İbrahim 24: Revizyonlar arasındaki fark

Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatlerine Dair Nur Ansiklopedisi sitesinden
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 4 değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
[[Kategori:İbrahim Suresi]]
[[Kategori:İbrahim Suresi]]
[[Kategori:Kastamonu Lahikasında Geçen Ayetler]]
[[Kategori:İşarat-ül İ'caz'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Risale-i Nur'da Geçen Ayetler]]
[[Kategori:Kur'an'da Geçen Temsiller]]
[[Kategori:Kur'an'da Geçen Temsiller]]
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:İbrahim Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:İbrahim Suresindeki Hizb-ül Kur'an Ayetleri]]
[[Kategori:İbrahim Suresinin Risale-i Nur'da Geçen Ayetleri]]
[[Kategori:Allah'ın İnsanlara Misaller Verdiğini Beyan Eden Ayetler]]
''Önceki Ayet: [[İbrahim 23]] ← [[Kuran:İbrahim|İbrahim Suresi]] → [[İbrahim 25]]: Sonraki Ayet''
''Önceki Ayet: [[İbrahim 23]] ← [[Kuran:İbrahim|İbrahim Suresi]] → [[İbrahim 25]]: Sonraki Ayet''


18. satır: 23. satır:


==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği==
Aziz kardeşlerim!
Âhir zamana işaret eden hadîsin âhirinde [[İbrahim 24|{{Arabi|مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ}}]] âyetine dair iki dakika içinde ve hadîsin işaretini tashih anında âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelik ile tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku bulmuş idi. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim. Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyeti’nin cem’ ve telif ettikleri Lâhika Risalesi’nin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardarane kasdî sehiv, benim kusurkârane sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok Mübarekler Heyeti’ne beni çok minnettar ve mesrur eyledi. Şöyle ki:
[[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#29|{{Arabi|كَلِمَةً طَيِّبَةً}}]] makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı. {{Arabi|ط}} sayılmamış; doğrusu, bin on birdir (1011). Risaletü’n-Nur’un makamına on üç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#30|{{Arabi|رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ}}]] olur. Bir {{Arabi|ى}} ve {{Arabi|ه}} ilâve olur ve şedde gider bir {{Arabi|ن}} noksan olur. Fakat [[Risale:Kastamonu Lahikası (Ayet-Hadis Mealleri)#31|{{Arabi|طَيِّبَةً}}]] deki tenvin, bir derece vakfolduğundan sayılmazsa tam tamına bir tek farkla; medde sayılmazsa farksız olarak tevafuk eder.
Hem mana cihetiyle iki âyet, iki cereyana işaretleri ve münasebetleri ve tetabukları çok kuvvetli bulunduğundan; nâkıs bir tevafuk ve zayıf bir emare dahi kâfidir.
Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlerde bu gibi küçük farklar zarar vermez. Ben tahmin ederim bu sehiv, beşinci âyetin işaretindeki sehiv gibi ehemmiyetli bir kısım işarat-ı gaybiyenin anahtarı olacak ve bu muazzam âyet, otuz üçüncü âyet olmasına bir işaret idi. İnşâallah istikbalde bir kardeşimiz o hazineyi açacak.
([[Risale:Lemeat%27tan_Önceki_Mektuplar_(Kastamonu)#29._Parça|Kastamonu Lahikası]])
----
22-
[[Fussilet 11|{{Arabi|ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَي السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَنٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ اءْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًا قَلَتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِعِينَ}}]]
Fussilet, 41/11
23-
[[Hud 44|{{Arabi|وَقِيلَ يَٓا اَرْضُ ابْلَعِي مَٓائَكِ وَيَا سَمَٓاءِ اَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَٓاءُ وَقُضِيَ الْاَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَي الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّلِمِينَ}}]]
Hûd, 11/44
24-
[[İbrahim 24|{{Arabi|اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِ}}]]
[[İbrahim 25|{{Arabi|تُؤْتِيٓ اُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِاِذْنِ رَبِّهَا}}]]
İbrahim, 14/24-25
25-
[[İbrahim 26|{{Arabi|وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ ۨاجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَا}}]]رٍ
İbrahim, 14/26
Ve bu mevzu'da şiirden bir örnek:
{{Arabi|وَالَّيْلُ تَجْر۪ى الدَّرَارِيُّ فٖي مَجَّرَتِهِ، كَالَرَوْضِ تَطْفُو عَلٰي نَهْرِ اَزَاهٖيرِهِ}}
İbn-i Nebih-ı Mısrînindir, Eyyûbîlerin medhinde söylemiş."
([[Risale:Bakara_17-18:_Münafıklar_Hakkında_Ateş_Temsili_(İ.İ._Badıllı)#Kelamın_tabakalarını_tavsif_makamı_hakkında_"Temsil"_misallleri|İşaratül İ'caz (Badıllı)]])


==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==
==Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler==


==İlgili Maddeler==
==İlgili Maddeler==

18.02, 1 Eylül 2024 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Önceki Ayet: İbrahim 23İbrahim Suresiİbrahim 25: Sonraki Ayet

Meali: 24- Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti).

{Güzel söz güzel ağaca benzetiliyor. Çünkü ağacın diri kalması için nasıl sulanmaya, bakılmaya ihtiyacı varsa, bunlar bulunmadan kurursa kalpteki iman ağacı da böyledir. Eğer sahibi faydalı ilim, sahih amel, zikir ve tefekkürle her zaman bakıp onu gözetmezse kuruyabilir. Bir hadis-i şerifte: "Elbise nasıl yıpranır eskirse, kalpteki iman da öylece yıpranır, eskir. O halde imanınızı daima tazeleyin" denerek bu gerçek dikkatlerimize sunulmuştur.}

Kur'an'daki Yeri: 13. Cüz, 257. Sayfa

Tilavet Notları:

Diğer Notlar:

Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği[değiştir]

Aziz kardeşlerim!

Âhir zamana işaret eden hadîsin âhirinde مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ âyetine dair iki dakika içinde ve hadîsin işaretini tashih anında âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelik ile tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku bulmuş idi. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim. Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyeti’nin cem’ ve telif ettikleri Lâhika Risalesi’nin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardarane kasdî sehiv, benim kusurkârane sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok Mübarekler Heyeti’ne beni çok minnettar ve mesrur eyledi. Şöyle ki:

كَلِمَةً طَيِّبَةً makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı. ط sayılmamış; doğrusu, bin on birdir (1011). Risaletü’n-Nur’un makamına on üç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ olur. Bir ى ve ه ilâve olur ve şedde gider bir ن noksan olur. Fakat طَيِّبَةً deki tenvin, bir derece vakfolduğundan sayılmazsa tam tamına bir tek farkla; medde sayılmazsa farksız olarak tevafuk eder.

Hem mana cihetiyle iki âyet, iki cereyana işaretleri ve münasebetleri ve tetabukları çok kuvvetli bulunduğundan; nâkıs bir tevafuk ve zayıf bir emare dahi kâfidir.

Hem böyle makamlarda, böyle büyük yekûnlerde bu gibi küçük farklar zarar vermez. Ben tahmin ederim bu sehiv, beşinci âyetin işaretindeki sehiv gibi ehemmiyetli bir kısım işarat-ı gaybiyenin anahtarı olacak ve bu muazzam âyet, otuz üçüncü âyet olmasına bir işaret idi. İnşâallah istikbalde bir kardeşimiz o hazineyi açacak.

(Kastamonu Lahikası)


22-

ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَي السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَنٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ اءْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًا قَلَتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِعِينَ

Fussilet, 41/11

23-

وَقِيلَ يَٓا اَرْضُ ابْلَعِي مَٓائَكِ وَيَا سَمَٓاءِ اَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَٓاءُ وَقُضِيَ الْاَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَي الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّلِمِينَ

Hûd, 11/44

24-

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِ

تُؤْتِيٓ اُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِاِذْنِ رَبِّهَا

İbrahim, 14/24-25

25-

وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ ۨاجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ

İbrahim, 14/26

Ve bu mevzu'da şiirden bir örnek:

وَالَّيْلُ تَجْر۪ى الدَّرَارِيُّ فٖي مَجَّرَتِهِ، كَالَرَوْضِ تَطْفُو عَلٰي نَهْرِ اَزَاهٖيرِهِ

İbn-i Nebih-ı Mısrînindir, Eyyûbîlerin medhinde söylemiş."

(İşaratül İ'caz (Badıllı))

Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler[değiştir]

İlgili Maddeler[değiştir]