Kıyame 36: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Kıyame Suresi ''Önceki Ayet: Kıyame 35Kıyame SuresiKıyame 37: Sonraki Ayet'' Dosya:Kıyame 36.p..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Kıyame Suresi]]
[[Kategori:Kıyame Suresi]]
[[Kategori:Şemme'de (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Lasiyyemalar'da (Mesnevi N.) Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Mesnevi-i Nuriye'de Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Kıyame Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
''Önceki Ayet: [[Kıyame 35]] ← [[Kuran:Kıyame|Kıyame Suresi]] → [[Kıyame 37]]: Sonraki Ayet''
''Önceki Ayet: [[Kıyame 35]] ← [[Kuran:Kıyame|Kıyame Suresi]] → [[Kıyame 37]]: Sonraki Ayet''


13. satır: 19. satır:


==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin mutasarrıfının, âlemde cereyan eden küçük-büyük hiçbir şey bırakmadan "Kitab-ı Mübin" defterlerinde yazıp kayd ve hıfzeden bir hafîziyet-i tammesi vardır. Evet "Kitab-ı Mübin"in bablarından birisi, âlemde görünen "nizam" ve "mizan" hakikatlarıdır. Çünkü görüyoruz ki; her şey vazifesi bitip, ömrü sona ermesiyle ve âlem-i şehadetteki vücuddan gitmesi ile, onun Fâtırı onun birçok suretlerini elvah-ı mahfuzada tesbit ediyor ve onun ekser tarih-i hayatını onun netaici olan meyve ve tohumlarında nakşediyor ve âlem-i gayb ve şehadetin birçok ayinelerinde ibka ediyor. Hattâ eşyadan birçoğu var ki, kendi etrafında bulunan diğer eşyanın cereyan-ı muamelelerinin suretini alıp zabtetmek için âdeta vazifedardır.
Eğer istersen beşerin hâfızasına, ağacın semeresine, meyvenin nüvesine, çiçeğin tohumuna bak. Tâ ki, hıfz ve hafîziyetin azametli kanununun ihatasını fehmedesin. Hattâ bu hafîziyet kanunu, eşya-yı seyyale-i zâilede dahi görünmektedir. Buna göre, âlem-i gayb ve âhirette semere verecek olan mühim umûrlarda, bu kanun-u hafîziyetin ne derece kuvvetli olduğunu kıyaset! İşte şu muhafaza-i tammeden anlaşılıyor ki; bu mevcudatın sahibi gayet büyük bir ehemmiyetle mülkünde cereyan eden her şeyin muamelatını zabtediyor. Hem vazife-i hâkimiyetinde nihayet dikkatli olduğu ve saltanat-ı rububiyetinde tam bir intizamı takib ettiği görünmektedir. Öyle ki, en edna bir hâdiseyi ve cüz'î, ehven bir ameli ve çok az bir hizmeti de yazar ve yazdırıyor. Ve emr-i tekvinîsi ile mülkünde cereyan eden bütün her şeyin suretlerinin alınmasını ve bütün fiil ve amellerin hıfzedilmesini ve ettirilmesini emir ediyor... İşte şu hafîziyet ise, bir muhasebeye işaret ediyor, belki tasrih ediyor ve belki öyle bir muhasebeyi istilzam ediyor. Hele bilhassa ekrem ve eşref-i mahlukat olan insanın en büyük ve en ehemmiyetli amelleri hakkında olsa!..
Evet, çünkü insan, Rububiyetin külliyat-ı şuûnuna bir şâhid ve kesret dairelerinde vahdaniyet-i İlahiyeye bir dellal ve mevcudatın tesbihatına bir müşâhid ve bir zâbittir. Ve hakeza onun emanetle mükerrem ve hilafet gerdanlığıyla müşerref olmasına hadsiz, sayılamıyacak kadar delail vardır. İşte insan, bütün bu kadar ehemmiyetiyle beraber
[[Kıyame 36|{{Arabi|اَيَحْسَبُ اْلاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًي}}]]
âyetinin fermanı gibi, bu insan zanneder mi ki; başı boş bırakılacak ve yarınki hesaba çekilmeyecek, kellâ! Belki, az-çok bütün amellerinden hesap vermek üzere haşir ve ebede gidecektir.
Evet, Cenab-ı Hakk'ın kudretine nisbeten kıyamet ve haşri getirmek, güz ve baharı getirmek kadar kolaydır. Çünkü bütün geçmiş zamanlardaki vuku'a gelmiş emirler, hâdiseler onun mu'cizat-ı kudreti olduğundan, kat'iyyen şehadet eder ki; maziyi ve ondaki vuku'atı icad eden zat, elbette müstakbelin de bütün imkânatına muktedirdir. (Âmennâ!)
([[Risale:Lasiyyemalar_(Mesnevi_Badıllı)#Lasiyyema_18|Lasiyyemalar, Mesnevi-i N. (Badıllı)]])
----
{{Arabi|اِعْلَمْ}} Ey kardeş bil ki!
[[Vakıa 64|{{Arabi|اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ}}]]
âyetinde azîm bir sır ve büyük bir mesel vardır. Evet nasıl ki sen, bazı tohumları boşa gitmekten ve zayi olmaktan muhafaza ediyor ve saklıyorsun. Sonra kendi tarlanda onu ekiyorsun.
Aynen öyle de: Cenab-ı Varis-i Bais ve Hafîz, ruy-i zemini, mevtinden sonra diriltip, bütün nebatatın semerat-ı a'mallerini, tohumlarında kalem-i kaderi ile yazar. O tohumlar kavim ve milletlerinin ana ve asıllarının muhafazakâr birer varisi olurlar. Sonra da o tohumları ruy-i zemin tarlasında hikmetli bir tevzi' ve bazı tohumları etrafa uçurarak, intizamlı bir taksim içinde neşrettirip zer' ediyor. Tâ ki, her bir nev' yalnız kendi aslının arkasında toplu bir halde ictima' etmesinler!..
Hem sonra onların yaprak ve çiçeklerini öyle bir tarzda neşrediyor ki, âdeta
[[Tekvir 10|{{Arabi|وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ}}]]
hakikatına bir nazîre teşkil ediyorlar.
Şimdi sen kendi takatın nisbetinde, bazı tohumları muhafazada gösterdiğin şiddetli ihtimamından doğru hareketle, Hafîz-i Mutlak'ın kemal-i hafîziyetine bak! Tâ ki, mistar-ı kader ile tayin edilen ve ana ve asıllarının birer fihristesini mutazammın olan hesabsız tohumlarının latif sandukçalarını gayr-ı ma'dud inkılablar içerisinde, hadsiz bozucu ve ifsad edici şeylerden muhafaza etmesi ve nihayet karışık iken, son derece ayırdedip temyiz etmesi içindeki kemal-i hafîziyetini göresin.
İşte şu hıfz ve muhafaza ise, seni ey insan, ipin boğazına sarılmış bir vaziyette serbest olarak istediğin şeyi irtikâb etmene, sonra da ölüp istirahata çekilmene müsaade edip bırakmayacaklardır.
Evet
[[Kıyame 36|{{Arabi|اَيَحْسَبُ اْلاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًي}}]]
yani âyâ bu insan zanneder mi ki başıboş kalacak, kellâ! Belki az çok, büyük küçük her şeyden, her amelinden muhasebe ve sorguya çekilecektir.
([[Risale:Şemme_(Mesnevi_Badıllı)#72._Parça|Şemme, Mesnevi-i N. (Badıllı)]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

08.16, 28 Temmuz 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Ayet: Kıyame 35Kıyame SuresiKıyame 37: Sonraki Ayet

Meali: 36- İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!

Kur'an'daki Yeri: 29. Cüz, 577. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

VE LÂSİYYEMÂ: Bu âlemin mutasarrıfının, âlemde cereyan eden küçük-büyük hiçbir şey bırakmadan "Kitab-ı Mübin" defterlerinde yazıp kayd ve hıfzeden bir hafîziyet-i tammesi vardır. Evet "Kitab-ı Mübin"in bablarından birisi, âlemde görünen "nizam" ve "mizan" hakikatlarıdır. Çünkü görüyoruz ki; her şey vazifesi bitip, ömrü sona ermesiyle ve âlem-i şehadetteki vücuddan gitmesi ile, onun Fâtırı onun birçok suretlerini elvah-ı mahfuzada tesbit ediyor ve onun ekser tarih-i hayatını onun netaici olan meyve ve tohumlarında nakşediyor ve âlem-i gayb ve şehadetin birçok ayinelerinde ibka ediyor. Hattâ eşyadan birçoğu var ki, kendi etrafında bulunan diğer eşyanın cereyan-ı muamelelerinin suretini alıp zabtetmek için âdeta vazifedardır.

Eğer istersen beşerin hâfızasına, ağacın semeresine, meyvenin nüvesine, çiçeğin tohumuna bak. Tâ ki, hıfz ve hafîziyetin azametli kanununun ihatasını fehmedesin. Hattâ bu hafîziyet kanunu, eşya-yı seyyale-i zâilede dahi görünmektedir. Buna göre, âlem-i gayb ve âhirette semere verecek olan mühim umûrlarda, bu kanun-u hafîziyetin ne derece kuvvetli olduğunu kıyaset! İşte şu muhafaza-i tammeden anlaşılıyor ki; bu mevcudatın sahibi gayet büyük bir ehemmiyetle mülkünde cereyan eden her şeyin muamelatını zabtediyor. Hem vazife-i hâkimiyetinde nihayet dikkatli olduğu ve saltanat-ı rububiyetinde tam bir intizamı takib ettiği görünmektedir. Öyle ki, en edna bir hâdiseyi ve cüz'î, ehven bir ameli ve çok az bir hizmeti de yazar ve yazdırıyor. Ve emr-i tekvinîsi ile mülkünde cereyan eden bütün her şeyin suretlerinin alınmasını ve bütün fiil ve amellerin hıfzedilmesini ve ettirilmesini emir ediyor... İşte şu hafîziyet ise, bir muhasebeye işaret ediyor, belki tasrih ediyor ve belki öyle bir muhasebeyi istilzam ediyor. Hele bilhassa ekrem ve eşref-i mahlukat olan insanın en büyük ve en ehemmiyetli amelleri hakkında olsa!..

Evet, çünkü insan, Rububiyetin külliyat-ı şuûnuna bir şâhid ve kesret dairelerinde vahdaniyet-i İlahiyeye bir dellal ve mevcudatın tesbihatına bir müşâhid ve bir zâbittir. Ve hakeza onun emanetle mükerrem ve hilafet gerdanlığıyla müşerref olmasına hadsiz, sayılamıyacak kadar delail vardır. İşte insan, bütün bu kadar ehemmiyetiyle beraber

اَيَحْسَبُ اْلاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًي

âyetinin fermanı gibi, bu insan zanneder mi ki; başı boş bırakılacak ve yarınki hesaba çekilmeyecek, kellâ! Belki, az-çok bütün amellerinden hesap vermek üzere haşir ve ebede gidecektir.

Evet, Cenab-ı Hakk'ın kudretine nisbeten kıyamet ve haşri getirmek, güz ve baharı getirmek kadar kolaydır. Çünkü bütün geçmiş zamanlardaki vuku'a gelmiş emirler, hâdiseler onun mu'cizat-ı kudreti olduğundan, kat'iyyen şehadet eder ki; maziyi ve ondaki vuku'atı icad eden zat, elbette müstakbelin de bütün imkânatına muktedirdir. (Âmennâ!)

(Lasiyyemalar, Mesnevi-i N. (Badıllı))


اِعْلَمْ Ey kardeş bil ki!

اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ

âyetinde azîm bir sır ve büyük bir mesel vardır. Evet nasıl ki sen, bazı tohumları boşa gitmekten ve zayi olmaktan muhafaza ediyor ve saklıyorsun. Sonra kendi tarlanda onu ekiyorsun.

Aynen öyle de: Cenab-ı Varis-i Bais ve Hafîz, ruy-i zemini, mevtinden sonra diriltip, bütün nebatatın semerat-ı a'mallerini, tohumlarında kalem-i kaderi ile yazar. O tohumlar kavim ve milletlerinin ana ve asıllarının muhafazakâr birer varisi olurlar. Sonra da o tohumları ruy-i zemin tarlasında hikmetli bir tevzi' ve bazı tohumları etrafa uçurarak, intizamlı bir taksim içinde neşrettirip zer' ediyor. Tâ ki, her bir nev' yalnız kendi aslının arkasında toplu bir halde ictima' etmesinler!..

Hem sonra onların yaprak ve çiçeklerini öyle bir tarzda neşrediyor ki, âdeta

وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ

hakikatına bir nazîre teşkil ediyorlar.

Şimdi sen kendi takatın nisbetinde, bazı tohumları muhafazada gösterdiğin şiddetli ihtimamından doğru hareketle, Hafîz-i Mutlak'ın kemal-i hafîziyetine bak! Tâ ki, mistar-ı kader ile tayin edilen ve ana ve asıllarının birer fihristesini mutazammın olan hesabsız tohumlarının latif sandukçalarını gayr-ı ma'dud inkılablar içerisinde, hadsiz bozucu ve ifsad edici şeylerden muhafaza etmesi ve nihayet karışık iken, son derece ayırdedip temyiz etmesi içindeki kemal-i hafîziyetini göresin.

İşte şu hıfz ve muhafaza ise, seni ey insan, ipin boğazına sarılmış bir vaziyette serbest olarak istediğin şeyi irtikâb etmene, sonra da ölüp istirahata çekilmene müsaade edip bırakmayacaklardır.

Evet

اَيَحْسَبُ اْلاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًي

yani âyâ bu insan zanneder mi ki başıboş kalacak, kellâ! Belki az çok, büyük küçük her şeyden, her amelinden muhasebe ve sorguya çekilecektir.

(Şemme, Mesnevi-i N. (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]