Yasin 39: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Yasin Suresi]]
[[Kategori:Yasin Suresi]]
[[Kategori:Asar-ı Bediyye'de Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Şemme'de (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Şemme'de (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Mesnevi-i Nuriye'de Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[
[[[Kategori:Asar-ı Bediyye'de Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Fihrist'te (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Fihrist'te (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Onuncu Risale'de (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Onuncu Risale'de (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
91. satır: 96. satır:


([[Risale:Bakara_17-18:_Münafıklar_Hakkında_Ateş_Temsili_(İ.İ._Badıllı)#ÜÇÜNCÜ_MESELE|İşaratül İ'caz (Badıllı)]])
([[Risale:Bakara_17-18:_Münafıklar_Hakkında_Ateş_Temsili_(İ.İ._Badıllı)#ÜÇÜNCÜ_MESELE|İşaratül İ'caz (Badıllı)]])
----
{{Arabi|اِعْلَمْ}} Ey kardeş bil ki! Kur'an-ı Hakîm, eşyanın insanlara râci' olan bazı gayelerini zikretmesiyle; o şeyin yalnız o gayeye münhasır olduğu için değildir, belki pek çok gayeleri bulunan o şeyin nizamındaki faydalarına ve sani'in esmasına delâlet eden ondaki intizamlara, insanın nazarını dikkate tevcih etmek için bir ihtardır.
Zira insanoğlu, ancak onunla bir alâkası bulunduğu şeye ihtimam veriyor. Hattâ kendisine ait olan bir zerreyi, onun olmayan bir güneşe tercih ediyor.
Meselâ Kur'an,
[[Yasin 39|{{Arabi|وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ}}]]
der. İşte bu gaye ise, Kamer'in takdirine bakan binlerle gayattan yalnız bir gayedir. Yoksa murad, sadece mezkûr gayeye inhisar için değildir.
(Yani Kamer'in takdiri yalnız bu gaye için halkedilmiş demek değildir.) Belki Kamer'in takdirinden yalnız sizce meşhud olan bir semeresi budur demektir.
([[Risale:Şemme_(Mesnevi_Badıllı)#70._Parça|Şemme, Mesnevi-i N. (Badıllı)]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

08.14, 28 Temmuz 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

[ [[[Kategori:Asar-ı Bediyye'de Geçen Ayetler]] Önceki Ayet: Yasin 38Yasin SuresiYasin 40: Sonraki Ayet

Meali: 39- Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.

Kur'an'daki Yeri: 23. Cüz, 441. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Şimdi kelimelerin penceresiyle gösterdiği üsluba bak:

Mesela وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ deki كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ kelimesine bak, ne kadar latîf bir üslubu gösteriyor. Şöyle ki: Kamerin bir menzili var ki Süreyya yıldızlarının dairesidir. Kameri, hilâl vaktinde hurmanın eskimiş beyaz bir dalına teşbih eder. Şu teşbih ile semanın yeşil perdesi arkasında güya bir ağaç bulunuyor ki beyaz, sivri, nurani bir dalı, perdeyi yırtıp başını çıkarıp, Süreyya o dalın bir salkımı gibi ve sair yıldızlar o gizli hilkat ağacının birer münevver meyvesi olarak işitenin hayalî olan gözüne göstermekle; medar-ı maişetlerinin en mühimmi hurma ağacı olan sahra-nişinlerin nazarında ne kadar münasip, güzel, latîf, ulvi bir üslub-u ifade olduğunu zevkin varsa anlarsın.

(25. Söz)


Sonra kamere baktım. وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ âyetinin gayet parlak bir nur-u i’cazı ifade ettiğini gördüm. Evet, kamerin takdiri ve tedviri ve tedbir ve tenviri ve zemine ve güneşe karşı gayet dakik bir hesapla vaziyetleri, o kadar hayret-feza, o derece hârikadır ki onu öyle tanzim eden ve takdir eden bir Kadîr’e hiçbir şey ağır gelmez. “Onu öyle yapan her şeyi yapabilir.” fikrini, temaşa eden her bir zîşuura ders verir.

Hem öyle bir tarzda güneşi takip ediyor ki bir saniye kadar yolunu şaşırmıyor, zerre kadar vazifesinden geri kalmıyor. Dikkatle bakana سُبْحَانَ مَنْ تَحَيَّرَ فٖى صُنْعِهِ الْعُقُولُ dedirtiyor. Hususan mayısın âhirinde olduğu gibi bazı vakitte ince hilâl şeklinde Süreyya menziline girdiği vakit, hurma ağacının eğilmiş beyaz bir dalı suretini ve Süreyya bir salkım suretini gösterdiğinden o yeşil sema perdesi arkasında, hayale nurani büyük bir ağacın vücudunu tahayyül ettirir. Güya o ağaçtan bir dalının bir sivri ucu, o perdeyi delmiş, bir salkımıyla beraber başını çıkarmış, Süreyya ve hilâl olmuş ve sair yıldızlar da o gaybî ağacın meyveleri olduğunu hayale telkin eder. İşte كَالْعُرْجُونِ الْقَدٖيمِ teşbihinin letafetini, belâgatını gör.

(3. Mektup)


İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’an-ı Kerîm, bazen bir şeyin müteaddid gayelerinden insanlara ait bir gayeyi zikre tahsis eder. Bu, ihtar içindir, inhisar için değildir. Yani o şeyin gayeleri, zikredilen gayeye münhasır değildir. Ancak o şeyin nizam ve intizam ve sair faydalarına insanın nazar-ı dikkatini celbetmek için insanlara râci o faydayı zikrediyor.

Mesela

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ

لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنٖينَ وَالْحِسَابَ

âyet-i kerîme ile zikredilen fayda, takdir-i kamerin binlerce faydalarından biridir. Yoksa takdir-i kamer bu faydaya münhasır değildir. Yani kamer, yalnız bu gaye için değildir. Bu gaye onun gayelerinden biridir.

(Onuncu Risale, Mesnevi-i Nuriye)


Bu kıymettar risalenin münderecatından şems gibi nurlu, kamer gibi parlak bir misali şudur: Kur’an-ı Hakîm, kâinattaki insana râci ve menfaatli olan eşyayı ihtar için zikrediyor. Yoksa Kur’an-ı Hakîm’in o beyanatı yalnız o faydasına inhisar etmiyor. Çünkü insan kendisiyle alâkası olan ve faydası dokunan bir zerreye, kendisi ile alâkası olmayan bir şemsten ziyade ehemmiyet verir. Mesela

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ

لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنٖينَ وَالْحِسَابَ

Yani kamerin küre-i arz etrafında devrinin Cenab-ı Hak tarafından takdir edilmesinin pek çok hikmetlerinden bir hikmeti de beşerin günlerini, aylarını, senelerini hesap etmesi, bilmesidir. Yoksa kamerin takdiri, bizce çok lüzumlu bulunan bu faydasına inhisar etmez. Hâlık-ı Zülcelal’in esmasına âyinedarlık eden binler hikmetleri daha var.

(Fihrist, Mesnevi-i Nuriye)


ﺣَﺘَّﻰ ﻋَﺎﺩَ ﻛَﺎﻟْﻌُﺮْﺟُﻮﻥِ ﺍﻟْﻘَﺪِﻳﻢِ'in Bir Nüktesi

Biri dedi: "Kur'ân'da, kamer hilâl oldukça

ﻛَﺎﻟْﻌُﺮْﺟُﻮﻥِ ﺍﻟْﻘَﺪِﻳﻢِ

ile, Tenzil teşbih eylemiş, zahir zevke hoş gelmez, letâfeti görünmez."

Dedim: "Yahu süreyya, o unkud-u semavî, bir menzil-i kamerdir;

ﻗَﺪَّﺭْﻧَﺎﻩُ ﻣَﻨَﺎﺯِﻝَ hilâl ona kondukça, o misafir-i aziz, Küçük, beyaz eğilmiş bir dal ile bağlanmış, lü'lü' misal bir salkım; süreyya suretini, hilal ile gösterir; nazeninâne bir iz.

Güya azîm bir ağaç, semavat arkasında, durmuş da, her nasılsa sema yüzünü yırtmış onun sivri bir dalı, manzarası pek leziz.

Başı ondan çıkarmış, zeminlilere güler, der: "Ey insan çocukları! Bana da bir bakınız, ben mi letafetliyim.. ya hurma ağacınız?..

Unkudlu ağsanınız?" Saff-ı evvel muhatab, ebna-i nahl u sahra, bir zemine bir semaya bakar, orada ezhar ve esmar, burada hilâl ve yıldız.

(Lemeat, Asar-ı Bediiyye)


Bilmiş ol ki, kelamın kemali ve cemali ve onun beyanî olan hûllesi, kaftanı ise, onun üslûbu iledir. Üslûbu da temsilli istiarenin parçalarından alınmış hakikatlerin sureti ve mânânın kalıbıdır. Öyle ki, o temsilli istiarenin parçaları adeta hayalî bir simotoğraf oluyor. Evet, nasıl ki اَلثَّمَرَةُ lafzı kendi bağ ve bostanını (hayale) gösterdiği.. ve بَارَزَ lafzı da, harb meydanını irae eylediği gibi..

Sonra temsiller, eşya arasında mevcut olan münasebetlerin sırrı üzerinde müesses olduğu gibi; kâinatın nizamı içindeki in'ikaslar üstünde de kuruludur. Hem de bir çok emirler işler, başka emirleri hatırlattırdığına binaen; nasıl ki Süreyya dairesi içinde hilalin görünmesiyle, Hurmacılıkla iştigal eden insanların zihninde; Hurma ağacının eskiyerek beyazlaşıp eğilen bir dalının ucuna bir salkım hurmanın asılmışlığını ihtar etmesi gibidir. İşte tenzilde (Kur'an da)

حَتَّي عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ

[1] demesiyle mezkûr teşbihin letafetini bak ne kadar parlatıyor!

(İşaratül İ'caz (Badıllı))


اِعْلَمْ Ey kardeş bil ki! Kur'an-ı Hakîm, eşyanın insanlara râci' olan bazı gayelerini zikretmesiyle; o şeyin yalnız o gayeye münhasır olduğu için değildir, belki pek çok gayeleri bulunan o şeyin nizamındaki faydalarına ve sani'in esmasına delâlet eden ondaki intizamlara, insanın nazarını dikkate tevcih etmek için bir ihtardır.

Zira insanoğlu, ancak onunla bir alâkası bulunduğu şeye ihtimam veriyor. Hattâ kendisine ait olan bir zerreyi, onun olmayan bir güneşe tercih ediyor.

Meselâ Kur'an,

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ

der. İşte bu gaye ise, Kamer'in takdirine bakan binlerle gayattan yalnız bir gayedir. Yoksa murad, sadece mezkûr gayeye inhisar için değildir.

(Yani Kamer'in takdiri yalnız bu gaye için halkedilmiş demek değildir.) Belki Kamer'in takdirinden yalnız sizce meşhud olan bir semeresi budur demektir.

(Şemme, Mesnevi-i N. (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  1. Yasin Sûresi, ayet: 39