesmiştir.
Bir daneye benzer ki, ondan yedi başak sümbüllenir; her bir başakta da yüz dane bulunur. (Bakara 261)
Zaman, işte şu âdetin sırtından yiyip içti. Asırlarca böyle devam etti.
Millet ve millete destek veren şey bâkîdir. Ferd ve ferdi temsil eden şey de fânîdir مَا تَقُولُ فِى الْاِحْسَانَاتِ الشَّخْصِيَّةِ فِى السَّلَفِ اُمَنَاءِ الْاُمَّةِ وَرُشَدَاءِهَا وَسُيُوفِ الدَّوْلَةِ وَصَلَاحِهَا تَجَلَّتِ الْعُبُوسِيَّةُ بِمَكَارِمِهَا بِاِهْدَاءِ عَشَرَةِ دَنَان۪يرَ لِشِعْرٍ لَا يُوَازِنُ شَع۪يرَةً}} Ümmetin emin ve reşid kişileri, devletin de kılıç ve salâhı olan selefin, bir arpa tanesi etmeyen bir şiire on dinar bağışta bulunmak gibi ihsanat-ı şahsiyelerinde ortaya çıkan hazin hale ne dersin?}}
Buna bakmak lâzım... Bununla beraber bu bağışlar, nev'e ve millete döner; çünkü şiirin hizmet ettiği lisân, milliyetin ipidir. Nitekim bu zaman, milliyet ihtiyacını ortaya çıkarmış ve bu maksad-ı âlinin kapısını açmıştır.
Gerçekten onların temiz kalblerinin merkezine sıbğa-i Rabbâniye ve gönüllerine de hakikatin ziyası nakşolunmuştur.
Cahillikle onlara dokunup da yaptığına pişman olmaktan hiç korkmaz mısın?}}
Mevlâ (celle celâluhu) onların yüksek alınlarına nakş-ı hakikati resmetmiştir. Benim muradım ise, bu nakşın mânâsını anlamakta zorlanan kimseleri irşad etmektir.
Mü'minler ancak kardeştirler. (Hucurât 10)
Sizden hiçbiriniz kendisi için istediğini din kardeşi için istemedikçe tam iman etmiş olamaz. (Müslim, İman: 71, 72; Buharî, İman: 7; Tirmizî, Kıyâme: 59; Nesâî, İman: 19, 33; İbn-i Mâce, Mukaddime: 9, Cenâiz: 1; Dârimî, İsti'zân: 5, Rikâk: 29; Müsned 89 176, 206, 251, 272, 278, 289)
Ameller niyetlere göredir. (Buharî, Bed'ü'l-Vahy: 1, İman: 41, Nikâh: 5, Talâk: 11, Menâkıbu'l-Ensâr: 45, Itk: 6, İman: 23, Hıyel: 1; Müslim, İmâra: 155; Ebû Dâvud, Talâk: 11; Tirmizî, Fedâilü'l-Cihâd: 16; Nesâî, Tahâra: 50, Talâk: 24, Eymân: 19; İbn-i Mâce, Zühd: 26; Müsned: 1:25, 43)
Birşey bütünüyle elde edilmezse, tamamen de terk edilmez.
Bütün levm ve itâb ve nefret, hevâ ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun.
Efendine efendi olmaya çalışma... Âmirlik taslama!}}
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39)
Size, meşakkatta büyük rahatlık var. Çünkü fıtratı, yaratılışı heyecanlı olan insanın rahatı ancak çalışmak ve mücadele ile olabilir.
Hutbe-i Şâmiye
Bu Hutbe-i Şâmiye eseri, 1911 yılı baharında Üstad Bediüzzaman Said-i Nursî Hazretleri otuzbeş yaşlarında iken Şam'da, Şam ülemasının ısrarı üzerine Câmi-i Emevî'de irad ettiği bir hutbedir. Aynı sene içinde İstanbul'da 1. baskısı, 2. tab'ı da 1912'de yapılmıştır. Bilâhere müellifi Bediüzzaman Said-i Nursî tarafından 1951'de Türkçeye tercüme edilerek neşredilmiştir.
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Hiçbirşey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ 44)
Allah'ın selâmı rahmeti ve bereketi ebediyyen üzerinize olsun.
Yani, "Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz."}} Hem hadsiz salât ve selâm ol Peygamberimiz Muhammed Mustafa Aleyhissalâtü Vesselâm üzerine olsun ki, demiş: جِئْتُ ِلُاتَمِّمَ مَكَارِمَ الْاَخْلَاقِ}} Yani, "Benim insanlara Cenâb-ı Hak tarafından bi'setim ve gelmemin ehemmiyetli bir hikmeti, ahlâk-ı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek ve beşeri ahlâksızlıktan kurtarmaktır."}}
O (Allah) ki, yarattığı herşeyi çok güzel yaptı. (Secde 7)
Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz. (Zümer 53)
Birşey bütünüyle elde edilmezse, bütünüyle de terk edilmez.
Ben kulumun zannı üzereyim (yani kulum Beni nasıl tanırsa, ona öyle muamele ederim). (Buharî, Tevhid: 15, 35; Müslim, Tevbe: 1, Zikr: 2, 19; Tirmizî, Zühd: 51, Daavât: 131; İbni Mâce, Edeb: 58; Dârimî, Rikak: 22; Müsned 251, 315, 391, 412, 445, 482, 516, 517, 524, 534, 539 210, 277, 491 106)
Şeytan ve siyasetten Allah'a sığınırım.
Ya doğruyu söylemek, ya da sükût etmek.
Yani, "Kimin himmeti yalnız nefsi ise, o insan değil. Çünkü, insanın fıtratı medenîdir."}}
Onların yönetimi, aralarında yaptıkları istişare iledir. (Şûrâ 38)
Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun! Bütün levm ve itâb ve nefret, hevâ hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin.
Teşhis-ül İllet (Türkçesi)
İlk tabında, Hutbe-i Şamiye'ye ikinci zeyl olarak girmiş olan "Teşhis-ül İllet" risalesi, müellifi tarafından bir kısmı Türkçeye çevrilmiş metnidir.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Hırsız erkeğin ve hırsız kadının elini kesin. (Mâide 38)
Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256)
De ki: Ey kitap ehli olanlar (Yahudi ve Hristiyanlar): Sizinle bizim aramızda eşit olan bir kelimeye gelin. (Âl-i İmrân 64) تَعَالَوْا}}
Gelin, geliniz. (Âl-i İmrân 64)
İki Mekteb-i Musîbetin Şehâdetnâmesi Yahud Divan-ı Harb-i Örfî ve Said-i Kürdî
Bu eser, Bediüzzaman Hazretlerinin 1909 yılında İstanbul'da Sıkıyönetim Mahkemesinde 1911 ve 1912 yıllarında iki defa tab'edilmiş, her iki tab' da Kürdîzâde Ahmed Ramiz tarafından gerçekleştirilmiştir.
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Her türlü hamd ve övgü, medih ve minnet âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Sâlat ve selâm ise Efendimiz Muhammed (a.s.m.) üzerine olsun.
Sırların ortaya çıktığı gün... (Tarık Sûresi: 9)
Yani, "Medar-ı iftiharım olan mehasinim, şimdi günah sayılıyor! Artık nasıl itizar edeyim, mütehayyirim!"}}
Toplumun efendisi, onlara hizmet edendir. (Suyutî, el-Fethü'l-Kebir: 21168; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 1/409)
Gerçek hile, hileyi terk etmektedir.
Bütün insanlar ve cinler şahit olsun ki, ben mürteciyim
Hakkın hatırı yücedir, hiçbir şey ondan yüce ve üstün olamaz.
Akıllı olanlar için bu söylediklerim yeterlidir. Köye seslendim, şayet köyde sesimi duyan varsa...
Şayet büyük sorumluluklar, ulvi gayeler ve hadiselerin yarın ne getireceği düşünülmeseydi..
Nefsimizin isteklerine kavuşmasına yol verirdim.. Bu, benim çocukluktan beri izlediğim yol ve ulaşmak istediğim gayemdir.
Bazı şeyler de var ki onları da gizliyorum, şayet onları da söylersem barış için bir yer bırakmamış olurum.
Bütün insanlar mecnundur. Fakat insanların arzu ve istekleri sayısınca delilik çeşitleri vardır.
Doğru ve sağlam olan bir işi ayıplayanlar çok olur. Oysa bunu ayıplamaları onların sakat anlayışlarından kaynaklanmaktadır.
Divane için kalem gerekmez, yani sorumluluk yoktur.
Yırtık, yamadan daha geniş hale geldi.
Makale - 14
VOLKAN
18 Mart 1325 / 31 Mart 1909
Sayı: 90
REDD-ÜL EVHAM
İttihad-ı Muhammedî (Aleyhissalâtü Vesselâm) cemaatine isnad ettikleri dokuz evham-ı fâsideyi reddedeceğim.
Din olmadan dünyada hayır yoktur.
Zorlama yoktur. (Bakara 256)
Selâmet hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Makale - 15
VOLKAN
Sayı: 97
25 Mart 1325 / 7 Nisan 1909
ZİYA-YI HAKİKAT
Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256)
Onlar erkekse, biz de erkeğiz. (İmam-ı Âzam'a atfedilen bir söz)
Makale - 16
VOLKAN
Sayı: 101
29 Mart 1325 / 11Nisan 1909
LEMEÂN-I HAKİKAT VE İZÂLE-İ ŞÜBEHÂT
Din olmadan dünyada hayır yoktur.
Ömrüme yemin olsun ki, asıl garip olan şey, acaib kişilerin gözünde benim garip sayılmamdır.
Selâmet, hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Makale - 17
Şu gelecek makaleler Otuzbir Mart hâdisesinde isyan eden sekiz tabur askeri itaâta getiren ve musibeti yüzden bire indiren iki derstir. ŞMüellifM
MMMVolkan
Serbestî
Mizân
No:107
Sayı: 111
Sayı: 128
4 Nisan 1325
2 Nisan 1325
17 Nisan 1909
15 Nisan 1909
KAHRAMAN ASKERLERİMİZE
Makale - 18
Volkan
Mizân
No: 110
Sayı: 129
7 Nisan 1325
4 Nisan 1325
20 Nisan 1909
17 Nisan 1909
ASÂKİRE HİTAB
Makale - 19
İKDAM
22 Şubat 1336 / 7 Mart 1920
Sayı: 8273
KÜRDLER VE OSMANLILIK
İkdam Ceride-i Muteberesine! Sadat-ı Berzenciye'den Dava Vekili Ahmet Arif
Hizan Sadat-ı Kiramından İhtiyat Binbaşısı
Muhammed Sıddık
Ulema-i Ekrad'dan
Said-i Kürdî
Makale - 20
SEBİL-ÜR REŞAD
4 Mart 1336 / 17 Mart 1920
Sayı: 461
KÜRDLER VE İSLÂMİYET
İslâm cahiliyet asabiyetini ortadan kaldırmıştır. (Hadis. Bkz. Müsned: 4/199, 204-205; Müslim, imare: 53-54; Ebu Davud, Edeb: 111-112; ibn Mâce, Fiten: 7)
Lemeât
Evkaf-ı İslâmiye Matbaası İstanbul 1337-1339 (1921)
Ramazan hilâli ile bayram hilâli arasından..
Kişi bilmediği şeyin düşmanıdır. (Ali ibni Ebî Talib, Nehcü'l-Belâğa, s. 780)
Yani, "Ramazan'ın iki hilâlinden doğmuş bir edep yıldızıdır." (1337 eder.)
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Gece seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. (İsrâ 1)
Katil miras alamaz. (Tirmizi, Ferâiz: 17; Ebû Dâvud, Diyât: 18; Dârimî, Ferâiz: 41; İbn-i Mâce, Ferâiz: 8, Diyât: 14; Müsned 49.)
Güzel ve huzur vereni al, çirkin ve keder vereni bırak.
Kim bir cana kıymamış bir kimseyi öldürürse... (Mâide 32)
İçinde tesanüd bulunan cemiyet, durgunlukları harekete geçirmek için bir âlettir. İçinde tehasüd bulunan cemaat ise hareketleri ve faaliyetleri durdurmak için vardır.
Ya Rab.. Gayretimin içinde olan rızık -konusunda- bizi kendimize -nefsimize- havale etme..
Ya Rab.. Başlangıcımda ve tekrar dönüşümde sana tevekkül ettim.
Biz yalnız Allah'ın malıyız -O'na aidiz-, O'ndan geldik ve -yine- O'na döneceğiz. (Bakara 156)
Aaah! آه}} Aaah!}}
Oooh!}}
Sefih erkekler hevesâtına uyarak kadınlaştığında; nâşize kadınlar da hayasızlıkla erkekleşir.
Muhakkak ki insan, içinde Yâsin yazılmış bir Yâsin kelimesinin çizimi gibidir. Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde bulunan Allah'ın şanı ne yücedir.
Onu (Kur'ân'ı) koruyacak olan da Biziz. (Hicr 9)
Batının heva ve hevese dayalı dehasından kaynaklanan edebiyatı, Kur'ân'ın sonsuza kadar ışık ve şifa saçan hidayet verici ve saf edep olan edebiyatına ulaşmaz.
Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde bulunan Allah'ın şanı ne yücedir! (Mü'minûn 14)
Duamızın sonu, 'Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun'dan ibarettir. (Yûnus 10'dan iktibas edilmiştir.) اَللّٰهُمَّ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ ٭ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ ٭ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَ لَا الضَّٓالّ۪ينَ آم۪ينَ}}
Allahım! Bizi doğru yola ilet -kendilerine in'amda bulunduğun kimselerin yoluna. Yoksa gazabına uğrayanların yahut sapıtanların yoluna değil. Âmin.
Allahım, bizi doğru yola ilet. Âmin.
Şüphesiz Kur'an-ı Kerim'in parlak eline aldığı Hz. Musa'nın kıssası "tefarikü'l-asâ"dan çok daha faydalı olmuştur. Böylece edebiyat sihirbazları onun keskin belagatı karşısında secde etmekten kendilerini alamadılar.
Bugün senin cesedini kurtaracağız. (Yûnus 92)
Ey Hâmân, bana bir kule yap! (Mü'min 36)
Muhakkak ki Karun Musa'nın kavmindendi. (Kasas 76)
Ve onu (Yahudiler ölümü) asla istemiyeceklerdir. (Bakara 95)
Kızlarınızı sağ bırakıp yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlardı. (Bakara 49)
Onların üzerine bir zillet ve yoksulluk damgası vuruldu. (Bakara 61)
O doğurmamıştır.
Olmadı.
Gaybı Allah'tan başka kimse bilmez.
Kainatta Allahtan başka müessir yoktur.
Ondan başka Halık yoktur.
Ben.
Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? (Hucurât 12)
Sabredin ve sabırda yarışın ve (cihad için) daima hazırlıklı olun. (Âl-i İmrân 200)
Emrolunduğun gibi dos doğru ol. (Hûd 112)
Allah faizin bereketini giderip onu mahveder. (Bakara 276)
Allah alışverişi helâl, faizi haram kıldı. (Bakara 275)
Namazı dos doğru kılın, zekâtı verin. (Bakara 43)
İnsan için, ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39)
Altını ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harcamayanları acı bir azapla müjdele. (Tevbe 34)
Muhakkak ki biz insanoğlunu mükerrem kıldık. (İsra 70)
İşlerin hayırlısı -en iyi olanı- ortancası olanıdır. (hadis)
Allah'a malum olan şeylerin sayısı kadar.
(Aya gelince, biz ona da menzil menzil miktarlar tayin ettik.) Nihayet o, eski hurma salkımının eğri çöpü gibi bir hale dönmüştür (döner). (Yâsin 39)
Eski hurma salkımının eğri çöpü gibi.. (Yâsin 39)
Ona -aya- konaklar yaptık. (Yâsin 39)
Hakikat Çekirdekleri
Camii/Biraderzadesi Abdurrahman-ı Nursî
Evkaf-ı İslâmiye Matbaası 1336
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Allah tarafından gönderilmiş elçilerin efendisi Muhammed'e salât ve selamda bulunarak Allah'a hamd ederim.
İçinde dayanışma olan cemiyet, durgun halleri harekete geçirmek için bir vasıtadır, içinde kıskanma olan cemaat ise işleri karıştırıp faaliyetleri durdurur.
Erkekler hevâ ve hevesle kadınlaşırsa, kadınlar da hayasızlıkla erkekleşir.
Hurdebinî bir hayvanın hasseleri insanın hasseleriyle muvazene edildiğinde, acip bir sır görürsün.
İnsan, içinde Yâsin yazılmış bir Yâsin sureti يس gibidir.
Hakikat çekirdekleri (2)
Mürettibi Biraderzadesi Abdurrahman
Evkaf-ı İslâmiye Matbaası 1337-1339
Rahman ve Rahim Olan Allahın adıyla..
Yani: Hakikat nazarıyla bakıldığında şahit olunan herşey Ondandır ve ancak Ona delâlet eder.
Allah birdir.
Yani: Asla Ondan başka mâbud yoktur.
Allah Sameddir (Yani herşey Ona muhtaçtır, O ise hiçbirşeye muhtaç değildir.)
Yani: Asla Ondan başka Hâlık ve Rab yoktur
Kâinat ve içindeki yaratıkları ayakta tutan ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ancak Odur.
Doğmamıştır.
Doğurmamıştır.
Hiçbirşey Onun dengi değildir.
Onun hiçbir benzeri yoktur. O herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir. (Şûrâ 11)
Allah'tan başka ilâh yoktur.
Allah. Ondan başka ilâh yoktur. (Bakara 255)
Ondan başka yaratıcı yoktur.
Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânı öğretene and olsun ki, Beşîr ve Nezîr olan Zâtın nazarı ve herşeyi inceden inceye tetkik eden basireti, hakikati hayale karıştırmak veya benzetmekten yüce, dakik ve parlak; hak olan mesleği ise, insanları aldatmak veya yanıltmaktan müstağni, münezzeh ve yücedir.
Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? (Hucurât 12)
Yardımlaşma sırrını idrak etmeyen insan taştan daha camiddir. Çünkü öyle taşlar vardır ki, kardeşine yardım etmek için eğilip bükülür. Taş, taşlığıyla beraber iyi bir ustanın eliyle kavisli tavandaki yerine konulunca, kardeşinin düşmesini önlemek için başını eğer ve ona yaslanır.
Söz mala benzer, onda yapılan israf câiz olmaz.
Bediüzzaman'ın Tarihçe-i Hayatı
Müellifi Müküslü Hamza Rumi 1334, milâdi 1918 yılında yazılmıştır.
Tarihçe-i Hayatın Zeyli
Biraderzadesi Abdurrahman Rumi 1337, milâdi 1921 yılında yazılmıştır.
Ramazan'ın iki hilâlinden doğmuş bir edep yıldızıdır.
Onların en son duaları: "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun" dur.