Hacc 74

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
12.26, 2 Ağustos 2024 tarihinde Turker (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 46161 numaralı sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

Önceki Ayet: Hacc 73Hacc SuresiHacc 75: Sonraki Ayet

Meali: 74- Onlar, (Bu âciz putları Allah'a ortak koşmak suretiyle) Allah'ın kadrini hakkıyla bilemediler. Hiç şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür.

Kur'an'daki Yeri: 17. Cüz, 340. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Bu defa rüyada Fahr-i Âlem aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz Hazretlerini gördüğüm vakit, Sure-i Hacc’ın nihayetinde مَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهٖٓ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِىٌّ عَزٖيزٌ … الخ okuyarak ve Şah-ı Geylanî kuddise sırruhu Hazretlerini gördüğüm vakit, Sure-i Nur’da لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ âyetini kıraat ederek nevmden bîdar oldum. Ve anladım ki bu âhirde sünnet-i seniyeye dair mühim bir risale yazıldığı için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın makbulü olmuş ki rüyamda müşerref oldum. Ve o âyet Risale-i Nur’un hülâsasını ifade ettiği gibi ehl-i gafleti şiddetli tehdit eder. Şah-ı Geylanî’yi gördüğümün sebebi, Risale-i Nur’un talebelerinin kudsî bir üstadı, beni de şakird kabul ettiğine dair bir işaret anladım ve bu âyetler havsalamın haricinde olduğu halde, o kudsî zatların hürmetine, kuvve-i hâfızamda her zaman okur ve bir genişlik hasıl olurdu.

...

Ümmi talebeniz Mustafa

(Barla Lahikası)


اِعْلَمْ Ey kardeş bil ki! Kur'anın ulviyyet ve yüceliğinin meziyetlerindendir ki; kesretin mebhasları ardından hemen vahdetin tezkirlerini dercetmesi; ve tafsilden hemen sonra, icmal eylemesi; ve cüz'iyatın müteradif bahislerini rububiyet-i mutlakanın desatiriyle birleştirmesini; ve her şeye âmm ve şamil olan sıfat-ı kemaliyenin nevamisini, âyetlerin sonlarında neticeler ve illetler gibi olan fezlekelerin zikri ile zabtetmesini irad etmesidir. Bu ise, tâ ki, sami'in zihni, o mezkûr kevnî olan cüz'-ü cüz'î içinde tegalgul edip, uluhiyet-i mutlakanın azamet-i mertebesini unutarak; azamet, heybet ve kibriya maliki olan Ma'bud-u Mutlak'a karşı ubudiyet-i fikriye âdâbının levazımını ihlal etmesin. Hem tâ, onunla senin zihnin o cüz'-ü cüz'îden nazarını çekip, emsal ve benzerlerine gitmek üzere inbisat peyda etsin. Hem tâ ki Kur'an, bu tarz-ı üslûbuyla umum cüz'î olan şeylerde bile, -velev hakir ve zail olsun- Sultan-ı Ezel ve Ebed'in marifetine, hem Zat-ı Ehad ve Samed'in cilve-i esmasının şuhuduna açık bir yol, müstakim bir cadde, parlak bir delil bulunduğunu sana gösterip tefhim ettirsin.

Evet, Kur'anın bu tarz-ı üslûbu cihetindeki meseli şöyledir ki: Bir adam, içinde güneşin bir timsalciği bulunan bir katreyi veyahut şemsin ziyasının renkleri içinde bulunan bir çiçeği sana gösterdikten sonra, hemen bilâ-mühlet gündüz ortasındaki güneşi sana irae etmek üzere başını kaldırtıp ona diktirir. Tâ ki, o cüz'î katre ve çiçekteki güneşçiğin timsaline nazarın saplanıp da, sana hal kesb-i müşevveşiyet etmesiyle, güneş senin zihninde küçülüp te, sen onun levazım-ı azametinin inkârına gitmeyesin.

Meselâ, Sure-i Yusuf'ta bir emr-i cüz'înin bahsi arkasında

وَ فَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ

der.

Hem Sure-i Hacc'da

مَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهِ الٓخ

ve Sure-i Nur'da

وَ اِذَا بَلَغَ الْاَطْفَالُ

dan tâ

وَاللّٰهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

e kadar.. hem Sure-i Ankebut'ta

وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ

den tâ

لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

e kadar.. ve emsali âyetler mezkûr davamızı te'kid etmektedirler.

(Şu'le, Mesnevi-i N. (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]