Fasıla Harfleri: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Kur'an '''Fasıla Harfleri''' Kur'an âyetlerinin son harfine verilen isimdir. içinde bulunduğu âyetle onu takip eden âyeti birbirinden ayırdığı için Kur'an âyetlerinin son kelimesine “fâsıla” adı verilir. XX surenin fasıla harfi tektir ( <ref name='a'>https://islamansiklopedisi.org.tr/fasila</ref> {| class="wikitable" |+Surelerin Fasıla Harfleri !Sıra No !Sure İsmi !Fasıla Harfleri |- |1. |[[Kuran:Fatiha|el-Fâtiha]..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 8 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Kur'an]]
[[Kategori:Kur'an]]
'''Fasıla Harfleri''' Kur'an âyetlerinin son harfine verilen isimdir. içinde bulunduğu âyetle onu takip eden âyeti birbirinden ayırdığı için Kur'an âyetlerinin son kelimesine “fâsıla” adı verilir. XX surenin fasıla harfi tektir (
'''Fasıla Harfleri''' Kur'an âyetlerinin son harfine verilen isimdir. İçinde bulunduğu âyetle onu takip eden âyeti birbirinden ayırdığı için Kur'an âyetlerinin son kelimesine de “fâsıla” adı verilir. Fâsıla harflerinin çoğunu tilâvete güzellik katan, ses zenginliğine sahip ve terennüme imkân veren gunneli harflerle (nûn, mîm) med (vav, yâ, elif) ve lîn harfleri (vav, yâ) veya bunlara bitişik olanlar meydana getirmektedir. İslâm âlimleri kıraat ilmindeki fâsılanın Allah’ın kitabına mahsus olduğu, bu bakımdan kafiye ve seci ile karıştırılmaması gerektiği görüşündedir.


<ref name='a'>https://islamansiklopedisi.org.tr/fasila</ref>  
17 surenin fasıla harfi tektir (Kehf, Fetih, Talak, Cin, İnsan, A'la, Şems ve Leyl Surelerinin "Elif"; Kamer, Kadir, Asr ve Kevser Surelerinin "Ra"; Münafikun Suresinin "Nun"; Beyyine Suresinin "He"; Fil Suresinin "Lam"; İhlas Suresinin "Dal"; ve Nas Suresinin "Sin"). En çok fasıla harfi Hud suresindedir (12 fasıla harfi). Surelerde en çok tekrarlanan fasıla harfleri Nun (75 surede), Mim (74 surede), Ra (51 surede), Lam (38 surede) ve Dal (34 surede) harfleridir. Kur'an ayetlerinde en çok tekrarlanan fasıla harfleri ise Nun (3.152 ayette), Mim (742 ayette), Ra (710 ayette), Dal (308 ayette) ve Ye (harf-i med) (245 ayette) harfleridir. Hı harfiyle biten ayet yoktur. 465 ayet Allah'ın isimleriyle bitmiştir.<ref name='a'>https://islamansiklopedisi.org.tr/fasila</ref>  
 
==Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti==
 
* Diğer kitapların aksine Kur’an’ın ziynetli ve kafiyeli lafzı ulvi ciddiyeti ve İlahî huzuru bozmuyor.
* Kur'an semavi bir sofra ve manevi bir gıda olduğundan içindeki hakikarlara gaflet gelmemesi için o gıdaların kapları hükmünde olan lafızlardaki ziynet ve sanata nazar-ı dikkati çekmiyor, kafiyeyi değiştiriyor ve sanatı fıtrî bir tarzda bırakıyor.
* Kur'an'ın sayfalarının sonunda ayetler kesilmeyip tamamlandığı gibi güzel bir kafiye ile bitiyor.
* Kur'an'ın manzum (şiir) olmayıp ayetlerinin ölçü kaydı altına girmemesinin hikmeti her bir ayetin diğerleriyle arasında olan manevi bağlantısının kesilmemesidir.
 
==Diğer İsimleri==
 
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
 
Hem ehl-i zikir ve münâcata karşı, Kur’an’ın ziynetli ve kafiyeli lafzı ve fesahatli, sanatlı üslubu ve nazarı kendine çevirecek belâgatın mezayası çok olmakla beraber; ulvi ciddiyeti ve İlahî huzuru ve cemiyet-i hatırı veriyor, ihlâl etmiyor. Halbuki o çeşit mezaya-yı fesahat ve sanat-ı lafziye ve nazım ve kafiye; ciddiyeti ihlâl eder, zarafeti işmam ediyor, huzuru bozar, nazarı dağıtır.
 
Hattâ münâcatın en latîfi ve en ciddîsi ve en ulvi nazımlı ve Mısır’ın kaht u galâsının sebeb-i ref’i olan İmam-ı Şafiî’nin meşhur bir münâcatını çok defa okuyordum, gördüm ki: Nazımlı, kafiyeli olduğu için münâcatın ulvi ciddiyetini ihlâl eder. Sekiz dokuz senedir virdimdir. Hakiki ciddiyeti, ondaki kafiye ve nazımla birleştiremedim. Ondan anladım ki Kur’an’ın has, fıtrî, mümtaz olan kafiyelerinde, nazım ve mezayasında bir nevi i’cazı var ki hakiki ciddiyeti ve tam huzuru muhafaza eder, ihlâl etmez. İşte ehl-i münâcat ve zikir, bu nevi i’cazı aklen fehmetmezse de kalben hisseder.
 
([[Risale:19._Mektup#cite_ref-10|19. Mektup]])
----
Umum mu'cizat için değil, yalnız şimdiki meselemize taalluk eden iki yüz eczadan bir cüz olan ve sanat-ı bedîiyede dâhil olan lafzî tevafukatı ileri sürmemesi ve gizli kalmasının sebebi şudur ki:
 
Kur'an-ı Hakîm bir maide-i semaviyedir. Ruhların gıdalarını, kulûb ve ukûlün erzaklarını câmi'dir. O gıdaların kapları ve zarfları hükmünde olan elfazdaki ziynet ve sanata nazar-ı dikkati celbetmek, o hakaike karşı bir gaflet perdesi olur, zarar olur. Onun içindir ki Kur'an-ı Hakîm, lafzî ve fenn-i bedîa ait mezayayı idame ettirmiyor; kafiyeyi değiştirir, sanatı fıtrî bir tarzda bırakıyor, kasdı işmam edecek ve nazar-ı dikkati celbedecek bir tarz vermiyor; tâ manadan zihni müşevveş etmesin ve hayal dahi kalbi aldatmasın.
 
Evet, ulema-i ilm-i belâgatın mabeyninde en kuvvetli bir kaideleri ve düstur-u esasîleri biri şudur ki:
 
Fenn-i maanî ve fenn-i beyana ait mezaya ve nükteler kasdî olmalı, irade ile emare üstünde bulunmalı, tâ belâgat üstünde bulunsun.
 
Fenn-i bedîa ait olan cinaslar ve sanat-ı lafziye gibi fenn-i bedî' nakışları şart-ı makbuliyeti, adem-i kasddır. Yani fıtrî bir tarzda olmalı; yoksa tasannu, tasalluf ve teassüf ve tekellüf olur, belâgatı kırar.
 
İşte bu düstura binaendir ki belâgatta derece-i i'caz sahibi olan Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan sanat-ı bedîiyede fıtrî bir tarzda gidiyor. Manadan zihni çevirecek bir surette musırrane idame etmiyor.
 
Şu tevafukat ise o da fenn-i bedîa ait bir sanat-ı lafziye hükmüne geçtiği için, Kur'an-ı Hakîm Lafzullah müstesna olarak sair tevafukatta çok ileri gitmemiş. Fıtrî ve latîf ve manidar bir tarzda bırakmış.
 
Lafzullah ise birkaç cihette ayn-ı belâgat ve mahz-ı hikmet bir surette sırlara câmi' vaziyetleri var.
 
([[Risale:29._Mektubun_3._Kısmı#İkinci_Sebep|Rumuzat-ı Semaniye]])
----
Kur’an-ı Hakîm’in umum sahifeleri âhirinde âyetler tamam oluyor, güzel bir kafiye ile nihayetleri hitam bulması hem lafzullah yaprağın iki sahifesinde veya karşı karşıya iki sahifesinde veya yakın sahifelerde ekseriya ya muvafakat-ı adediye veya münasebet-i adediye bulunması, bir emare-i i’cazdır. Ve bunun sırrı şudur ki:
 
Âyâtın en büyüğü olan “Müdâyene” âyeti, sahifeleri için ve Sure-i İhlas ve Kevser satırları için bir vâhid-i kıyasî ittihaz edildiğinden Kur’an-ı Hakîm’in bu güzel meziyeti ve i’caz alâmeti görülmektedir. Demek bu hüner Kur’an’ındır. Yoksa Hâfız Osman gibi zatların değil. Çünkü bu vaziyet, âyetinden ve suresinden neş’et etmiştir.
 
([[Risale:Mektubat%27ın_Üçüncü_Kısmı_(2)_(Barla)#Yirmi_Altıncı_Mektup’un_Dördüncü_Mebhası’nın_Birinci_Mesele’sinin_Evveli_ve_Âhiri|Barla L.]])
----
İşte bu sırdandır ki Kur’an-ı Hakîm, nihayetsiz parlak, yüksek hakikatleri câmi’ olduğundan şiirin hayalatından müstağnidir. Evet, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın i’caz derecesindeki kemal-i nizam ve intizamı ve kitab-ı kâinattaki intizamat-ı sanatı, muntazam üsluplarıyla tefsir ettikleri halde manzum olmadığının diğer bir sebebi de budur ki:
 
Âyetlerinin her bir necmi, vezin kaydı altına girmeyip tâ ekser âyetlere bir nevi merkez olsun ve kardeşi olsun ve mabeynlerinde mevcud münasebet-i maneviyeye rabıta olmak için o daire-i muhita içindeki âyetlere birer hatt-ı münasebet teşkil etsin. Güya serbest her bir âyetin, ekser âyetlere bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü var. Kur’an içinde binler Kur’an bulunur ki her bir meşrep sahibine birisini verir. Nasıl ki Yirmi Beşinci Söz’de beyan edildiği gibi; Sure-i İhlas içinde otuz altı Sure-i İhlas miktarınca her biri zi’l-ecniha olan altı cümlenin terkibatından müteşekkil bir hazine-i ilm-i tevhid bulunur ve tazammun ediyor. Evet, nasıl ki semada olan intizamsız yıldızların sureten adem-i intizamı cihetiyle her bir yıldız, kayıt altına girmeyip her birisi ekser yıldızlara bir nevi merkez olarak daire-i muhitasındaki –birer birer– her bir yıldıza mevcudat beynindeki nisbet-i hafiyeye işaret olarak birer hatt-ı münasebet uzatıyor. Güya her bir tek yıldız, necm-i âyet gibi umum yıldızlara bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü vardır.
 
İşte intizamsızlık içinde kemal-i intizamı gör, ibret al! [[Yasin 69|{{Arabi|وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغٖى لَهُ}}]] nün bir sırrını bil!
 
([[Risale:13._Söz#On_Üçüncü_Söz|13. Söz]])
 
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
 
İkincisi: Bilmiş ol ki; {{Arabi|لَايَعْلَموُنَ}} ve emsali olan ayetlerin [[fasıla]]larında (duraklarında) Kur'an-ı Hakîm {{Arabi|لاٰ يَعْقِلوُنَ}} ve {{Arabi|لاٰ يَتَفَكَّرُونَ}} ve {{Arabi|لاٰ يَتَذَكَّرُونَ}} ve saireleri çokça zikretmiştir. Bu ise, işaret etmektedir ki: İslâmiyet, akıl ve hikmet ve ilim üzerine müessestir. Taklid ve taassub üstüne kurulu olan sair dinler gibi değildir. O halde, her akl-ı selim sahibinin İslâmiyeti kabul etmesi gerektir ve öylesi selim bir aklın şanı ve kârı da budur.. Ve bu işarette başka bir yerde zikrettiğim - mühim bir müjde ve büyük bir beşaret<ref>Herhalde bu müjde "İşarat-ül İ'cazdan evvel te'lif edilmiş olan "Muhakemat" ve "Hutbe-i Şamiye"deki beşaretlerdir. Mütercim</ref> bulunmaktadır.
 
([[Risale:Bakara_13:_Münafıkların_İmanda_İkiyüzlülüğü_(İ.İ._Badıllı)#Amma_ayetin_cümle_cümle_hey'âtındaki_nazm_vechine_gelince|İşaratül İ'caz (Badıllı)]])
----
Amma
 
{{Arabi|وَ اَنْتُمْ تَعْلَمُونَ}}
 
cümlesi ise, Kur'an'ın durak [[fasıla]]larında vakıf yapılan benzeri ayetlerle birlikte işaret ediyorlar ki: İslâmiyetin menşei ilim, esası da akıl olduğundan; onun şen'i elbette hakikatı kabul ve evhamın safsatasını reddetmektir.
 
([[Risale:Bakara_21-22:_İbadet_ve_Tevhid_Bahsi_(İ.İ._Badıllı)#BİR_TEZVİL:_(Mühim_bir_not)|İşaratül İ'caz (Badıllı)]])
 
==İlgili Resimler/Fotoğraflar==


{| class="wikitable"
{| class="wikitable"
510. satır: 575. satır:
|Sin
|Sin
|-
|-
|align=center|'''Sıra No'''
|align=center|'''Sure İsmi'''
|align=center|'''Fasıla Harfleri'''
|}
|}


==Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti==
{|class="wikitable"
 
|+Fasıla Harflerinin Sıklığı
*
!Fasıla Harfi
*
!Kaç Ayette Geçtiği
*
!Kaç Surede Geçtiği
 
|-
==Diğer İsimleri==
|Elif
 
|?
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
|43
 
|-
 
|Be
([[|]])
|221
----
|30
 
|-
 
|Te (Yuvarlak)
([[|]])
|19
----
|11
 
|-
 
|Te
([[|]])
|45
----
|8
 
|-
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
|Se
 
|6
==İlgili Resimler/Fotoğraflar==
|2
|-
|Cim
|20
|4
|-
|Ha
|5
|1
|-
|Hı
| -
| -
|-
|Dal
|308
|34
|-
|Zel
|2
|1
|-
|Ra (Rı)
|710
|51
|-
|Ze
|17
|1
|-
|Sin
|14
|2
|-
|Şın
|3
|2
|-
|Sad
|10
|7
|-
|Dad
|4
|1
|-
|Tı
|?
|7
|-
|Zı
|17
|10
|-
|Ayn
|33
|7
|-
|Ğayn
|1
|?
|-
|Fe
|21
|2
|-
|Kaf
|67
|17
|-
|Kef
|9
|3
|-
|Lam
|211
|38
|-
|Mim
|742
|74
|-
|Nun
|3.152
|75
|-
|He
|129
|11
|-
|Vav
|3
|3
|-
|Ye (Harf-i med)
|245
|?
|-
|Ye
|92
|5
|-}


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==


* [[Fezleke (Ayet)]]: Kur'an ayetlerinin sonları, bitişi, mesela ayet sonlarındaki Allah'ın isimleri
* [[Fe-Sad-Lam]]: Fe-Sad-Lam kök harflerinden türeyen kelimeler
* [[Fe-Sad-Lam]]: Fe-Sad-Lam kök harflerinden türeyen kelimeler
* [[Kafiye]]: Özellikle manzum yazılarda mısrâ/cümle sonlarındaki ses benzerliği


==Kaynakça==
==Kaynakça==

14.21, 29 Eylül 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Fasıla Harfleri Kur'an âyetlerinin son harfine verilen isimdir. İçinde bulunduğu âyetle onu takip eden âyeti birbirinden ayırdığı için Kur'an âyetlerinin son kelimesine de “fâsıla” adı verilir. Fâsıla harflerinin çoğunu tilâvete güzellik katan, ses zenginliğine sahip ve terennüme imkân veren gunneli harflerle (nûn, mîm) med (vav, yâ, elif) ve lîn harfleri (vav, yâ) veya bunlara bitişik olanlar meydana getirmektedir. İslâm âlimleri kıraat ilmindeki fâsılanın Allah’ın kitabına mahsus olduğu, bu bakımdan kafiye ve seci ile karıştırılmaması gerektiği görüşündedir.

17 surenin fasıla harfi tektir (Kehf, Fetih, Talak, Cin, İnsan, A'la, Şems ve Leyl Surelerinin "Elif"; Kamer, Kadir, Asr ve Kevser Surelerinin "Ra"; Münafikun Suresinin "Nun"; Beyyine Suresinin "He"; Fil Suresinin "Lam"; İhlas Suresinin "Dal"; ve Nas Suresinin "Sin"). En çok fasıla harfi Hud suresindedir (12 fasıla harfi). Surelerde en çok tekrarlanan fasıla harfleri Nun (75 surede), Mim (74 surede), Ra (51 surede), Lam (38 surede) ve Dal (34 surede) harfleridir. Kur'an ayetlerinde en çok tekrarlanan fasıla harfleri ise Nun (3.152 ayette), Mim (742 ayette), Ra (710 ayette), Dal (308 ayette) ve Ye (harf-i med) (245 ayette) harfleridir. Hı harfiyle biten ayet yoktur. 465 ayet Allah'ın isimleriyle bitmiştir.[1]

Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti[değiştir]

  • Diğer kitapların aksine Kur’an’ın ziynetli ve kafiyeli lafzı ulvi ciddiyeti ve İlahî huzuru bozmuyor.
  • Kur'an semavi bir sofra ve manevi bir gıda olduğundan içindeki hakikarlara gaflet gelmemesi için o gıdaların kapları hükmünde olan lafızlardaki ziynet ve sanata nazar-ı dikkati çekmiyor, kafiyeyi değiştiriyor ve sanatı fıtrî bir tarzda bırakıyor.
  • Kur'an'ın sayfalarının sonunda ayetler kesilmeyip tamamlandığı gibi güzel bir kafiye ile bitiyor.
  • Kur'an'ın manzum (şiir) olmayıp ayetlerinin ölçü kaydı altına girmemesinin hikmeti her bir ayetin diğerleriyle arasında olan manevi bağlantısının kesilmemesidir.

Diğer İsimleri[değiştir]

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hem ehl-i zikir ve münâcata karşı, Kur’an’ın ziynetli ve kafiyeli lafzı ve fesahatli, sanatlı üslubu ve nazarı kendine çevirecek belâgatın mezayası çok olmakla beraber; ulvi ciddiyeti ve İlahî huzuru ve cemiyet-i hatırı veriyor, ihlâl etmiyor. Halbuki o çeşit mezaya-yı fesahat ve sanat-ı lafziye ve nazım ve kafiye; ciddiyeti ihlâl eder, zarafeti işmam ediyor, huzuru bozar, nazarı dağıtır.

Hattâ münâcatın en latîfi ve en ciddîsi ve en ulvi nazımlı ve Mısır’ın kaht u galâsının sebeb-i ref’i olan İmam-ı Şafiî’nin meşhur bir münâcatını çok defa okuyordum, gördüm ki: Nazımlı, kafiyeli olduğu için münâcatın ulvi ciddiyetini ihlâl eder. Sekiz dokuz senedir virdimdir. Hakiki ciddiyeti, ondaki kafiye ve nazımla birleştiremedim. Ondan anladım ki Kur’an’ın has, fıtrî, mümtaz olan kafiyelerinde, nazım ve mezayasında bir nevi i’cazı var ki hakiki ciddiyeti ve tam huzuru muhafaza eder, ihlâl etmez. İşte ehl-i münâcat ve zikir, bu nevi i’cazı aklen fehmetmezse de kalben hisseder.

(19. Mektup)


Umum mu'cizat için değil, yalnız şimdiki meselemize taalluk eden iki yüz eczadan bir cüz olan ve sanat-ı bedîiyede dâhil olan lafzî tevafukatı ileri sürmemesi ve gizli kalmasının sebebi şudur ki:

Kur'an-ı Hakîm bir maide-i semaviyedir. Ruhların gıdalarını, kulûb ve ukûlün erzaklarını câmi'dir. O gıdaların kapları ve zarfları hükmünde olan elfazdaki ziynet ve sanata nazar-ı dikkati celbetmek, o hakaike karşı bir gaflet perdesi olur, zarar olur. Onun içindir ki Kur'an-ı Hakîm, lafzî ve fenn-i bedîa ait mezayayı idame ettirmiyor; kafiyeyi değiştirir, sanatı fıtrî bir tarzda bırakıyor, kasdı işmam edecek ve nazar-ı dikkati celbedecek bir tarz vermiyor; tâ manadan zihni müşevveş etmesin ve hayal dahi kalbi aldatmasın.

Evet, ulema-i ilm-i belâgatın mabeyninde en kuvvetli bir kaideleri ve düstur-u esasîleri biri şudur ki:

Fenn-i maanî ve fenn-i beyana ait mezaya ve nükteler kasdî olmalı, irade ile emare üstünde bulunmalı, tâ belâgat üstünde bulunsun.

Fenn-i bedîa ait olan cinaslar ve sanat-ı lafziye gibi fenn-i bedî' nakışları şart-ı makbuliyeti, adem-i kasddır. Yani fıtrî bir tarzda olmalı; yoksa tasannu, tasalluf ve teassüf ve tekellüf olur, belâgatı kırar.

İşte bu düstura binaendir ki belâgatta derece-i i'caz sahibi olan Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan sanat-ı bedîiyede fıtrî bir tarzda gidiyor. Manadan zihni çevirecek bir surette musırrane idame etmiyor.

Şu tevafukat ise o da fenn-i bedîa ait bir sanat-ı lafziye hükmüne geçtiği için, Kur'an-ı Hakîm Lafzullah müstesna olarak sair tevafukatta çok ileri gitmemiş. Fıtrî ve latîf ve manidar bir tarzda bırakmış.

Lafzullah ise birkaç cihette ayn-ı belâgat ve mahz-ı hikmet bir surette sırlara câmi' vaziyetleri var.

(Rumuzat-ı Semaniye)


Kur’an-ı Hakîm’in umum sahifeleri âhirinde âyetler tamam oluyor, güzel bir kafiye ile nihayetleri hitam bulması hem lafzullah yaprağın iki sahifesinde veya karşı karşıya iki sahifesinde veya yakın sahifelerde ekseriya ya muvafakat-ı adediye veya münasebet-i adediye bulunması, bir emare-i i’cazdır. Ve bunun sırrı şudur ki:

Âyâtın en büyüğü olan “Müdâyene” âyeti, sahifeleri için ve Sure-i İhlas ve Kevser satırları için bir vâhid-i kıyasî ittihaz edildiğinden Kur’an-ı Hakîm’in bu güzel meziyeti ve i’caz alâmeti görülmektedir. Demek bu hüner Kur’an’ındır. Yoksa Hâfız Osman gibi zatların değil. Çünkü bu vaziyet, âyetinden ve suresinden neş’et etmiştir.

(Barla L.)


İşte bu sırdandır ki Kur’an-ı Hakîm, nihayetsiz parlak, yüksek hakikatleri câmi’ olduğundan şiirin hayalatından müstağnidir. Evet, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın i’caz derecesindeki kemal-i nizam ve intizamı ve kitab-ı kâinattaki intizamat-ı sanatı, muntazam üsluplarıyla tefsir ettikleri halde manzum olmadığının diğer bir sebebi de budur ki:

Âyetlerinin her bir necmi, vezin kaydı altına girmeyip tâ ekser âyetlere bir nevi merkez olsun ve kardeşi olsun ve mabeynlerinde mevcud münasebet-i maneviyeye rabıta olmak için o daire-i muhita içindeki âyetlere birer hatt-ı münasebet teşkil etsin. Güya serbest her bir âyetin, ekser âyetlere bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü var. Kur’an içinde binler Kur’an bulunur ki her bir meşrep sahibine birisini verir. Nasıl ki Yirmi Beşinci Söz’de beyan edildiği gibi; Sure-i İhlas içinde otuz altı Sure-i İhlas miktarınca her biri zi’l-ecniha olan altı cümlenin terkibatından müteşekkil bir hazine-i ilm-i tevhid bulunur ve tazammun ediyor. Evet, nasıl ki semada olan intizamsız yıldızların sureten adem-i intizamı cihetiyle her bir yıldız, kayıt altına girmeyip her birisi ekser yıldızlara bir nevi merkez olarak daire-i muhitasındaki –birer birer– her bir yıldıza mevcudat beynindeki nisbet-i hafiyeye işaret olarak birer hatt-ı münasebet uzatıyor. Güya her bir tek yıldız, necm-i âyet gibi umum yıldızlara bakar birer gözü, müteveccih birer yüzü vardır.

İşte intizamsızlık içinde kemal-i intizamı gör, ibret al! وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغٖى لَهُ nün bir sırrını bil!

(13. Söz)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İkincisi: Bilmiş ol ki; لَايَعْلَموُنَ ve emsali olan ayetlerin fasılalarında (duraklarında) Kur'an-ı Hakîm لاٰ يَعْقِلوُنَ ve لاٰ يَتَفَكَّرُونَ ve لاٰ يَتَذَكَّرُونَ ve saireleri çokça zikretmiştir. Bu ise, işaret etmektedir ki: İslâmiyet, akıl ve hikmet ve ilim üzerine müessestir. Taklid ve taassub üstüne kurulu olan sair dinler gibi değildir. O halde, her akl-ı selim sahibinin İslâmiyeti kabul etmesi gerektir ve öylesi selim bir aklın şanı ve kârı da budur.. Ve bu işarette başka bir yerde zikrettiğim - mühim bir müjde ve büyük bir beşaret[2] bulunmaktadır.

(İşaratül İ'caz (Badıllı))


Amma

وَ اَنْتُمْ تَعْلَمُونَ

cümlesi ise, Kur'an'ın durak fasılalarında vakıf yapılan benzeri ayetlerle birlikte işaret ediyorlar ki: İslâmiyetin menşei ilim, esası da akıl olduğundan; onun şen'i elbette hakikatı kabul ve evhamın safsatasını reddetmektir.

(İşaratül İ'caz (Badıllı))

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

Surelerin Fasıla Harfleri
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
1. el-Fâtiha Mim, Nun
2. el-Bakara Be, Dal, Ra, Kaf, Lam, Min, Nun
3. Âl-i İmrân Elif, Be, Dal, Ra, Tı, Kaf, Lam, Mim, Nun
4. en-Nisâ Elif, Lam, Mim, Nun, Vav
5. el-Mâide Be, Dal, Ra, Lam, Mim, Nun
6. el-En'âm Ra, Zı, Lam, Mim, Nun
7. el-A'râf Dal, Nun, Mim, Lam
8. el-Enfâl Be, Dal, Ra, Tı, Kaf, Mim, Nun
9. et-Tevbe Be, Ra, Lam, Mim, Nun
10. Yûnus Lam, Mim, Nun
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
11. Hûd Be, Dal, Zel, Ra,
Ze, Sad, Tı, Zı, Kaf, Lam, Mim, Nun
12. Yûsuf Ra, Lam, Mim, Nun
13. er-Ra'd Be, Dal, Ra, Ayn, Kaf, Lam, Nun
14. İbrahîm Elif, Be, Dal, Ra, Sad, Zı, Lam, Min, Nun
15. el-Hicr Lam, Mim, Nun
16. en-Nahl Ra, Mim, Nun
17. el-İsrâ Elif, Ra
18. el-Kehf Elif
19. Meryem Elif, Dal, Mim, Nun
20. Tâ Hâ Elif, Mim, Vav, Ye
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
21. el-Enbiyâ Mim, Nun
22. el-Hacc Elif, Be, Cim, Dal, Ra, Ze, Tı, Zı, Kaf, Mim, Nun
23. el-Mü'minûn Nun, Mim
24. en-Nûr Be, Ra, Lam, Mim, Nun
25. el-Furkân Elif, Lam
26. eş-Şu'arâ Lam, Mim, Nun
27. en-Neml Mim, Nun
28. el-Kasas Ra, Lam, Mim, Nun
29. el-Ankebût Ra, Mim, Nun
30. er-Rûm Ra, Mim, Nun
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
31. Lokmân Dal, Ra, Zı, Mim, Nun
32. es-Secde Lam, Mim, Nun
33. el-Ahzâb Elif, Lam
34. Sebe' Be, Dal, Ra, Zı, Lam, Mim, Nun
35. Fâtır Elif, Be, Dal, Ra, Ze, Nun
36. Yâ Sîn Mim, Nun
37. es-Sâffât Elif, Be, Dal, Kaf, Mim, Nun
38. Sâd Be, Cim, Dal, Ra, Sad, Tı, Kaf, Lam, Mim, Nun
39. ez-Zümer Be, Dal, Ra, Lam, Mim, Nun
40. Mü’min
(Gâfir)
Be, Dal, Ra, Ayn, Kaf, Lam, Mim, Nun
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
41. Fussilet Be, Dal, Ra, Ze, Sad, Dad, Tı, Zı, Mim, Nun
42. eş-Şûrâ Be, Dal, Ra, Ze, Sad, Kaf, Lam, Mim
43. ez-Zuhruf Lam, Mim, Nun
44. ed-Duhân Mim, Nun
45. el-Câsiye Mim, Nun
46. el-Ahkâf Mim, Nun
47. Muhammed
(sav)
Elif, Mim
48. el-Feth Elif
49. el-Hucurât Ra, Mim, Nun
50. Kâf Be, Cim, Dal, Ra, Sad, Zı
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
51. ez-Zâriyât Elif, Ayn, Fe, Kaf, Kef, Mim, Nun
52. et-Tûr Elif, Ra, Ayn, Mim, Nun
53. en-Necm Elif, Yuvarlak Te, Nun, Vav, Ye
54. el-Kamer Ra
55. er-Rahmân Ra, Mim, Nun
56. el-Vâkı'a Elif, Be, Yuvarlak Te, Dal, Lam, Mim, Nun
57. el-Hadîd Be, Dal, Ra, Ze, Mim, Nun
58. el-Mücâdele Dal, Ra, Ze, Mim, Nun
59. el-Haşr Be, Ra, Mim, Nun
60. el-Mümtehine Dal, Ra, Lam, Mim, Nun
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
61. es-Saff Sad, Mim, Nun
62. el-Cumu'a Mim, Nun
63. el-Münâfikûn Nun
64. et-Teğabun Dal, Ra, Mim, Nun
65. et-Talâk Elif
66. et-Tahrîm Elif, Ra, Mim, Nun
67. el-Mülk
(Tebâreke)
Ra, Mim, Nun
68. el-Kalem
(Nûn)
Mim, Nun
69. el-Hâkka Yuvarlak Te, Lam, Mim, Nun, He
70. el-Me'âric Elif, Ce, Ayın, Lam, Mim, Nun, He
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
71. Nûh Elif, Mim, Nun
72. el-Cinn Elif
73. el-Müzzemmil Elif, Lam, Mim
74. Müddessir Elif, Dal, Ra, Nun, Yuvarlak Te, He
75. el-Kıyâme Elif, Yuvarlak Te, Ra, Kaf, He, Ye
76. el-İnsân
(Dehr)
Elif
77. el-Mürselât Elif, Be, Te, Ra, Ayn, Lam, Mim, Nun
78. en-Nebe'
(Amme)
Elif, Mim, Nun
79. en-Nâzi'ât Elif, Mim, Yuvarlak Te
80. Abese Elif, He, Mim
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
81. et-Tekvîr Te, Sin, Mim, Nun
82. el-İnfitâr Te, Kef, Mim, Nun, He
83. el-Mutaffifîn Mim, Nun
84. el-İnşikâk Elif, Te, Ra, Kaf, Mim, Nun, He
85. el-Burûc Be, Cim, Dal, Ra, Tı, Zı, Kaf
86. et-Târık Elif, Be, Ra, Zı, Ayn, Kaf, Lam
87. el-A’lâ Elif
88. el-Ğâşiye Te, Yuvarlak Te, Ra, Ayn, Mim
89. el-Fecr Elif, Be, Te, Dal, Ra, Mim, Nun, Ye
90. el-Beled Elif, Dal, Yuvarlak Te, Nun
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
91. eş-Şems Elif
92. el-Leyl Elif
93. ed-Duhâ Elif, Se, Ra
94. el-İnşirâh Elif, Be, Kef
95. et-Tîn Mim, Nun
96. el-Alak Be, Yuvarlak Te, Kaf, Mim, Ye
97. el-Kadr Ra
98. el-Beyyine He
99. ez-Zilzâl Elif, Mim, He
100. el-Âdiyât Elif, Dal, Ra
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
101. el-Kâri'a Yuvarlak Te, Se, Şın, He
102. et-Tekâsür Ra, Mim, Nun
103. el-Asr Ra
104. el-Hümeze He, Yuvarlak Te
105. el-Fîl Lam
106. Kureyş Te, Şın, Fe
107. el-Mâ'ûn Mim, Nun
108. el-Kevser Ra
109. el-Kâfirûn Dal, Mim, Nun
110. en-Nasr Elif, Ha
Sıra No Sure İsmi Fasıla Harfleri
111. Tebbet
(el-Mesed)
Be, Dal
112. el-İhlâs Dal
113. el-Felâk Be, Dal, Kaf
114. en-Nâs Sin

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Fezleke (Ayet): Kur'an ayetlerinin sonları, bitişi, mesela ayet sonlarındaki Allah'ın isimleri
  • Fe-Sad-Lam: Fe-Sad-Lam kök harflerinden türeyen kelimeler
  • Kafiye: Özellikle manzum yazılarda mısrâ/cümle sonlarındaki ses benzerliği

Kaynakça[değiştir]

Fasıla Harflerinin Sıklığı
Fasıla Harfi Kaç Ayette Geçtiği Kaç Surede Geçtiği
Elif ? 43
Be 221 30
Te (Yuvarlak) 19 11
Te 45 8
Se 6 2
Cim 20 4
Ha 5 1
- -
Dal 308 34
Zel 2 1
Ra (Rı) 710 51
Ze 17 1
Sin 14 2
Şın 3 2
Sad 10 7
Dad 4 1
? 7
17 10
Ayn 33 7
Ğayn 1 ?
Fe 21 2
Kaf 67 17
Kef 9 3
Lam 211 38
Mim 742 74
Nun 3.152 75
He 129 11
Vav 3 3
Ye (Harf-i med) 245 ?
Ye 92 5
  1. https://islamansiklopedisi.org.tr/fasila
  2. Herhalde bu müjde "İşarat-ül İ'cazdan evvel te'lif edilmiş olan "Muhakemat" ve "Hutbe-i Şamiye"deki beşaretlerdir. Mütercim