Nur 59: Revizyonlar arasındaki fark
("Kategori:Nur Suresi ''Önceki Ayet: Nur 58 ← Nur Suresi → Nur 60: Sonraki Ayet'' Dosya:Nur 59.png '''Meali:''' 59-..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:Nur Suresi]] | [[Kategori:Nur Suresi]] | ||
[[Kategori:Şule'de (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Mesnevi-i Nuriye'de Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | |||
''Önceki Ayet: [[Nur 58]] ← [[Kuran:Nur|Nur Suresi]] → [[Nur 60]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[Nur 58]] ← [[Kuran:Nur|Nur Suresi]] → [[Nur 60]]: Sonraki Ayet'' | ||
13. satır: | 16. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
{{Arabi|اِعْلَمْ}} Ey kardeş bil ki! Kur'anın ulviyyet ve yüceliğinin meziyetlerindendir ki; kesretin mebhasları ardından hemen vahdetin tezkirlerini dercetmesi; ve tafsilden hemen sonra, icmal eylemesi; ve cüz'iyatın müteradif bahislerini rububiyet-i mutlakanın desatiriyle birleştirmesini; ve her şeye âmm ve şamil olan sıfat-ı kemaliyenin nevamisini, âyetlerin sonlarında neticeler ve illetler gibi olan fezlekelerin zikri ile zabtetmesini irad etmesidir. Bu ise, tâ ki, sami'in zihni, o mezkûr kevnî olan cüz'-ü cüz'î içinde tegalgul edip, uluhiyet-i mutlakanın azamet-i mertebesini unutarak; azamet, heybet ve kibriya maliki olan Ma'bud-u Mutlak'a karşı ubudiyet-i fikriye âdâbının levazımını ihlal etmesin. Hem tâ, onunla senin zihnin o cüz'-ü cüz'îden nazarını çekip, emsal ve benzerlerine gitmek üzere inbisat peyda etsin. Hem tâ ki Kur'an, bu tarz-ı üslûbuyla umum cüz'î olan şeylerde bile, -velev hakir ve zail olsun- Sultan-ı Ezel ve Ebed'in marifetine, hem Zat-ı Ehad ve Samed'in cilve-i esmasının şuhuduna açık bir yol, müstakim bir cadde, parlak bir delil bulunduğunu sana gösterip tefhim ettirsin. | |||
Evet, Kur'anın bu tarz-ı üslûbu cihetindeki meseli şöyledir ki: Bir adam, içinde güneşin bir timsalciği bulunan bir katreyi veyahut şemsin ziyasının renkleri içinde bulunan bir çiçeği sana gösterdikten sonra, hemen bilâ-mühlet gündüz ortasındaki güneşi sana irae etmek üzere başını kaldırtıp ona diktirir. Tâ ki, o cüz'î katre ve çiçekteki güneşçiğin timsaline nazarın saplanıp da, sana hal kesb-i müşevveşiyet etmesiyle, güneş senin zihninde küçülüp te, sen onun levazım-ı azametinin inkârına gitmeyesin. | |||
Meselâ, Sure-i Yusuf'ta bir emr-i cüz'înin bahsi arkasında | |||
[[Yusuf 76|{{Arabi|وَ فَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ}}]] | |||
der. | |||
Hem Sure-i Hacc'da | |||
[[Hacc 74|{{Arabi|مَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهِ الٓخ}}]] | |||
ve Sure-i Nur'da | |||
[[Nur 59|{{Arabi|وَ اِذَا بَلَغَ الْاَطْفَالُ}}]] | |||
dan tâ | |||
[[Nur 59|{{Arabi|وَاللّٰهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ}}]] | |||
e kadar.. hem Sure-i Ankebut'ta | |||
[[Ankebut 41|{{Arabi|وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ}}]] | |||
den tâ | |||
[[Ankebut 41|{{Arabi|لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ}}]] | |||
e kadar.. ve emsali âyetler mezkûr davamızı te'kid etmektedirler. | |||
([[Risale:Şule_(Mesnevi_Badıllı)#31._Parça|Şu'le, Mesnevi-i N. (Badıllı)]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
12.26, 2 Ağustos 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: Nur 58 ← Nur Suresi → Nur 60: Sonraki Ayet
Meali: 59- Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah alîmdir, hakîmdir.
Kur'an'daki Yeri: 18. Cüz, 357. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
اِعْلَمْ Ey kardeş bil ki! Kur'anın ulviyyet ve yüceliğinin meziyetlerindendir ki; kesretin mebhasları ardından hemen vahdetin tezkirlerini dercetmesi; ve tafsilden hemen sonra, icmal eylemesi; ve cüz'iyatın müteradif bahislerini rububiyet-i mutlakanın desatiriyle birleştirmesini; ve her şeye âmm ve şamil olan sıfat-ı kemaliyenin nevamisini, âyetlerin sonlarında neticeler ve illetler gibi olan fezlekelerin zikri ile zabtetmesini irad etmesidir. Bu ise, tâ ki, sami'in zihni, o mezkûr kevnî olan cüz'-ü cüz'î içinde tegalgul edip, uluhiyet-i mutlakanın azamet-i mertebesini unutarak; azamet, heybet ve kibriya maliki olan Ma'bud-u Mutlak'a karşı ubudiyet-i fikriye âdâbının levazımını ihlal etmesin. Hem tâ, onunla senin zihnin o cüz'-ü cüz'îden nazarını çekip, emsal ve benzerlerine gitmek üzere inbisat peyda etsin. Hem tâ ki Kur'an, bu tarz-ı üslûbuyla umum cüz'î olan şeylerde bile, -velev hakir ve zail olsun- Sultan-ı Ezel ve Ebed'in marifetine, hem Zat-ı Ehad ve Samed'in cilve-i esmasının şuhuduna açık bir yol, müstakim bir cadde, parlak bir delil bulunduğunu sana gösterip tefhim ettirsin.
Evet, Kur'anın bu tarz-ı üslûbu cihetindeki meseli şöyledir ki: Bir adam, içinde güneşin bir timsalciği bulunan bir katreyi veyahut şemsin ziyasının renkleri içinde bulunan bir çiçeği sana gösterdikten sonra, hemen bilâ-mühlet gündüz ortasındaki güneşi sana irae etmek üzere başını kaldırtıp ona diktirir. Tâ ki, o cüz'î katre ve çiçekteki güneşçiğin timsaline nazarın saplanıp da, sana hal kesb-i müşevveşiyet etmesiyle, güneş senin zihninde küçülüp te, sen onun levazım-ı azametinin inkârına gitmeyesin.
Meselâ, Sure-i Yusuf'ta bir emr-i cüz'înin bahsi arkasında
وَ فَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ
der.
Hem Sure-i Hacc'da
مَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهِ الٓخ
ve Sure-i Nur'da
dan tâ
e kadar.. hem Sure-i Ankebut'ta
den tâ
e kadar.. ve emsali âyetler mezkûr davamızı te'kid etmektedirler.
(Şu'le, Mesnevi-i N. (Badıllı))