Al-i İmran 36: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Al-i İmran Suresi]]
[[Kategori:Al-i İmran Suresi]]
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Lemalar'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Lemalar'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:14. Lema'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:14. Lema'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Barla Lahikasında Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Barla Lahikasında Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Al-i İmran Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri]]
''Önceki Ayet: [[Al-i İmran 35]] ← [[Kuran:Al-i İmran|Al-i İmran Suresi]] → [[Al-i İmran 37]]: Sonraki Ayet''
''Önceki Ayet: [[Al-i İmran 35]] ← [[Kuran:Al-i İmran|Al-i İmran Suresi]] → [[Al-i İmran 37]]: Sonraki Ayet''


43. satır: 45. satır:


([[Risale:14._Lem%27a#.C4.B0kinci_Sual|14. Lem'a]])
([[Risale:14._Lem%27a#.C4.B0kinci_Sual|14. Lem'a]])
----
Hem sonra bunu da bil ki; -bahsi geçmiş- muallak olan manalardan bazısı havaî olan "harfî" mânâlardır ki, mahsus bir lafızları bulunmaz, muayyen bir vatanları da yoktur. Belki de seyyar olan seyyahlar gibi olup, bazen bir kelime içinde saklanıyor, bazen bir kelam onu kendine çeker ve emer.. Ve bazı kerelerde, bir kısa hikayenin içine girerler de kayb olurlar; eğer o kıssayı sıksan, ondan o damlayacaktır. Tıpkı [[Al-i İmran 46|{{Arabi|اِنِّي وَضَعْتُهَٓا اُنْثيٰ}}]] (Al-i İmran/36) ayeti içinden tekattur eden tehassür gibi.. (Hasret ile âh!. çekme,) ya da {{Arabi|لَيْتَ الشَّبَابَ}} den damlanan ah!.. gibidir. Ve daha buna göre, makam ve mertebeler itibariyle; iştiyak, temeddüh, hitap, işaret, teellüm, tehayyür, teaccüb, tefahür ve daha başkaları gibi kelime ve kelamlara veya bir hikayeye de girebiliyorlar. Sonra, şu sıkışık vaziyetteki ma'naların arasında hüsn-ü muaşereti, iyi geçinmeyi sağlamanın şartı ise; esas olan garaz ve maksada hizmetinin derecesi nisbetine göre, inayet ve ihtimamı taksim eylemektir. Şayet bu meseleye de bir misal istiyorsan; Sûrenin (Bakara Suresi) başından buraya kadar şerhleri yapılmış vecih üzere olan ayetler buna dair beyyin, açık ve net misaldirlar. <ref>Not: Gelen "Yedinci Mesele"yi, Muhakemat kitabındaki "Unsur-ül Belagat" ın yedinci meselesinde de okumak lazım. Mütercim</ref>
([[Risale:Bakara_17-18:_Münafıklar_Hakkında_Ateş_Temsili_(İ.İ._Badıllı)#ALTINCI_MESELE|İşaratül İ'caz (Badıllı)]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

16.28, 7 Ağustos 2024 tarihindeki hâli

Önceki Ayet: Al-i İmran 35Al-i İmran SuresiAl-i İmran 37: Sonraki Ayet

Meali: 36- Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi.

Kur'an'daki Yeri: 3. Cüz, 53. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Aziz, sıddık, müdakkik kardeşim Re’fet Bey!

Evvela: Nevzad-ı mübareğin dünyaya gelmesini, sizin için bir fâl-i hayır olarak tebrik ediyorum. İnşâallah وَ لَيْسَ الذَّكَرُ كَالْاُنْثٰى sırrına mazhar olacak. Âsım Bey gibi senin de bir kız evladı dünyaya gelmesi, meşrebimizde en mühim esas şefkat olduğu cihetiyle ve şefkat kahramanları kızlar olduğundan ve en sevimli mahluk bulunduğundan, daha ziyade tebrike şâyansınız. Zannederim, bu zamanda erkek çocukların tehlikesi daha çok. Cenab-ı Hak onu sizlere medar-ı teselli ve ünsiyet ve evinize küçük bir melaike hükmüne getirsin. Rengigül ismi yerine Zeyneb olsa daha münasiptir.

...

وَ لَيْسَ الذَّكَرُ كَالْاُنْثٰى âyetine dair şimdi cevap vermeye vaktim müsait değil. Sıhhatini bilmiyorum fakat rivayet ediliyor ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş ki: “Oğlan çocuğunu seviniz.” Demişler: “Kızları ne için istisna ettin?” Ferman etmiş ki: “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler.”

Evet kız, şefkat ve cemalin mazharı olduğundan erkek çocuğundan daha ziyade sevilir. Bâhusus bu zamanda ebeveyn hakkında kızlar daha mübarektir. Çünkü tehlike-i diniyeye çok maruz olmuyorlar.

(Barla Lahikası)


Âl-i Abâ hakkındadır.

Kardeşim, Âl-i Abâ hakkındaki cevapsız kalan sualinizin çok hikmetlerinden yalnız bir tek hikmeti söylenecek. Şöyle ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, giydiği mübarek abâsını, Hazret-i Ali (ra) ve Hazret-i Fatıma (r.anha) ve Hazret-i Hasan ve Hüseyin’in (ra) üstlerine örtmesi ve onlara bu suretle لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهٖيرًا âyetiyle dua etmesinin esrarı ve hikmetleri var. Sırlarından bahsetmeyeceğiz. Yalnız vazife-i risalete taalluk eden bir hikmeti şudur ki:

Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, gayb-aşina ve istikbalbîn nazar-ı nübüvvetle otuz kırk sene sonra sahabeler ve tabiînler içinde mühim fitneler olup kan döküleceğini görmüş. İçinde en mümtaz şahsiyetler, abâsı altında olan o üç şahsiyet olduğunu müşahede etmiş. Hazret-i Ali’yi (ra) ümmet nazarında tathir ve tebrie etmek ve Hazret-i Hüseyin’i (ra) taziye ve teselli etmek ve Hazret-i Hasan’ı (ra) tebrik etmek ve musalaha ile mühim bir fitneyi kaldırmakla şerefini ve ümmete azîm faydasını ilan etmek ve Hazret-i Fatıma’nın zürriyetinin tahir ve müşerref olacağını ve Ehl-i Beyt unvan-ı âlîsine lâyık olacaklarını ilan etmek için o dört şahsa kendiyle beraber “Hamse-i Âl-i Abâ” unvanını bahşeden o abâyı örtmüştür.

Evet, çendan Hazret-i Ali (ra) halife-i bi’l-hak idi. Fakat dökülen kanlar çok ehemmiyetli olduğundan ümmet nazarında tebriesi ve beraeti, vazife-i risalet hasebiyle ehemmiyetli olduğundan, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, o suretle onu tebrie ediyor. Onu tenkit ve tahtie ve tadlil eden Haricîleri ve Emevîlerin mütecaviz taraftarlarını sükûta davet ediyor. Evet, Haricîler ve Emevîlerin müfrit taraftarları Hazret-i Ali (ra) hakkındaki tefritleri ve tadlilleri ve Hazret-i Hüseyin’in (ra) gayet feci ciğersûz hâdisesiyle Şîaların ifratları ve bid’aları ve Şeyheyn’den teberrileri, ehl-i İslâm’a çok zararlı düşmüştür.

İşte bu abâ ve dua ile Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Hazret-i Ali (ra) ve Hazret-i Hüseyin’i (ra) mes’uliyetten ve ittihamdan ve ümmetini onlar hakkında sû-i zandan kurtardığı gibi Hazret-i Hasan’ı (ra) yaptığı musalaha ile ümmete ettiği iyiliğini vazife-i risalet noktasında tebrik ediyor ve Hazret-i Fatıma’nın (r.anha) zürriyetinin nesl-i mübareği, âlem-i İslâm’da Ehl-i Beyt unvanını alarak âlî bir şeref kazanacaklarını ve Hazret-i Fatıma (r.anha) اِنّٖٓى اُعٖيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجٖيمِ diyen Hazret-i Meryem’in validesi gibi zürriyetçe çok müşerref olacağını ilan ediyor.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ الطَّيِّبٖينَ الطَّاهِرٖينَ الْاَبْرَارِ وَعَلٰى اَصْحَابِهِ الْمُجَاهِدٖينَ الْمُكْرَمٖينَ الْاَخْيَارِ اٰمٖينَ

(14. Lem'a)


Hem sonra bunu da bil ki; -bahsi geçmiş- muallak olan manalardan bazısı havaî olan "harfî" mânâlardır ki, mahsus bir lafızları bulunmaz, muayyen bir vatanları da yoktur. Belki de seyyar olan seyyahlar gibi olup, bazen bir kelime içinde saklanıyor, bazen bir kelam onu kendine çeker ve emer.. Ve bazı kerelerde, bir kısa hikayenin içine girerler de kayb olurlar; eğer o kıssayı sıksan, ondan o damlayacaktır. Tıpkı اِنِّي وَضَعْتُهَٓا اُنْثيٰ (Al-i İmran/36) ayeti içinden tekattur eden tehassür gibi.. (Hasret ile âh!. çekme,) ya da لَيْتَ الشَّبَابَ den damlanan ah!.. gibidir. Ve daha buna göre, makam ve mertebeler itibariyle; iştiyak, temeddüh, hitap, işaret, teellüm, tehayyür, teaccüb, tefahür ve daha başkaları gibi kelime ve kelamlara veya bir hikayeye de girebiliyorlar. Sonra, şu sıkışık vaziyetteki ma'naların arasında hüsn-ü muaşereti, iyi geçinmeyi sağlamanın şartı ise; esas olan garaz ve maksada hizmetinin derecesi nisbetine göre, inayet ve ihtimamı taksim eylemektir. Şayet bu meseleye de bir misal istiyorsan; Sûrenin (Bakara Suresi) başından buraya kadar şerhleri yapılmış vecih üzere olan ayetler buna dair beyyin, açık ve net misaldirlar. [1]

(İşaratül İ'caz (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  1. Not: Gelen "Yedinci Mesele"yi, Muhakemat kitabındaki "Unsur-ül Belagat" ın yedinci meselesinde de okumak lazım. Mütercim