Nahl 95: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
("Kategori:Nahl Suresi ''Önceki Ayet: Nahl 94Nahl SuresiNahl 96: Sonraki Ayet'' Dosya:Nahl 95.png '''Meali:'''..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Nahl Suresi]]
[[Kategori:Nahl Suresi]]
[[Kategori:Ayetlerimi/Ahdimi Ucuza Satmayın Ayetleri]]
''Önceki Ayet: [[Nahl 94]] ← [[Kuran:Nahl|Nahl Suresi]] → [[Nahl 96]]: Sonraki Ayet''
''Önceki Ayet: [[Nahl 94]] ← [[Kuran:Nahl|Nahl Suresi]] → [[Nahl 96]]: Sonraki Ayet''


15. satır: 16. satır:


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
İhlas hakkında
On Yedinci Lem’a’nın On Yedinci Nota’sının yedi meselesinden Dördüncü Meselesi iken, ihlas münasebetiyle Yirminci Lem’a’nın İkinci Nokta’sı oldu. Nuraniyetine binaen Yirmi Birinci Lem’a olarak Lemaat’a girdi.
Bu Lem’a lâekall her on beş günde bir defa okunmalı.
[[Risale:21. Lem'a (Ayet-Hadis Mealleri)#1|{{Arabi|بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ}}]]
[[Enfal 46|{{Arabi|وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ}}]]
[[Bakara 238|{{Arabi|وَ قُومُوا لِلّٰهِ قَانِتٖينَ}}]]
[[Şems 9|{{Arabi|قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَا}}]]
[[Şems 10|{{Arabi|وَ قَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَا}}]]
[[Bakara 41|{{Arabi|وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا}}]]
Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas en büyük bir kuvvet en makbul bir şefaatçi en metin bir nokta-i istinad en kısa bir tarîk-ı hakikat en makbul bir dua-yı manevî en kerametli bir vesile-i makasıd en yüksek bir haslet en safi bir ubudiyet: İhlastır.
Madem ihlasta mezkûr hâssalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalaletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuş. Elbette herkesten ziyade bütün kuvvetimizle ihlası kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlasın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız.
Yoksa hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zayi olur, devam etmez hem şiddetli mes’ul oluruz. [[Bakara 41|{{Arabi|وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا}}]] âyetindeki şiddetli tehditkârane nehy-i İlahîye mazhar olup saadet-i ebediye zararına manasız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfüruşane, sakîl, riyakârane bazı hissiyat-ı süfliye ve menafi-i cüz’iyenin hatırı için ihlası kırmakla hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz hem hizmet-i Kur’aniyenin hizmetine taarruz hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.
...
Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlası kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır.
Evet, hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-i ihlaslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hâcat-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup, vakitlerini zayi etmemek için sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hürmet etmişler. Fakat bu muavenet ve menfaat istenilmez belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla lisan-ı hal ile dahi istenilmez belki ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlası zedelenir. Hem [[Bakara 41|{{Arabi|وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا}}]] âyetinin nehyine yanaşır, ameli kısmen yanar.
İşte bu maddî menfaati arzu edip muntazır kalmak, sonra nefs-i emmare hodgâmlık cihetiyle, o menfaati başkasına kaptırmamak için hakiki bir kardeşine ve o hususi hizmette arkadaşına karşı bir rekabet damarı uyandırır. İhlası zedelenir, hizmette kudsiyeti kaybeder. Ehl-i hakikat nazarında sakîl bir vaziyet alır. Ve maddî menfaati de kaybeder. Her ne ise…
([[Risale:21._Lem%27a#Yirmi_Birinci_Lem.E2.80.99a|21. Lem'a]])


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

16.58, 10 Ağustos 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Ayet: Nahl 94Nahl SuresiNahl 96: Sonraki Ayet

Meali: 95- Allah'ın ahdini az bir karşılığa değişmeyin! Şayet anlayan kimseler iseniz, şüphesiz Allah katında olan (sevap) sizin için daha hayırlıdır.

Kur'an'daki Yeri: 14. Cüz, 277. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İhlas hakkında

On Yedinci Lem’a’nın On Yedinci Nota’sının yedi meselesinden Dördüncü Meselesi iken, ihlas münasebetiyle Yirminci Lem’a’nın İkinci Nokta’sı oldu. Nuraniyetine binaen Yirmi Birinci Lem’a olarak Lemaat’a girdi.

Bu Lem’a lâekall her on beş günde bir defa okunmalı.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ

وَ قُومُوا لِلّٰهِ قَانِتٖينَ

قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَا

وَ قَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَا

وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا

Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas en büyük bir kuvvet en makbul bir şefaatçi en metin bir nokta-i istinad en kısa bir tarîk-ı hakikat en makbul bir dua-yı manevî en kerametli bir vesile-i makasıd en yüksek bir haslet en safi bir ubudiyet: İhlastır.

Madem ihlasta mezkûr hâssalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalaletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuş. Elbette herkesten ziyade bütün kuvvetimizle ihlası kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlasın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız.

Yoksa hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zayi olur, devam etmez hem şiddetli mes’ul oluruz. وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا âyetindeki şiddetli tehditkârane nehy-i İlahîye mazhar olup saadet-i ebediye zararına manasız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfüruşane, sakîl, riyakârane bazı hissiyat-ı süfliye ve menafi-i cüz’iyenin hatırı için ihlası kırmakla hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz hem hizmet-i Kur’aniyenin hizmetine taarruz hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.

...

Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlası kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır.

Evet, hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-i ihlaslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hâcat-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup, vakitlerini zayi etmemek için sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hürmet etmişler. Fakat bu muavenet ve menfaat istenilmez belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla lisan-ı hal ile dahi istenilmez belki ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlası zedelenir. Hem وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖى ثَمَنًا قَلٖيلًا âyetinin nehyine yanaşır, ameli kısmen yanar.

İşte bu maddî menfaati arzu edip muntazır kalmak, sonra nefs-i emmare hodgâmlık cihetiyle, o menfaati başkasına kaptırmamak için hakiki bir kardeşine ve o hususi hizmette arkadaşına karşı bir rekabet damarı uyandırır. İhlası zedelenir, hizmette kudsiyeti kaybeder. Ehl-i hakikat nazarında sakîl bir vaziyet alır. Ve maddî menfaati de kaybeder. Her ne ise…

(21. Lem'a)

İlgili Maddeler[değiştir]