İbrahim 26: Revizyonlar arasındaki fark
("Kategori:İbrahim Suresi ''Önceki Ayet: İbrahim 25 ← İbrahim Suresi → İbrahim 27: Sonraki Ayet'' Dosya:İbrahi..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu) |
Değişiklik özeti yok |
||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 3 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
[[Kategori:İbrahim Suresi]] | [[Kategori:İbrahim Suresi]] | ||
[[Kategori:Kur'an'da Geçen Temsiller]] | |||
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]] | |||
[[Kategori:İbrahim Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]] | |||
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]] | |||
[[Kategori:İbrahim Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri]] | |||
''Önceki Ayet: [[İbrahim 25]] ← [[Kuran:İbrahim|İbrahim Suresi]] → [[İbrahim 27]]: Sonraki Ayet'' | ''Önceki Ayet: [[İbrahim 25]] ← [[Kuran:İbrahim|İbrahim Suresi]] → [[İbrahim 27]]: Sonraki Ayet'' | ||
13. satır: | 19. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
Kelamın tabakalarını tavsif makamı hakkında "Temsil" misallleri | |||
22- | |||
[[Fussilet 11|{{Arabi|ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَي السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَنٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ اءْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًا قَلَتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِعِينَ}}]] | |||
Fussilet, 41/11 | |||
23- | |||
[[Hud 44|{{Arabi|وَقِيلَ يَٓا اَرْضُ ابْلَعِي مَٓائَكِ وَيَا سَمَٓاءِ اَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَٓاءُ وَقُضِيَ الْاَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَي الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّلِمِينَ}}]] | |||
Hûd, 11/44 | |||
24- | |||
[[İbrahim 24|{{Arabi|اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِ}}]] | |||
[[İbrahim 25|{{Arabi|تُؤْتِيٓ اُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِاِذْنِ رَبِّهَا}}]] | |||
İbrahim, 14/24-25 | |||
25- | |||
[[İbrahim 26|{{Arabi|وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ ۨاجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَا}}]]رٍ | |||
İbrahim, 14/26 | |||
Ve bu mevzu'da şiirden bir örnek: | |||
{{Arabi|وَالَّيْلُ تَجْر۪ى الدَّرَارِيُّ فٖي مَجَّرَتِهِ، كَالَرَوْضِ تَطْفُو عَلٰي نَهْرِ اَزَاهٖيرِهِ}} | |||
İbn-i Nebih-ı Mısrînindir, Eyyûbîlerin medhinde söylemiş." | |||
Kısacık birer mealleri | |||
(Yirmibeşinci Sözdeki meallerini alıyoruz) | |||
22- [... Sonra Semavatın ilk teşekkülünde, henüz duhan halinde iken, Cenab-ı Hak Teala Semaya, yani Arş-ı Rububiyetine çıkıp istiva eyledi.. ve sema ile arza: ["Ya arz, ya sema, ister istemez geliniz, hikmet ve kudretime râm olunuz! ademden çıkıp, vücutta meşhergah-ı sanatıma geliniz!" dedi. Onlarda: "Biz kemal-i itaatla geliyoruz. Bize gösterdiğin her vazifeyi senin kuvvetinle göreceğiz."] | |||
23- [Şu ayetin bahr-i belagatından bir katreye işaret için bir ûslûbunu bir temsil ayinesinde göstereceğiz. Nasıl bir harb-i umumîde bir kumandan, zaferden sonra ateş eden bir ordusuna: "Ateşkes!" ve hucüm eden diğer bir ordusuna: "Dur!" der, emreder.. O anda ateş kesilir, hucûm durur; "İş bitti, istila ettik. Bayrağımız düşmanın merkezlerinde, yüksek kalelerinin başına dikildi. Esfel-i safiline giden o edepsiz zalimler cezalarını buldular" der. | |||
Aynen öylede: Padişah-ı bîmisal, Kavm-i Nuhun mahvi için Semavat ve Arza emir vermiş.. vazifelerini yaptıktan sonra, ferman ediyor: "Ey arz, suyunu yut! Ey sema, dur! işin bitti. Su çekildi, dağın başında memur-u ilahînin çadır vazifesini gören gemisi kuruldu. Zalimler cezalarını buldular.] | |||
24- (Normal mealler) [Görmez misin ki; Cenab-ı Hakîm-ı mutlak olan Allah, nasıl darb-i meselleri getirir ki; bir kelime-i tayyibe, bir şecere-i tayyibe gibi olup, bu ağacın kök ve damarları yerde, toprakta sabit, dal ve budaklarıda semavattadır. İşte o şecere-i teyyibe gibi olan o kelime, Rabbimizin izniyle her an yenilecek meyveleri veriyor. | |||
25- [Amma kelime-i habisenin meseli, temsili ise; habis, zararlı meyveler veren bir ağaç gibidir ki; kökü toprakta sabit değil, hafif bir rüzgar dahi uçura bilecek kadar ehven bir vaziyettedir.] | |||
([[Risale:Bakara_17-18:_Münafıklar_Hakkında_Ateş_Temsili_(İ.İ._Badıllı)#Kelamın_tabakalarını_tavsif_makamı_hakkında_"Temsil"_misallleri|İşaratül İ'caz (Badıllı)]]) | |||
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler== | ||
==İlgili Maddeler== | ==İlgili Maddeler== |
11.04, 30 Ağustos 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Ayet: İbrahim 25 ← İbrahim Suresi → İbrahim 27: Sonraki Ayet
Meali: 26- Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer.
Kur'an'daki Yeri: 13. Cüz, 258. Sayfa
Tilavet Notları:
Diğer Notlar:
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]
Kelamın tabakalarını tavsif makamı hakkında "Temsil" misallleri
22-
Fussilet, 41/11
23-
Hûd, 11/44
24-
تُؤْتِيٓ اُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِاِذْنِ رَبِّهَا
İbrahim, 14/24-25
25-
İbrahim, 14/26
Ve bu mevzu'da şiirden bir örnek:
وَالَّيْلُ تَجْر۪ى الدَّرَارِيُّ فٖي مَجَّرَتِهِ، كَالَرَوْضِ تَطْفُو عَلٰي نَهْرِ اَزَاهٖيرِهِ
İbn-i Nebih-ı Mısrînindir, Eyyûbîlerin medhinde söylemiş."
Kısacık birer mealleri
(Yirmibeşinci Sözdeki meallerini alıyoruz)
22- [... Sonra Semavatın ilk teşekkülünde, henüz duhan halinde iken, Cenab-ı Hak Teala Semaya, yani Arş-ı Rububiyetine çıkıp istiva eyledi.. ve sema ile arza: ["Ya arz, ya sema, ister istemez geliniz, hikmet ve kudretime râm olunuz! ademden çıkıp, vücutta meşhergah-ı sanatıma geliniz!" dedi. Onlarda: "Biz kemal-i itaatla geliyoruz. Bize gösterdiğin her vazifeyi senin kuvvetinle göreceğiz."]
23- [Şu ayetin bahr-i belagatından bir katreye işaret için bir ûslûbunu bir temsil ayinesinde göstereceğiz. Nasıl bir harb-i umumîde bir kumandan, zaferden sonra ateş eden bir ordusuna: "Ateşkes!" ve hucüm eden diğer bir ordusuna: "Dur!" der, emreder.. O anda ateş kesilir, hucûm durur; "İş bitti, istila ettik. Bayrağımız düşmanın merkezlerinde, yüksek kalelerinin başına dikildi. Esfel-i safiline giden o edepsiz zalimler cezalarını buldular" der.
Aynen öylede: Padişah-ı bîmisal, Kavm-i Nuhun mahvi için Semavat ve Arza emir vermiş.. vazifelerini yaptıktan sonra, ferman ediyor: "Ey arz, suyunu yut! Ey sema, dur! işin bitti. Su çekildi, dağın başında memur-u ilahînin çadır vazifesini gören gemisi kuruldu. Zalimler cezalarını buldular.]
24- (Normal mealler) [Görmez misin ki; Cenab-ı Hakîm-ı mutlak olan Allah, nasıl darb-i meselleri getirir ki; bir kelime-i tayyibe, bir şecere-i tayyibe gibi olup, bu ağacın kök ve damarları yerde, toprakta sabit, dal ve budaklarıda semavattadır. İşte o şecere-i teyyibe gibi olan o kelime, Rabbimizin izniyle her an yenilecek meyveleri veriyor.
25- [Amma kelime-i habisenin meseli, temsili ise; habis, zararlı meyveler veren bir ağaç gibidir ki; kökü toprakta sabit değil, hafif bir rüzgar dahi uçura bilecek kadar ehven bir vaziyettedir.]