İsra 70: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 3 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:İsra Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri]]
[[Kategori:İsra Suresi]]
[[Kategori:İsra Suresi]]
[[Kategori:Asar-ı Bediyye'de Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Fihrist'te (Mektubat) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Fihrist'te (Mektubat) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Mektubat'ta Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Mektubat'ta Geçen Ayetler]]
8. satır: 10. satır:
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:İsra Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:İsra Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Adem Peygamberin (AS) İsmi Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Münacat-ül Kur'an'da Geçen Ayetler]]
''Önceki Ayet: [[İsra 69]] ← [[Kuran:İsra|İsra Suresi]] → [[İsra 71]]: Sonraki Ayet''
''Önceki Ayet: [[İsra 69]] ← [[Kuran:İsra|İsra Suresi]] → [[İsra 71]]: Sonraki Ayet''


57. satır: 61. satır:


([[Risale:15._Şuâ#O_seyyahın_âlemlerdeki_seyahatinde_gördüğü_numunelerden_ikinci_numunesi|15. Şua]])
([[Risale:15._Şuâ#O_seyyahın_âlemlerdeki_seyahatinde_gördüğü_numunelerden_ikinci_numunesi|15. Şua]])
----
Arzımızı senevî, yevmî dairesinde, şu hayt-ı semavîdir, tutmuş da dönderiyor. Küreye ağır basmış, hem dahi ona binmiş, bırakmıyor isyanı.
Şeriat arştan indi, beşerden de çıkardı, nuranî bir ibadet. İbadetten beş namaz, başlarında ezanlar, namaz ile ezanı.
Dane dane olmuştur, birbirine muttasıl, hem âlem-i gayb ile, hem de Arş-ı âzamla, insan ile zemini, bağlatmış da tutturmuş, o beş hayt-ı nuranî.
Başı evkat-ı hamse, nihayeti arş ve gayb. Aynı zamanda olmuş, rabıta-yı ittisal. Şehâdeti gayb ile, zemin ile insanı, insanla âsumanı.
Bu beşler bu küreye, beş kemer hem tek kemer, hem ayrı hem muttasıl, hem kemerde... hem gömlek; iki kutbu iki el, üryan yoktur sükkânı.
Bir ân-ı vahidde, beşi birdir beraber, ziya-yı şemse benzer. Hem de ayrı ayrılar, kavs-ı kuzeh misali, o nuranî elvânı.
Bir nokta-ı vahidede, hem arş ile bağlanır, hem küreyi bağlıyor. Hayat verir dönderir. Ger gömleği yırtılsa, küre-i sergerdanî,
Veya ipi bir kopsa, seyreyle günbürtüyü; zulmet soğuğu basar, o da incimad eder, o vakit mevti geliyor, kıyameti kopuyor, dehhaş zelzele-i cihanî. [[İsra 70|{{Arabi|ﻭَﻟَﻘَﺪْ ﻛَﺮَّﻣْﻨَﺎ ﺑَﻨِﻰ ﺍَﺩَﻡَ}}]]
([[Risale:Lemeat_(Asar-ı_Bediiyye)#Câzibe-i_Umumiden_Ziyade,_Küremizi_Muhafaza_Eden_Câzibe-i_Manevî-i_Kur'ân'dır.|Lemeat, Asar-ı Bediiyye]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

17.53, 21 Eylül 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Ayet: İsra 69İsra Suresiİsra 71: Sonraki Ayet

Meali: 70- Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.

{Görüldüğü gibi bu âyette Allah Teâlâ, insanoğluna lütuf ve ikramının bir özetini vermekte ve onun âlemdeki özel yerine işaret etmektedir. Müfessirlere göre insanın şan ve şerefi ve diğer varlıklardan üstünlüğü; Allah'ın ona verdiği beden güzelliği, el, göz, kulak gibi organlarını daha becerikli bir şekilde kullanması, konuşabilmesi, gülüp ağlayabilmesi, okuyup yazması, başka birtakım varlıkları kendi hizmetinde kullanması, âletler icad etmesi, olaylar arasındaki sebep-sonuç alâkasını görmesi ve bu sayede geleceğe yönelik programlar ve hazırlıklar yapması, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin kavramlarına sahip olması; kısaca, maddi ve bedenî, ahlâkî ve ruhî meziyetleri haiz olmasıdır.}

Kur'an'daki Yeri: 15. Cüz, 288. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنٖٓى اٰدَمَ âyetinin اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا âyetiyle vech-i tevfiki nedir?

Elcevap: On Birinci Söz’de ve Yirmi Üçüncü Söz’de ve Yirmi Dördüncü’nün Beşinci Dal’ının İkinci Meyvesi’nde izahı vardır. Sırr-ı icmalîsi budur ki:

Cenab-ı Hak kemal-i kudretiyle nasıl bir tek şeyden çok şeyleri yapıyor, çok vazifeleri gördürüyor, bir sahifede bin kitabı yazıyor. Öyle de insanı, pek çok enva yerinde bir nev-i câmi’ halk etmiş. Yani, bütün enva-ı hayvanatın muhtelif derecatı kadar, bir tek nevi olan insan ile o vezaifi gördürmek irade etmiş ki insanların kuvalarına ve hissiyatlarına fıtraten bir had bırakmamış; fıtrî bir kayıt koymamış, serbest bırakmış. Sair hayvanatın kuvaları ve hissiyatları mahduddur, fıtrî bir kayıt altındadır.

Halbuki insanın her kuvası, hadsiz bir mesafede cevelan eder gibi gayr-ı mütenahî canibine gider. Çünkü insan, Hâlık-ı kâinat’ın esmasının nihayetsiz tecellilerine bir âyine olduğu için kuvalarına nihayetsiz bir istidat verilmiş.

Mesela, insan hırs ile bütün dünya ona verilse هَلْ مِنْ مَزٖيدٍ diyecek. Hem hodgâmlığıyla, kendi menfaatine binler adamın zararını kabul eder ve hâkeza… Ahlâk-ı seyyiede hadsiz derecede inkişafları olduğu ve Nemrutlar ve Firavunlar derecesine kadar gittikleri ve sîga-i mübalağa ile zalûm olduğu gibi ahlâk-ı hasenede dahi hadsiz bir terakkiyata mazhar olur, enbiya ve sıddıkîn derecesine terakki eder.

Hem insan –hayvanların aksine olarak– hayata lâzım her şeye karşı cahildir, her şeyi öğrenmeye mecburdur. Hadsiz eşyaya muhtaç olduğu için sîga-i mübalağa ile cehûldür. Hayvan ise dünyaya geldiği vakit hem az şeylere muhtaç hem muhtaç olduğu şeyleri bir iki ayda belki bir iki günde, bazen bir iki saatte bütün şerait-i hayatını öğrenir. Güya bir başka âlemde tekemmül etmiş, öyle gelmiş. İnsan ise bir iki senede ancak ayağa kalkar, on beş senede ancak menfaat ve zararı fark eder.

İşte cehûl mübalağası, buna da işaret eder.

(26. Mektup)


O seyyah, küre-i arz gemisinden çıkıp hayvanat ve insanlar âlemine girdi. Dinden ruh almayan hikmet-i tabiiye gözlüğü ile o âleme baktı, gördü ki:

O hadsiz zîhayatların hadsiz ihtiyaçları ve onları inciten ve hırpalayan hadsiz muzır düşmanları ve merhametsiz hâdiseleri var iken, o ihtiyaçlara karşı sermayeleri binden, belki yüz binden ancak bir olabilir. Ve o muzır şeylere mukabil iktidarları, milyondan ancak birdir. Bu çok dehşetli ve acınacak vaziyette, rikkat-i cinsiye ve şefkat-i neviye ve akıl alâkadarlığı ile onların haline o derece acıdı ve mahzun ve meyus ve cehennem azabı gibi elemler alırken ve o perişan âleme girdiğine bin pişman olurken, birden hikmet-i Kur’aniye imdadına yetişti اَلَّذٖينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ dürbününü verdi “Bak!” dedi. Baktı, gördü ki:

اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ tecellisiyle Rahman, Rahîm, Rezzak, Mün’im, Kerîm, Hafîz gibi çok esma-i İlahiyenin her biri, birer güneş gibi

مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا

وَكَاَيِّنْ مِنْ دَٓابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْ

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنٖٓى اٰدَمَ

اِنَّ الْاَبْرَارَ لَفٖى نَعٖيمٍ

gibi âyetlerin burçlarında tulû ettiler. O insan ve hayvan dünyasını rahmetle, ihsanla doldurup bir nevi muvakkat cennete çevirdiler. Ve bu şâyan-ı temaşa, güzel ibretli misafirhanenin mihmandar-ı kerîmini tam bildirdiklerini bildi. Bin kere ‌اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ‌ dedi.

(15. Şua)


Arzımızı senevî, yevmî dairesinde, şu hayt-ı semavîdir, tutmuş da dönderiyor. Küreye ağır basmış, hem dahi ona binmiş, bırakmıyor isyanı.

Şeriat arştan indi, beşerden de çıkardı, nuranî bir ibadet. İbadetten beş namaz, başlarında ezanlar, namaz ile ezanı.

Dane dane olmuştur, birbirine muttasıl, hem âlem-i gayb ile, hem de Arş-ı âzamla, insan ile zemini, bağlatmış da tutturmuş, o beş hayt-ı nuranî.

Başı evkat-ı hamse, nihayeti arş ve gayb. Aynı zamanda olmuş, rabıta-yı ittisal. Şehâdeti gayb ile, zemin ile insanı, insanla âsumanı.

Bu beşler bu küreye, beş kemer hem tek kemer, hem ayrı hem muttasıl, hem kemerde... hem gömlek; iki kutbu iki el, üryan yoktur sükkânı.

Bir ân-ı vahidde, beşi birdir beraber, ziya-yı şemse benzer. Hem de ayrı ayrılar, kavs-ı kuzeh misali, o nuranî elvânı.

Bir nokta-ı vahidede, hem arş ile bağlanır, hem küreyi bağlıyor. Hayat verir dönderir. Ger gömleği yırtılsa, küre-i sergerdanî,

Veya ipi bir kopsa, seyreyle günbürtüyü; zulmet soğuğu basar, o da incimad eder, o vakit mevti geliyor, kıyameti kopuyor, dehhaş zelzele-i cihanî. ﻭَﻟَﻘَﺪْ ﻛَﺮَّﻣْﻨَﺎ ﺑَﻨِﻰ ﺍَﺩَﻡَ

(Lemeat, Asar-ı Bediiyye)

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]