Kıtmir: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 4 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:Zihayat]]
[[Kategori:Zihayat]]
[[Kategori:Hayvan]]
[[Kategori:Hayvan]]
'''Kıtmir''' Kehf suresinde kıssası anlatılan ve Roma döneminde putperest bir kavim içinde Allah’ın varlığına ve birliğine inanan, bu inançlarını açıkça dile getirip putperestliğe karşı çıkan ve öldürülmekten yahut inançlarını değiştirmeye zorlanacaklarından korkup köpekleriyle birlikte bir mağaraya sığınan birkaç gencin köpeklerinin adıdır. [[Kehf 18|Kehf suresinin 18. ayetinde]] mealen şu şekilde bahsi geçer: "Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.". Kıtmir esasen hurma çekirdeğini etinden ayıran ince zarın adıdır ve bu anlamda [[Fatır 13|Fatır suresinin 13. ayetinde]] mealen şu şekilde bahsi geçer: "Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna (kıtmir) bile sahip değillerdir." Ashâb-ı Kehf’in köpeğinin adı olup tevâzu sözü olarak kullanılır.
'''Kıtmir''' Kehf suresinde kıssası anlatılan ve Roma döneminde putperest bir kavim içinde Allah’ın varlığına ve birliğine inanan, bu inançlarını açıkça dile getirip putperestliğe karşı çıkan ve öldürülmekten yahut inançlarını değiştirmeye zorlanacaklarından korkup köpekleriyle birlikte bir mağaraya sığınan birkaç gencin köpeklerinin adıdır. [[Kehf 18|Kehf suresinin 18. ayetinde]] mealen şu şekilde bahsi geçer: "Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.". Kıtmir esasen hurma çekirdeğini etinden ayıran ince zarın adıdır ve bu anlamda [[Fatır 13|Fatır suresinin 13. ayetinde]] mealen şu şekilde bahsi geçer: "Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna (kıtmir) bile sahip değillerdir." Ayrıca Kıtmir kelimesi tevâzu sözü olarak kullanılır.


Yanlarındaki köpekleriyle birlikte orada derin bir uykuya dalan gençler muhtemelen 309 yıl sonra uyanmışlardır. Kur’ân'da Ashâb-ı Kehf’in sayısı hakkında ihtilâf olduğu bildirilmekte, köpekleriyle beraber dört veya altı olduklarına dair tahminleri “karanlığa taş atma” diye nitelendirilmektedir. “Yedi kişiydiler, sekizincisi köpekleri idi” diyenler hakkında aynı ifade kullanılmadığına göre bu görüşün gerçeğe daha yakın olduğu düşünülmüşse de onların sayısını Allah’ın bileceğini belirten âyet-i kerîme, bu konuda fikir yürütmenin bir sonuç vermeyeceğini ortaya koymaktadır.<ref name='a'>https://islamansiklopedisi.org.tr/ashab-i-kehf</ref>  
Yanlarındaki köpekleriyle birlikte orada derin bir uykuya dalan gençler muhtemelen 309 yıl sonra uyanmışlardır. Kur’ân'da Ashâb-ı Kehf’in sayısı hakkında ihtilâf olduğu bildirilmekte, köpekleriyle beraber dört veya altı olduklarına dair tahminleri “karanlığa taş atma” diye nitelendirilmektedir. “Yedi kişiydiler, sekizincisi köpekleri idi” diyenler hakkında aynı ifade kullanılmadığına göre bu görüşün gerçeğe daha yakın olduğu düşünülmüşse de onların sayısını Allah’ın bileceğini belirten âyet-i kerîme, bu konuda fikir yürütmenin bir sonuç vermeyeceğini ortaya koymaktadır.<ref name='a'>https://islamansiklopedisi.org.tr/ashab-i-kehf</ref>  
7. satır: 7. satır:
==Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti==
==Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti==


* Her tabaka insana yönelik mucizeleri olan Kur'an'ın yalnızca gözü bulunan kulaksız, kalpsiz ve ilimsiz tabakasına yönelik kelimelerindeki tevafuk mucizesinin bir numunesi şudur: Kehf suresinin 22. ayetindeki {{Arabi|وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ}} kelimesi altında yapraklar delinse Fâtır suresindeki {{Arabi|قِطْمٖيرٍ}} kelimesi az bir inhirafla görünür ve Ashab-ı Kehf'in köpeğinin ismi olan Kıtmir anlaşılır.
* Her tabaka insana yönelik mucizeleri olan Kur'an'ın yalnızca gözü bulunan kulaksız, kalpsiz ve ilimsiz tabakasına yönelik kelimelerindeki tevafuk mucizesinin bir numunesi şudur: Kehf suresinin 22. ayetindeki {{Arabi|وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ}} kelimesi altında yapraklar delinse Fâtır suresindeki {{Arabi|قِطْمٖيرٍ}} kelimesi az bir inhirafla görünür ve Ashab-ı Kehf'in köpeğinin isminin Kıtmir olduğu anlaşılır.
* Sahabeler hakkında 27. Söz'ün başına Molla Cami'nin "Yâ Resulallah, nasıl olur ki Ashab-ı Kehfin köpeği senin ashabınla beraber Cennete girsin? O Cennette, ben Cehennemde revâ mıdır bu? O Kehf Ashabının köpeği, ben senin ashabının" mealindeki Farsça ibare alınmıştır.
* Sahabeler hakkında 27. Söz'ün başına Molla Cami'nin "Yâ Resulallah, nasıl olur ki Ashab-ı Kehfin köpeği senin ashabınla beraber Cennete girsin? O Cennette, ben Cehennemde revâ mıdır bu? O Kehf Ashabının köpeği, ben senin ashabının" mealindeki Farsça ibare alınmıştır.
* Hayvanların ruhları ahirette bâki kalaca, Hz. Süleyman'ın Hüdhüd kuşu ve karıncası, Hz. Salih'in devesi ve Ashab-ı Kehf'in köpeği gibi bazı hususi hayvanlar hem ruhu hem cesediyle bâki âleme gidecek ve her bir türün ara sıra istimal için bir tek cesedi bulunacağına dair sahih rivayet vardır.
* Hayvanların ruhları ahirette bâki kalacak, Hz. Süleyman'ın Hüdhüd kuşu ve karıncası, Hz. Salih'in devesi ve Ashab-ı Kehf'in köpeği gibi bazı hususi hayvanlar ise hem ruhu hem cesediyle bâki âleme gidecek ve her bir türün ara sıra istimal için bir tek cesedi bulunacaktır. Bu konuda sahih rivayet vardır.


==Diğer İsimleri==
==Diğer İsimleri==
83. satır: 83. satır:
* [[Fatır 13]]: Kıtmir kelimesinin çekirdek kabuğu anlamında geçtiği ayet  
* [[Fatır 13]]: Kıtmir kelimesinin çekirdek kabuğu anlamında geçtiği ayet  
* [[Ashab-ı Kehf]]: Kehf suresinde kıssası anlatılan ve mağaraya köpekleri kıtmir ile sığınan ehl-i iman gençler.
* [[Ashab-ı Kehf]]: Kehf suresinde kıssası anlatılan ve mağaraya köpekleri kıtmir ile sığınan ehl-i iman gençler.
* [[Kehf Suresi]]: Ashab-ı Kehf'in kıssasının anlatıldığı sure
* [[Kehf Suresi]]: Ashab-ı Kehf'in ve köpeklerinin kıssasının anlatıldığı sure
* [[Köpek]]:
* [[Köpek]]:


==Kaynakça==
==Kaynakça==

06.58, 25 Eylül 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Kıtmir Kehf suresinde kıssası anlatılan ve Roma döneminde putperest bir kavim içinde Allah’ın varlığına ve birliğine inanan, bu inançlarını açıkça dile getirip putperestliğe karşı çıkan ve öldürülmekten yahut inançlarını değiştirmeye zorlanacaklarından korkup köpekleriyle birlikte bir mağaraya sığınan birkaç gencin köpeklerinin adıdır. Kehf suresinin 18. ayetinde mealen şu şekilde bahsi geçer: "Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.". Kıtmir esasen hurma çekirdeğini etinden ayıran ince zarın adıdır ve bu anlamda Fatır suresinin 13. ayetinde mealen şu şekilde bahsi geçer: "Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna (kıtmir) bile sahip değillerdir." Ayrıca Kıtmir kelimesi tevâzu sözü olarak kullanılır.

Yanlarındaki köpekleriyle birlikte orada derin bir uykuya dalan gençler muhtemelen 309 yıl sonra uyanmışlardır. Kur’ân'da Ashâb-ı Kehf’in sayısı hakkında ihtilâf olduğu bildirilmekte, köpekleriyle beraber dört veya altı olduklarına dair tahminleri “karanlığa taş atma” diye nitelendirilmektedir. “Yedi kişiydiler, sekizincisi köpekleri idi” diyenler hakkında aynı ifade kullanılmadığına göre bu görüşün gerçeğe daha yakın olduğu düşünülmüşse de onların sayısını Allah’ın bileceğini belirten âyet-i kerîme, bu konuda fikir yürütmenin bir sonuç vermeyeceğini ortaya koymaktadır.[1]

Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti[değiştir]

  • Her tabaka insana yönelik mucizeleri olan Kur'an'ın yalnızca gözü bulunan kulaksız, kalpsiz ve ilimsiz tabakasına yönelik kelimelerindeki tevafuk mucizesinin bir numunesi şudur: Kehf suresinin 22. ayetindeki وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ kelimesi altında yapraklar delinse Fâtır suresindeki قِطْمٖيرٍ kelimesi az bir inhirafla görünür ve Ashab-ı Kehf'in köpeğinin isminin Kıtmir olduğu anlaşılır.
  • Sahabeler hakkında 27. Söz'ün başına Molla Cami'nin "Yâ Resulallah, nasıl olur ki Ashab-ı Kehfin köpeği senin ashabınla beraber Cennete girsin? O Cennette, ben Cehennemde revâ mıdır bu? O Kehf Ashabının köpeği, ben senin ashabının" mealindeki Farsça ibare alınmıştır.
  • Hayvanların ruhları ahirette bâki kalacak, Hz. Süleyman'ın Hüdhüd kuşu ve karıncası, Hz. Salih'in devesi ve Ashab-ı Kehf'in köpeği gibi bazı hususi hayvanlar ise hem ruhu hem cesediyle bâki âleme gidecek ve her bir türün ara sıra istimal için bir tek cesedi bulunacaktır. Bu konuda sahih rivayet vardır.

Diğer İsimleri[değiştir]

Katmir, Ketmir, Al-Rakim, Kratim

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Hattâ yalnız gözü bulunan (Hâşiye[2]) kulaksız, kalpsiz, ilimsiz tabakasına karşı da Kur’an’ın bir nevi alâmet-i i’cazı vardır. Şöyle ki:

Hâfız Osman hattıyla ve basmasıyla olan Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın yazılan kelimeleri birbirine bakıyor.

Mesela, Sure-i Kehf’de وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ kelimesi altında yapraklar delinse Sure-i Fâtır’daki قِطْمٖيرٍ kelimesi, az bir inhirafla görünecek ve o kelbin ismi de anlaşılacak.

Ve Sure-i Yâsin’de iki defa مُحْضَرُونَ birbiri üstüne, Ve’s-sâffat’taki مُحْضَرٖينَ ve مُحْضَرُونَ hem birbirine hem onlara bakıyor, biri delinse ötekiler az bir inhirafla görünecek.

Mesela, Sure-i Sebe’nin âhirinde, Sure-i Fâtır’ın evvelindeki iki مَثْنٰى birbirine bakar. Bütün Kur’an’da yalnız üç مَثْنٰى dan ikisi birbirine bakmaları tesadüfî olamaz.

Ve bunların emsali pek çoktur. Hattâ bir kelime, beş altı yerde yapraklar arkasında, az bir inhirafla birbirine bakıyorlar.

Ve Kur’an’ın birbirine bakan iki sahifesinde, birbirine bakan cümleleri kırmızı kalemle yazılan bir Kur’an’ı ben gördüm. “Şu vaziyet dahi bir nevi mu’cizenin emaresidir.” o vakit dedim. Daha sonra baktım ki Kur’an’ın müteaddid yapraklar arkasında birbirine bakar çok cümleleri var ki manidar bir surette birbirine bakar.

İşte tertib-i Kur’an irşad-ı Nebevî ile, münteşir ve matbu Kur’anlar da ilham-ı İlahî ile olduğundan Kur’an-ı Hakîm’in nakşında ve o hattında, bir nevi alâmet-i i’caz işareti var. Çünkü o vaziyet, ne tesadüfün işi ve ne de fikr-i beşerin düşünüşüdür. Fakat bazı inhiraf var ki o da tabın noksanıdır ki tam muntazam olsaydı kelimeler tam birbiri üzerine düşecekti.

(19. Mektup)


Sahabeler hakkındadır

Mevlana Câmî’nin dediği gibi derim:

يَا رَسُولَ اللّٰهِ چِه بَاشَدْ چُونْ سَگِ اَصْحَابِ كَهْفْ

دَاخِلِ جَنَّتْ شَوَمْ دَرْ زُمْرَۀِ اَصْحَابِ تُو

اُو رَوَدْ دَرْ جَنَّتْ مَنْ دَرْ جَهَنَّمْ كَىْ رَوَاسْتْ

اُو سَگِ اَصْحَابِ كَهْفْ مَنْ سَگِ اَصْحَابِ تُو

(Meali: Yâ Resulallah, nasıl olur ki Ashab-ı Kehfin köpeği,

Senin ashabınla beraber Cennete girsin?

O Cennette, ben Cehennemde revâ mıdır bu?

O Kehf Ashabının köpeği, ben senin ashabının...)

(27. Söz)


Hayvanların ruhları bâki kalacağı ve HüdhüdSüleymanî (as) ve Neml’i; ve Naka-i Salih (as) ve Kelb-i Ashab-ı Kehf gibi bazı efrad-ı mahsusa hem ruhu hem cesediyle bâki âleme gideceği ve her bir nev’in ara sıra istimal için bir tek cesedi bulunacağı rivayat-ı sahihadan anlaşılmakla beraber; hikmet ve hakikat hem rahmet ve rububiyet öyle iktiza ediyorlar.

(3. Şua)


اِعْلَمْ Ey kardeş bil ki! Gayet şefkatkârane olan terbiye içindeki, telkih ve tevellüd kanunu, en büyük eşyadan en küçük şeylere kadar nüfuz ve sirayet eden iki vazife-i umumiyedirler. Bu iki vazifeyi görenlerin peşin olarak mükâfat-ı âcileleri de, o vazifenin içine tevdi edilmiş olan has lezzettir.

Evet, Cenab-ı Muhsin-i Kerim'in cûd-u mutlakının umumiyeti içinde izdivac eden bütün eşya, bilmüşahede bu iki vazifenin ifasına gayet şedid bir şevk ile koşuşmaları delildir ki: Nebatat, eşcar ve ma'adin de hattâ camidatın dahi, bu nimet ve lezzetten kendilerine münasib olacak bir surette hissedardırlar. İşte bu dünyadaki fıtrî vazifelere mukabil bu derece mükâfat ile rahmet ve adaletin müraatı, hem

وَسِعَتْ رَحْمَتِي كُلَّ شَيْءٍ

nin sırrı ve bunu te'yid eden hayvanatın haşirde mükâfat ve kısasları hakkında vürûd eden çok ehadîsin rivayetleri; hayvanatın ruhlarının baki kalacağına ve bu dünyada kemal-i itaatla imtisal ettikleri vazifelerine mukabil mükâfatlanacaklarına işaret ederler.

Amma haşirden sonra hayvanatın toprağa inkılab edileceklerine dair olan rivayet ise, sadece cesedleri hakkındadır. Ancak bu kadar var ki; Kur'an'da mezkûr olan naka-i Salih (A.S.) ve kebş-i İsmail (A.S.) ve kelb-i Ashab-ı Kehf ve Hüdhüd-ü Süleymanî (A.S.) ve nemli gibi (ruh ve cesediyle cennette bakî kalacak hayvanlar misillü) bütün hayvanat nevilerinin ervahı müctemi'an veya ferden ferden her neviden bunlar gibi birer şahs-ı mübarekin cesedinde toplanmaları caizdir.

(Şule, Mesnevi-i N. (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Resimler/Fotoğraflar[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]

  • Kehf 18: Kıtmirden bahseden ayet
  • Fatır 13: Kıtmir kelimesinin çekirdek kabuğu anlamında geçtiği ayet
  • Ashab-ı Kehf: Kehf suresinde kıssası anlatılan ve mağaraya köpekleri kıtmir ile sığınan ehl-i iman gençler.
  • Kehf Suresi: Ashab-ı Kehf'in ve köpeklerinin kıssasının anlatıldığı sure
  • Köpek:

Kaynakça[değiştir]

  1. https://islamansiklopedisi.org.tr/ashab-i-kehf
  2. Yalnız gözü bulunan; kulaksız, kalpsiz tabakasına karşı vech-i i’cazı, burada gayet mücmel ve muhtasar ve nâkıs kalmıştır. Fakat bu vech-i i’cazı Yirmi Dokuzuncu ve Otuzuncu Mektuplarda (*) gayet parlak ve nurani ve zahir ve bâhir gösterilmiştir, hattâ körler de görebilir. O vech-i i’cazı gösterecek bir Kur’an yazdırdık. İnşâallah tabedilecek, herkes de o güzel vechi görecektir.
    (*) Otuzuncu Mektup pek parlak tasavvur ve niyet edilmişti; fakat yerini başkasına, İşaratü’l-İ’caz’a verdi. Kendisi meydana çıkmadı.